GÜNDEM - 20 Eylül 2018 Perşembe 12:31

FETÖ’cülerin de arasında bulunduğu 3 bin kişi elektronik kelepçeyle izleniyor

A
A
A
FETÖ’cülerin de arasında bulunduğu 3 bin kişi elektronik kelepçeyle izleniyor

Türkiye’de 2013 yılında uygulamaya başlanan elektronik izleme sistemi ile bugüne kadar yaklaşık 40 bin sanık, hükümlü veya şüpheli anbean takip edildi. 41 uzman personelin 7 gün 24 saat esasına göre görev yaptığı Denetimli Serbestlik Daire Başkanlığı Elektronik İzleme Birimi’nde şu an FETÖ’cülerin de arasında bulunduğu 3 bin kişi izleniyor.

Adalet Bakanlığınca 1 Şubat 2013’den itibaren uygulamaya başlanan elektronik izleme sistemi, sanık, şüpheli veya hükümlülerin elektronik ortamda izlenmesini, gözetim ve denetim altında tutulmasını sağlıyor. Mağdurun ve toplumun korunmasını destekleyen kararların infaz edilmesinde bir yöntem olan elektronik izleme, Denetimli Serbestlik Daire Başkanlığı Elektronik İzleme Birimi’nde uzman personelce gerçekleştiriliyor. En ileri teknolojiye sahip olan merkez, 7 gün 24 saat esasına göre çalışıyor. Elektronik izleme alanında özel eğitim almış 41 uzman personel, şu anda FETÖ şüphelilerinin de arasında bulunduğu 500’ü terör suçlusu veya şüphelisi toplam 3 bin kişiyi anbean takip ediyor. 

Elektronik İzleme Şube Müdürü Serkan Mutan, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine yaptığı açıklamada, haklarında denetimli serbestlik kararı verilen şüpheli, sanık veya hükümlülerin denetimlerinin elektronik yöntemlerle yapılmasını sağladıklarını belirtti. Mutan, bir kişinin elektronik kelepçe ile izlenme kriterlerini ise "kişinin elektronik kelepçe kullanımına uygun, yüksek riskli ve bir kişiye zarar verme ihtimalinin olması" şeklinde sıraladı. 4 çeşit elektronik izleme yöntemi kullandıklarını ifade eden Mutan, "Bunlardan bir tanesi kişinin konutunu terk edipetmediğinin takip edilmesi, bir tanesi kişinin lokasyonunun takip edilmesi. Bir diğeri mağdurun korunması kapsamında kullandığımız ünite. Yani fail ve mağduru aynı anda izleyerek mağduru korumaya yönelik takibin yapılması. Bir diğeri de özellikle evde alkol kullanılıp kullanılmadığının takip edildiği ünite" dedi.

"Şu an 3 bine yakın kişiyi takip ediyoruz" 

Mutan, Türkiye’nin teknolojik olarak şu anda kullanılan sistemin en iyisini kullandığına dikkat çekerek, 4 çeşit elektronik izleme yöntemini birden kullanabilen ülke sayısının çok az olduğunu, Türkiye’nin bu az ülke arasında bulunduğunu vurguladı. Merkezin kuruluşundan bu yana yaklaşık 40 bin kişinin izlendiğini bildiren Mutan, şunları kaydetti: 

"Türkiye’de şu anda 3 bine yakın kişi, elektronik kelepçeyle denetim ve takip altında tutuluyor. Bunlardan 500 civarında da terör grubundan. Gerek Fetullahçı Terör Örgütü mensupları, gerek diğer terör örgütlerine mensup kişilerin takipleri de bu merkezden yapılıyor. Buradaki arkadaşlarımız yazılım üzerinden kişileri takip ediyorlar. Örneğin kişinin konutunda bulunması gerekiyor ve konutunda bulunmasını istediğimiz saatten daha geç bir şekilde konutuna girdi veya konutta bulunmasını istediğimiz saatte dışarıya çıktı, bunu anında biz görüyoruz. Hakkında işleyen bir prosedür var, onu işletmeye başlıyoruz. Yada kelepçe takılı, kelepçeyi kurcalamaya başladı ya da vücudunda çıkarmaya çalışıyor, daha dokunur dokunmaz, sistemi zorlayan bir müdahale olduğunda biz bunu görüyoruz ve işlem yapıyoruz." 

Hareket prosedürlerinin farklı suç türlerine göre değiştiğini belirten Mutan, "Eğer bu kişi terör suç grubu içerisindeyse anında kolluk kuvvetleriyle irtibata geçiyoruz. Ya da bir mağdurun korunmasıysa yine çok hızlı bir şekilde hem mağdura, hem faile, hem de kolluk kuvvetlerine ulaşıyoruz. Eğer bu suç grubu çok riskli bir suç grubu değilse bunu tutanak haline getiriyoruz ve mahkemeye iletiyoruz" ifadelerini kullandı.  

Abdullah Sarica - Burak Altun
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber. Bu yıl 15.’si düzenlenen dünyanın ilk uluslararası Cami Yapı Ekipmanları fuarı dün kapılarını ziyaretçilerine açtı. Yerli ve yabancı çok sayıda katılımcının yer aldığı fuar da en çok ilgiyi ise depremde minare yıkılmalarının önüne geçecek olan çelik konstrüksiyon ve fiber kaplamalı minare görüyor. Türkiye’de yaşanan 6 Şubat depremlerinin ardından 11 ilde birçok cami yıkıldı veya hasar aldı. Bunların birçoğunda minarelerin yıkılması ve camilere hasar vermesi sonucunda gerçekleşti. Ortalama 30 metre yüksekliğinde yapılan betonarme minarelerin ağırlığı takriben 150 ton civarında oluyor. Bu da yıkıldığı esnada hem camilere hem de yakının da bulunan ev ve insanlara zarar veriyor. Konu üzerine araştırma yapan bir firma minare yapımında artık çelik konstrüksiyon üzerine fiberglass kaplama tekniğini kullanıyor. Hem bu şekilde minarelerin muhtemel bir deprem anında yıkılmasının önüne geçiliyor hem de minare ağırlığını 150 tondan 8 tona indiriyor. Konuyla ilgili açıklama yapan firmanın yetkilisi Salih Karadağ, “Biz yaklaşık 20 yıldır betonarme minare yapmaktayız. Son 2 yıldır beton görünümlü fiberglas sistemine geçtik. Depreme daha dayanıklı içinde ki çelik konstrüksiyonun dışında ki görseline varıncaya kadar bu sistemde devam etmekteyiz. Bu sistemin depreme dayanıklı olduğunu belirledik. Betonarme minare ve fiber minare arasında ki en büyük fark ikisi arasında ki ağırlık farkıdır. 30 metre yüksekliğinde bir minarenin ortalama ağırlığı 150 ton civarındayken fiber minare de bu ağırlık 8 ton civarında. Deprem de betonarme minarelerin yıkılmasıyla birlikte camiler yıkıldı veya bu minarelerin üzerlerine düşmesi sonucu insanlarımız da hayatını kaybetmişti. Fiber minaremiz de ise bu olay ortadan kalkmış oluyor. Minarelerimiz çelik olduğu için depremde yıkılmaz en kötü senaryoda üzerine bir şey dahi düşse yıkılmak yerine demiri eğilir. Aynı minare betonarme olarak yıkıldığında 150 ton ile yerde şiddetinde bir deprem etkisi oluştururken bunun kendi ağırlığı 8 ton olduğu için bir sıkıntı oluşturmayacak” açıklamasında bulundu. Hat sanatını ecdadımızın bıraktığı yerden devam ediyor Fuar’da ayrıca hat sanatı noktasında da sergilenen ürünler özellikle yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Hat sanatının camilerin vazgeçilmez bir unsuru olduğunu belirten Müslüm Korkutata, “Hat sanatı camilerimizin vazgeçilmez unsuru ecdadımızın bıraktığı yerden bunu geliştirmeye devam ediyoruz. Bu kulvarda çok iyi sanatkarlar yetiştirdi ülkemiz. Hem ülke için de hem de ülke dışında bu konuda çok iddialı durumdayız. Medeniyet eski dönemler de camilerin mabetlerin ekseninde gelişiyordu. Osmanlı İslam’ın uzun süre sancaklığını yaptı bayrağını taşıdı. Camilerimiz bu işin sembolü halindeydi. Günümüzde de camilerimiz aynı fonksiyonda roller üstlenmiş durumda” dedi.