EĞİTİM - 05 Ağustos 2020 Çarşamba 10:57

Geleceğe 4. nesil üniversiteler yön verecek!

A
A
A
Geleceğe 4. nesil üniversiteler yön verecek!

Geleceğin mesleklerini ve bilim dallarını belirleyecek olan gençleri artık 4. nesil üniversitelerin yetiştireceğini ifade eden Prof. Dr. Nail Öztaş, “Dönüşümün hızlandığı bu zaman diliminde artık geleceğe fiziki şartlardan bağımsız, bilim ve teknoloji alt yapısı uygun ‘4. nesil üniversiteler’ yön verecek. Bunun için gençlerin dünya üzerinde kendini kanıtlamış üniversiteleri tercih etmeleri gerekiyor” dedi.

Tercih broşürlerinin yayınlanmasını bekleyen öğrenciler şimdiden hangi üniversite ve bölümü tercih edeceklerine dair araştırma yapmaya başladı. Her geçen gün gelişen ve değişen eğitim sektörü ile birlikte ‘Hangi üniversite çağa uyum sağlıyor ve bana en iyi eğitimi verir?’ sorusu gençleri ve aileleri daha da endişeli hale getiriyor. Özellikle tüm dünyada bütün sektörleri etkilediği gibi eğitim sektörünü de etkileyen koronavirüs ile birlikte yeni dünya düzeninde artık fiziki şartlardan bağımsız eğitim hayatı konuşuluyor. Bu anlamda üniversite tercihleri için öğrencilere yardımcı olmak adına tavsiyelerde bulunan İstanbul Gelişim Üniversitesi Rektör Yardımcısı aynı zamanda da Siyaset Bilimi ve Kamu Profesörü Prof. Dr. Nail Öztaş, “Yeni dünyanın en zenginleri, en güçlüleri ve en girişimcileri otomobil ve demir çelik üreticileri değil, yeni fikirleri olan insanlar olacak. Gençlere güvenip onlara büyük bir havuz sunarak geleceğin mesleğini ve bilim dalını ortaya çıkartabileceği üniversiteler olan 4. nesil üniversiteleri tercih etmeliler” dedi. Prof. Dr. Nail Öztaş aynı zamanda meslek tercihleri için de dönüşüme ve çağa ayak uydurabilen mesleklerin ayakta kalabileceğine dair uyarılarda bulundu.

“Yeni dünyanın en zengini, en güçlüsü yeni fikirleri olan insanlar”

Artık bilim ve teknoloji çağına uyum sağlayan ve yeni fikirleri olan mesleklerin hayatta kalabileceğini ifade eden Nail Öztaş bu anlamda dönüşüme uyum sağlamanın önemli olduğuna dikkat çekerek, “Dönüşümün hızlandığı bir çağda yaşıyoruz. Hazırlanan raporlara göre dünyadaki mevcut mesleklerin yüzde 60’ının önümüzdeki 10 yıl içerisinde değişeceği ya da ortadan kalkacağı tahmin ediliyor. Bu değişimi ve yeni mesleklerin neler olacağını da ne idareciler ne siyasetçiler ne üniversite hocaları olan bizler belirliyoruz. 1955 yılında dünyadaki en büyük 500 firma arasında yer alan firmaların yarısından fazlası bugün o listede yok. Yerine hepimizin bildiği bilgi teknolojileri ağırlıklı firmalar var. Bunların olacağını 10-20 yıl önce söyleseydik sadece çok az insan dikkate alırdı. Bugün bu firmaların sahibi, yani yeni dünyanın en zenginleri, en güçlüleri ve en girişimcileri otomobil ve demir çelik üreticileri değil, yeni fikirleri olan insanlar. Bunlar da öğrencinin merakı, ilgisi, farklı disiplinleri ve bilgileri bir araya getirmesi sonucu ortaya çıkan mesleklerin ürünleri. Dolayısıyla kimya, fizik, biyoloji gibi klasik temel alanlar ölmez ama bunların çapraz bir araya gelmesi sonucu inanılmaz yeni meslekler çıkıyor. Bunları da ortaya çıkaracak olan gençler. O yüzden biz gençlere ilginize, merakınıza ve yeteneğinize göre seçim yapın diyoruz” şeklinde konuştu.

“4. nesil üniversiteler öğrencilere sınırları kaldıran imkânlar sunuyor”

Üniversitelerin artık öğrencilere tek bir alana değil ilgileri doğrultusunda birçok alan için fırsat vermesi gerektiğini de vurgulayan Öztaş, “4. nesil olarak tanımladığımız üniversitelerin yeni misyonunun, sınırları katı, duvarları yüksek bölümler programlar alanlar çizmek değil, tam tersine bu zenginliği çeşitliliği yakalayacak ortamı sunmak olduğunu düşünüyoruz, en anahtar nokta bu. Yani siz öğrenciye büyük bir havuz sunmalısınız ki o öğrenci geleceğin mesleğini, geleceğin bilim dalını ortaya çıkaracak. Mesela, bizim üniversitemizin fakültelerinde 270’in üzerinde seçmeli ders var. Yani biz öğreniciyi hiçbir zaman zorlamıyoruz. İlgisine ve yeteneğine göre gidip seçebiliyorlar. Sabit bir alana yönelmek zorunda değiller. Okuduğu dalla başka bir alanı birleştirip gelecek için yeni bir alan ve mesleki konum oluşturabilirler. Örneğin, uçak mühendisliği ve gastronomi gibi. Gelecekte her ikisine de hâkim olan yeni alanlar oluşabilir. Dolayısıyla gelecek inanılmaz fırsatların olduğu bir gelecek. Tehdit olarak algılamamak lazım ve gençlerimize güvenip o yenilikleri, bilim alanları ve meslekleri ortaya çıkarabilecekleri ortamı sunmalıyız. Bunu sunduğumuz an hem medeniyetimizin ihya edilmesi projesi anlamında hem bilime susadığımız büyük katkıların yapılabilmesi anlamında hem de gençlerimizin iyi yetişip refah düzeyimizin artması açısından buna çok ihtiyacımız var. O kalıpları kırmamız lazım. Geleceğin üniversitesinin, kampüsünün, bölümlerin ve programlarının mekânın kalkacağı 4. nesil üniversiteler dönemine geldik. Dolayısıyla bizim bunu yapmamız lazım” dedi.

“Tercihlerde dünya çapında başarı da ele alınmalı”

Üniversite başarılarının sadece ülke çapında değil dünyaya da yayılmış olması gerektiğini tavsiyelerine ekleyen Öztaş, “Böyle bir dünyada üniversitelerin neyi yapabildikleri neyi yapamadıkları çok net. Bilimsel araştırma sayınız bunların etkisi laboratuvar sayınız, hoca oranınız, öğrenci oranınız bunların hepsi kullanılıyor. Peki, 4. nesil bu değişen dünyanın üniversitesinin başarısını nasıl ölçeriz sorusuna gelmiş durumda. Burada çok kullanılan şeylerden birisi örneğin prestijli bir dünya üniversite sıralaması olan Times Higher Education’ın (THE) kullandığı sürdürülebilirlik kriterlerini kullanarak yapılan sıralama. Gezegenin, ekolojinin, toplumun ve ekonominin sürdürebilirliğinin ne kadar önemli olduğunu bu pandemi döneminde tekrar anladık. Dünya bankasının tespit ettiği 17 tane sürdürebilirlik hedefine göre üniversiteler sıralanıyor. Üniversite seçimlerinde bunlar devreye girmeye başladı. Üniversitemiz de bu anlamda muazzam bir başarıya imza attı, dünyada eğitimin kalitesi konusunda ilk 100’e girdik. Sürdürebilir enerji, kullanılabilir kaliteli sağlık hizmeti gibi konular ele alınarak sadece üniversitesinin ürettiği bilim, verdiği eğitim değil aynı zamanda içinde bulunduğu mahalle, kent, ülke, toplumla ve dünya ile etkileşimi de ölçülüyor. Bunlar da dünyanın geleceğinin gittikçe daha da çok önemseyeceği faktörler ve 4. nesil üniversitelerin çok fazla üzerinde düşünmesi, durması gerekiyor. Türkiye’de mesela ‘Sürdürebilirliğe Girişi’ zorunlu ders olarak bütün fakültelerinde okutan tek ve ilk üniversiteyiz. Çünkü elimizde bir tane dünyamız var ve bu yüzden çok önemli” ifadelerini kullandı.

“Kendini güncellemeyenin rekabet şansı yok!”

Son olarak da geleceğin mesleği konusunda dikkatli davranmak gerektiğini ve gençlerin kendilerini devamlı olarak yenilemeleri gerektiğini söyleyen Öztaş, “Aslında hangi bölümü yazacağım sorusuna çok da takılmak gerekmiyor. Girsinler istedikleri bölüme, gönüllerinde yatanlara ama farklı alanlardan beslenebilmeyi o zenginliği çeşitliliği yakalamayı hedeflesinler. Sağlanan çift anadal, yandal imkânları var. Bizim kuşağın çok daha sınırlı olan imkânları çok çok aşılmış durumda. Yani siz sinema ya da psikoloji okurken gidip psikoloji ya da hukuk gibi dersler alabiliyorsunuz. Bu zihnin bedenin gönlün gelişmesi için şart. Bu bilginin bütüncül düşülmesi gerektiğinde de bunların hepsinin aynı anda beslenmesi ve geliştirilmesi gerekiyor. Gelecek çünkü bu şekilde yetişmiş gençlerin liderliğine çok ihtiyaç duyuyor. Aynı zamanda hangi meslekte olursa olsunlar devamlı olarak kendilerini yenilemeleri gerekiyor. Bilginin yarı ömrü dediğimiz bir istatistik var. Bugün tıpta bilginin yarı ömrü beş yılın altına indi. Yani bugün dünyanın en yeni en güncel en güvenilir bilgileriyle mezun olan bir hekim beş yıl içerisinde bildiklerinin yarısı ‘eski’ haline geliyor. Güncelliğini yitiriyor. Böyle bir dünyada sürekli öğrenmeyen insanın rekabet şansı yok. Kendini ailesini toplumunu tatmin edebileceği maddi ve manevi sonuçlar elde etme ihtimali zayıftır” diyerek sözlerini sonlandırdı.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.