GÜNDEM - 27 Ağustos 2016 Cumartesi 08:53

Fügen Gülertekin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan destek bekliyor

A
A
A
Fügen Gülertekin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan destek bekliyor

ABD’de anaokulu öğretmenliği yaparken 19 yıl önce 5 aylık bir çocuğa kötü muamele yaptığı iddiasıyla tutuklanan, 8 yıl hapis yattıktan sonra bir yıl da elektronik kelepçe ile yaşayan Fügen Gülertekin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yardım istedi.

Gülertekin, “Kızım beyin kanamasından dolayı Kanada’da yoğun bakımda. Fakat Kanada, ABD’nin beni sınır dışı ettiğinden dolayı vize vermiyor. Bu kötü günlerinde kızımın ve 2,5 yaşındaki torunumun yanında olmak istiyorum” dedi.

“Prangalı kadın” olarak tanınan Fügen Gülertekin, 19 yıl önce bakıcılığını yaptığı 5 aylık bir çocuğa kötü muamele yaptığı iddiasıyla tutuklandı ve 8 yıl cezaevinde yattı. Gülertekin, 1 yıl da ayağındaki elektronik kelepçe ile yaşamak zorunda kaldı. Bir dönem dünya medyasının peşinden koştuğu Gülertekin, hayatının en kötü günlerini geçirdiği Amerika'dan “yanlış yargılama” yüzünden hüküm giydiği cezasını tamamladıktan sonra Türkiye'ye kesin dönüş yaptı. Bir kızı da olan ABD’li eşinden boşanan Gülertekin, 6 yıl önce yerleştiği Marmaris'te bir İngiliz ile evlendi.

Muğla’nın Marmaris ilçesinde yaşamını sürdüren Fügen Gülertekin, şimdilerde ise Kanada'da bulunan hasta kızı ve torununu görebilmek için mücadele veriyor. Bürokratik engelleri aşamayan Gülertekin, “Mümkünse onları Türkiye’ye getirmek istiyorum. Cumhurbaşkanımız Erdoğan diplomatik yollardan bana yardım etsin. Amerikan adaleti bizi kurşunla öldürmedi ama ailemin her bir ferdinin peşinden giderek psikolojik olarak sıfırlama yaptı. Hapishanede iken en büyük desteği Türkiye’den aldım. Ben ABD’de 1997 yılında bir yalan uğruna 8 sene hapis yattım. Hapis hayatımdan sonra 2006 yılında Türkiye’ye geldim. Burada kendime yeniden bir hayat kurdum” diye konuştu.

"Kızımın zor gününde yanında olmak istiyorum"
Hakkında programlar yapıldığını ve kitap basıldığını anımsatan Gülertekin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yabancı dostlarımdan da sürekli mektuplar alarak moralimi yüksek tutmaya çalıştım. Fakat ailem çok mağdur oldu. Türkiye’de kendime rahat bir hayat kurdum. Çocuklarım gelip gidiyor. Ancak dış ülkelere gitmek için vize almakta çok zorlanıyorum. Her başvurumda Amerika’da geçirdiğim bu hapis hayatım önüme çıkıyor. Artık buna bir son verilmesi gerek. Ben suçsuz yere de olsa cezamı çektim. Çektiğim acıların bitmesini istiyorum. Kızım Aliş, 20 gün önce tatil için yanıma gelmişti. Kanada’ya geri döndü. Bir hafta önce beyin kanaması ile hastaneye kaldırıldığı haberini aldım. Kızım bana çok acı çektiğini söylüyor. 2,5 yaşındaki torunum da yalnız kaldı. Kızımın arkadaşları bakıyor ona. Kanada hükümetine 3 defa vize için başvuruda bulundum fakat hepsinde de ret cevabı aldım. Konsolosluğa mektup yazdım özel bir izin çıkartılması için. Kanada hükümeti vize vermeme sebebi olarak Amerika’da yattığım hapis hayatımı gösteriyor. Bu çaresizlik içinde Cumhurbaşkanımızdan destek bekliyorum.”  

Vural Efecik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya İskeleye tekne bağlama kavgasında tekmeler ve yumruklar konuştu Antalya’nın Alanya ilçesinde ağabeyi ile tekne çalışanları arasındaki kavgayı ayırmak isteyen adam darp edildi. Darp raporu alan adam kendisine saldıranlardan şikayetçi oldu. Olay, saat 15.30 sıralarında Alanya Balıkçı Barınağı’nda meydana geldi. İddiaya göre, Mustafa D., teknesini iskeleye bağlamak istedi. Buna karşı çıkan diğer teknelerin çalışanları iskeleye bağlanmak istenen teknenin halatlarını kesince, Mustafa D. ile aralarında tartışma çıktı. Tartışma kısa sürede büyüyerek kavgaya dönüştü .O esnada çevreden geçen Mustafa D.’nin kardeşi Ahmet D. (47) kavgayı ayırmak istedi. Kavgada Ahmet D. yumrukların hedefi olarak darp edildi. İhbar üzerine bölgeye polis ekipleri sevk edildi. Polis ekiplerinin gelmesiyle kavga sona ererken, Ahmet D, hastaneye giderek darp raporu aldı ardından da polis merkezine giderek kendisini darp edenlerden şikayetçi oldu. Kavga anı ise çevredeki bir vatandaşın cep telefonu kamerasıyla anbean kaydedildi. Görüntülerde tekne çalışanlarının Ahmet D.’yi darp ettiği anlar yer aldı. Ahmet D.’nin kavgadan kurtulma anları da görüntülere yansıdı. “Ayırmaya çalışırken de abimi darp eden kişiler bana da saldırdı” Kavga anında yaşadıklarını anlatan Ahmet Demirtunç, “Aslında konunun benimle alakası yok. Arabayla geçerken kavga sesi duydum. O esnada benim abimi darp ettiklerini duydum Ben de kardeş olarak kendisini ayırmaya çalıştım. Ayırmaya çalışırken de abimi darp eden kişiler bana da saldırdı. Onlar bana 10 kişi birden saldırdılar. Beni darp ettiler. Sonuçta iş karakolluk oldu. İfademi verdim, olay bu” dedi.
Kayseri Rota yeniden Talas Talas Belediyesi’nin ilçenin tarihi ve kültürel tanıtımı için oluşturduğu ‘Rota Talas’ turları havaların ısınmasıyla birlikte yeniden başladı. Bu çerçevede geçen yıl düzenlenen turlarla 8 bin 255 kişi tarihi Talas’ı gezerken yılın ilk üç ayında ise bu sayı 1500 kişi oldu. Talas Belediyesi, tarihi doku zengini ilçenin güzelliklerini bir yandan ortaya çıkarmaya bir yandan da bunları turizme kazandırma çalışmalarını sürdürüyor. Yapılan çalışmalarla Türk, Ermeni ve Rum olmak üzere üç medeniyete ev sahipliği yapan Talas’ın tarihi ve kültürel dokusu turizm değerleri arasına katılıyor. Gerek mimarisi gerekse işçiliğiyle dikkat çeken yapıların bulunduğu tarihi alanlar için oluşturulan ‘Rota Talas’ turları yoğun ilgi görüyor. Bu çerçevede derneklerden vakıflara, il dışından gelen heyetlerden öğrencilere kadar pek çok gruba, üstü açık gezi otobüsüyle Osmanlı Sokağı olarak bilinen tarihi Ali Saip Paşa Caddesi, Yaman Dede Kültür ve Sanat Evi, Tıpkıbasım Mushaflar Kur’an-ı Kerim Sergisi, tarihi Talas Sanat Galerisi ve Feyzioğlu Konağı gibi tarihi alanlar gezdiriliyor. Rota Talas turları kapsamında düzenlenen programlarda yılın üç ayında şimdiden 1500 kişi ilçenin doğal ve tarihi güzelliklerini yerinde görme imkanı buldu. Geziye katılanlar, gördükleri güzellikler karşısında hayranlıklarını ifade ederken, bunların turizme kazandırılması adına yapılan çalışmalardan dolayı Talas Belediyesine teşekkür etti.
Adana Tarihçi Yazar Yurtsever: “Toplu göç ve soykırım haritası bulundu” Adanalı Tarihçi Yazar Cezmi Yurtsever, Osmanlı arşivinden Türklerin toplu göç ve Ermeniler tarafından soykırıma uğradığını gösteren haritaların ortaya çıktığını söyledi Yurtsever her yıl 24 Nisan geldiğinde Ermenilerin, Türklerin kendilerine “sözde soykırım” yaptığı iddialarını duyduklarını ancak bunların gerçeği yansıtmadığını söyleyerek, “Osmanlı Arşivinde bulunan yaklaşık 200 milyon belgenin tasnif, tanımlama, özetleme ve internet ortamında bilim adamlarına açılmasından sonra HRT.H. 404 kod numarasında kayıtlı bulunan ‘Mültecilerin göç ve yerleşim yerleri’ konulu harita üzerinde yaptığım araştırmalar sonucu, 1916 ve 1916 yıllarında Rus işgali altında bulunan Doğu Anadolu’dan, Ankara, Konya, Adana, Urfa ve Diyarbakır’a doğru kitle göçlerinin ok işaretleri ile gösterildiğinin farkına vardım. Rus ordusu ve işbirliği yapan Ermeni komitacıların Sivas yakınlarına kadar gelmeleri üzerine topraklarını terk ederek göç etmek durumunda kalan yüzbinlerce Türk insanının acil yerleşim, barınma ve sağlık istasyonları kurulması da harita üzerinde işaretlerle gösteriliyordu. Bahsi geçen harita 1915 yılı ve sonrasında Kafkasya’da ve Anadolu’da Türk halkının toplu göç ve yerleşimi, aynı zamanda işgal ortamında da katliamların yaşandığının belgesi idi. Özetle bu harita 1915 yılında Türklere soykırım yapıldığının belgesidir” dedi. Yurtsever, şöyle devam etti: “Bahsi geçen haritadaki Türklerin göç ve yerleşimi ile ilgili Osmanlı Arşivindeki dosyalar üzerinde de yaptığım araştırmalarda, Rus işgal bölgesinden ayrılarak Anadolu içlerine gelenlerin sayısı 1916 yılı sonlarında 700 bine ulaşmıştı. Anadolu 4 iskan bölgesine ayrılmış ve bu bölgelerde kurulan barınma merkezlerinde insanların acil ihtiyaçlarının karşılanmasına çalışılmıştı. Yakın zamana kadar Ermeni diaspora ve işbirliği yapan çevrelerin 1915 Olaylarını Ermenilere yapılan soykırım olarak tanıtmaları tarihin tek yanlı olarak yorumlanması ve çarpıtılmasıdır. Osmanlı arşivinde bulduğum Türklerin toplu göç ve yerleşim haritasını bütün dünya tarihçilerinin bilgisine sunuyorum.” Osmanlı arşivinde bulunan on binlerce belge 1915-1918 yılları arasında Ermeni komitacıların sivil Türk yurttaşlarına karşı yaptığı kitlesel katliamları ve “soykırım” hakkında ayrıntılı bilgiler verdiğini anlatan Yurtsever, “Yaşanan olayların tarihi süreci göz önüne alındığında. -1915 yılı Nisan ve Mayıs aylarında sayıları 30 bini bulan Osmanlı yurttaşı Ermeni silahlı gruplar sınırı geçerek Rus ordusunda görev aldı. 1915 yılı yaz aylarında Rus işgal sahası ve Van vilayeti genelinde Türk sivillerin toplu göç olayları, işgal sahasında katliam olayları yaşandı. Rus ordusunun Brest-Litovsk Anlaşması gereği Doğu Anadolu’dan çekilmeleri esnasında Erzincan, Erzurum, Van ve Kars yöresinde binlerce şehir, köy ve mezrada geniş kapsamlı kitlesel katliamlar gerçekleşti. Olay yerine gelen Osmanlı memurları soykırım raporlarına hayatlarını kaybedenlerin listelerini eklediler. Hayatlarını kaybedenlerin sayısı 500 bine ulaşıyordu. Sonuç olarak şunu söylemek isterim: Osmanlı Arşivi’nde bulunan Türklerin toplu göç, yerleşim haritasının hikayesini bilmeden 1915 ve sonrası yaşanan soykırım olaylarını açıklamak mümkün olamaz” diye konuştu.