TEKNOLOJİ - 06 Temmuz 2022 Çarşamba 12:38

'Future Of Technology' webinarında siber güvenlik konuşuldu

A
A
A
'Future Of Technology' webinarında siber güvenlik konuşuldu

Future of Technology webinar serisinin 3’üncüsü gerçekleştirildi. ‘Yeni Normalde Siber Güvenlik’ temasıyla gerçekleştirilen webinarda, siber güvenlik konusunda sektör paydaşlarının düşünce ve deneyimlerine yer verildi.

İşletmelerin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone Business, aylık ekonomi dergisi Inbusiness iş birliğiyle düzenlediği ‘Future of Technology’ webinar serisinin üçüncüsünü gerçekleştirdi. ‘Yeni Normalde Siber Güvenlik’ temasıyla gerçekleştirilen webinarda, dijital dönüşümün tüm sektörler için hayati önem taşıyan ‘siber güvenlik’ konusunda sektör paydaşlarının düşünce ve deneyimlerine yer verildi.

Inbusiness Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Hülya Güler ve Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Özlem Kestioğlu’nun açılış konuşmalarıyla başlayan webinarda, özel bir konuşma yapan Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, giderek daha karmaşık ve daha akıllı hale gelen siber saldırıların, bugün savaşları bile yönlendirdiğine dikkat çekti. Webinar, ‘Yeni Normal’de İşletmelerin Siber Güvenlik Stratejisi’ başlıklı panel ile tamamlandı.

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Özlem Kestioğlu açılış konuşmasında şunları söyledi: “Dijital dönüşümün hızlanması, siber tehditlerin artışını da beraberinde getirdi. Bu noktada Vodafone Business olarak işletmeleri proaktif bir yaklaşımla yönlendiriyoruz. Onların siber güvenlik altyapılarının oluşturulması ve geliştirilmesi konusunda proje bazlı çözümler sunuyoruz. Siber Güvenlik Operasyon Merkezimiz içinde yer alan uzman analistlerimiz, işletmelere özel uyarı sistemleri tasarlıyor. İşletmelerin 7/24 siber olaylarını yönetim araçlarıyla izleyerek, gerektiğinde şüpheli olaylarına müdahale ediyor. Detaylı raporlama ve önleyici çalışmalarla olası sorunları gerçekleşmeden engelliyorlar. Güvenli Erişim Yönetimi çözümümüzle işletmelerin yetkili hesaplarını güvende tutarak olası veri sızıntılarının önüne geçiyoruz. Değişen çalışma modelleriyle birlikte ön plana çıkan SSL VPN çözümümüzle işletmelerin çalışanlarının her yerden güvenli bir şekilde şirket kaynaklarına erişebilmelerini sağlıyoruz. Güvenlik Duvarı, DDOS Atak Önleme ve diğer altyapı çözümlerimizle olası zararlı içeriklerin ve hedefli siber saldırılarının önüne geçiyoruz. Vodafone Business olarak siber güvenlik alanında da işletmelerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.”

Yeni teknolojilerle siber saldırılar daha akıllı hale geldi
Siber saldırıların geçmişten bugüne geldiği nokta ile gelecekte insanlığı bekleyen tehditler ve fırsatlar hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç, “Gelecekteki siber saldırılar bugünü masum bırakacak. Yeni nesil teknolojilerle birlikte siber saldırılar daha da akıllı hale geldi. Günümüzde siber saldırılar yıkıcı karmaşık ve hedef odaklı olmaya başladı. Son yıllarda hem ölçek hem de çeşit itibariyle artan siber tehditler, ülkeleri dijital altyapılarını korumasıyla ilgili yeni tedbirler almaya, politika, strateji ve yönetişim yapısını bütüncül bir bakış açısıyla yeniden değerlendirmeye sevk etti. Dünyanın hiçbir yerinde yüzde 100 güvenlikten bahsetmek mümkün değil. Ancak siber güvenlikte yeterli olgunluğa erişmenin en önemli bileşenleri olan insan, teknoloji, organizasyon yapısı, yasal düzenleme, ulusal ve uluslararası iş birliği boyutlarının her birinde atılacak doğru ve bilinçli adımlarla yıkıcı etkilerden uzak durmak mümkün” şeklinde konuştu.

Kuruma özel uygulamalar geliştirilmeli
Webinar serisinin üçüncü buluşması ‘Yeni Normal’de İşletmelerin Siber Güvenlik Stratejisi’ başlıklı panel ile tamamlandı. Moderatörlüğünü Deloitte Türkiye, Risk Danışmanlığı Lideri Cüneyt Kırlar’ın yaptığı panel, Vodafone Türkiye Kurumsal Ürün & Çözümler Direktörü Oğuz Cıdam, Sabancı Dx Siber Güvenlik Grup Müdürü Nurettin Erginöz, Türkiye Bilişim Derneği 2’nci Başkanı M. Ali Yazıcı ve Eren Holding Kağıt Grubu BT Direktörü Baran Korukluoğlu’nun katılımıyla gerçekleşti.

Farklı çözümler bir araya getirilmeli
Panelde konuşmacı olarak yer alan Vodafone Türkiye Kurumsal Ürün & Çözümler Direktörü Oğuz Cıdam, servis sağlayıcı olarak maliyetleri düşürecek şekilde şirketlere uçtan uca çözümler sunduğunu ifade etti. Siber güvenlik pazarının IDC raporuna göre 244 milyon dolara ulaşacağını belirten Cıdam, “Şirket olarak ürettiğimiz çözümleri dörde ayırıyoruz. Proje bazlı olarak 150’den fazla çözüm sunabiliyoruz. Bunu yaparken de dört başlıkta ilerliyoruz; Ölç, koru, algıla ve cevap ver” diyerek ihtiyaca göre bunları bir araya getirdiklerini belirtti. Cıdam, 7/24 izleme sunarak holdinglerden KOBİ’lere kadar herkese uçtan uca hizmet verdiklerini söyledi. Ayrıca veri merkezlerinde izlemenin yanına diğer önemli unsur olan siber istihbarat ile tehditleri önceden değerlendirme fırsatı sunduklarını da sözlerine ekledi.

Üçüncü partilere önlem
Panelde söz alan bir diğer isim ise Nurettin Erginöz oldu. Şirketlerin hangi tehditler ile nasıl mücadele etmesi gerektiği konusunda konuşan Erginöz, “Veri sızıntıları artık kişiler ve üçüncü parti tarafından ortaya çıkıyor. Bir kuruma hizmet veren kişi veya muhasebe firması saldırıya uğradığında aslında şirket de saldırıya açık hale geliyor. Hibrit çalışmayla ortaya çıkan bu duruma çözüm ise erişim güvenliği ve risk yönetiminde yer alıyor” dedi.

Siber güvenlikte strateji dizaynına da değinen Erginöz, “Henüz tasarım aşamasında bir araya gelerek uluslararası bir standardı rehber edinerek bir çerçeve oluşturulmalı. Kişilerden bağımsız olarak dökümante ederek yaşatılabilir bir strateji oluşturup bunu da insan kaynağından bağımsız ilerleyecek bir otomasyona ulaştıracak yollar aranmalı” dedi.

Metaverse kavramı ile sanal kimlik ve gerçek kimlik iç içe geçti
Şirketlerin siber saldırılar karşısında ne kadar güvende olduğu konusunda açıklamalar yapan M. Ali Yazıcı, “Pandemi dönemi yapay zeka ve bulut bilişim gibi teknolojilerin kullanımını artırdı. Şirketlerin 7/24 bilgiye erişim ihtiyacı hissetmesiyle siber saldırıların da yüzeyi bu yönde genişledi. Aynı zamanda metaverse kavramı ile birlikte gerçek kimlik ve sanal kimlik kavramları da iç içe girerek şirketlerin kendilerini korumasını daha zor hale getirdi” dedi.

Yazıcı, bununla birlikte siber dayanıklılık kavramının da ortaya çıkmasıyla, tek bir çözüm yerine birden fazla çözümü doğru şekilde entegre etmenin ve doğru yönetecek insan kaynağının, değişen siber saldırılar karşısında şirketlerin direncinin artacağını belirterek, “En önemli unsur ise kişiye-kuruma özel çözümler ve şirketlerin ekosisteminde yer alan tedarikçisinden üreticisine değin tüm ekosistemin güvenliğini sağlamak” şeklinde konuştu.

''Farkındalık artmalı''
Panelde yer alan Baran Korukluoğlu, siber güvenlikte en çok konuşulan insan farkındalığına değinerek, bu farkındalığın pandemiyle birlikte artan siber saldırılarla doğru orantılı bir şekilde hızla geliştiğini söyledi.
Korukluoğlu, sözlerine şu şekilde devam etti: “Şirketlerin siber güvenlikte en çok dikkat etmesi gereken şey ayakları yere basan yatırımlar yapmaları. Ekosistemi güçlü tutmak gerek. Bunun için de kurgu düzgün yapılmalı ve gerçekten entegre ürünler ile bir sistem kurulmalı. Ayrıca kurum içi ve tedarikçiler gibi kurum dışı unsurların farkındalık düzeyini artırıcı eğitimler ve uygulamalar hayata geçirilmeli. Gelişen teknolojiyle artan dijitalleşme sonrası bilgi teknolojileri ve operasyonel teknolojiler de iç içe girdi. Operasyon merkezleri ile diğer çözümler takip edilerek hızla gelişen tehditlere adapte olacak bir yapı oluşturulması gerekiyor. En küçük adımdan başlayarak hızlanıp temelleri sağlam çıkmamız stratejiyi doğru atmak açısından ve sürdürülebilir şirket hayatı oluşturması açısından çok önemli.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana 6. Sanayi Odaklı Öğrenci Projeleri Yarışması sonuçlandı Adana Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü (AOSB) ve Çukurova Üniversitesi AOSB Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu işbirliğinde bu yıl 6’ncısı gerçekleştirilen Sanayi Odaklı Öğrenci Projeleri Yarışması’nda dereceye giren öğrenciler ödüllendirildi. Adana Organize Sanayi Bölgesi (AOSB) Bölge Müdürlüğü Seyhan Salonu’nda Çukurova Üniversitesi AOSB Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu’nun düzenlediği etkinlikte, farklı programlardan öğrencilerin projeleri yarıştı. Genç yeteneklerin sanayiye yönelik çözüm odaklı projeleriyle geleceğe yön verdiği etkinlik; saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Ardından yarışmaya katılan projelerin jüri değerlendirme sürecini anlatan slayt gösterimi yapıldı. AOSB Bölge Müdürü Ersin Akpınar, açılış konuşmasında, bu tür yarışmaları sadece bir etkinlik olarak düşünmediklerini belirterek, “Biz girişimciliği ve sanayileşmeyi bu ülkenin esas enerji kaynağı olarak görüyoruz” dedi. Sanayileşmenin önemine vurgu yaparak, bu konuda insan kaynağının gerekliliğine dikkati çeken Akpınar, öğrencilere seslenerek, “Hepiniz farklı branşlarda eğitim görüyorsunuz. Gelecekte belki ara eleman değil aranan eleman olacaksınız. Üniversite sınavlarını önemsiyor olabilirsiniz elbette ancak, hayatın sadece bunlardan ibaret olmadığını bilmelisiniz” uyarısında bulundu. Öğrencilere kendilerine inanmalarını, yeteneklerini keşfetmelerini ve takım çalışmasını önemsemeleri tavsiyesinde bulunan Ersin Akpınar, “Zorlukla karşılaşacaksınız belki. Bazılarınız askerliği, bazılarınız evliliği bazılarınız çalışmayı önemseyecek ama her ne yapıyorsanız yapın üretkenliğinizi azaltmayın” dedi. Akpınar, yarışmada sadece dereceye girenleri değil yarışmaya katılan tüm öğrenciler, destekleyici kurumlar ve jüri üyelerini tebrik etti. AOSB’nin eğitime desteği Ç.Ü ARGE’den sorumlu Rektör Danışmanı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Karadağ ise yüksek okulun bölge sınırlarında yer almasının önemine dikkati çekerek, “Türkiye genelinde çok yüksek okul var ancak, bizim okulumuz kadar organize sanayiden destek olan okul duymadım. Bu nedenle AOSB yönetimine teşekkür ediyoruz” dedi. Üniversite ve sanayi işbirliği AOSB’de üniversite ve sanayi işbirliğinin sağlanabileceği en güzel ortamın oluşturulduğunu vurgulayan Karadağ, şöyle devam etti: “Tabi burada sanayicilerimizin bizim ürettiğimiz projelere verdiği desteği değerlendirmek gerekiyor. Her fikrin karşılığında bir değer görmesi çok önemli. O değeri görmediği takdirde yeni fikirleri ortaya atarken öğrencilerimiz çekingen kalabilirler. Burada her projenin değer gördüğüe tanık olmak bizleri ayrıca mutlu ediyor.” Bu yılki yarışmaya 41 projenin katıldığını belirten Prof. Dr. Faruk Karadağ, hepsinin çok kıymetli olduğunu çok güzel sonuçlar doğuracağına inandığını ifade ederek, “Bu projelerin gerçekleşmesinde emeği geçen AOSB Bölge Müdürlüğüne, öğrencilerimize, mentör hocalarına, jüri üyelerine ve destek verenlere teşekkür ediyorum. Öğrencilerimizin bu proje sayesinde ortaya koydukları takım çalışmasını ve yenilikçi düşünme kabiliyetlerini kutluyorum. Sevgili öğrencilerimiz unutmayınız ki hepiniz birer potansiyelsiniz yapabileceklerinizin sınırı yoktur” ifadelerine yer verdi. MYO Müdürü Prof. Dr. Nazım Aksaker’in konuşmasının ardından ödül törenine geçildi. Yarışmanın jüri üyeleri, bölüm başkanları ve mentör hocalarının teşekkür plaketi ile ödüllendirildiği yarışmada dereceye girenlere ödülleri törene katılan protokol tarafından verildi. Yarışmanın ilk üçe giren projeleri Yarışmada birincilik ödülünü “İnsansız hızlı yangın söndürme ve uyarı sistemi” projesiyle Tuğberk Yiğit Kaya ve Alihan Gül kazandı. “Yüz tanıma ile personel/öğrenci kontrol sistemi” projesi ile Emirhan Özdemir, Umut Kutay Kurşun, Meliha Girgis ve Mustafa Acar’ın ikinciliği kazandığı yarışmada üçüncülüğü ise “PLC ile Motor Yol Verme ve Motor Devrinin Kontrolü “ projesi ile Abdurrahman Kutlu ve Emre Kara elde etti. İyi fikirler kategorisi Yarışmanın “İyi Fikirler” kategorisinde birinciliği “Numune Taşıma” Projesi ile Merve Yaren Kopki, Gökçen Nur Güllüçayır, Yunus Emre Eroğlu ve Nuray Kütük, ikinciliği “Yangına ilk müdahale sistemi” projesi ile Gizem Demirci, üçüncülüğü ise “Termik Santral Modülü” projesi ile Berke Temizer, Barış Özgüven ve Hızır Özüner aldı.
Sivas İstenilen gramda yapılıyor, gün geçtikçe rağbet artıyor Sivas’ta son zamanlarda geniş ve gösterişli bileziklerin yerini, inceliği ve zarafetiyle ön plana çıkan ajda model bilezikler aldı. İnce ve zarif yapılarıyla dikkatleri üzerine çeken ajda model bilezikler, kullanıcılarına zarif bir görünüm sunarken aynı zamanda şıklık ve estetik açısından da öne çıkıyor. Geleneksel takı tasarımlarından farklı olarak, minimal detaylarıyla sade ve şık bir görünüm sunan bu bilezikler, her türlü kıyafetle uyum sağlayabilme özelliğiyle de tercih sebebi oluyor. İstenilen gramda yapılabilen ve satarken değer kaybı fazla yaşatmayan bu bilezikler Sivaslılar tarafından da oldukça ilgi görüyor. Kentte kuyumculuk yapan Nurullah Koçak, günlük yaklaşık 150 adet ajda bilezik siparişinin olduğunu söyledi. “İşçilik farkı alınmıyor bu sebeple rağbet görüyor" Sivas’ta kuyumculuk yapan Nurullah Börekçi, ajda model bilezik modellerinde alt sınırın 10 gramla başladığını ve vatandaşın isteğine göre yukarı aşağı her gramda da yapılabildiğini belirterek, “Şu anda işlemesiz olan ajda bilezik modeli adını verilen bu grup bilezikler modelleri trend oldu. Bu bilezikler için işçilik farkı alınmıyor deniliyor ama aslında sadece fantezi bilezik grubunda işçilik var. Onun dışında ki bileziklerde de bir işçilik olmuyor. Yaklaşık altı aydır ajda bilezik, kibrit çöpü modelleri, zikzak modeller rövanşta. Bu bilezik modellerine Sivas’ta ilgi oldukça yoğun. Sipariş alıyoruz günlük yaklaşık olarak 150 tane bilezik yapıyoruz. İşçilik farkı alınmıyor deniliyor bundan dolayı da talep ediliyor. Aynı zamanda gramı az oluyor bu da alım gücünü biraz daha artırıyor. Bu bilezik modellerinde alt sınır 10 gramla başlıyor vatandaşın isteğine göre yukarı aşağı her gramda da yapabiliyoruz. Şu anda bu modeller halkın gözdesi” dedi. Vatandaşlar ise bu model bileziklerin zarif durduğunu, nişan ve düğün yapacakların tercih ettiklerini söyledi.
Konya Konya Ovasında kıraç alanlarda bitkiler strese girdi, rekolte beklentisi düştü Tahıl ambarı Konya Ovasında az yağışlı bir sezon devam ederken, özellikle kıraç bölgelerde bitkiler strese girdi. Yumurtlama dönemi olarak bilinen başaklanma döneminde aralıklarla yağan yağışların yetersiz kaldığını belirten uzmanlar, kıraç alanlarda rekolte düşüşü yaşanacağını ifade etti. Türkiye’nin tahıl ambarı Konya Ovası’nda Nisan ayına kadar yağışların düşük olması kıraç alanlarda kuraklığa kapı araladı. Zaman zaman etkili olan yağışlar kıraç alanlarda üretim yapan çiftçileri sevindirdi. Yapılan analizler sonrası bazı bölgelerde bitkilerin strese girdiği raporlandı. Yumurtlama dönemi olarak bilinen başaklanma döneminde ise aralıklarla yağan yağışların yetersiz kaldığını belirten uzmanlar, özellikle kıraç alanlarda rekolte düşüşü yaşanacağını ifade etti. “Nisan ayının sonunda yağmur yağmasaydı kıraç alanlarda hiç hasat yapılmayacaktı” Konya çevresinde Nisan ayının başında beklenen yağışların düşmediğini anlatan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Konya Şube Başkanı Burak Kırkgöz, “Tabii yağışların dengeli ve düzenli yağmasını bekliyoruz. Nisan ayının başında yağmaması kıraç alanlardaki bitkilerin strese girmesine ve bu alanlardaki verimin düşmesine neden olacaktı. Nisan ayının sonunda yağan bu dönemdeki yağmur kıraç alanlarda bir nebze de olsa rahatlamaya neden oldu. Nisan ayının sonunda eğer yağmur yağmasaydı belki kıraç alanlarda hiç hasat dahi yapılmayacaktı. Bu yağışlar Mayıs ayında da devam ederse kıraç alanlardan hasat yapılacak. Tabii bu dönemde yağan yağış rekolteyi çok ciddi anlamda artıracak diyemeyiz. Çünkü Nisan ayının başında bitkiler iyice strese girmiş, hava sıcaklıkları da aşırı fazla gitmesi bitkilerin stresini biraz daha arttırdı. İnşallah bundan sonraki süreçte yağışlar dengeli ve düzenli yağar” dedi. “Kardeşleme döneminden sonra Konya Ovası’na hemen hemen hiç yağış düşmedi” Geçen hububat sezonunda da benzer bir iklimin yaşandığını kaydeden Burak Kırkgöz, “Yılbaşından sonra beklediğimiz yağışları maalesef alamadık. Geçen sene de buna benzer bir iklim vardı. Lakin Nisan yağışları dengeli ve düzenli yağmıştı. Kardeşleme döneminden sonra Konya Ovası’na hemen hemen hiç yağış düşmedi. Geçen seneki rekolteyi yakalamamız biraz zor gözüküyor. Bu yıl rekoltede bir nebze de olsa düşüş yaşanabilir. Bunun için şu dönemden sonra yapılabilecek çok fazla da bir şey yok. Sulu alanlarımızda herhangi bir problemimiz yok ama bu sene arpalarda özellikle bir rekolte düşüşü bekliyoruz. Kısmen buğdayda da rekolte düşüşü yaşanabilir ama çok ciddi bir rekolte düşüşü değil bu. Kısmen olsa da özellikle arpalarda çünkü kıraç alanlarda yoğun bir şekilde ekilişi olduğu için bir rekolte düşüşü bekleniyor” şeklinde konuştu. Başkan Kırkgöz, Meteorolojinin verdiği bilgilere göre son haftalarda yine de yağışlar devam edeceğini tahmin edildiğini belirterek, "Mayısın başında da önümüzdeki haftalarda da yağış gözüküyor. Tabii havanın, rüzgarın bunlarda çok büyük etkeni var. Bu yağışlar geliyor gibi gözüküp daha sonrasında kaybolabiliyor. İnşallah yağış alırız ve verimli bir sezon geçiririz. Mahsullerimiz için bereketli olur bu yağışlar” diye konuştu.
İstanbul HAK-İŞ Taksim’de HAK-İŞ Konfederasyonu üyeleri, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde Kazancı Yokuşu’na karanfil ve Taksim’e çelenk bıraktı. HAK-İŞ Konfederasyonu Başkanı Mahmut Arslan, "Türkiye’nin bütün meydanları bizim meydanlarımızdır, bütün alanları bizim alanlarımızdır. Emekçilerin birlik, mücadelesinin sağlanması konusunda konfederasyonumuzun üzerine düşen bütün sorumlulukları yerine getirmeye devam edeceğiz" dedi. HAK-İŞ Konfederasyonu Başkanı Mahmut Arslan ve beraberindeki grup, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle Taksim Kazancı Yokuşu’na geldi. 1977 yılında Taksim’de 1 Mayıs’ta hayatını kaybedenlerin anısına buraya karanfil bırakan grup, daha sonra Taksim Meydanı’na yürüyerek çelenk bıraktı. Burada açıklamalarda bulunan HAK-İŞ Konfederasyonu Başkanı Mahmut Arslan, “1977 yılının 1 Mayısı’nda bazı hain planlar sonucu meydandaki emekçiler bu yokuştan aşağıya giderken önlerine çıkartılan kamyon bu alanı kapatmış, emekçilerin büyük bir bölümü ezilerek hayatlarına son verilmiştir. Bu acı ve hala faillerinin bulunamadığı 1 Mayıs 1977 katliamının hesabının sorulamaması hepimizi üzmektedir. HAK-İŞ olarak her yıl bu meydanda, bu yokuşta 1 Mayıs’ta kaybettiğimiz kardeşlerimizi anmak, onlara yapılanların hesabının sorulmasını bir kez daha hatırlatmak üzere buraya geliyoruz. Burada önce anmamızı yapacağız. Karanfillerimizi bırakıp, sonra anıt önüne çelengimizi koyup Kocaeli’deki miting alanımıza gideceğiz. Emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak tekrar hatırlatıyorum, emekçilerin birlik, mücadelesinin sağlanması konusunda konfederasyonumuzun üzerine düşen bütün sorumlulukları yerine getirmeye devam edeceğiz” dedi. Taksim Meydanı’nda da konuşan Arslan, “Bugün bütün meydanları Taksim Meydanı, bütün alanları 1 Mayıs alanı olarak gördüğümüz için uzun zamandır Türkiye’nin her bölgesinde birlik, mücadele ve dayanışma gününü bir şölen havasında gerçekleştirmekteyiz. HAK-İŞ olarak bugün Türkiye’nin bütün meydanlarında emek hareketinin sorunlarını bir bir ortaya koyup, çözümler talep eden bütün emekçilerle dayanışmamızı bir kez daha ifade ediyoruz. Türkiye’nin bütün meydanları bizim meydanlarımızdır, bütün alanları bizim alanlarımızdır” ifadelerini kullandı.