SPOR - 03 Mayıs 2021 Pazartesi 12:08

Fenerbahçe'nin 114. kuruluş yılı kutlandı

A
A
A
Fenerbahçe'nin 114. kuruluş yılı kutlandı

Fenerbahçe'nin 114. kuruluş yılı Dereağzı Tesisleri'nde yapılan törenle kutlandı. Törende konuşan Başkan Ali Koç, “Her zaman söylerim, Atamızın hangi takımı tuttuğu değil, hangi takımın onun yolunda yürüdüğü önemli olandır" dedi.

Fenerbahçe'nin kuruluşunun 114. Yıl dönümü Fenerbahçe Dereağzı Lefter Küçükandonyadis Tesisleri’nde düzenlenen törenle kutlandı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1918 yılının 3 Mayıs’ında kulübümüze yaptığı ziyarete atfen 3 Mayıs’ı kuruluş günü kabul eden sarı-lacivertliler düzenlediği törende Başkan Ali Koç ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile Kongre Üyeleri, amatör şubelerin yöneticileri, sporcular ve kulüp çalışanları yer aldı. Tören; Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları, şehitler ve ebediyete intikal eden üyeler için yapılan saygı duruşu ve hep bir ağızdan İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.

Koç: “Kulübümüz, ilk günkü gibi etrafına aydınlık saçarak ışıldamaya devam ediyor"

Törende bir konuşma yapan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç, “Fenerbahçemizi tarihi bir günde başta Atamız olmak üzere bu önemli günde 3 Mayıs’ı anıyoruz. Kelimelerle tarifi zor bir duygu, kelimelerle tarifi zor bir günü, olayları anlatmaya çalışıyoruz. Fenerbahçemiz, kurulduğu günden bu yana ait olduğu toplumla beraber büyümüş ve pek çok badireler atlatmıştır. Gerektiğinde bağımsızlık uğruna isyan etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile beraber, bu ülkenin kurucu değerlerini, kendine her daim ilke edinmiştir. Tarihi boyunca bayrağımızı dünyada gururla temsil eden sporcular yetiştirmiş, sarı lacivert sevdamızın 114. yaşını kutlamak, kutlarken de Fenerbahçe değerlerini nesilden nesile aktarılan bu büyük kültürü tekrar ve tekrar özümsemek için hep bir aradayız.

Fenerbahçe’nin kuruluşunun Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarından genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar geçen dönem içerisinde çok çok özel bir anlamı vardır. Bu anlam, Nurizade Ziya, Ayetullah Bey, Bahriyeli Necip Okaner adlı gençlerin yaşadıkları bu topraklarda yabancıların hakimiyetinde oynanan futbol oyununa adeta isyan ederek dahil olmalarında, bu anlam sonrasında Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk tarafından yakılan bağımsızlık ateşinin parlayan pervane olmasında, bu anlam pek çok maçta olduğu gibi demin de ifade edildiği gibi, 1923’te Harington Kupası’nda İngiliz muhtelit gardlar takımına yaşattığı yenilgilerde ve genç Türkiye Cumhuriyeti’nin spor alanında lokomotif olmasında vücut bulur. 1907 yılının bahar aylarında başlayan Fener, yaprakların yeşererek doğaya umut olması gibi önce Kadıköy’ün çocuklarına ve gençlerine daha sonrasında ise çok daha geniş kitlelere, Türk milletine ışık oldu. Ve bugün hala ilk günkü gibi etrafına aydınlık saçarak ışıldamaya devam ediyor. 3 gencin, Saint-Joseph Lisesi’nin Türkçe öğretmeni Enver beyle bir araya gelmesiyle başlayan hikaye, semtinden hiçbir zaman kopmadan, köklerine sıkı sıkı bağlı bir şekilde dallarını önce yurt geneline, sonrasında da dünyaya açarak sürdü. Ve bugün hala da sürmeye devam ediyor“ dedi.

"Gurur kaynağımız, Atamızın kulübümüzle olan sıcak bağıdır"

Fenerbahçe'nin Türk sporuna büyük hizmetler verdiğini belirten Başkan Koç, “Türkiye’nin en büyük spor kulübü olarak, bizim tartışmasız en eşsiz gurur kaynağımız Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kulübümüzle olan çok sıcak yakın bağıdır. Bu bağın başlangıcı da demin de ifade edildiği gibi 3 Mayıs 1918 tarihinde Kuşdili lokalimizi ve yine aynı gün sonrada stadyumumuzu ziyaret etmesidir. O dönem Anafartalar Kahramanı unvanını alan Atamızla bağımız o günden sonra hiçbir zaman kopmadı, her geçen gün kuvvetlenerek, bir ve bütün oldu. Atamız ziyaretinden bir sene sonra milli mücadelemizi başlatmak için Samsun’a gitmeden önce yine Kulübümüzü ziyaret etmiş, müzemizde bulunan hatıra defterimizi imzalamıştı. Cumhuriyetimizin ilanından sonra ilk kez 1927 yılında İstanbul’a gelen Atamızı karşılayanlar ve Moda açıklarında kayıklarıyla muhteşem, emsalsiz bir gösteri düzenleyenler arasında yine Fenerbahçe Spor Kulübü de vardı. 5-6 Haziran 1932 tarihinde Kuşdili lokalimizde çıkan korkunç yangın sonrası Kulübümüzün elinden tutan yine ilk kişi Ulu Önderimiz olmuş, yaptığı büyük bir bağışla kulübümüze can suyu vermiştir. Stadımızın o tarihte mülkünün Kulübümüze ait olmasında da yine Atamızın imzası vardır. Ülkemizi düşman işgalinden kurtararak, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, o dönem herkesin gıpta ile baktığı yepyeni modern bir ülke inşa eden, Türk sporuna büyük hizmetler veren Fenerbahçemize her daim destek olan, takdir eden, sosuz muvaffakiyetler dileyen Ulu Önderimize minnetimizin ve saygımızın bir göstergesi olarak kendisinin büstü demin de ifade edildiği gibi 1934 yılında büyük bir törenle stadımıza kondu" şeklinde konuştu.

“Önemli olan hangi takımın Atatürk'ün yolunda yürüdüğüdür"

Önemli olan Atatürk'ün hangi takımı tuttuğu değil, hangi takımın onun izinde yürüdüğüdür diyen Başkan Koç, “Her zaman söylerim, Atamızın hangi takımı tuttuğu değil, hangi takımın onun yolunda yürüdüğü önemli olandır. Buna mukabil Atamızın, Kulübümüze olsan sevgisi, yakınlığı, ilgisi ve sıcak bağı pek çok anıda, bilgide, belgede mevcuttur. Evet, 1934 yılında büstü stadımıza kondu. O dönemin sporcuları, Fenerbahçeli çocuklar, yüzlerini Gazimizin büstüne dönerek, demin içilen andı söylediler. Bir kez daha söylemek istiyorum, bir kez daha paylaşmak istiyorum: Büyük Atatürk, senin açtığın yolda, senin göstereceğin hedefe yürüyeceğimize, bizlere emanet ettiğin Cumhuriyeti koruyacağımıza, Türk ruhu, Türk asaleti, Türk sporculuğu ve mertliği ile senin peşinden geleceğimize, gözlerimizi senden ayırmayacağımıza ant içeriz. O andan sonra uzun seneler boyunca kuruluş yıl dönümlerimiz büstün önünde Fenerbahçelilerin bu andı ile kutlandı. Bu onurlu geleneğimizi bu sene itibariyle tekrar hayata geçirmekten dolayı son derece mutluyuz ve memnunuz. Camiamızın bu kıymetli geleneğini belgeleriyle ortaya koyarak, tarihimize ışık tutan Fenerbahçe tarihi çalışma grubuna camiamız adına da teşekkürleri borç bilirim. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak tarihimizin Cumhuriyet tarihinden, bağımsızlık mücadelemizden ve Ulu Önderimizin kıymetli şahsından ayrı olarak anlatılamayacak olmasının sonsuz gururunu, hayattaki en büyük nişanemiz olarak göğsümüzde taşıyoruz. Bizden önceki nesillerde de olduğu gibi, bizlerin de görevi; bu değerleri gelecek nesillere aktarmak, bu kültürü korumak, yaşatmak, büyütmek ve Atamızın yolundan giden Fenerbahçeli çocuklar yetiştirmektir. İnşallah en kısa zamanda normalleşiriz. Ve inşallah bu salgın süreci sonrası yani bir sonraki kuruluş yıl dönümümüzü hep beraber, coşkuyla bir arada kutlayabiliriz. Sonsuza dek Atasının izinde olacak Fenerbahçe sen çok yaşa diyerek sözlerimi sonlandırıyorum. Tüm camiamızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Önümüzdeki bayramınızı da kutluyorum" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.