SPOR - 01 Şubat 2019 Cuma 17:46

GAÜ'den Darüşşafaka Basketbol'a destek

A
A
A
GAÜ'den Darüşşafaka Basketbol'a destek

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ), Darüşşafaka Basketbol Okulları’nın, KKTC’de gerçekleştirdiği kış kampının destekçisi oldu.

Organizasyon ile ilgili açıklamada bulunan GAÜ Basketbol Şube Sorumlusu Kenan Güvensoy, minikler basketbol turnuvasıyla, gerek Darüşşafaka gerekse ülke sporcularının çok güzel bir tecrübe yaşadıklarını belirterek, “Ülkemizde uzun yıllar basketbol antrenörlüğü ve spor adamlığı yapmış ve şu an profesyonel olabilecek yetenekteki sporcularımızın Türkiye'ye açılan penceresi konumunda, ülkemiz gençliğine hizmetlerini sürdürmekte olan Darüşşafaka Basketbol Altyapı Koordinatörü Gökmen Öder ile GAÜ Basketbol Şubesi olarak işbirliği içinde yapmış olduğumuz bu organizasyonu bir gelenek haline getirmeyi amaçlıyoruz. Bu noktada, Darüşşafaka Basketbol okulları ile organize ettiğimiz turnuvaya takımları ile katılıp katkı sağlayan, Soyer Spor Kulübü altyapı antrenörü Ahmet Dağer'e, Crossover Basketbol Okulu Antrenörü Havva Arabacıoğlu'na, Dikmen İlkokulu Basketbol takımı Antrenörü Nusret Sırdar'a ve GAÜ Minik Takımlar Antrenörü Gökay İskar ile Fatih Seyitler hocalarımıza teşekkür ederiz. Kazanan ülke basketbolu ve ülke sporcuları oldu” dedi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun "Türkiye’de astımlı hasta sayısı artıyor" Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, dünyada yaklaşık 300 milyon insanın astım hastası olduğuna dikkat çeken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nurhan Köksal, “Türkiye’de de astım sıklığı giderek artmaktadır. Ülkemizde yaklaşık olarak yetişkinlerin yüzde 5-10’u ve çocukların ise yüzde 10-15’i astım ile yaşamlarını sürdürmektedirler” dedi. Liv Hospital Samsun Göğüs Hastalıkları Kliniği’nden Prof. Dr. Nurhan Köksal, 7 Mayıs Dünya Astım Günü dolayısıyla astım hastalığı hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Astımın tanımını yapan Prof. Dr. Köksali “Astım, solunum yollarının kronik inflamatuar hastalığıdır. Bu hastalık, hava yolları ve bronşlarda enflamasyona (iltihaplanma), ödeme ve bronşların daralmasına neden olur. Bu da nefes almayı zorlaştırarak nefes darlığı, öksürük, göğüs sıkışması ve hırıltı –hışıltılı soluma gibi semptomlara yol açabilir. Astım dünyada oldukça yaygın bir hastalıktır ve her yaştan insanı etkileyebilir” diye konuştu. “Yaklaşık 300 milyon kişi astım hastası” Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, yaklaşık 300 milyon insanın astım hastası olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Köksal, “Türkiye’de de astım sıklığı giderek artmaktadır. Ülkemizde yaklaşık olarak yetişkinlerin yüzde 5-10’u ve çocukların ise yüzde 10-15’i astım ile yaşamlarını sürdürmektedirler” şeklinde konuştu. “Pasif içicilik astım riskini artırıyor” Astımın belirli risk faktörlerine değinen Prof. Dr. Köksal, “Genetik yatkınlık önemli bir faktördür. Ayrıca çevresel faktörler, hava kirliliği, sigara dumanı, pasif sigara içiciliği, alerjenler (toz akarları, polenler, küf mantarları vb.), solunum yolu enfeksiyonları ve bazı mesleklerde maruz kalınan bazı maddeler astım riskini artırabilir. Astımın tanısı genellikle semptomların ve solunum testlerinin bir kombinasyonuna dayanır. Göğüs hastalıkları uzmanları hastanın tıbbi geçmişini ve semptomlarını değerlendirirler, fizik muayene ve solunum fonksiyon testleri (spirometri gibi) yapabilirler. Ayrıca, alerji testleri de astımın belirli tetikleyicilerini tespit etmede yardımcı olabilir” dedi. “Astım tedavisinde tetikleyici faktörlerden kaçınılmalı” Tedavi yollarından bahseden Prof. Dr. Köksal, “Astımın tedavisi genellikle iki ana kategoride yapılır. Önleyici tedavi ve semptomları kontrol altında tutmak için bronkodilatör tedavi. Önleyici (antienflamatuar) tedavi genellikle düzenli olarak alınan inhaler kortikosteroid ilaçlarını içerir ve astım semptomlarını kontrol altında tutmaya yardımcı olur. Bronkodilatör tedavi ise semptomlar ani bir şekilde kötüleştiğinde kullanılan ilaçlardır ve düzenli kullanılması önerilmez. Astımın tedavisinde hasta eğitimi, tetikleyici faktörlerden kaçınma ve düzenli göğüs hastalıkları doktor kontrolleri gibi önlemler de tedavinin önemli bir parçasıdır” ifadelerini kullandı.
İstanbul MR cihazlı ekspertiz teknolojisi ile araçların kaportasındaki hasarlar tespit ediliyor Türkiye genelinde faaliyet gösteren bir oto ekspertiz firmasında bulunan MR cihazlı görüntüleme teknolojisi sayesinde araçların dış gövdesi adeta röntgen çekilerek analiz ediliyor. MR cihazlı sistem sayesinde bir aracın kaportasının analiz raporu yaklaşık 9 dakika içerisinde hazırlanabiliyor. Türkiye genelinde faaliyet gösteren RS oto ekspertiz firmasında yaklaşık 2 buçuk yıldır kullanılan MR cihazı, aktif ısı dalgaları kullanarak araçtaki boya, macun veya vernik gibi işlemleri yüksek hassasiyet ve doğruluk oranı ile raporluyor. MR cihazlı boya kaporta görüntüleme teknolojisi, yüksek performanslı flaş ve halojen ışıklar yardımıyla, kaporta üzerindeki işlemleri yakalıyor ve ultra hassas IR kamera ile birlikte görüntüler alıyor. Sisteme özel yazılım sayesinde sonuçlar, bilgisayar ekranından görülebiliyor ve araç sahibine sunulabiliyor. MR cihazlı görüntüleme teknolojisi sayesinde bir aracın kaporta ekspertiz raporu yaklaşık 9 dakika içerisinde hazırlanmış oluyor. Firmada yetkili eğitim uzmanı Volkan Arslan, “MR’lı araç ekspertiz ile aracın dijital anlamda raporunu sunmaktayız. Termografik kameralar yöntemi ile aracın ekspertizini yapıp aracın dış görüntüsündeki bütün hataların tespitini yapıp raporlayabiliyoruz. Değişeni, boyası, macunu, verniği olup olmadığını tespit edebiliyoruz. 9 dakika içerisinde aracın dış karoserindeki tüm problemleri görebiliyoruz. Öbür türlü fiziki noktadaki kontroller biraz zaman alabiliyor. Burada dijital sistem ve yapay zeka ile tüm kontrolleri sağladıktan sonra net bir cevaba ulaşabiliyorsunuz” dedi. “Yaklaşık 2 buçuk senedir 6 farklı noktada bununla hizmet veriyoruz" diyen Arslan, "Antalya, Ankara, Bursa, İzmir, İstanbul gibi noktalarda bu hizmeti veriyoruz. Yurt dışındaki malzemelerle destekleniyor fakat bu yerli üretim. Fiyat şu anda indirimli olarak bin 500 TL, gayet uygun bir fiyat. Müşteri araç ekspertizini burada yaptırdığı zaman tüm detaylara ulaşabiliyor. Her ilde 1 adet olmak kaydıyla kendi bayi çatımız altında bu sistemleri yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Bu cihaz sadece dış karoserdeki kontrolleri verebiliyor. Yoğunluk noktasında tespit ettiğimiz noktaların detaylı bir şekilde fiziki kontrollerini de gerçekleştirmekteyiz. Gerekli dijital raporları da müşteriye sunmaktayız” diye konuştu.
Konya Enerjisini atmak için tekvandoya başladı şimdi olimpiyatlarda altın madalya hedefliyor Enerjisini atmak için 13 yaşında başladığı tekvando sporuna 18 yıldır devam eden milli sporcu Hatice Kübra İlgün, 10-12 Mayıs’taki Avrupa Şampiyonası’nın ardından katılacağı 2024 Paris Olimpiyat Oyunları’nda altın madalya kazanmayı hedefliyor. Bursa Büyükşehir Belediyespor Kulübü sporcusu milli tekvandocu Hatice Kübra İlgün, 13 yaşında tanıştığı tekvandoda 18 yılı geride bıraktı. Çocukken enerjisini atmak ve okuluna gelen antrenörünün fiziğinin uygun olduğunu keşfetmesinden sonra tekvandoya başlayan milli tekvandocu İlgün, 18 yıl içerisinde ulusal ve uluslararası birçok başarı elde etti. Avrupa şampiyonluğu, Dünya şampiyonalarında dereceler, Akdeniz Oyunlarında şampiyonluk, 2021 Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda bronz madalya ve Bursa’ya ilk olimpiyat madalyasını kazandıran milli tekvandocu İlgün, son katıldığı Sırbistan’da düzenlenen 21. Sırbistan Open Taekwondo Turnuvası’nda gümüş madalya kazandı. Şimdilerde 10-12 Mayıs tarihlerinde düzenlenecek Avrupa Tekvando Şampiyonası’nda 57 kilogramda mücadele etmeye hazırlanan milli tekvandocu İlgün, Avrupa Tekvando Şampiyonasının kendisini denemek için iyi bir turnuva olduğunu ifade ederek, asıl hedefinin 2024 Paris Olimpiyatlarında altın madalya olduğunu belirtti. "Tekvandoya enerjimi atabilmek, sağlıklı bir birey olabilmek için başlamıştım" Tekvandoya 18 yıl önce başladığını söyleyen milli tekvandocu Hatice Kübra İlgün, “Tekvandoya okuduğum okula öğrenci seçmelerine gelen antrenörüm sayesinde başladım. Zayıf ve uzun bacaklı olmam dikkatlerini çekti. Okuduğum okulda erkeklerle oynamayı çok seviyordum. Futbol oynuyordum ve çok kavga ediyordum. Tekvandonun ne olduğunu bile bilmiyordum. Beden eğitimi öğretmeniyle beraber başla dediler ve başladım. Başladığımda enerjimi orada atabileceğimi düşündüm. Bu da beni cezbetti ve tekvando sporuna başladım. 18 yıldır bu sporun içindeyim. İlk başladığım zamanlarda bu kadar profesyonel düşünmüyordum. Sadece enerjimi atabilmek, sağlıklı bir birey olabilmek için başlamıştım. 2008 - 2009 yılından sonra hedeflerim büyümeye başladı ve şu an bu konumdayım” dedi. “Gelecek nesillere örnek olabilmek beni çok mutlu ediyor” Başarılı olduktan sonra hayatının değiştiğini anlatan milli tekvandocu İlgün, “Başarılı olmaya başladıktan sonra hayatım çok değişmeye başladı. Üniversite açısından benim için çok iyi oldu. Uludağ Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi mezunuyum, şu an beden eğitimi öğretmeniyim aynı zamanda. Sporun birçok avantajı var. Hem sağlıklı bir birey olmak hem de etrafından çok ilgi görüyorsun. Bursa’da yaşıyorum ve Bursa’nın ilk olimpiyat madalyasını kazandım, aynı zamanda tarihine geçtim. Gittiğim her yerde herkes beni tanıyor. Bu da benim için gurur verici. Gelecek nesillere örnek olabilmek beni çok mutlu ediyor” şeklinde konuştu. “2024 Paris Olimpiyat Oyunları’nda altın madalya kazanıp ülkeme geri dönmek istiyorum” Avrupa Şampiyonasına gideceğini ancak hedefinin olimpiyatlarda altın madalya kazanmak olduğunu ifade eden İlgün, “İkinci kez Avrupa Şampiyonu olmak istiyorum. Benim için Avrupa Şampiyonası bir prova gibi olacak. 2024 Paris Olimpiyat Oyunlarında altın madalya kazanıp ülkeme geri dönmek istiyorum. Sadece başarılı olmak için değil aslında herkes sevdiği işi yapmalı. Sevdiğin işi yaptıktan sonra başarısız olsan da seviyordum yaptım ve değdi diyorsun. Aynı zamanda sağlığınızı, bedeninizi ve ruhunuzu korumak için bile spor yapmalısınız. Buradan herkese tek tavsiyem sevdiği işi yapmaları” diye konuştu.