DÜNYA - 06 Aralık 2017 Çarşamba 15:33

Fransız yazar Benard: 'Ermeni soykırımı yoktur'

A
A
A
Fransız yazar Benard: 'Ermeni soykırımı yoktur'

Fransız Yazar Yves Benard, incelediği tüm bilgilerin 'Ermeni soykırımı' iddialarını çürüttüğünü belirterek, “Soykırım yoktur, iki taraf içinde katledilmişler vardır. Şuna ikna oldum ki aslında Türkler, Ermenilerden daha fazla katliam kurbanı olmuştur" dedi.

Fransa’da Pantheon Yayınevi tarafından kısa bir süre önce Yazar Yves Benard’ın araştırmalarından derlenen “Türk-Ermeni Görüş Ayrılığına Yeni Bakış” (Divergences turco-armeniennes) adlı 165 sayfalık bir kitap yayımlandı.

Kitabın yazarı Yves Benard, Türkiye’yi karış karış gezerek, derin bir araştırmaya yapmış ve kendini gönülden bağlı hissettiğini ifade ettiği Türk toplumu hakkında adalet yerini bulsun istiyor.

Kitabıyla ilgili açıklama yapan Fransız yazar, "Bu kitabı yayınlatmakta çok zorlandım. 2009 yılında çıkardığım ilk kitap sadece bir hafta yayınlanabilmişti. Çünkü yayınevi üzerinde çok büyük baskı vardı. Korktular ve yayını durdurmaya karar verdiler. Şimdi, öyle görünüyor ki artık daha kolay yayınlanabilecek bir konu. Bu sefer çok kolaylıkla bir yayınevi buldum. Oysaki ilk kitabım için en az 60 yayıneviyle irtibata geçmiştim. O dönemde yayınevlerinin yarısı olumsuz yanıt vermiş, diğer yarısı ise yanıt vermeye bile gerek duymamıştı" ifadelerini kullandı.

“İtiraf etmeliyim ki, bir soykırımın olduğunu zannediyordum”

Araştırmalarının yaklaşık 5 yıl sürdüğünü, ilk olarak gittiği Türkiye’de birkaç ay kaldığını ifade eden Benard, “Türkiye’nin doğusunu karış karış gezdim. Tüm şehirlerin ismini çok iyi hatırlamıyorum ama gezdiklerim arasında Erzurum, Diyarbakır, Trabzon ve birçok küçük kasabayla köy de vardı. Oralarda çok sayıda insanla tanıştım. Hatta Ermenilere de sorular yöneltmek istedim. Ancak onlar reddettiler. Ermeniler tarafından bu konuyla ilgili yazılmış çok sayıda kitap var. Ben daha çok onların çıkardığı kitaplar hakkında bilgilenmiştim. Önce Türkleri konuşturdum. Kütüphaneleri gezdim, çok fazla araştırma yaptım. Ben Fransız’ım ve itiraf etmeliyim ki, bir soykırımın olduğunu, yaşandığını zannediyordum. Ancak bu fikrimi çok çabuk değiştiren belgelere ulaştım. Okuduklarıma inanamadım, İnsanoğlunun bu tür şeyler yapabilmesine inanmak çok zor. Ve belgelere ulaştıkça fikrim de değişmeye başladı" dedi.

“Kitabım zaten birçok kanıt getiriyor”

Benard, "Elbette katledilen Ermeniler oldu, ancak öncesindeki aylarda Ermeni Taşnak üyeleri; kadınlardan, çocuklardan ve yaşlılardan oluşan Türk sivilleri katletmişti. Erkekler ise cephede savaşıyordu. Unutmayalım ki bütün bunlar 1914-18 savaşı sırasında yaşandı. Erkekler savaşırken kadınlar çocuklar ve yaşlılar köylerde kalmıştı ve katledildiler. Ardından da köyleri Ermeni Taşnak üyeleri tarafından yakıldı. Yani Türklerin sonradan biraz da olsa intikam aldığını anlayabiliriz. Bu insanidir, normaldir. Ermeniler de katledilmiştir. İncelediğim tüm belgelerle şuna ikna oldum ki aslında Türkler Ermenilerden daha fazla katliam kurbanı olmuştur. Ermeniler kayıpları için 1.5 milyondan söz ediyorlar. Yakında her halde bu sayıyı 2 milyona çıkarırlar. Ancak, aslında en fazla 400 bin Ermeni hayatını kaybetmiştir. Ancak bu 400 bin içerisinde doğal olarak ölenler de vardır. Unutmayın ki o günlerde açlık yaşanmış ve soğuk hava şartları da ölümlere neden oldu. O dönemde nüfus kaydı yapan Ermeniler, bu sayıları veriyordu. Dolayısıyla 400-500 binden bugün 1.5 - 2 milyon gibi bir rakama ulaşmak biraz şaşırtıcı. Ermeniler o zamanlar hiçbir zaman bu rakamları vermediler. Sonuç olarak bir yandan aslında bir soykırımın yaşanmadığına inanıyorum. Yani böyle bir niyet olmadı ve böyle bir şey programlanmadı. Ve Ermeniler de yaklaşık 400 bin kişilik bir kayıp oldu ve savaş şartlarıydı. Her yerde kayıp vardı, Türklerde de, Fransızlarda da. Ne yazık ki 400 bin gibi bir rakam o dönem için normaldi " ifadelerini kullandı.

“Kitabım zaten birçok kanıt getiriyor”

"İnanıyorum ki, artık bu konuyla ilgili kitaplar yazmak çok daha kolay olacak” diye devam eden Benard, “Kitabım zaten birçok kanıt getiriyor. Gazetecilerle, din adamlarıyla, diplomatlarla. Gerçekten feci şeyler anlatıyorlar. Artık konuyla ilgili blokajın kalkacağına inanıyorum ve daha kolay konuşulabilir olacağını düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de belli yaştaki insanlara ulaşmanın kolay olmadığını söyleyen Benard, “Asıl onların çok konuşacakları şeyler vardı. Ancak görüşmelerimiz kendilerine geçmişteki çok zor anları hatırlatıyordu. Bana konuşan kadınlar ve erkekler hep ağlıyordu. Ben de bu durumdan çok duygulandım. Mesela bir Azerbaycanlıyla görüştüm, güçlü kuvvetli görünmesine rağmen çocuk gibi hüngür hüngür ağlıyordu. Ben de bu durum karşısında gözyaşlarımı tutamadım” dedi.

Yves Benard'ın ilk kitabı “Ya Bize Yalan Söyledilerse?”, Kasım 2009’da raflardaki yerini almış ancak çok kısa bir süre sonra yayınevi, yazarın kitapta Ermeni soykırımını inkar ettiğini, bu nedenle Fransa’da bu tezi destekleyemeyeceklerini bildirerek kitabın dağıtımını durdurma kararı almıştı. Yves Benard, Ekim 2017’de çıkardığı yeni kitabında belgeleri konuşturmanın daha sağlıklı olduğunu ifade ediyor. Fransızlar tarafından tanınmayan diplomatlar, gazeteciler, subaylar, din adamları ve teröristlerle yapılan görüşmeler Türk-Ermeni meselesi üzerine başka bir bakış getiriyor.

Tansu Sarıtaylı 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ordu ’Üretici dostu’ belediye Geçen 5 yılda piyasa değeri 76 milyon lira olan 3 milyonu aşkın yazlık ve kışlık fideyi üreticilere dağıtan Ordu Büyükşehir Belediyesi, bu kez piyasa değeri 4 milyon lira olan 300 bin adet yazlık fideyi üreticilere ulaştıracak. Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler’in 5 yıl önce ‘Kendi Kendine Yeten Şehir’ sloganıyla başlattığı tarımsal destekler hız kesmeden sürüyor. Hayvancılık, besicilik, süt ürünleri, seracılık, sebze yetiştiriciliği gibi alanlarda 5 yılda yaklaşık 53 bin üreticiye tarımsal destek sağlayan Ordu Büyükşehir Belediyesi, kendi seralarında ürettiği fideleri üreticiyle buluşturmaya devam ediyor. 300 bir yazlık fide Gülyalı Turnasuyu mevkiinde kendi tesislerinde yetiştirdiği domates, biber, patlıcan ve hıyar fideleri olmak üzere toplam 300 bin adet yazlık fide ilçe ziraat odaları vasıtasıyla üreticilere dağıtılacak. Dağıtımı yapılacak olan fidelerin yetiştirildiği Ordu Büyükşehir Belediyesi seralarında ilçe ziraat odalarının başkanları ile bir araya gelen Başkan Güler, Ordu’da tarımsal alanda çok önemli çalışmalara imza attıklarını söyledi. Hedef: Kendi Kendine Yeten Ordu Hedeflerinin ‘Kendi kendine yeten bir Ordu’ oluşturmak olduğunu vurgulayan Başkan Güler, “Kendi seralarımızda 300 bin fide yetiştirdik. Bunu 3’te 1 maliyetine ürettik. Şimdi de bu ürettiğimiz fideleri ziraat odaları aracılığı ile dağıtıyoruz. Biz bu çalışmalarla kendi üretimimizi yapalım ve dışa bağımlılığı azaltarak ‘Doğduğu yerde doyan bir kent’ ve ‘Kendi kendine yeten bir Ordu’ oluşturalım istiyoruz. Ben bu fidelerin yetiştirilmesinden dağıtımına kadar emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ziraat Odası Başkanları: Başkan Güler üretici dostu Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Perşembe Ziraat Odası Başkanı Arslan Soydan, Büyükşehir Belediyesinin tarıma verdiği destekleri yakından takip ettiklerini belirtti. Soydan, “Sayın Başkanımızın ziraat odaları ile iş birliği içerisinde olması bizi mutlu etmiştir. Ziraat odaları olarak bizler çiftçi temsilcileriyiz. Büyükşehir Belediyemizin bu çalışması tüm çiftçilerimiz açısından memnuniyet vericidir. Bizler ziraat odaları olarak Ordu Büyükşehir Belediye Başkanımıza çok teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Altınordu Ziraat Odası Başkanı Atakan Akça, Akkuş Ziraat Odası Başkanı Ahmet Kaya, Fatsa Ziraat Odası Başkanı Haydar Gürsu, Ünye Ziraat Odası Başkanı Osman Sarıkahraman, İkizce Ziraat Odası Başkanı Atilla Kaynar ve Kabadüz Ziraat Odası Başkanı Mustafa Kemal Baş ise yaptıkları açıklamalarda 5 yıl boyunca tarım ve üreticiye verdiği desteklerden dolayı minnettar olduklarını dile getirdiler.
Sivas Dünyada eşi benzeri yok, 9 yıllık hasret son buluyor Sivas’ta UNESCO tarafından Türkiye’de koruma altına alınan ilk eser olan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nda tarihinin en kapsamlı gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları tamamlandı. Avrupalı bilim adamlarınca "Anadolu’nun El Hamrası" olarak nitelendirilen Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın açılışı pazartesi günü gerçekleştirilecek. Sivas’ın Divriği ilçesinde 1228 tarihinde Anadolu Selçukluları zamanında Selçuklulara bağlı Mengücekli Beyliği döneminde Mengücek şahı Süleyman Şah’ın oğlu Ahmet Şah ve eşi Melike Turan Hanım tarafından yaptırılan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın dünyada benzeri bulunmuyor. "Anadolu’nun Elhamrası" olarak da bilinen bu cami, UNESCO tarafından Türkiye’de koruma altına alınan ilk eser olma özelliği taşıyor. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası yaklaşık 800 yıldır heybetini korurken üzerinde işli birbirinden farklı 10 bin motifle kendine hayran bırakıyor. Yerli ve yabancı turistlerin uğrak mekanı, Anadolu erken dönem mimarisinin seçkin örneklerinden Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, taş bezemeleri, 3 boyutlu geometrik stilleri, mimari özellikleri ve manevi havasıyla "şaheser" olarak nitelendiriliyor. Evliya Çelebi’nin, "Methinde diller kısır, kalem kırıktır" sözleriyle anlattığı Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, pazartesi günü gerçekleştirilecek açılış töreniyle ziyarete ve ibadete açılacak. 2015 yılında başlatılan ve tarihinin en kapsamlı restorasyonu yapılan Divriği Ulu Camii’de son derece titiz ve kapsamlı 9 yıllık bir restorasyon çalışmaları yürütüldü. Anadolu taş işçiliğinin zirve yaptığı 800 yıllık muhteşem eser tekrar ibadete açılıyor. "Denge sütunu tekrar işlevsel hale geldi" Restorasyon kapsamında darüşşifadaki havuz tekrar hayata geçirildi. Uzun yıllar önce zarar gören ve yapının statik olarak dengede olduğunu gösteren, ‘Denge Sütunu’ ise tekrar işlevsel hale getirildi. Çalışmalar kapsamında 10 bin metrekare yeşil alan, 6 bin 370 metrekare sert zemin yapıldı. 170 dönümlük arazi kamulaştırılarak çevresinde de peyzaj çalışmaları gerçekleştirildi. Proje kapsamında; yürüyüş yolları, oturma ve seyir alanları, çevre aydınlatması, geniş çim alanlar ve iklime uygun bitkilendirme çalışmaları yapıldı. Cumhurbaşkanı açılışa uzaktan bağlanacak Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, 6 Mayıs Pazartesi günü Vakıflar Genel Müdürlüğünün ‘Vakıf Haftası Kutlama Programı’ kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da uzaktan bağlantısı ile saat 13.00’te toplu açılış töreni kapsamında hizmete açılacak. “Tüm vatandaşlarımızı bu tarihi ana şahitlik etmeye ve açılışımıza davet ediyorum” Sivas Valisi Yılmaz Şimşek, açılış öncesi Divriği ilçesini ziyaret ederek yapılan son çalışmalar hakkında bilgi aldı. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın açılışına vatandaşları davet eden Vali Şimşek, "6 Mayıs Pazartesi günü uzun bir aradan sonra bu camimizde öğlen namazı kılınacak ve akabinde de saat 13.00’te Sayın Cumhurbaşkanımızın video konferans yöntemiyle katılımıyla bu caminin ve darüşşifanın açılışı gerçekleştirilecek. Tüm vatandaşlarımızı bu tarihi ana şahitlik etmeye ve açılışımıza davet ediyorum" dedi.
İzmir Tunus ile iş birliği fırsatları İZTO’da değerlendirildi İzmir ile Tunus arasındaki iş birliği fırsatlarının değerlendirildiği toplantıda konuşan İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Avrupa Birliği tarafından yürütülen, Akdeniz limanlarında Akdeniz Dijital Inovasyon Merkezlerinin kurulmasını hedefleyen proje kapsamında, İzmir Alsancak Limanı ve Tunus Goulette Limanının yer almasının, iki ülke arasında kruvaziyer turizmi, ekonomi ve kültürel konulara ilişkin bağları daha da güçlendireceğini belirtti. İzmir Ticaret Odasında düzenlenen Tunus Cumhuriyeti ülke tanıtım toplantısı; İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Tunus Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Ahmed Ben Sghaier ile Tunus Cumhuriyeti İzmir Fahri Konsolosu Sabuhi Attar’ın açılış konuşmalarıyla başladı. Toplantıya, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyeleri Abdullah Salkım, Mehmet Şahin Çakan, Serdar Gökhan Arıkan, İzmir Ticaret Odası Meclis Başkan Yardımcıları Mehmet Tahir Özdemir ve Nevzat Artkıy, katip üyesi Ali Yaramışlı, meclis ve komite üyeleri katıldı. Konuşmasında Tunus’un dün olduğu gibi bugün de İzmir’in geleneksel ticaret partnerlerinin başında geldiğini ifade eden İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, “Yabancı yatırımların, ülkemiz ve kentimiz ekonomisinin kalkınmasında büyük önem taşıdığını görüyoruz. Türkiye’de 2023 yılı itibariyle 221 adet Tunus sermayeli ?rma faaliyet göstermekte. Ülkemiz-Tunus ticari ilişkilerinin güçlendirilmesi, kentimiz ticaretine de pozitif yansıyor. Bildiğiniz üzere İzmir, net ihracatçı bir şehir konumunda. Tunus’a 87 milyon dolar ihracat gerçekleştirirken 20 milyon dolara yakın ithalat ile 67 milyon doları aşkın bir ticaret fazlasına sahibiz. Ülkemizden Tunus’a yapılan toplam ihracatın yüzde 7’sini İzmir gerçekleştiriyor” dedi. Özgener, Tunus ile iş birliği önerilerini sıraladı Tunus ile ihracat kalemlerinin çeşitlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Özgener, Akdeniz havzasındaki aşırı ısınmayı önlemek ve bölgenin artan enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla Tunus ile birçok ortak projenin hayata geçirebileceği vurguladı. Özgener sözlerini şöyle sürdürdü: “Akdeniz’deki tüm paydaşları bir araya getirecek, yenilenebilir enerji projeleri ile çevre koruma, temiz su temini ve yeşil altyapı gibi alanlarda bilgi ve teknoloji paylaşımı sağlayacak Akdeniz’de Sürdürülebilirlik Sempozyumunu kentimizde düzenleyebiliriz. Tunus’un tarım potansiyeli ile İzmir’in ileri teknoloji uygulamalarıyla birleşen üretim deneyimini içeren ortaklıklar kurabileceğimize inanıyoruz. Yanı sıra; odamız ve Tunus Ticaret ve Sanayi Odaları Avrupa Birliği tarafından sürdürülen INTERREG NEXT MED Programı kapsamında bir projede yer alıyor. Akdeniz limanlarında Akdeniz Dijital Inovasyon Merkezlerinin kurulmasını hedefleyen proje kapsamında İzmir Alsancak Limanı ve Tunus Goulette Limanı’nın iştirakçi olarak yer almasının her iki ülke arasında kruvaziyer turizmi, ekonomi ve kültürel konulara ilişkin bağları daha da güçlendireceği kanaatindeyiz.” Tunus Ankara Büyükelçisi Ahmed Ben Sghaier, toplantıda gerçekleştirdiği bilgilendirme sunumunda, Tunus’un Avrupa, Afrika ve Orta Doğu arasında köprü niteliğine sahip stratejik bir pozisyonda bulunduğunu vurguladı. Ülkede bulunan; 9 uluslararası havalimanı, 7 ticari liman, 2 bin kilometrenin üzerinde demir yolu hattının güçlü bir lojistik altyapı sunduğunu belirten Sghaier, Tunus’un Kuzey Afrika bölgesinde yetenek rekabeti, girişimcilik ekosistemi, yenilik, rekabetçi endüstriyel performans, bilgi ve iletişim teknolojileri geliştirme, e-ticarete geçiş alanlarında ilk sırada yer aldığını; ayrıca çok verimli topraklara sahip olduğunu söyledi. Sghaier konuşmasında şunları kaydetti: “Tunus ve Türkiye iki kardeş ülke ve halkları arasındaki tarihi bağlar, kültür ve medeniyet ortaklıkları, güçlü iş birliği ilişkilerinin kurulması için sağlam temel ve uygun zemin teşkil ediyor, özellikle de zengin ve çeşitli yasal çerçeveye dayanan ekonomik alanlarda. Kuşkusuz ülkelerimizin sahip oldukları muazzam imkânlar, her iki taraf için de kazan-kazan ortaklığı çerçevesinde bu ilişkileri güçlendirmek ve tabanını genişletmek için bizleri birlikte daha fazla çalışmaya motive ediyor.”