ASAYİŞ - 30 Aralık 2020 Çarşamba 18:37

‘Futbolda şike‘ kumpası davasından dosyası ayrılan 5 sanık hakkında karar

A
A
A
‘Futbolda şike‘ kumpası davasından dosyası ayrılan 5 sanık hakkında karar

FETÖ’nün ‘futbolda şike’ soruşturmasında kumpas kurduğu gerekçesiyle görülen davadan dosyası ayrılan 5 sanığın yargılandığı dava karara bağlandı. Mahkeme, Mehmet Baransu, Ali Fuat Yılmazer ve Ali Çelik hakkında davanın reddedilmesine karar verirken, sanık Orhan Erdemli’yi ‘örgüte yardım’ suçundan 1 yıl 10 ay, Nazif Aktaş’ı ise aynı suçtan 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırdı.

FETÖ’nün ‘futbolda şike’ soruşturmasında kumpas kurduğu gerekçesiyle 4’ü tutuklu 107 sanığın İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince yargılandığı davada mahkeme, 5 sanığın sadece ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan yargılandığını kaydederek, dava sürecinin uzamaması için bu sanıkların dosyasını ayırmıştı.

Dosyası ayrılan sanıklar Mehmet Baransu, Ali Fuat Yılmazer, Ali Çelik, Nazif Aktaş ve Orhan Erdemli’nin yargılandığı dava karara bağlandı. İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada tutuksuz sanıklar Orhan Erdemli ve Nazif Aktaş ile avukatları hazır bulundu. Duruşmaya sanıklar Mehmet Baransu, Ali Fuat Yılmazer ve Ali Çelik SEGBİS yoluyla bağlandı.

Mahkeme başkanı, sanıklar Ali Fuat Yılmazer, Mehmet Baransu ve Ali Çelik hakkında ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan başka davaların olduğunu belirtti. Sanık Orhan Erdemli hakkında bir soruşturma dosyası olduğu söyleyen mahkeme başkanı, Nazif Aktaş hakkında aynı suçtan bir dava ya da soruşturma olmadığını ifade etti.

İki sanığa 15 yıl hapis istemi

Duruşma savcısı, celse arasında açıkladığı mütalaasını tekrar ettiğini kaydetti. Sanıklar Mehmet Baransu, Ali Fuat Yılmazer ve Ali Çelik’in ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan haklarında başka davalar olduğunu kaydeden savcılık davanın reddedilmesini talep etti. Savcılık mütalaasında sanıklar Orhan Erdemli ve Nazif Aktaş’ın ‘silahlı terör örgütün üye olmak’ suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. Savcılığın mütalaasına katıldığı belirten sanık Ali Fuat Yılmazer, beraatini ya da davanın reddini talep ettiğini söyledi.

Sanık Mehmet Baransu ise, “Mütalaaya hem katılıyorum hem de beraatimi istiyorum. Davanın reddedilmesinden ziyade beraatimi talep ediyorum” dedi.

“Hukuku silah olarak kullanmak istiyorlardı”

Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Orhan Erdemli, “1994 yılında bu yapı bir açılıma gidip dışardan insanlarla da çalışmaya başlamıştı. Ancak 2012 yılında militanlaşmaya başladılar. Nurullah Albayrak ABD’ye gidip Fetullah Gülen’den vekalet aldı. Bana da ‘Bir daha Gülen adına dava açmayacaksın’ dediler. 2014’ten sonra açmadım. Bunlar alçakça saldırıda bulunuyor. Fetullah Gülen’e gidip davaları takip etmediğimi söyleyerek, beni şikayet etmişler. Ben de Mustafa Özcan’a durumu izah ettim. 2012’den sonra bunlar kurumlara kendileri avukat atamaya başladılar. Ben 90 dava açmışım. Bize baskı yapıyorlardı, ne kadar dava açtınız diye rapor istiyorlardı. Bunlar hukuku silah olarak kullanmak istiyorlardı” ifadelerini kullandı.

Sanık Nazif Aktaş ise savunmasında, 30 yıldır avukatlık yaptığını, kendisi hakkında örgüt üyeliğinden ceza talep edilmesinin üzücü olduğunu ve hakkında yakalama kararı çıkmasına karşın tutuklanacağını bile bile kendisinin teslim olduğunu kaydetti.

Sanıkların savunmalarının tamamlanmasının ardından söz alan sanık avukatları beraate ilişkin taleplerini dile getirdi.Mahkeme başkanı, davanın karara bağlanacağını söyleyerek sanıklara son sözlerini sordu. Son sözleri sorulan sanıklar, beraatlerini talep etti.

3 sanığın davasına ret, 2 sanığa hapis cezası

Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, sanıklar Ali Fuat Yılmazer, Mehmet Baransu ve Ali Çelik hakkında ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan devam eden davalar olduğu gerekçesiyle, suçun mükerrer suç kapsamında kalması dolayısıyla davanın reddine karar verdi.

Sanık Nazif Aktaş hakkında her ne kadar ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan dava açılsa da eyleminin ‘silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme’ suçu kapsamında kaldığını kaydeden mahkeme, 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırdı.
Sanık Orhan Erdemli hakkında ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan dava açılsa da eyleminin ‘silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme’ suçu kapsamında kaldığı gerekçesiyle 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına hükmeden mahkeme, hükmün açıklanmasını geri bıraktı.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in 35 yıldan 85 yıla kadar, kapatılan Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’nın ise 35 yıldan 78 yıla kadar hapsi talep edildi. İddianamede, eski emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer ve dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mutlu Ekizoğlu’nun da aralarında bulunduğu diğer sanıkların ise farklı suçlardan hapsi istendi.

İrem Demir
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Karabük Kuyumcu soygununda karar açıklandı Karabük’ün Safranbolu ilçesinde bir kuyumcuya silahlı ve maskeli şekilde düzenlenen soyguna ilişkin davada mahkeme karar vererek, sanıklar hakkında ’nitelikli yağma’, ’mala zarar verme’ ve ’ruhsatsız silah bulundurma’ suçlarından ayrı ayrı cezalandırıldı. Karabük 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 4. celsede karar duruşması görüldü. Mahkemeye tutuklu sanıklar Cemal Çelikay (21), Emre Ünlük (21), Rıza Çelikay (19), Ramazan Karakaş (33) ve Eyüp Emir Eper (20), avukatları ile sanık yakınları katıldı. Mahkeme başkanı soygunu gerçekleştirdikleri iddia edilen sanıklara tek tek son sözlerini sordu. Sanıklardan Cemal Çelikay, "Kendim için değil ailem için bir şans istiyorum. kimseye zarar vermek istemedim ve silahı bir kez ateşledim. Pişmanım ve beraatımı istiyorum" derken, kardeşi Rıza Çelikay ise "Kimseye zarar vermek istemedim, sadece kaçarken kendi elimdeki silah ateş aldı ve yaralandım" diyerek beratını istedi. Tutuklu sanıklardan Emre Ünlük, nitelikli yağmayı kabul ederek, öldürmeye teşebbüs suçunu kabul etmediğini ve bir anlık gafletle bu suçu işlediklerini, bununda yoksulluk ve fakirlikten yaptıklarını ifade ederken, Ramazan Karakaş ise, yardım ve yataklık ile gözcülük yapmadığını, üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek beraatını istedi. Soygun girişimine silah temin eden Eyüp Emir Eper ise, silahı satın aldığı için çok pişman olduğunu, askerlik görevini yaparak topluma kazandırılmak istediğinden beraatını talep etti. Son sözlerini dinleyene mahkeme heyeti sanıklardan Cemal Çelikay, Rıza Çelikay ve Emre Enlük’e " Nitelikli Yağma Suçu"ndan 149/1 maddesinin A- B- C ve D bendinden 13 yıl hapis cezası ve ayrıca mala zarar vermeden de 1’er yıl hapis cezası verdi. Ramazan Karakaş ve Eyüp Emir Eper’e de aynı suçtan 13 yıl hapis cezası verirken, iki sanığa indirim uygulayarak 6 yıl 6 ay hapis cezasına çaptırıldı. Mahkeme heyeti ayrıca, öldürmeye teşebbüs suçundan ise 3 sanığa ayrı ayrı berat verdi.
İstanbul Sadettin Saran: "Şahsıma yönelik bir algı operasyonu yürütüldüğü görülmektedir" Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran, gündeme düşen konuşmalar ve paylaşımlarla ilgili, "Bazı görüntü ve paylaşımlar üzerinden şahsıma yönelik bir algı operasyonu yürütüldüğü görülmektedir. Söz konusu video ve içeriklerde yer alan kişinin ben olmadığım defalarca kanıtlanmış olmasına rağmen, bu materyallerin bugün yeniden servis edilmesi açık bir itibar suikastı niteliğindedir" açıklamasını yaptı. Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran, geçtiğimiz günlerde ifadeye çağrıldığı ’uyuşturucu operasyonu’na yönelik bugün de sosyal medyaya düşen WhatsApp konuşmaları üzerine açıklama yaptı. Saran, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla, söz konusu video ve içeriklerde yer alan kişinin kendisi olmadığını dile getirdi. Saran, paylaşımında şu ifadeleri kullandı: "WhatsApp üzerinden maksatlı şekilde yeniden dolaşıma sokulan; yıllar öncesinden bu yana defalarca tekzip edilmiş, tarafımla hiçbir ilgisi bulunmadığı açık ve kesin biçimde ortaya konmuş bazı görüntü ve paylaşımlar üzerinden şahsıma yönelik bir algı operasyonu yürütüldüğü görülmektedir. Söz konusu video ve içeriklerde yer alan kişinin ben olmadığım defalarca kanıtlanmış olmasına rağmen, bu materyallerin bugün yeniden servis edilmesi açık bir itibar suikastı niteliğindedir. Avukatlarım, bu iftira niteliğindeki içerikleri yayan ve yayılmasına aracılık eden tüm kişi ve kuruluşlar hakkında suç duyurusunda bulunacaktır. Öte yandan, bugün bazı medya mecralarında yer alan ve tamamen özel hayata ilişkin olan yazı ve yorumlar da hukuka ve basın etiğine açıkça aykırı olup, kişilik haklarının ağır ihlali anlamına gelmektedir. Bu yayınlar hakkında da gerekli hukuki süreçler derhal başlatılacaktır. Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarım."