EKONOMİ - 22 Ocak 2020 Çarşamba 09:27

Faiz indirimleri Türk tekstil sektörünün önünü açtı

A
A
A
Faiz indirimleri Türk tekstil sektörünün önünü açtı

Erkek modasında dünyanın önde gelen ülkelerinde bile girdikleri pazarda ilk üçe girmeyi başaran Orka Holding, İtalya’da her yıl yüzde 70’in üzerinde büyüme kaydettiklerini duyurdu. Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu yapılan faiz indirimlerin devamıyla birlikte tekstil sektörünün daha da olumlu etkileneceğini ifade ederek, “Türk markalarının 2023’e kadar yurtdışı mağaza sayıları 10 binleri geçecek” dedi.

Damat, Tween, D'S Damat'ın sahibi ve Orka Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, 2019 yılını ve yaşanan gelişmelerle birlikte sektörün ilerlemesi hakkında değerlendirmelerde bulundu. Yılın ilk döneminin hem firma olarak hem de sektör anlamında biraz zorlayıcı geçtiğini ifade eden Süleyman Orakçıoğlu, sonrasında problemlerin çözülmesi ve ekonomik anlamda yapılan faiz indirimlerinin rahatlatıcı olduğunu hatta bu sayede marka olarak 2019 kapanışını hedeflerin üzerinde yapıldığını söyledi. Ayrıca yurtdışında yapmış oldukları yatırımlardan ve burada elde ettikleri başarılardan da söz eden Orakçıoğlu, erkek modasında önde gelen İtalya’da bile son beş yıldır yüzde 70’in üzerinde büyüme kaydettiklerini dile getirdi. Orakçıoğlu bu anlamda sektörün daha da ilerleyeceğini vurgulayarak Türk markaların yurtdışındaki mağaza sayılarında 2023’ kadar büyük bir artış yaşanacağına dikkat çekti.

“Kredilerin düşmesi tekstil sektörünün büyümesine yol açtı”

Kredi faiz oranlarının düşmesinin sektörü olumlu anlamda etkilediğini ifade eden ve bu anlamda 2023 yılına kadar da Türk markaların yurtdışında büyüme kaydedeceğini söyleyen Orakçıoğlu, “Biz gücümüzü kendi fabrikalarımızdaki üretimimizden alıyoruz. O yüzden de 2020 Mart ayında faaliyete geçecek üçüncü fabrikamızı yapıyoruz. Burada ki en önemli etkenlerden bir tanesi de faizlerin düşmesi çünkü faizler yüzde 40’lar ve 35’ler seviyesinde iken bu yatırımları yapmak mümkün değildi. Kapasitemizi yüzde 40 oranında arttıracak bir yatırım ve en az 300-350 kişilik sadece üretim kısmında ek bir istihdam oluşturacak. Bunun bizim yurtdışı büyümemizde ve mağazalarımızın sayısının artmasına da katkısı olacak. Bu başarıları elde ederken tabi ki de zorlu süreçlerden geçtik. Edindiğimiz deneyimleri de paylaşmaya her zaman açık olduk. Çünkü Türk markalarının yurtdışında başarılı olması onların kendi enerjilerinin büyük bir sinerji oluşturacağına inanıyorum. Önceden Türk markalarına yurtdışında bu kadar sıcak bakılmıyordu. Aynı zamanda Türk markalarının başarılı olacağına da kimse inanmıyordu. Fakat şuanda net olarak söyleyebilirim ki 2023 yılında dünya Türk markalarını konuşacak. Çünkü bu birikim bizde var. Yaklaşık olarak Türk markalarının 4 binin üzerinde mağazası varsa 2023 yılında bu rakamlar 10 binlerin üzerine gelecek” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.

“2019’u hedeflerimizin üzerinde kapattık”

Sektörel anlamda 2019 yılı için ilk başlarda sıkıntılı olsa da sonradan özellikle Orka Holding adına hedeflerin üzerinde bir yıl olduğunu ifade eden Orakçıoğlu aynı şekilde 2020 yılından da umutlu olduğunu söyledi. Orakçıoğlu, “2019 ilk başlangıç dönemi yani ilk üç ayı zordu. Fakat sonrasında ülkemizin yaşadığı birçok problemin aşılması ve piyasalardaki gelişmelerle faizlerin düşürülmesiyle birlikte kendi adımıza ortaya koyduğumuz iş planımızı en iyi şekilde uygulayabilmemiz bizim açımızdan 2019’un olumlu geçmesini sağladı. Gerek yurtdışında gerekse yurtiçinde hedeflediğimiz mağazalarımızı açtık ve çok yoğun bir şekilde çalışarak 2019’u güzel bir final ile bitirdik. Satışlarda da büyümede de yine aynı şekilde bu hedeflere uygun olarak ilerledik hatta biraz bu hedeflerin üzerindeyiz. 2020 yılının da bu şekilde devam edeceğini düşünüyorum. Çünkü moralimiz iyi, enerjimiz iyi, dünya artık markalarımızı biliyor ve ilgi gösteriyor” dedi.

Orka Holding aynı zamanda yurt dışı yatırımlarını da geçtiğimiz yıl hız kesmeden devam etti. Özellikle açmış oldukları mağazalarla birlikte erkek modasında önde olan ülkelerde bile adından söz ettirmeye başlayan firmanın aynı zamanda girdikleri pazarda da ilk üçe girmek gibi bir hedefi var.

“İtalya’da her yıl yüzde 70’in üzerinde büyüme”

İtalya’da son beş yıldır her sene yüzde 70 gibi bir büyüme ile birlikte yol aldıklarını ifade eden Orakçıoğlu, “Kendi segmentimizde en iyi gelişen ve büyüyen beş markadan biri olarak gösteriliyoruz” dedi. Orakçıoğlu yapmış oldukları yurtdışı çalışmalarından ise şu şekilde bahsetti;

“Biz yurtdışında gerçekten çok iyi şeyler yapıyoruz. Bir Türk markası olarak 200’un üzerinde yurtdışında mağazamız var. Satış noktalarını da buna katarsak 500’ün üzerine çıkıyor. Tabi burada pazar çeşitliliği de çok önemli. Çünkü dünyada biliyorsunuz giderek artan bölgesel bir takım sorunlar yaşıyoruz. Sadece belli bölgelere yoğunlaştığımız zaman ya da belli bir bölgeye bağımlı kaldığımızda sorunlarınız büyüyebiliyor. Fakat biz öyle değiliz, tamamen 24 saat yaşayan bir markayız. Çünkü gün bizim için Avustralya’da başlıyor Uzak Doğu’da, Orta Asya’da, Azerbaycan’da, Balkanlar ve Rusya’da devam ediyor. Dünyada markaların yoğun olduğu İtalya, İspanya ve Almanya’da da çok yoğunuz. Özellikle İtalya’da her yıl yüzde 70’in üzerinde bir büyüme gerçekleştiriyoruz. Düşünün ki dünyanın en köklü en güçlü erkek markalarının olduğu bir ülkede siz son beş yılda yüzde 70 büyüme gösteriyorsunuz. Bu başarıda emeği geçen tüm ekibime de çok teşekkür ediyorum. Tabi biz bu başarıların devamını sağlamak için çalışmaya devam ediyoruz. Özellikle geçtiğimiz aralık ayında deyim yerindeyse yerimizde hiç durmadık. Orta Amerika, Güney Amerika, Kanada, Dubai, Taşkent, Duşanbe, Irak- Süleymaniye, Belçika- Gent, Kanada Ottowa’da da birer mağaza açtık. Tabi ülkemizi de ihmal etmedik. Adana’da, İzmir’de ve Uşak’ta da birer mağazayı portföye ekledik. Artık dünya çapında bilinen bir marka olduk. Kendi işimizin profesyonelleri tarafından yakından takip ediliyoruz ve kendi segmentimizde en iyi gelişen ve büyüyen beş markadan biri olarak gösteriliyoruz. Bunların hepsi bizim için çok önemli” şeklinde konuştu.

“Yurtdışında girilen pazarlarda hedef ilk üç”

“Önceden yurtdışında bir mağaza açmak bir başarı iken şimdi girdiğimiz pazarlarda ilk üçe girme hedeflerimiz var” diyerek özellikle yurtdışındaki yapmış olduğu başarıların sebeplerinden ve bu anlamda öncesinde yapılan çalışmalardan da bahseden Orakçıoğlu, “Tabi ki de bu başarıyı kolay elde etmedik. Yaklaşık bu başarının 30 yıllık bir birikimi var. Her şeyi iyi şeyler yaşayarak öğrenmiyorsunuz. Kazanmış olduğumuz deneyimlerle birlikte yurtdışına da açıldık ve burada da işi öğrendik. İşi öğrenmek çok büyük avantaj ve deneyim oldu. Girdiğimiz pazarlarda her şeyden önce o pazardaki araştırmalara çok önem veriyoruz. O pazar araştırmalarının içinde şunlar var; yaş ortalaması, tüketici eğilimleri, gelir ve markalara olan yaklaşım ve ilgi. Bunların hepsinde aslında birçok parametre var. Biz de bu parametrelere bakarak karar veriyoruz. 20 yıl önce dünyanın herhangi bir ülkesinde bir tane mağaza açmayı başarı olarak kabul edebilirdim ama şuanda girdiğimiz pazarda, pazar lideri olmak ya da ilk üçe girmek gibi bir hedefimiz var. Bunları gerçekleştirebileceksek giriyoruz o pazara. Ayrıca yapmış olduğumuz ve tasarladığımız inovatif ürünlerimiz de bu başarıda etkili. Kendi üretim alt yapımız da var ve bizler bu ürünleri satın alınabilir fiyatlarla taçlandırıyoruz. Yani, ‘ulaşılabilir lüks’ yapıyoruz. O yüzden de tercih ediliyoruz. Bir diğer avantajımız da; geçmişte markalarımızın bilinirliği çok azdı ama şuanda markalarımız gerçekten tüm dünya tarafından ilgiyle takip ediliyor. Bir de yaptığınız işin profesyonellerinin sizi bilmesi çok önemli. Bu konuda çok büyük avantajlarımız var. Bu anlamda 2020 yılında da yurtdışı büyümemizi son derece aktif olarak devam ettireceğiz” diye konuştu.

“Milli takım maça biz podyuma hazırlanıyoruz”

Son olarak da A Milli Futbol Takımı sponsorluğu hakkında konuşan Orakçıoğlu, “2020’de bizim için çok özel birkaç şey daha var. Türk Milli Takımımızın da moda sponsoruyuz. Bu sponsorluk bizim için başka bir sorumluluk daha getiriyor. Çünkü ilk final maçımız Roma’da. İtalya’da biz güçlü isek milli takımımız da bizi temsil edecekse onları da biz giydiriyorsak, biz onların arasında kendi adımıza en iyisini yapacağımıza inanıyorum. Ekibimiz de bunun için çok çalışıyor. Deyim yerinde ise; milli takım maça biz de podyuma hazırlanıyoruz” dedi.

ŞEYDA CEYLAN GÖRGENÇ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Karatay’da 50 bin metrekarelik Ahmet Çalık Parkı’nın 4. etabı tamamlandı Konya’nın merkez Karatay İlçe Belediyesi tarafından ilçeye kazandırılan ve trafik kazasında vefat eden Konyasporlu futbolcu Ahmet Çalık’ın adının verildiği park etap etap büyümeye devam ediyor. 2022’de meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden Konyasporlu milli futbolcu Ahmet Çalık’ın ismi, Karatay Belediyesi tarafından ilçeye kazandırılan bir parka verilmişti. Parkın 31 bin metrekarelik ilk üç etabı tamamlanarak vatandaşın hizmetine açılmıştı. Toplamda 5 etaptan oluşacak olan parkın 4. etabı yürütülen yoğun çalışmalar sonucunda tamamlandı. Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, Ahmet Çalık Parkı’nı ziyaret ederek hem çalışmaları inceledi hem de parkta vakit geçiren vatandaşlar ve çocuklarla bir araya geldi. “Şehrimizin güzelliğine yeni güzellikler katıyoruz” Ahmet Çalık Parkı’nın etap etap büyümeye devam ettiğini ifade eden Başkan Hasan Kılca; Fetih Caddesi’nden Yeniceler Caddesi’ne kadar uzanan ve toplamda 50 bin metrekarelik hattın tamamlandığında Konya’nın en büyük yeşil kuşaklarından biri olacağını vurguladı. Karatay için gayretle ve samimiyetle çalıştıklarını ifade eden Başkan Kılca, “Karatay’ımızı mahalle mahalle, cadde cadde, sokak sokak dolaşıyor, hemşehrilerimizin taleplerine göre hizmet üretiyoruz. Mahallelerimize sağlık tesisleri, parklar, okullar kazandırıyoruz. Kentsel dönüşüm çalışmalarımızı aksatmadan büyük bir titizlikle yürütüyoruz. Ahmet Çalık Parkı projemiz de bunlardan birisi. Parkımız yaklaşık 50 bin metrekare büyüklüğünde ve 5 etaptan oluşuyor. Şu ana kadar parkımızın 4 etabını tamamladık. 1 etabımız kaldı. Burayı bitirdiğimizde hemşehrilerimiz Fetih Caddemizden doğrudan Adliye bölgesindeki Yeniceler Caddesi’ne kadar yeşil bir doku içerisinde yürüyüş yapabilecek, hoşça vakit geçirebilecekler. Çocuklarımız ise yeni nesil oyun ve eğlence gruplarıyla keyifli vakitler geçirecekler. Yeşil kuşak parkımız uzun yıllar şehrimize hizmet edecek. Büyük parklarımızın birçoğuna Kafe Karatay şubemizden birisini konumlandırıyoruz. Ahmet Çalık Parkımızda da Kafe Karatay’ın bir şubesi bulunuyor. Bizler çok çalışarak şehrimizin güzelliğine güzellik katmaya devam edeceğiz” dedi.
Aksaray Vasiyeti bayrak olan şehidin babası her yeri bayrakla donatıyor Suriye’de teröristlerin askeri araca tanksavarla saldırısı sonucu 3 Haziran 2021’de şehit düşen Aksaraylı Uzman Çavuş Şahin Sarılmaz’ın babası Şenol Sarılmaz çay bahçesi işletmeciliği yaparak oğlunun vasiyetlerini sürdürmeye çalışıyor. 20 günlük evliyken Suriye Afrin’de teröristlerin askeri araca tanksavarla hain saldırısı sonucu şehit düşen Aksaraylı Uzman Çavuş Şahin Sarılmaz’ın (24) babası ve 55 gün sonra Irak’ın kuzeyinde bölücü terör örgülü PKK ile girilen çatışmada şehit düşen Piyade Uzman Çavuş Sergen Güçlüer’in dayısı olan Şenol Sarılmaz (60), kaymakamlık tarafından tahsis edilen çay bahçesinde hem geçimini sağlıyor hem de oğlunun vasiyetlerini yerine getiriyor. Ihlara beldesindeki Ihlara Vadisi girişinde bulunan çay bahçesinde işletmecilik yapan Şenol Sarılmaz bayrak sevdalısı olan oğlu için her yeri Türk bayrağıyla donatıyor. Şehit oğlunun askerlik süreci boyunca öğrencilere burs verdiğini ve beldedeki fakir ailelere para göndererek yardımcı olduğunu şehit düştükten sonra öğrendiğini belirten baba Sarılmaz, çay bahçesi işletmeciliğinden kazandığı gelirin bir kısmını da ihtiyaç sahibi ailelere yardım için ayırıyor. “Onun vasiyeti bayraktı” Şehit oğlunun bayrak sevdalısı olduğunu belirten baba Şenol Sarılmaz, “Oğlum keskin nişancıydı. 3 Haziran 2021’de Suriye Afrin’de şehit oldu. 55 gün sora da yeğenim Kuzey Irak’ta çatışmada şehit oldu. Benim oğlumun yapmak istediği tek şey vardı. Askerliği boyunca 3-4 çocuğa burs veriyormuş, kasaplara para yollarmış, ’Fakirlere et yollayın’ dermiş. Bunları hep sonradan öğrendik. Bankadan hesap dokümanını istediğimde, düğün yapılmış para göndermiş, birinin ihtiyacı olmuş para göndermiş, hep buna çalışmış. Düğün yaptım, 20 gün kaldı ve gitti bir daha da dönmedi. Onun vasiyeti bayraktı. Bayrak sevdalısıydı. Ben de birçok bayrak astım ama oğlum bayrak meraklısıydı. Ben de elimden geldiği kadar her yeri bayrakla donatıyorum” dedi. Önce inşaat işlerinde çalıştığını belirten baba Şenol Sarılmaz, “Allah razı olsun burayı biz kaymakamlıktan ihale ile aldık. Ufak tefek burada çalışıyoruz, geçimimizi buradan sağlıyoruz. Çoluğa çocuğa ufak tefek katkımız oluyor. 1 oğlum, 2 kızım var, torunlar var. Onlara yardımcı oluyorum elimden geldiği kadar. Ben önce inşaatçıydım, inşaatlarda çalışıyordum. Boya işleri yapıyordum, Şahin de yanımda çalışıyordu. Sonra askere gitti. ’Baba ben kalacağım’ dedi. Vatan bayrak sevdalısı olunca da kalmıştı” diye konuştu.
Adana Doç. Dr. Alıcı: "Yılda 200 bin kişiye inme iniyor" Sağlık Bilimleri Üniversitesi Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Alıcı, şah damarındaki tıkanma ile gelişen ve halk arasında “inme” olarak bilinen hastalığın yaşlanan nüfusla birlikte önemli bir sağlık sorunu haline geldiğini ve yaşlanan nüfusla birlikte her geçen yıl artış gösterdiğini bildirdi. Alıcı, “beynin bir bölgesine giden dolaşımın birkaç dakikadan daha fazla kesilmesiyle bölgedeki beyin hücrelerinin tahrip olması sonrasında hastada gelişen görme, konuşma, vücudun belli bölgelerinde hareket ya da his kaybı durumu” olarak tanımlanan inmenin her yıl yaklaşık 200 bin kişide görüldüğünü ifade etti. İnme hastalığında risk faktörlerinin genetik etkenler ve ilerleyen yaş dışındaki büyük çoğunluğunun önlenebilir olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Gökhan Alıcı, “Tütün mamulleri ve alkol gibi zararlı alışkanlıklar damarlarda plak oluşumunu artırdığından inme risk faktörleri arasında ilk sıralarda yer alıyor” dedi. Hipertansiyon, halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet, yüksek kolesterol, fiziksel aktivite eksikliği, hareketsiz yaşam ve bunun doğal sonucu olan obezitenin diğer risk faktörlerini oluşturduğunun altını çizen Doç. Dr. Alıcı, yağ, şeker ve tuz oranı yüksek beslenme alışkanlığının da inme riskini artırdığını ifade etti. Şah damarı tıkanıklığı denince en çok korkulan durumun inme olduğunu belirten Alıcı, “Beyin dokusunun nörolojik sisteminde kalıcı ya da geçici olarak fonksiyon bozukluğunun en önemli nedenini şah damarı tıkanıklığı oluşturuyor. Ülkemizin yaklaşık 85 milyon nüfusunun her yıl 200 bin’inde inme vakası görülüyor” uyarısında bulunarak, şöyle devam etti: “İskemik inme yani temel olarak damarın tıkanmasına, kan akımının iletilmesinde yetersizlik olmasına bağlı inme gelişmesi durumudur. Toplumda gelişen inmelerin yaklaşık yüzde 80’i iskemiye, yaklaşık yüzde 20’si de başta hipertansiyon olmak üzere çeşitli nedenlerden kaynaklanan kanamaya bağlı olarak gelişmektedir. Beyne pıhtı atması olarak ifade edilen durum şah damarındaki tıkanmadan kaynaklanmaktadır.” Damar tıkanıklığı yapan her şeyin şah damarını da tıkadığını belirten Alıcı, “Damarlar her yerde aynı, yani aynı risk faktörleri geçerli. Yaşın ilerlemesi, şeker, tansiyon, sigara, erkek olmak, ailede damar hastalığına yatkınlık ve yüksek kolesterol. Tedavide bunları modifiye ediyoruz. Yani tıkanmaya yol açan nedenleri ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Yapacağımız tedavi eşlik eden risk faktörlerine göre değişiyor” dedi. Doç. Dr. Gökhan Alıcı, eskiden belli bir yüzdenin üzerinde tıkanıklık varsa hastayı felç bırakmışsa bunların tek tedavi yönteminin ameliyat olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti: “Oysa artık stentleme işlemi yapıyoruz. Tıkalı yere stent yerleştirip pıhtı atmaması için orayı stabilize ediyoruz. Eğer hastadaki darlık yüzde 60’ın üzerinde değilse risk faktörlerini ortadan kaldırıyoruz. Rutin taramayı herkese önermiyoruz ancak, hastanın çok fazla risk faktörü bir arada ise anjiyo ya da ilaçlı tomografi ile oradaki darlığın seviyesini ölçebiliyoruz.” Doç. Dr. Alıcı, aniden gelişen inme vakalarındaki belirtilere de dikkati çekerek, şu uyarılarda bulundu: “Yüz, kol veya bacakta vücudun tek tarafında görülen his ve güç kaybı, bilinç bulanıklığı, konuşmada zorlanma ya da hiç konuşmama, dengesiz yürüme, yutkunma güçlüğü, tek gözde ya da her iki gözde gelişebilen görme kaybı, ani başlayan baş ağrısı ve baş dönmesi inme belirtisi olabilir. Bu nedenle hastaların bu tür belirtilerde vakit geçirmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalarını tavsiye ediyoruz.” İnmeden sonra tam iyileşmenin mümkün olup olmadığının da halk arasında en fazla yöneltilen sorular olduğunu belirten Doç. Dr. Alıcı, “İnme tedavisi görüp normal hayatına dönen çok sayıda hasta bulunmakla birlikte, burada belirleyici unsur beyindeki hasarın derecesidir. Erken tanı ve hızlı müdahale ile beyindeki hücre hasarının ilerlemesini önleyebiliyoruz” dedi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2023 yılında açıklanan verilere göre, 2020 yılında 507.938 kişi hayatını kaybetti. Ölümlerin 183.109 (%36)’unun nedeni kalp damar sistemi hastalıklarından kaynaklandı. Aynı yıl inmeden ölüm kaydı sayısı 35.880 olup tüm ölümlerin %7,2’i ve kalp damar hastalıkları kaynaklı ölümlerin %19,6’sına karşılık geliyor. Bu veriye göre 2020 yılında her on beş dakikada bir Türk insanı inme nedeniyle kaybedildi.
Adana "Birbirimize Candan Bağlıyız" kan projesi Türk Kızılay’ın, Adana Valiliği himayesinde, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Adana Bölge Müdürlüğü iş birliğinde “Birbirimize Candan Bağlıyız” sloganıyla hayata geçirdiği kan bağışı 30 Nisan Salı Günü İstasyon Meydanı’nda gerçekleşecek. Türk Kızılay 1. Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Saygılı, Kan bağış oranlarının düşüş gösterdiği kış koşulları ile Ramazan ayının ardından kan stoklarını belirli bir seviyenin üzerine çıkarmayı hedeflediklerini belirterek, tüm kan dostlarını Salı günü İstasyon Meydanı’nda buluşmaya davet etti. Ramazan Saygılı, Adana Valisi Yavuz Selim Köşger’in himayelerinde, İletişim Başkanlığı Adana İl Müdürlüğü ve Türk Kızılay iş birliğiyle; tüm kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektörde düzenli kan bağışının teşvik edilmesi amacıyla bir iş birliği protokolü imzaladıklarını anımsatarak, şunları kaydetti: “Türk Kızılay’ımız, ‘İyiliğin gücüyle birey ve toplumun dirençliliğini arttırmak, insan onurunu korumak ve ıstırabını dindirmek için çalışmak’ misyonu ile 1868 yılından bu yana her koşulda, yerde ve zamanda ihtiyaç halinde bulunan insanların umudu olurken; ülkemizin kan ihtiyacının karşılanması amacıyla yürüttüğü faaliyetlerle büyük başarılara imza atmaktadır. Ülkemizin kan ihtiyacının karşılanması amacıyla düzenli kan bağışı bilincinin güçlendirilmesi ve bireylerin düzenli kan bağışına teşvik edilmesi hususlarında yürütülen faaliyetler kapsamında; Türk Kızılay Orta Akdeniz Bölge Kan Merkezi Müdürlüğü ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Adana Bölge Müdürlüğü önemli bir iş birliği gerçekleştirildi.” Saygılı, iki kurum arasında imzalanan söz konusu protokol kapsamında 30 Nisan Salı günü Adana İstasyon Meydanı’nda düzenlenecek kan bağışı etkinliğinin amacına ulaşacağına inandığını kaydetti. Adana Valiliği’nin destekleriyle gerçekleştirilecek ve tüm kamu kurum ve kuruluşlarının katılım sağlayacağı etkinliğin saat 09.00’da başlayıp, gün boyu devam edeceği bildirildi. Birbirimize Candan Bağlıyız Türk Kızılay tarafından hayata geçirilen "Birbirimize Candan Bağlıyız" kampanyası, ülke çapında kan bağışı bilincini artırmayı ve düzenli bağışların oranını yükseltmeyi amaçlamaktadır. Kış şartları ve Ramazan ayı gibi dönemlerde genellikle azalan kan stoklarını güçlendirmek için başlatılan bu kampanya, her sağlıklı bireyi kan bağışı yapmaya teşvik ediyor. Türk Kızılay, 69 kan bağış merkezi, 18 bölge kan merkezi ve 300’den fazla mobil araç ile desteklenen geniş bir ağ kullanarak, 2 bin 920 uzman personel ile hizmet veriyor. Bu kampanyada, 18-65 yaş aralığındaki sağlıklı bireylerin, erkekler için üç ayda bir ve kadınlar için dört ayda bir kan bağışı yapmaları öneriliyor.
İzmir İEÜ Medical Point, çocuk sesleriyle şenlendi İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Point Hastanesi, yıllardır destek sağladığı Sevgi Evleri çocukları için hastane bahçesinde şenlik düzenledi. Medical Point Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Veysi Kubba, “Biz, Medical Point ailesi olarak çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde büyümesine ve gelişmesine katkıda bulunmaya kararlıyız. Onların yanında olmak ve geleceğe umutla bakmalarını sağlamak bizim en büyük misyonlarımızdan” dedi. İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Medical Point Hastanesi, yıllardır destek sağladığı Sevgi Evleri çocuklarının eğlenceli ve hoş vakit geçirmesi için Ço0cuk Şenliği düzenledi. Hastanenin bahçesinde gerçekleşen etkinliğe, Sevgi Evleri çocuklarının yanı sıra hastane çalışanlarının çocukları ve hastaneye tedavi için gelen hastaların çocukları da katıldı. Şişme oyuncakların kurulduğu, Bubble Show’un yer aldığı şenlikte çocuklar boyama yaparak, maskotlarla eğlenceli oyunlar oynadı. İzmir İtfaiyesi Çocuk Kulübü’nün kurduğu su parkurunda da, çocuklar minik itfaiyeci olma şansı yakaladı. İtfaiye kostümleri giyerek, itfaiye hortumu kullanan çocuklar parkura yoğun ilgi gösterdi. "Her türlü desteğe kararlıyız" Düzenlenen şenliğe katılan ve çocuklarla tek tek ilgilenen Medical Point Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Veysi Kubba, sağlıklı yetişen çocukların, sağlıklı toplumlar oluşturacağını ifade ederek, “Bugünün çocuk ve gençleri yarının doktorları, hemşireleri sağlık çalışanları olacak. Biz Medical Point Ailesi olarak, onların yanında olmak ve sağlıklı bir gelecek için gereken her türlü desteği sağlamak için kararlıyız. Bu doğrultuda, tüm çabamız onları korumak ve desteklemek için. Çocuklarımızın neşelerine ortak olduğumuz için mutluyuz” ifadelerini kullandı.