EĞİTİM - 07 Nisan 2020 Salı 16:50

Geleneksel öğrenme dijital evrim sürecinde

A
A
A
Geleneksel öğrenme dijital evrim sürecinde

Yeni tip koronavirüs nedeniyle devlet okulları uzaktan eğime geçerken, özel okullar da kendi senkron eğitimlerini devreye soktu. İçinde bulunduğumuz süreçte eğitimin hızla dijital bir dönüşüme girdiğini ifade eden İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu, geleneksel öğrenmenin dijital evrim sürecinde olduğunu kaydetti.

Koronavirüs (Covid-19) nedeniyle Türkiye'de 30 Nisan'a kadar örgün eğitime ara verildi. Devlet okulları Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırladığı program kapsamında uzaktan eğitime geçerken, özel okullar da kendi sistemleriyle uzaktan ve senkron eğitimlerini sürdürüyor. Pandemiyle birlikte her alanda olduğu gibi eğitim alanında da dijital dönüşümün yadsınamaz olduğunun bir kez daha anlaşıldığını belirten İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu, bu süreçte eğitimde dijital dönüşümün hız kazandığını ve buna da en çok Z kuşağının hazır olduğunu ifade etti.

Pandemi ile birlikte ortaya atılan "Yeni Dünya Düzeni"nin eğitimi ne şekilde etkileyeceğine değinen Biriz Kutoğlu, "İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte alışkanlıklarımız da büyük oranda değişti. Artık insanlar iletişimlerini ve işlerinin büyük bir çoğunluğunu internet üzerinden yürütüyor. Bugün dünya çapında 3 milyar, ülkemizde ise 45 milyon kişiye ulaşan internet teknolojisi var. Bu teknoloji kültür ve coğrafyalar arasındaki farklılıkları kaldırıp, evrensellik oluşturdu. Bu değişimin en çok da iletişim ve hayatı algılamamızda oldu. Yani dijital hayat sadece eğitim alanında değil, iş hayatındaki okuryazarlık kavramını da yeniden değerlendirmemize sebep oldu. Geleneksel anlamdaki okuryazarlık yerini bilgisayar okuryazarlığına, bu da yerini internet ve dijital okuryazarlığa bıraktı. 2000 sonrası doğan Z kuşağının bilgi işlem teknolojisine yatkınlığı avantaj. Ancak bu kuşağa eğitim veren kurumların ve ileride iş hayatına atıldıklarında yöneticisi olacak kişilerinin de bu konuda geliştirilmeleri gerekiyor. Biz de bu anlamda kurum olarak bu süreçleri değerlendirip, okullarımızda son 3 yıldır 'Gelecek Kültürü' dersini öğrencilerimize okutuyoruz. Eğitim 4.0 uygulamalarını da yürütüyoruz" diye konuştu.

"Dönüşüme hazır olanlar bir adım önde"

Öncelikli olarak eğitimde dijital dönüşümü ele alan Kutoğlu, "Covid-19 ile dijital dönüşüm, uzaktan eğitim ve eğitim sistemindeki değişim ihtiyacı tartışmaları hızlanmış oldu. Kurumların operasyonları ise artık dijital olarak takip ediliyor ve bu şekilde yönetiliyor. Bu dönüşüme tüm paydaşların ayak uydurması ve bilişim donanımlarını daha verimli kullanmaları gerekiyor. Bu kapsamda dijital okuryazarlık konusu daha önemli bir hal almaya başladı. Kendi ihtiyaçlarını en iyi şekilde belirleyip, personellerini doğru bir şekilde bilgilendirebilen ve bu dönüşüme hazırlıklı olan kurumlar bu süreçte bir adım önde olacaklardır" dedi.

"Yeni eğitim sistemine en çok Z kuşağı hazır"

Eğitimde yaşanan bu dönüşüme özellikle Z kuşağının oldukça hazır olduğunu ifade eden Kutoğlu, "Dijital çağda uzaktan eğitim ve video temelli uygulamalarla öğrenme ve kendini geliştirme hepimiz için yeni bir deneyim. Bu noktada önce herkesin kendi dijital evriminin peşine düşmesi gerektiğine inanıyorum. Z kuşağı buna oldukça hazır. Bu nedenle ebeveynlerin de teknolojiyi anlamaları ve işin içine dahil edilmeleri gerekiyor. Araştırmalara göre her 10 veliden 9'u akıllı tahta ve yapay zeka terimlerini duymuş. Kodlama konusunda ise yüzde 65 oranında bir farkındalık var. Öğrenme yöntemlerinde ise dijital ve geleneksel öğrenmenin tercih edilme oranları aşağı yukarı aynı seviyede. Yaşadığımız koşullarda birlikte öğrenme dijital bir evrim sürecinde. Biz de kurum olarak velilerimizi Kültür Sanal Ofisimiz ile bu sürece dahil ediyoruz. Bu ofisimiz pandemi döneminde öğrencilerimizin ve velilerimizin ihtiyaç duyacağı rehberlik hizmeti, kütüphane, uzaktan eğitim merkezi ve öğrenci işlerine kadar pek çok alanda hizmet vermek için bu hafta açılacak" şeklinde konuştu.

"Üst seviyede güvenli bir ortamda eğitimimizi sürdürüyoruz"

Aynı zamanda son zamanlarda uzaktan eğitim için kullanılan programlarda tartışmalara konu olan sorunların yaşanmamasına adına uzaktan eğitimde öğretmen ve öğrencinin kişisel veri güvenliği konusuna oldukça hassas davrandıklarını kaydeden Kutoğlu, "Uzaktan eğitimde öğrenci ve öğretmenlerimizin kişisel verilerine saygı duyuyoruz ve herhangi bir sıkıntı oluşmaması için önlemlerimizi alıyoruz. Öğrencilerimiz kendilerine verilen kullanıcı adı ve şifreleriyle derslere katılıyor. Derslerde tıpkı örgün eğitimde olduğu gibi yoklama alınıyor. Derse katılım sağlamayan öğrencilerin velilerine devamsızlık bilgilerini iletiyoruz. Dolayısıyla online derslere dışarıdan girmek mümkün değil ve takibi sürekli yapılıyor. Öğrencinin ses, görüntü paylaşımı öğretmenlerimizin kontrolündedir. Sistemimizin sorunsuz işleyebilmesi için tüm teknik donanımımızı öğretmenlerimize sağladık. Nitekim sınıf içerisinde düzeni sağlamak bu süreçte en önemli noktalardan biri. Bunun için öğrenci gruplarını oluşturmak, derslerle ilgili linklerin sadece o öğrenciler için paylaşılması, derslerin başında yoklamaların alınması gibi konularda kontrol tamamen öğretmenlerimizin elinde. Öğretmen ve öğrenciyi korumak için en üst seviyede güvenli bir ortamda eğitimlerimizi devam ettiriyoruz" diyerek sözlerini sonlandırdı.

"Dersler sanal sınıf sistemiyle işleniyor"

Son olarak kendi okullarında da uzaktan eğitimi problemsiz bir şekilde yürüttüklerini belirten Kutoğlu, "Okullarda bilgisayar destekli eğitimin sağlanması için kurumumuzda gerekli altyapı oluşturulmuştur. Ülkemizde bu altyapıyı oluşturan öncü okullardan biriyiz. Altyapımız uzaktan eğitim sürecinde bizlere büyük bir kolaylık sağladı. Yüz yüze derslere destek olması amacıyla çalışmalarına 2011 yılında başladığımız CATS programımız ile öğrencilerimizin eğitimlerini etkin bir şekilde devam ettiriyoruz. Uluslararası üniversiteler tarafından geliştirilen bu sistem, kolejimiz ve üniversitemiz için uyarlanmıştır. Eş zamanlı derslerimizi ise Adobe Connect sanal sınıf sistemi üzerinden gerçekleştiriliyor. Bu sistemde öğretmen ve öğrenciler fiziksel ortamdaki gibi sesli ve görüntülü olarak derslerini işleyebiliyor" dedi.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Kızılay’dan 8 Mayıs Dünya Kızılay ve Kızılhaç Günü’nde anlamlı sergi 8 Mayıs Dünya Kızılay ve Kızılhaç Günü, Kızılay tarafından anlamlı bir sergi ile kutlandı. Karaköy Paket Postanesi’nde açılan “Yüzyıllık Emanet, Esir Mektupları” adlı sergide, Türk Kızılay arşivinden derlenen 1. Dünya Savaşı dönemine ait yerli ve yabancı esir mektupları, kartlar, listeler, defterler, döneme ait pul ve zarflar ile fotoğraflara yer verildi. Kızılay, 8 Mayıs Dünya Kızılay ve Kızılhaç Günü dolayısıyla “Yüzyıllık Emanet, Esir Mektupları” adlı sergi düzenledi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve TRT’nin katkılarıyla açılan sergide, Türk Kızılay arşivinden derlenen 1. Dünya Savaşı dönemine ait yerli ve yabancı esir mektupları, kartlar, listeler, defterler, döneme ait pul ve zarflar ile fotoğraflara yer verildi. Mektuplar Karaköy Paket Postanesi’nde geçtiğimiz günlerde ziyarete açılırken, ‘8 Mayıs Dünya Kızılay ve Kızılhaç Günü’ nedeniyle Türk Kızılay tarafından sergi alanında etkinlik düzenlendi. Etkinliğe Kızılay Genel Sekreter Yardımcısı Murat Ellialtı, Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu (IFRC) yetkilileri, diplomatik misyon temsilcileri ile davetliler katıldı. Etkinlikte konuşan Kızılay Genel Sekreter Yardımcısı Murat Ellialtı, “Dünya Kızılay ve Kızılhaç hareketi modern zamanların ilk organize küresel hareketedir. Bu ilk iyilik hareketidir modern zamanlarda. İnsanlığın asırlardır biriktirdiği bu savaşçı ruhuna inat birçok ülkeden iyi insanlar bir araya gelerek, 1.5 asır önce bu gönüllülük hareketini kurdular. Bu hareketin bir diğer özeliği de gönüllülük temeli üzerinde yükselmesidir. Dünyanın farklı coğrafyalarından farklı renklerde, farklı şeylere inanan, farklı dinlere mensup, farklı renklerden birçok ülkeden iyi insanlar bir araya gelmişlerdir bu hareket vesilesiyle. Hareketin kurulmasına, savaş alanında terk edilmiş insanlara ayrım yapmaksızın yardım etme duygusu vesile olmuştur. Sonra bu hareket nerede bir insanı kriz varsa, onun doğurduğu acıları dindirmeyi amaçlayarak bugüne kadar gelmiş, bundan sonra da gidecektir. Bu harekete mensup 191 ülkede birçok iyi insan var. Dünya haritasını önümüze koyup, elimizi nereye dokundurursak biliriz ki orada bu hareketin mensubu gönüllüler, çalışanlar ve onlara destek veren iyi insanlar var. Ülkemiz bu hareketin saygın üyelerinden biridir. Çünkü milletimiz bu harekete güç verir. Bağışçılarımız ve gönüllülerimiz nerede bir insani kriz olsa orada olmamız için bize desteklerini esirgemiyorlar" dedi. Ellialtı, "Bugünün bir başka anlamı da bu mekanda yüzyıllık emanet esir mektuplarını sergiliyor olmamızdır. 1. Dünya Savaşı esnasında düşman ülkelerin eline esir düşüp, ailelerinden haber alamayan, ailelerine haber gönderemeyenler o zamanki Kızılay yani Hilal-i Ahmer Esirler Komisyonuna mektup yazmış, kendi halleri, durumları hakkında bilgi vermiş, ailelerinden bilgi alıp, kendilerine ulaşmalarını istemişlerdir Kızılay’dan. Burada, o günle günümüz arasında ilişki kurmayı sağlıyor bu mektuplar. Çok güzel hikayeler var çok nezih Türkçeyle yazılmış. Bir annenin mektubu var mesela. Oğlunun şurada, şurada esir olduğunu bildiğini ama haber alamadığını ve haber almak istediğini, kendisinden de ona haber ulaştırılmasını istediğini söylüyor. Yine askerlerin mektupları var, nefis bir Türkçeyle yazılmış. O günün ruhunu bugünlere taşıyor adeta. Onlar da yine ailelerinden haber almak, ailelerine haber ulaştırmak adına müracaat etmişler” ifadelerini kullandı.