SPOR - 24 Haziran 2021 Perşembe 11:28

Aziz Yıldırım'dan Ali Koç'a: 'Seni affetmem, bunu bil. Seni bu seyirciyle göndereceğim'

A
A
A
Aziz Yıldırım'dan Ali Koç'a: 'Seni affetmem, bunu bil. Seni bu seyirciyle göndereceğim'

Fenerbahçe eski Başkanı Aziz Yıldırım, düzenlediği basın toplantısında bir daha başkan adayı olmayı düşünmediğini söyledi. Yıldırım, Ali Koç yönetimine ise sert tepki göstererek, “Ben buraya kadar sabrettim, bundan sonra sabretmem! Her gecenin bir sabahı olmaz! Beni kızdırmayın, ayıp denen bir şey var! Ben Fenerbahçe’nin kendisiyim, 30 yılımı bu kulübe verdim” dedi. Ayrıca Ali Koç'a sert sözler sıralayarak 'Seni affetmem, bunu bil. Seni bu seyirciyle göndereceğim' dedi.

"Aday olmayacağım"

Fenerbahçe Eski Başkanı Aziz Yıldırım, uzun süren sessizliğini bugün gerçekleştirdiği basın toplantısında bozdu. Toplantı öncesinde salona gelen Yıldırım, bu hafta sonu yapılacak olan kongre öncesinde kafalardaki soru işaretlerini kaldırdı.

Gerçekleşecek olan kongrede aday olup olmayacağı tartışmaları yaşanan Aziz Yıldırım, basın toplantısı öncesinde "Bir daha aday olmayacağım" diyerek, bu konuya son noktayı koydu.

“Bize rakip olamazsınız!”

Fenerbahçe eski Başkanı Aziz Yıldırım uzun süredir süren sessizliğini bozdu. Basın toplantısı düzenleyen Yıldırım, Ali Koç yönetimine sert tepki gösterdi. Bir hayli sinirlendiği gözlenen Aziz Yıldırım, “Ali Koç’un içine Aziz Yıldırım ve arkadaşları kaçmış. Buradan söylüyorum artık lütfen bizi kendine rakip görme. Biz Fenerbahçe’nin birer ferdiyiz.

Bu saygıdeğer insanlar Fenerbahçe’nin her zaman hizmetinde oldular. Yönetime girerek değil. Dost olarak, arkadaş olarak. Bizi düşman olarak görme. Bizi içinden at. Bizi rakip görme. Bizle rakip olabilmenin tek şansı var. 20 sene başkanlık yapacaksın, birazdan söyleyeceğim şampiyonlukları, başarıları kazanacaksın, stadı yıkacaksın yeniden yapacaksın, kapalı salonu yıkacaksın yeniden yapacaksın, Topuk Yaylası’nı, Dereağzı’nı, Can Bartu’yu, hepsini yıkacaksın yeniden yapacaksın.

Sonra gözümün üstünde kaşım var demeyeceksin hapise gideceksin, hapise! Öyle şey yok! Bugüne kadar sabrettim, bundan sonra sabretmem! Yanındaki insanlar ‘Aziz Yıldırım’a göstereceğiz’ diyorlar. Bana kimse bir şey gösteremez! Her gecenin bir sabahı olmaz, bilin! Beni fazla kızdırmayın! Ayıp denen bir şey var, sustukça üstümüze geliyorsunuz. Ben Fenerbahçe’nin kendisiyim! 30 yılımı bu kulübe verdim ben! Beni soyundurmayın yeniden! Korkuyorsunuz! Korku dağları sardı, gidiyorsunuz boykot yapacaklar diyorsunuz.

Biz Fenerbahçeliyiz, boykot yapmayız! Ahlaksızlar! Bizi şikayet etmeyin. Ben de gidip başkalarının söylediğini yapmam, bunu bilin. Finansal konuşacağım, konuşacağım tabi.

Sen konuştun, 3 senedir anlatıyorsun. ‘Enkaz aldık’ vesaire. Benim ve arkadaşlarımın suistimali varsa mahkemelere orada. Gidersiniz bizi mahkemeye verirsiniz. Ama ben sizi mahkemeye vereceğim. Bunu bilin! Fenerbahçe kürsüsünde çıkıp da konuşan insanların verdiği sözleri yerine getirmesi lazım” ifadelerini kullandı.

Fenerbahçe Kulübü eski Başkanı Aziz Yıldırım, basın toplantısı düzenledi. Toplantıya eski yöneticiler; Mahmut Uslu, Şekip Mosturoğlu, Ali Yıldırım, Abdullah Kiğılı, Yasemin Merçil, Murat Özaydınlı, Nihat Özbağ, Öner Fırat, Mithat Yenigün, İlhan Ekşioğlu, Ozan Balaban ve Cenk Başak ile çok sayıda davetli katıldı.

Aziz Yıldırım, toplantı öncesi yaptığı açıklamada, başkanlık için aday olmayacağını ifade ederek, "Mahallede yönetim listesi yapsanız bu liste olmaz. Fenerbahçe’nin geleceğini tehlikede gördüğümüz için toplandık. Gerekirse kongrede konuşma da yaparım" diye konuştu.

"Bizleri tahrik ettiler ama biz bu tuzaklara düşmedik"

Aziz Yıldırım, 3 yıl önce yapılan Olağan Seçimli Genel Kurul’da Ali Koç’un büyük teveccüh ile başkanlığa seçildiğini ifade ederek, kendi dönemindeki yöneticilerle bir araya geldiklerini ve bu zamana kadar kimsenin herhangi bir sebepten dolayı konuşma yapmama kararı aldıklarını söyledi. İyi zamanda da kötü zamanda da ses çıkarmayacakları konusunda anlaşmaya vardıklarını kaydeden Aziz Yıldırım, "Arada bizi tahrik ettiler. Konuştuğumuzda neden konuştunuz, konuşmadığında neden konuşmadın diye bir yola getirmeye çalıştılar.

Biz bu tuzaklara düşmedik. Çünkü Fenerbahçe yönetimine bir bahane olmaması için bu tutumu sergiledik. Bugünden sonra Fenerbahçe’ye yapılacak olan zararların karşısına kamuoyunu bilgilendireceğiz ve gereken hareket neyse yapacağız.

3 senedir enkaz edebiyatı konusu var. Biz çok kötü bir mali tablo aldık, öyle bir tablo bırakmadık biz. Bu rakamları açıklayacağım ve bunları açıklarken önerilerim olacak. Bunları yaptığımız zaman neyin ne olduğunu daha iyi göreceğiz. Biz 1998 yılında o günkü söylemle 1 oyla başkan seçildik. Geldiğim günden 20 yıl sonrası bıraktığım Fenerbahçe arasında çok büyük fark vardı.

Geldiğimde Dereağzı’nda bir tek tesis vardı. Kapısı yoktu tesisin. Biz hiç düşünmedik arkadaşlarla parayı harcayıp şampiyon olalım kulübe bir şey bırakmayalım diye. Fenerbahçe’nin mal varlığı borçlarından fazladır ama başkan hesap kitap tutuyor, Galatasaray ile Beşiktaş’ın malları fazladır diyor. Beşiktaş’ın stadı var, tesisleri var, bir de Beşiktaş’ta apartman var.

Galatasaray’ın neyi var; Florya’da yarısı devlete ait olan arsa, devletin yaptığı stat, alınan arazi ve nakit para var başka bir şey yok. Fenerbahçe’nin neyi var? Burada ne olduğunu okuyacağım. Yeni yönetim geldiğinden beri sözler verdi onları da göstereceğim. Bugüne kadar bunlar hiçbir tane ağaç diktiler mi? Kulübün oraya bekçi kulübesi yaptılar, bunun dışında başka bir şey yok. Bu 16 bin üye Ali Koç’u niye seçti ben anlamadım. 16 bin kişi beyaz atlı prens olarak gördü seni.

Gelecek yıl pamuk prensesi alıp uçuracaksın. Fenerbahçe tarihinde iki defa futbol takımı küme düşüyordu. Biz Ali Şen zamanında 1980’lerde averajla kümede kaldık. Bundan 3 sene önce son 3-4 maça kala küme düşmekten kurtulduk. Altıncı mı yedinci mi olundu ne. Bu sene de 3’üncü olduk.

Ali Koç şunu bilmeli Fenerbahçe taraftarı ve Fenerbahçeliler bundan başarılı bir futbol takımı ve spor kulübü bekliyor. Ben şampiyonluk sözü vermedim diyor. Fenerbahçe Başkanı olan, yönetimde olan herkes şampiyonluk sözü vermek zorundadır. Biz şampiyon olamazsak başarılı değilizdir” diye konuştu.

“Ne sıkıntı çektin, hapis mi yattın?”

Fenerbahçe Stadı’nı bankadan borç alarak 100 milyon Dolar’a yaptıklarını söyleyen Aziz Yıldırım, “Bugünkü değeri 130 milyon Dolar gözüküyor. Can Bartu, Dereağzı Tesisleri, buradaki atletizm salonlarını yaptık. Faruk Ilgaz Tesisleri, Topuk Yaylası, Ankara Tesisleri, villalar, Gebze’de arazi, Fikirtepe Tesisleri, ülkenin çeşitli yerlerinde alınmış arsalar şeklinde devam ediyor.

Varlıkların farkında değiller gidip gezmediler ki. Ama hep bir bahaneleri var. Biz en kaz aldık diyorlar. Ali Şen’den ben başkanlığı aldığım zaman 1998’de gazetede borç 5.5 trilyon yazıyordu. Divan Kurulu’nda yapıldı bu durum. Biz buradan geldik buralara. Seçildi diyor ki; 'Ben bu 3 senede çok sıkıntılar çektim'. Hapis mi yattın? Pandemide 1 hafta evden çıkmadın. Ali Koç’un bir sıkıntısı var.

Aziz Yıldırım ve arkadaşlarından rahatsız oluyor. Biz kaybettiğimiz için kenara çekildik. Biz aday olduk seçilemedik. Seçilseydik o şartlar neyse bizlerde onu yaşayacaktık. Bizler kaçmadık buradayız yine kaçmayız. Ben çok eziyetler çekiyorum herkes bana saldırıyor diyor” dedi.

“Fenerbahçe’nin kendisiyim, 30 yılımı bu kulübe verdim”

İlk başkan seçildiğinde büyük bir muhalefetle karşılaştığını ve FETÖ kumpası ile hapis yattığını dile getiren Yıldırım, “Ali Koç’un içine Aziz Yıldırım ve arkadaşları kaçmış. Bizi kendine rakip görmesin biz bu camianın ferdiyiz. Bunların hepsi değerli insanlar. Yönetime girerek veya dışarıdan değil. Dost arkadaş olarak varız. Bizi düşman olarak görme, bizi içinden at.

Bizle rakip olmanın tek şartı var; 20 sene başkanlık yapıp o başarıları alacaksın, stadı tekrardan yapacaksın, tesisleri yıkıp yeniden yapacaksın 20 sene bunları yapacaksın sonra gözümün üstünde kaşım yok demeyeceksin. Ben buraya kadar sabrettim, bundan sonra sabretmen. Her gecenin bir sabahı olmaz beni kızdırmayın, ayıp denen bir şey var. Ben Fenerbahçe’nin kendisiyim, 30 yılımı bu kulübe verdim. Bizi şikayet etmeyin” şeklinde konuştu.

“Benim bir suistimalim varsa mahkemeler var, bizi mahkemelere verirsiniz”

Mali konularda kendisinin bir suiistimali varsa yönetimden kendisini mahkemeye vermesini isteyen Aziz Yıldırım, “Ben sizi mahkemeye vereceğim. Bu kürsüde gelip Fenerbahçe’nin kürsüsünde konuşan insanların verdiği sözleri yerine getirmesi lazım. Ben sana teklif yaptım.

150 milyon Euro biz verelim 150 sen var futbolu sen idare et, basketbolu biz alalım dedim. Sen kulübe ne verdin, 50 milyon Dolar hibe ettin. Sonra 297 trilyon borç verdiğini söylüyorsun. Ben 1998-1999’da 30 milyon Dolar nakit verdim kimseye de söylemedim. Senin verdiğin para 80 milyon. Sen 150 milyon Euro söz verdin, sözünü yerine getir” dedi.

“Seni bu seyirciyle göndereceğim”

Ali Koç’un görev süreci boyunca şu ana kadar 52 tane oyuncu aldığını vurgulayan Aziz Yıldırım, “Para yok bu kulüpte, batmış bu kulüp, bu kadar oyuncuyu nasıl alırsın? 6 tane antrenör aldın. Bunların bonservislerine ne verdin. SPK nerede, biz bildiriyorduk oyuncuları. Onlar da yok ortada. Şimdi Fenerbahçe’yi şikayet edecek diyor. Çünkü Fenerbahçe’nin nereye gittiğini kimse bilmiyor.

6 tane antrenör, ‘30 yaşından büyük oyuncu almayacağız gençleştireceğiz’ dedi, herkesi kandırdı. Biz Fenerbahçeliler safız ya. Geldiğimiz nokta ne. Onların kendi rakamlarıyla 2 trilyon borç gösteriyorlar bana, kendileri dağıttığı kitapçıkta yüzde 67 borç artmış, kendi verdikleri hariç. 2 yılda bu kulübe 500 milyon Dolar para gitti. Ne oldu bu paraya. 50 milyon Euro bu arkadaşların çalışmalarının alınmış olan oyuncuların bonservis parası. Burada 3 tanede basketbolcunun Amerika gidişinden alınan parası var.

25 milyon Euro’ya sermaye artırımı yaptılar. 25 milyon Euro benim devlete yakar yıkar çıkarttığım kanun var. Vergilerin amatör şubelerinde kullanılması ile ilgili. Sağ olsun Cumhurbaşkanımız bunu kanunlaştırdı ve tüm kulüplere yaradı. Toplam bizim bıraktığımız yönetimden dolayı aldığı para 100 milyon Euro. 50 milyon da kendisi verdi 50 milyon da kredi aldılar etti 220 milyon. Sonra 2 sene bütün full her taraf, statta maç oynandı. Kombine sattılar, loca sattılar 2 sene 100 milyon.

Yayın gelirleri normal şartta 35-40 milyon olması gerekir o düşük. Sonuçta bütün her şeyle 500 milyon Dolar kulübe para girdi. İspatla desinler ispatlarım. Yalan söyleme huyum yok benim. Pantolonunu çekti, ondan sonra bizi Sportif A.Ş’de Fenerbahçe hisselerinin çoğunluğuna sahip bizi ibra etmedi. Sonra da utanmadan biz ibra edilmişken 2019’daki mali kongrede kitapçıkta yazarak son 5 ay ibra edilmemiş gibi yazdılar. Ben de mektup yazdım gönderdim. ‘Biz ibra edilmemişsek siz seçilemezsiniz dedim 1 yıllık yönetim düşer, yaptığınız yanlıştır’ dedim. TV’de kongredeki ibra edip edilmeme pozisyonuna bakmışlar, vay Fenerbahçem vay. Bize yalancı diyor. Ben hayatımda bilerek hiç yalan söylemedim.

Yalan söyleseydim hapis yatmazdım. Bunları anlaması lazım. Ben saygılıyım diyor. Ben zona olmuşum pantolonun kayışını bağlayamıyorum 2 sene onunla uğraştım. Seni affetmem bunu bil. Seni bu seyirciyle göndereceğim. Ali Koç, sen Vehbi Koç’un torunu Rahmi Koç’un oğlu. Sana gidip de Darmstadt’tan Serdar’ı almak yakışmaz. Bundan sonra sahnedeyim, arkadaşlarım da sahnede, herkes serbest. Real Madridli Ramos boşta, Marcelo boşta git al. Benzema’yı al, git Roma’dan Dzeko’yu al. Böyle oyuncular al Fenerbahçe’ye. Geçmişine bak Fenerbahçe’nin kimler geldi. Anelka geldi Daum’dan dolayı kulübede oturdu. Roberto Carlos şampiyon oldu 100 bin kişi elini sallayarak aldı geldi Türkiye’ye. Yoksa sen gidip Darmstadt’tan Serdar’ı al, sen bırak başkanlığı. Senden beklentimiz bu.

Para yok diyorsan bırak parası olan gelir. Her şeyi para para diyorsun, seni nasıl seçti bu insanlar. Sen para vermeyeceksen kimse seni seçmez. Sana söylüyorum bundan sonra her söyleyeceğin söze 2 söz söylerim. Hiç TV’lerden ayrılmam. Nasılsa sallamak kolay. O yanındakiler konuşuyor kulüpte. Ben yanındakilerin hepsini duman ederim” açıklamasını yaptı.

“2012’de seçim var ben hapisteyim sen yönetime girmedin ayrıldın gittin”

3 Temmuz sürecinde büyük sıkıntılar yaşadıklarını dile getiren Aziz Yıldırım, “3 Temmuz’dan önce mali genel kurul yaptık. O gün Fenerbahçe’nin bütçesi 250 milyon Dolar’a bağlamışız. 2011 yılında rakam bu. Bu bütçeyle işlem yapabilecektik ama kısmet olmadı. Biz 3 Temmuz’dan önce Murat Özaydınlı bana geldi. Kendisi bana şunu söyledi; ‘Başkanım hisse senetleri yükseldi, biz yüzde 15 halka arz yapalım, o zaman 270 milyon Dolar kulübe para gelecek dedi 150 milyon borcumuz var onu ödeyelim’ dedi.

2009 yılında dünyanın en çok gelir getiren kulüplerin arasında 19’uncu sırada olan kulüp, 20 takımlı listeye giren ilk Türk takımı oldu. Ali Koç bu 3 Temmuz’un neresinde ben anlamadım. Bir gün bakıyorsun ‘3 Temmuz kırmızı çizgimiz', bir bakıyorsun '2013’ten sonrası yönetimin başarısızlığıdır’ diyor. Ya 3 Temmuz’dayız, ya değiliz. Geçen gün diyor ki ‘benim dava arkadaşlarım bana FETÖ’cü diyorlar.

’ Biz öyle bir şey söylemedik. Oraya girersek Hakan Şükür’ün suçlamalarına cevap vereceksin. Dava arkadaşı olmak için aynı eylem içinde olmanız gerekiyor, yoksa olmaz. Biz hapis yattık, Giresun’daki insanlar da bizden dolayı hapis yattı. Onlar bizim dava arkadaşımız ama bu tarafta sen, 2012’de seçim varken ben hapisteyken yönetime girmedin, ayrıldın gittin. Ben polise gittim ‘bunlardan şikayetçiyim’ dedim dilekçe verdim. 75 kişiye tamamlanacak şekilde kişiler taraf oldu. Bizden başka herkes sevindi biz sevinemedik. O dava başka türlü bitseydi bizler zor durumda kalacaktık.

Herkes gelmiş dünyayı kazandık gibi, mahkeme sonuçta milleti kandırmayın. Biz olmasak dava olmaz. O zaman bırakın onun savunuculuğunu biz yapalım. Bizim dışımıza taşarsanız zarar görürsünüz. Aynı şekilde Fenerbahçe’nin açılacak davalarında muhakkak bizim kontrolümüzde yapılması lazım. Her şeyi biz biliyoruz biz yaşadık. Dışarıda olan birileri bunu bilemez. Biz ne kaybettiğimizi biliyoruz kimse bizim kadar bilemez. Bize sormadan yapmayın, hareket etmeyin. Sonra sıkıntı yaşarsınız” dedi.

Yönetime seslenen Aziz Yıldırım, “Basketbol takımını A.Ş. haline getirin ve ben bu A.Ş.’yi almaya talibim. Yarın da Obradovic’i getiriyorum” diye konuştu.

“Gereğini yap, yapmayacaksan aday olma”

Aziz Yıldırım, Rahmi Koç’a saygısı ve sevgisi olduğunu kendisini hapishanede ziyaret ettiğini ifade ederek, “Onu kıracağım diye vallahi çekiniyorum. Ama Ali Koç çekinmiyor. 3 senede bir şampiyon olduk biz. 6 senede 1 defa şampiyon oldu diyor. 9 senede 4 defa kazanmışız. Ya hesap bilmiyor ya da birileri başka bir şey söylüyor anlamadım. Ben 6 senede 2 defa şampiyon oldum tüm camiayla 13 kupa kazanmışız.

17 teknik adamla çalışmışız 20 senede. ‘Fenerbahçe’ye antrenör bulamıyoruz, insanlar gelemiyor’ diyor. Böyle bir söz hakarettir böyle bir şey olamaz. Sen parayı verirsen insan her yere gelir. Sen para veremezsen kimse gelmez. Sen bana ver 10 milyon Euro ben sana kimleri getiriyorum sen gör. Oyuncular da öyle. Sen Koç’sun ya. Sen benim gibi babası öğretmen aile çocuğu değilsin. Sen Koç’un farkında değilsin. Sen gereğini yap, yapmayacaksan aday olma. Burada 34 bin üye var birisi çıkar elbet. Bak rakip seçim yapıyor 5 tane aday çıkıyor. Bizde niye çıkmıyor.

Biz niye halka açtık kulübü. Niye çıkmıyorlar. Ben niye açtım bunu halka arzı. Ben kalacaksam ömür boyu açmazdım. Korkmayın çıkın aday olun. Kaybedin ne olacak bizde kaybettik. Bak para kazanmaya ailemizle zaman geçirmeye başladık herkes mutlu. Sizlerden ricamız lütfen kulübe daha çok sahip çıkın" dedi.

“52 tane oyuncu geldi kaç para verdi bilen var mı?”

Ali Koç’un birçok kulüple arasının iyi olduğunu ancak Fenerbahçe’ye söylediği kulüplerden 1 tane bile oyuncu gelmediğini söyleyen Aziz Yıldırım, “Niye, onların meblağı yüksek. 52 tane oyuncu geldi kaç para verdi bilen var mı? Şeffaf olacaklardı. Olmazlar bu zihniyetle. Kurumsal yapıymış yesinler kurumsalı. Böyle kurumsal yapı yok. Para yok Fenerbahçe batmış ama sen 52 oyuncu alabiliyorsun. Burada 292 trilyon borç 30 milyon Dolar’la bunu hallediyorsun.

Antrenörleri getiriyorsun; Cocu’ya 1.5m milyon tazminat veriyorsun. Maaş veriyorsun, kaça geldi? Mourinho’yu getirsen daha iyiydi. Mesut Özil ve İrfan Can Kahveci. Kahveci kaça alındı bilen var mı? 1 lira federasyona ödeme göstermediler veya gösterdiler 1 milyon en fazla. Ama önümüzdeki seneden sonra çok ödeme var. İrfan Can için Galatasaray ve Marsilya 4.5 milyon Euro bonservis bedeli verdiler. Biz kaça aldık? 11 milyon Euro’ya. Sakın beni yalanlamaya kalkmasınlar evrakları koyarım önlerine. Ali Bey’i kandırıyorlar bence, Galatasaray 9 verdi diye.

Önlerine koyuyorlar onlarda Galatasaray’a gitmesin diye alıyor. Paralara yazık, Fenerbahçe’ye yazık. Gazeteci soruyor, ‘Emre Belözoğlu şampiyon yapsaydı onunla devam edecek miydiniz’ diye, cevap veriyor; ‘ben belki olmayacaktım’ diyor. Hayda ne demek istiyor? Niyeti şu; şampiyon yapıp ondan sonra gitmek ve gittikten sonra Ali Koç Başkan Fenerbahçe’yi şampiyon yaptı dedirtmek istiyor, tek derdi bu.

Ne enkaz bırakmış farkında değil. 20 senede yaptığım borçtan gazla 3 yılda yaptı hesaplar ortada. Yanış transferler çalışmalar. 52 tane oyuncu alsaydın 10 tane oyuncu alsaydın Aykut’u Hasan’ı tutsaydın, devam etseydin ama içine Aziz Yıldırım kaçmış” dedi.

“Bir daha hayatta düşünmüyorum başkanlığı”

Aziz Yıldırım, Ali Koç’un kendisi ile yarışmaya çalıştığını ifade ederek, “Benimle yarışamazsın ben sokakta büyüdüm. Ben bilye oynuyorum, sen pamuklara sarılarak yaşadın, biz çok dayak yedik. Ama Allah aşkına biraz yanına sağlam bir yönetim al. Yine duyduğum isimlerle gidersen olmaz. Saygın insanları al, ama onların titri olarak yüksekte olması lazım. Yoksa kalkmaz Fenerbahçe yükseğe. Buradaki arkadaşların hepsinin titri var.

Benim yönetimimden bir başkan Ali Koç, bir de TFF Başkanı Nihat Özdemir çıktı. Bıraksam bunların birisi başkan olurdu, ‘ben geleceğim siz durun’ dedim. Espriler yapıyorum bir daha hayatta düşünmüyorum başkanlığı. Arkadaşlarımdan biri olursa destekleyeceğim. Fenerbahçe’nin bundan sonra geleceği ile ilgili her hareketin içinde olacağız. Çekildi kenara oturdu yoktu.

Protokolde oturacağım, tribünde beni görecekler. Loca almayacağım, ben protokolde bedava oturacağım. Borç olabilir altından kalkabilirsin ancak mevcut yönetim yüzünden güven az. O durumun asla telafisi yok. Fenerbahçe’nin en büyük sorunu bu” şeklinde konuştu.

“Hiç kimse bu kulübü satamaz peşkeş çekemez”

Aziz Yıldırım, Fenerbahçe’nin Katar’a satması yönünde çıkan dedikodular ile ilgili olarak ise “Resim çekilmişiz, onlar da almadı ben ne yapıyım. O reklam işiydi, olmadı. Fenerbahçe’nin satılabilmesi için tüzük gereği genel kurul karar vermesi lazım. Genel kurul karar vermediği sürece siz yapamazsınız. Benim hayatım boyunca böyle bir düşüncem olmadı ve yaptığım açıklamada şu kısa yeri söyleyeyim.

Bir kere daha ifade etmek isteriz ki Fenerbahçe hiçbir siyasi kurulun, sosyal dini bir zümrenin altında olmadığı gibi hiçbir sermaye grubunun altında olmayacaktır. Adı ne olursa olsun hiç kimse bu kulübü satamaz peşkeş çekemez. Bu kulübün içinde yönetimlerinde, başkanlarında, hocacıları ve FETÖ’cüler gördüğüm veya hissettiğim an oradayım. Hocacı ve FETÖ’cüler bu kulübe giremez” diye konuştu.

“Bir daha enkaz edebiyatı yapmayın bana”

Aziz Yıldırım, 31.12.2017 tarihindeki faaliyet raporunu üyelere gönderdiğini ifade ederek, "Ben size 200 milyon borç bıraktım enkaz işte bu. Ben diyorum ki 500 milyon Euro mal varlığı bıraktım. 200 milyon Euro da borç bıraktım diyorum hadi o 300 olsun. Eğer bu 300, 500’ü geçerse ben bunu ödemeye hazırım. Bir daha enkaz edebiyatı yapmayın bana.

Galatasaray’dan da Beşiktaş’tan da iyi durumdayız. Beni iyice dinlesinler. Bu mal varlığı koyduğum rakamı söylerim veririm. Ben 5 tane arkadaşımı görevlendireceğim ve onlar gidip kulüpte bunları inceleyecekler, ne çıkarsa tutanak tutacaklar ve kamuoyuna bildirecekler. Bunu yapmazlarsa ben mahkemeye müracaat edeceğim. Öyle iftira atmak yok” ifadelerini kullandı.

“Tarih tersten yazılıyor”

Kendilerinin tarih yazdığını belirten Aziz Yıldırım, Koç dönemi için tarihin tersten yazıldığını ifade ederek, “3 yılda 52 transfer 6 teknik 2 sportif direktör. Hoca boşuna arıyor. Ben olsam Emre ile devam ederim, hiç gerek yok. Yeni getireceği macera olacak. Lider kalınan hafta sayısı 5 galibiyet yüzdesi 47.2 bundan dolayı yayın ve diğer gelirler düştü. İlk sezonda küme düşme tehlikesi, ikinci sezonda 6’ncı bitirme, 3’üncü sezonda yüzde yetmiş hazır denen kadronun 3’üncü bitirmesi.

3 sezon boyunca başka takımların şampiyonluğu izledik. Avrupa’ya gidilmedi. Burası Kadıköy buradan çıkış yok. Galatasaray’a var olan 20 yıllık yenilmezliğin, 23 yıllık Trabzonspor’a olan, 15 yıllık Beşiktaş’a olan yenilmezlik serilerinin bitişi. Fenerbahçe bu maçların haricinde Göztepe’ye 21, Gençlerbirliği’ne 21, Sivasspor’a 7 yıl sonra yenildi. Sahada yenilgi rekoru kırdık. Psikolojik üstünlük sona erdi. Kadıköy’de çıkış yok sözü sona erdi” diye konuştu.

“Volkan Ballı’yı göndermezsen seninle beraber göndereceğim”

Koç’un yönetim şeklini eleştiren Aziz Yıldırım, “Soyunma odasına giren başkan olmayacağım dedi, girdi, oyuncuları otobüsle İstanbul’a gönderdi kendisi uçakla döndü. Tribün mühendisliği yapmayacağız dedi taraftar platformu kurdu, taraftar Samandıra’da oyunculara ayar verdi. Trabzonsporlu Alper Boğuşlu’yu kadroya aldı sonra yol verdi gitti. En sevdiği adam Volkan Ballı.

Geçen hafta İlhan Bey Bodrum’da oturuyor, gelmiş sarılmış. O’na söylediği söz; Fenerbahçe şike yaptı. Volkan Ballı bunu söyledi ve diyor ki başkan buna alkolik demiş o yüzden öyle yazmış çizmiş. Ondan dolayı kızmış o tweeti atmış.

Bak Ali Koç sana sesleniyorum; bu Volkan Ballı’yı göndermezsen seninle beraber göndereceğim. 3 Temmuz’a ihanet edenlere bu kulüp içinde yer yok. Bunları temizle kulüpten. Bunlar olduğu müddetçe iyiler kazanamaz, bunları temizle. Kulüpçülük ayrı bir şey, şirket ayrı şey. Kulüp ruhunu kaybederse kulüp küçülür büyüme şansı olmaz” dedi.

Fenerbahçe Eski Başkanı Aziz Yıldırım sözlerini son olarak, “Başkanlığı bıraktığımda bu imkanı bulamadım 20 yıllık dönemimde bana destek olan insanlara teşekkür etmek istiyorum. Dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye teşekkür ediyorum.

Birçok tesiste bizlere yardımcı olup 6222 maddenin çıkmasında desteklerine teşekkür ederim. Bu süreç zorlu bir süreçti. Bu süreç içerisinde Metris’e gelenleri hep korkuttular. Bizim konuşmalarımız her akşam alıp polislere verdiler ondan insanlar çekiniyordu. Orada Rıdvan Dilmen vardı her akşam gelirdi saygılarımı sunuyorum” şeklinde tamamladı.

Ozan Buğra Koşar - Uygar Aydın
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Antakya Belediyesi’nde görevli memurlara Başkan Yapar’dan müjdeli haber Antakya Belediyesi ve Bem-Bir-Sen arasında memur personeli kapsayan sosyal denge tazminatı için tavan ücretten sözleşme imzalandı. Antakya Belediye Başkanı İbrahim Naci Yapar, “Tüm personellerimizin haklarını korumak ve hayat şartlarını iyileştirmek için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz” dedi. Depremin vurduğu Hatay’ın Antakya ilçesi asrın felaketinde yerle bir olmuştu. Kentin yeniden ayağa kalması için göreve geldiği günden itibaren çalışan Antakya Belediye Başkanı İbrahim Naci Yapar, afetzede belediye personelini de unutmadı. Başkan Yapar, Memur-Sen’e bağlı Bem-Bir-Sen ile memur personelini kapsayan sosyal denge tazminatı için tavan ücretten sözleşme imzaladı. Antakya ilçesi Akasya Mahallesi’nde bulunan Şehit Emin Yıldırım Çok Amaçlı Salonu’nda gerçekleştirilen imza protokolü törenine Başkan Yapar, Bem-Bir-Sen Hatay Şube Başkanı Ahmet Kala ve sendika yönetim kurulu üyeleri katıldı. Antakya Belediyesi ile Bem-Bir-Sen arasında, memurların hayat koşullarının iyileştirilmesine yönelik 2024 yılı sosyal denge sözleşmesi imzalandı. Sözleşme kapsamında, belediyede çalışan 208 memur personele sosyal denge tazminat desteği sağlandı ve memurların aylık maaşlarına verilebilecek en yüksek tavan ücret olan zamlar yapıldı. İmza töreninde konuşan Başkan Yapar, “Tüm personellerimizin haklarını korumak ve hayat şartlarını iyileştirmek için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Tüm memur arkadaşlarımıza hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum” dedi. Bem-Bir-Sen Hatay Şube Başkanı Kala, “Memur çalışanların moral ve motivasyonunu önemseyen Başkan Yapar’a şahsım ve teşkilatım adına teşekkür ederim. Tüm memurlarımıza hayırlı ve bereketli olsun” dedi.
Balıkesir Kazdağlarında Bitki Hakları Manifestosu okudular Burhaniye ilçesinde, Balıkesir çiftçi Eğitim Merkezinde (BAÇEM) tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği kursları devam ederken, BAÇEM Müdürü Nazım Tanrıkulu’nun başkanlığında oluşturulan Anadolu Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Derneği de çalışmalarına başladı. Dernek yönetici ve üyeleri hazırladıkları Bitki Hakları Manifestosunu da Kazdağlarında düzenledikleri bir etkinlik ile açıkladılar. Avukatlardan orman mühendislerine kadar değişik meslek guruplarından insanların oluşturduğu Anadolu Tıbbı ve Aromatik Bitkiler Derneği üyeleri Kazdağlarında bitki tanıma yürüyüşü yaparken, İzmir’den gelen avukat Zehra Öztürk de, Bitki Hakları Manifestosunu okudu. Dernek Başkanı Nazım Tanrıkulu, düzenlenen yürüyüşte Kazdağlarındaki bitkiler hakkında bilgiler verdi. Derneğin önemli çalışmalar yapacağını anlatan Anadolu Tıbbı ve Aromatik Bitkiler Derneği Başkanı Nazım Tanrıkulu, “Bitki Hakları Çalışma Grubunun hazırladığı Manifestoyu Kazdağlarında okuduk. Kazdağları, şifası ve çeşitliliği ile ünlü Türkiye’nin önemli doğal alanlarından biri. Bu gün, hem manifestomuzu açıkladık hem de bitkilerle tanışma yürüyüşü yaptık. Bunun, bir sonraki aşaması, bu bitkilerle bitki hakları ile çalışma evrensel beyannameye dönüşecek. Çünkü, uluslararası çalışmalarımıza katkı sunan hukuk fakültelerinden katılımcılar var. Derneğimiz üyeleri var” dedi. Peyzaj mimarı Merve Başak da, “Anadolu Tıbbı ve Aromatik Bitki Derneği olarak biz de bu güne özel bir etkinlik düzenlemek istedik. Kazdağlarında bitki hakları manifestomuzda yayınladığımız bir doğa yürüyüşü etkinliğini gerçekleştirdik derneğimiz kapsamında. Daha henüz üye olmayan kişilerde geldiler. Kazdağlarında güzel bir ekinlik gerçekleştiriyoruz. Bunların devamı gelecek” diye konuştu. Akademisyen Kenan Uzel ise, “Şimdiye kadar bitkilerin ruhu olduğunu ilk defa burada tanıdık, duyduk. Doğayı severdim. Dağçılık ta yapardım ama, böyle detaylı bilgiye sahip değildim. Nazım hocaya teşekkür ediyorum. Bizi bilgilendirdiği için” dedi.
Manisa Doludan zarar gören tarım arazilerinde inceleme Manisa ve çevre ilçelerinde 4 Mayıs Cumartesi Günü etkili olan dolu ve sağanak yağış, bazı tarımsal alanlarda zarara yol açarken, tarım ürünlerinin de olumsuz etkilenmesine neden oldu. Dolu yağışının etkili olduğu tarım arazilerinde incelemelerde bulunmak amacıyla Şehzadeler ilçesi Yeniharmandalı Mahallesi’ne giden Manisa İl Tarım ve Orman Müdürü Metin Öztürk, üreticilerle görüşerek geçmiş olsun dileklerini iletti. Manisa ve ilçelerinde etkili olan dolu ve sağanak yağış sonrası zarar gören tarım arazilerinde hasar tespit çalışmaları devam ediyor. Şehzadeler ilçesi Yeniharmandalı Mahallesindeki pamuk, domates ve bağ alanlarında incelemelerde bulunan Manisa İl Tarım ve Orman Müdürü Metin Öztürk, Yeniharmandalı Muhtarı Veysel Akkoyun ve üreticilerden bölgedeki hasara dair bilgiler aldı. İl Müdürü Öztürk’e incelemelerinde Şehzadeler İlçe Tarım ve Orman Müdürü Çınar Aydoğan eşlik etti. İl Müdürü Öztürk, “Dolu ve şiddetli yağıştan etkilenen Mahallelerimizde hasar belirleme çalışmalarına başladık. Üreticilerimizi mağdur etmemek amacıyla Müdürlüğümüz olarak gerekli çalışmaları yürütmekteyiz. Tarım sigortası ile tüm üreticilerimiz ürünlerini sigorta yaptırarak hem ürünlerini hem de kazançlarını güvence altına almalılar. Zarar gören üreticilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, afetsiz bir sezon diliyorum” dedi.
Eskişehir Yunus Emre, vefatının 703’üncü yılında kabri başında anıldı Yunus Emre, vefatının 703’üncü yıl dönümünde kabri başında anıldı. Yunus Emre, vefatının 703’üncü yıl dönümü sebebi ile Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy’un da bulunduğu kalabalık bir heyet kabrin bulunduğu Mihalıççık’ın Yunus Emre Mahallesi’ne trenle geldi. “Karşılama Merkezi’nin Yunus Emre Enstitüsü tarafından yapılmış olması bizleri son derece mutlu etmiştir” Vali Hüseyin Aksoy ve beraberindekiler Yunus Emre Külliyesi ve Mezarı Karşılama Merkezi’nin açılışına katıldı. Burada konuşan Vali Aksoy, “Yunus Emre’yi anma gününde, haftasında bugün özel bir açılışı da gerçekleştiriyor olmanın onurunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Türk kültürü içerisinde önemli bir yeri olan Yunus Emre’nin burada her yıl yapılan etkinliklerin de bir karşılama merkezine ihtiyaç vardı. Ve bu karşılama merkezini de Yunus Emre Enstitüsü tarafından yapılmış olması bizleri son derece mutlu etmiştir. Gelen kişilere bölgeyle, alanla ilgili ön bilgilerin verilebileceği ve bölgenin tanıtımına katkı sunabilecek böyle bir merkezin yapımını gerçekleştirdikleri için Yunus Emre Enstitümüze çok teşekkür ediyorum. Bugün açılışını yaparak hizmete sunacağımız bu yerin hayırlı olmasını diliyorum. Yüklenici firmadan çalışan işçilere kadar, emeği geçen herkese teşekkür ediyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum” dedi. Daha sonra Vali Aksoy ve beraberindekiler, Yunus Emre Külliyesi imamı eşliğinde Yunus Emre’nin 3 kabrini ziyaret etti. İmam tarafından kabirler ve değiştirilme nedenleri hakkında kısa bilgiler verilirken, Yunus Emre’ye de dua edildi. Son olarak etkinlik alanına geçen protokol üyelerinden bazıları günün anlam ve önemine dair konuşmalarını yaptı. “Yunus Emre’nin dizeleri, her bir kalbe dokunarak, insani değerlerin ve ahlaki erdemin vurgusunu yapar” Yunus Emre’yi anma etkinliğinde kürsüye çıkan AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, “Türk düşünürü ve mutasavvıf şair Yunus Emre’yi anmak için bir araya geldiğimiz bu özel günde, onun "Sevelim, sevilelim" düsturunun yüzyıllardır toplumlar arası hoşgörü ve anlayışın sembolü olduğunu bir kez daha hatırlayalım. Yunus Emre’nin dizeleri, her bir kalbe dokunarak, insani değerlerin ve ahlaki erdemin vurgusunu yapar. O, insanı merkeze alarak, farklılıklarımızla birlikte yaşamamız gerektiğini, karşılıklı saygı ve sevginin önemini göstermiştir. Şehrimiz de Yunus Emre’nin mirasını yaşatma konusunda önemli bir role sahiptir. Bu topraklar, onun felsefesinin ve değerlerinin korunup gelecek nesillere aktarılmasında örnek olacak nesiller yetiştirecektir. Bizler, bu mirası korumak ve onu anlamak için üzerimize düşen görevi büyük bir ciddiyetle yerine getirmeliyiz. Yunus Emre’nin felsefesi, bizi insan olmanın özüne, temel erdemlere geri döndürür. Yalan, fesat, kavga, mal mülk hırsı, kin tutmak, kendini beğenmişlik ve bencillik gibi erdemlere zıt davranışlarla mücadele etmemiz gerektiğini tekrar tekrar hatırlatır” ifadelerine yer verdi. “Yunus’a göre, insanın dünyaya geliş gayesini bilmesi için sevmesi ve düşünmesi gerekir” Son olarak kürsüye çıkan ve Yunus Emre’den övgüyle bahseden Vali Aksoy şöyle konuştu; “Yunus Emre, kavganın değil, barışın; kötülüğün değil, iyiliğin; ayrımcılığın değil, birliğin; hasedin değil hoşgörünün kaynağını insanın özünde bulur. Yunus’un insanlığa bakışı, eşref-i mahlûk olan insanla başlar. Yunus’ta insan, kendi içinde bir âlemdir. Onda, hiçbir varlıkta olmayan bir ruh vardır. Kâinatın sırrı ve dört kitabın manası, insanoğlunun içindedir. Yunus, şiirleriyle bu gerçeği ortaya koymuştur. Yunus Emre’yi yücelten, gönüllerimize taht kurmasını sağlayan ve unutulmazlar arasına koyan, O’ndaki insan sevgisidir. Yunus’a göre, insanın dünyaya geliş gayesini bilmesi için sevmesi ve düşünmesi gerekir. İnsan, nefsini terbiye etmeli ve yaratılmışı Yaradan’dan ötürü sevmelidir. Yaradan’a ulaşmanın yolu, “Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır” bilinciyle cümle yaratılmışlara sevgi ve saygı duymaktan geçer. Bu çerçevede, dünyaya dava için değil, mana için, kavga için değil, sevgi için geldiğini, dostun evinin gönüller olduğunu ve gönül yapmak gerektiğini söylemektedir. Tanımak, tanışmak, sevmek, sevilmek ve işi kolay kılmak gerektiğini, dünyanın geçici olduğunu belirtir. Yunus, gönül insanı ve sevgi aşığıdır. Gönül yıkmayı büyük günah sayar. Gönül gözüyle görür, sevgi diliyle söyler, sevgi işitir. İnsanı insan yapan öz, yaratılışındaki sevgi cevheridir. Ona göre sevgi, var olmanın yegâne sebebidir. Sevgi ve birlik, insanın kazanabileceği en güzel ve en üstün vasıflardır. Bu bir anda olacak iş değildir. Zaman ve emek ister. Sevgi ve birlik, gönül terbiyesinden geçenlerin makamıdır. Yunus, bu özellikleri kazanabilmek için Tapduk Emre’nin dergâhında kırk senesini vermiştir. Yunus Emre, eserleri, sanatı ve hayatıyla Azerbaycan’dan Balkanlara, yüzyıllardan beri halkın dilinde olmuş, şöhret ve tesiri bugüne kadar ulaşmıştır. Orta Asya’da Ahmet Yesevi ve dervişlerinin hikmetleriyle başlayan dönemi, şiirleri ve ilahileriyle Anadolu’da devam ettirmiştir. Yunus Emre, 700 yıldır gönlümüzün tercümanı, sevgi medeniyetimizin dilidir. “İşitin Ey Yarenler” diye bizi sevgiye, bilgiye ve hakikate davet etmektedir.” Konuşmaların ardından Kur’an-ı Kerim tilaveti yapılırken Eskişehir İl Müftüsü Bekir Gerek tarafından dua edildi. Programda son olarak Antakya Medeniyetler Korosu sahne aldı. Anma etkinliği halka Yunus Aşı dağıtılmasıyla sona erdi. Programa Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, Eskişehir İl Emniyet Müdürü Yaman Ağırlar, Eskişehir İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Erhan Demir, AK Parti Eskişehir İl Başkanı Gürhan Albayrak ve çok sayıda protokol üyesi ile vatandaşlar katıldı.
Kayseri Fikirler bu atölyeden çıkacak Kayseri İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından lise öğrencilerine yönelik gerçekleştirilen ‘Fikir Atölyesi’ projesiyle, öğrenciler hem fikir üretiyor hem de iletişim becerilerini geliştiriyor. Kayseri İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen ‘Fikir Atölyesi’ projesi çerçevesinde farklı okuldan projeye katılan öğrenciler, Melikgazi Belediyesi Gesi Kamp Merkezi’nde çalışmalarını sürdürüyor. Ürettikleri fikirler üzerinde ekip olarak çalışan öğrenciler, çalışmalarını jüri önünde sunarak, iletişim becerilerini de geçiştiriyor. Projeye katılan öğrenciler 30 saat süren ekip çalışması sonucu fikirlerini geliştiriyor. “Sosyal sorumluluklarını geliştirmelerini hedefliyoruz” Kayseri İl Milli Eğitim Müdürlüğü AR-GE personeli ve Fikir Atölyesi Projesinin Sorumlu Öğretmeni İnayet Eroğlu, projede amaçlarının öğrencilerin ekip çalışmasını öğrenmesi ve iletişimlerini geliştirmeleri olduğunu söyledi. Öğrencilerin sosyal sorumluluklarını geliştirmelerini hedef koyduklarını dile getiren Eroğlu; “Kayseri İl Milli Eğitim Müdürlüğü olarak, 2023-2024 eğitim-öğretim yılında fikir atölyesi projesini hayata geçirdik. Bu ikinci fikir maratonumuz. Proje, gençlerin bir araya gelerek, 30 saat gibi kısa bir sürede fikirlerini ilgilendikleri konuları değerlendirerek, bir çalışma yapmalarını sağlıyor. Bu çalışma sonucunda da bir proje ortaya sunuyorlar. Bu projeleri daha sonra jüri önünde sunuyorlar. Bu projede temel amacımız öğrencilerimizin iletişim becerilerini geliştirmek. Yanı sıra onların takım içerisinde hareket etmelerini, sosyal sorumluluklarını geliştirmelerini hedefliyoruz. Öğrenciler bir arada çalışarak, kısa sürede bir ürün ortaya koymaya çalışıyorlar. Hem de sosyalleşiyorlar. Bu açıdan öğrencilerin kişilik gelişimleri için de son derece faydalı bir proje olduğunu düşünüyorum” dedi. “Çok yararlı bir proje” Projenin çok yararlı olduğunu ifade eden öğrencilerden Nisanur Kılınç, "Sadece okul dışında bir etkinliğimiz yoktu. Sadece okul içerisindeki arkadaşlarımız ile konuşuyorduk. Bunun sayesinde tanımadığımız okullardaki insanlarla tanıştık. Onların nasıl bir eğitim aldığını öğrendik. Eğitimlerimizi karşılaştırdık. Hepimizde çok güzel eğitim aldığımızı düşünüyoruz. Buradan da okullarımıza çok teşekkür ediyoruz. Bu proje bana daha sabırlı olmamı öğretti. İnsanlarla nasıl iletişim kuracağımı öğretti. Böyle bir ortamda yeni kurallar içerisinde nasıl davranacağımı daha iyi öğretmiş oldu” şeklinde konuştu. “Böyle bir şans bizim için çok önemli” Bir diğer öğrenci İlayda Ünal ise böyle bir projeye katılma şansının kendileri için çok önemli olduğunu söyleyerek, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu proje bizim için çok değerli bir proje. Böyle bir şans bizim için çok önemli. Buraya gelip, kendi fikirlerimizi üretebilmemiz, fikirlerimizi projeye dönüştürebilmemiz ve bu projelerinde devamının gelebilecek olma ihtimali bizim için çok değerli. Bu yüzden kendi takımımızla birlikte her şeyimizi ortaya dökerek, bir proje oluşturmaya çalışıyoruz. Biz arkadaşlarımızla daha önce başka projelerde yer almıştık. Takım ruhumuz vardı. Böyle bir proje ilk defa olmasına rağmen çok kolay bir şekilde organize olabildik. Bu yüzden fikirlerimizi birbirimize çok güzel aktarıp, çok kolay ne istediğimizi biliyoruz. Bu nedenle bizim için hiçte sıkıntılı bir süreç değildi. Çok basit bir şekilde hallettik.”