SAĞLIK - 12 Mart 2016 Cumartesi 14:08

'Glokomun tedavisinde tek hedef tansiyonu daha düşük bir değere indirmek'

A
A
A
'Glokomun tedavisinde tek hedef tansiyonu daha düşük bir değere indirmek'

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Koray Karadayı, glokom tedavisinde tek hedefin, mevcut göz tansiyonunu, ister yüksek ister normal olsun, daha da düşük bir değere indirmek ve orada kalmasını sağlamak oludğunu söyledi.

Doç. Dr. Koray Karadayı, glokom daha özel adıyla “Primer Açık Açılı Glokom” (PAAG), göziçi basıncının göz sinirine zamanla baskı yapmasıyla oluşan, başlangıçta hiç belirti vermeyen, oldukça sessiz seyreden ve körlükle sonuçlanabilen ciddi bir göz hastalığı olduğunu belirterek, "Toplumda her yüz kişiden iki (beyaz ırk) ile sekizinde (siyah ırk) görülür. Hiç belirti vermemesi yüzünden, hastalık maalesef iyice ilerlediğinde farkedilir ve o zaman da tedavisi daha zor olmakta, üstelik de kaybedilen görme bir daha geri kazanılamamaktadır. Glokomun belirti veren bir çeşidi daha vardır ki buna “Açı Kapanması Glokomu” (AKG) adı verilir. PAAG’un aksine, AKG, şiddetli ağrı nöbetleriyle kendini gösterir ve hasta çoğu zaman acil olarak doktora gelir. Tedavisi de lazer ve/veya ilaçlarla acil müdahale ve sonra da takiptir. Türk toplumundaki glokomların sadece yüzde 3-5’i AKG olup, yüzde 95’i belirti vermeyip sessiz ilerleyen PAAG”dur. Dünyada ve ülkemizde birçok farklı glokom tipleri olmasına rağmen ülkemiz için en önemlisi PAAG’dur" dedi.

Özellikle ilk başladığında yıllarca belirti vermediğinden, PAAG’un hastanın kendisi tarafından farkedilmesi çok zor oluduğunun altını çizen Karadayı, "Görme sinirinin çeperindeki lifler en önce etkilendiğinden, hastanın merkezi görmesi hiç bozulmaz, hatta son evre glokom hastalarında bile “merkezi görme” (yani uzaktan ve yakından küçük harflerin seçilebilmesi) 10/10 düzeyinde, yani tam olabilir. Fakat bu hastalarda “periferik görme” dediğimiz “etraf görmesi” -yani baktığımız yerin biraz yukarısı, aşağısı, sağı solu; resmin ortası değil ama kenarları gibi- yavaş yavaş kaybolur. Buna iyi bir örnek; görmesi çok net olan bir glokom hastası arabada yola bakarken dikiz aynalarının birini veya ikisini görmeyebilir. Ya da geceleyin aya bakıp ayın yüzeyindeki kraterleri çok net seçerken, ayın biraz üstünde, altında, sağında veya solundaki bir veya birkaç yıldız kümesini hiç farketmeyebilir. Glokom daha da ilerledikçe, hasta yanlarını görmemeye başlayacağından, bir kapıdan girerken omzunu kapının kenarına çarpabilir. En son evrede ise sadece ince bir merkezi görme kalır; tünel görüşü adı verilen bu evrede bu ince tünel dışındaki dünya tamamen kararmıştır. Bir süre sonra da tam körlük başlar" dedi.

Karadayı sözlerini şöyle sürdürdü: "Glokom çoğu zaman yüksek göz tansiyonuna bağlı olsa da, her 6 glokom hastasından ortalama birinde göz tansiyonu normal (10-22 mm Cıva), hatta normalin de altında olabilir; buna normal tansiyonlu/düşük tansiyonlu glokom hastalığı adı verilir. Ayrıca bazı insanlarda, göziçi basıncı yüksek seyretse de bunlarda glokom gelişmez; buna da “Oküler Hipertansiyon” denir ve sadece ileride glokom gelişecek mi? diye düzenli aralıklarla doktor tarafından takip edilmeleri yeterlidir. Özetle, sadece göz tansiyonunu ölçmek, tek başına glokom teşhisi koymaya yeterli olmaz. Esas olarak, bir göz doktorunun göz sinirindeki hasarı muayene esnasında tespit etmesi, bunu da “görme alanı tetkiki”, “merkezi kornea kalınlığı ölçümü” gibi bazı göz tetkikleriyle teyit etmesi gereklidir. Rutin göz muayenesine gelen her hastanın mutlaka gözdibi muayenesi yapılır. Bu muayenede göz hekimi görme sinirini dikkatle muayene eder. Fakat bazı hastalarda göz sinirindeki bulgular da sınırda kalabilir. Bu gibi durumlarda hastaya glokom tetkiklerinin yapılması hatta bazen tekrarlanması gerekebilir".

Karadayı, tedavide tek hedefin mevcut göz tansiyonunu, ister yüksek ister normal olsun, daha da düşük bir değere indirmek ve orada kalmasını sağlamak olduğunu belirterek, "Bu çoğu zaman göz damlalarıyla, bazen lazerle bazen de ameliyatla sağlanır. Daha seyrek görüldüğünden bu yazıda bahsedilmeyen sekonder glokomlar dediğimiz glokom tiplerinde ise, tedavi nedene yönelik yapılır. Örneğin, ilerlemiş katarakta bağlı bir glokomda katarakt ameliyatı glokomu da tedavi eder.Dünya Glokom Haftası vesilesiyle şunu da hatırlatmakta sonsuz fayda vardır: Yapılan çalışmalar göstermektedir ki toplumdaki glokom hastalarının en az yarısı glokom olduğundan habersizdir. Halbuki hangi glokom tipi olursa olsun erken tanı iki nedenle çok mühimdir; birincisi, tedavi başlayana kadar görme alanı kayıpları sinsice devam edecektir ve bu kayıplar tedavi başlandıktan sonra çoğu zaman geri gelmemektedir. İkincisi de, tedaviye erken evrelerde başlanırsa, başarı oranı daha yüksektir" dedi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Kan stokları azaldı, vatandaşlar hasta yakınları için sosyal medyadan kan arayışına giriyor Kastamonu’da yeterli kan bağışı olmayınca stoklar azaldı. Yakınları için kan bulamayan vatandaşlar, sosyal medyadan kan arayışına başladı. Türkiye genelinde olduğu gibi Kastamonu’da da Türk Kızılay’ın kan stoklarında düşüş yaşanıyor. Ramazan ayı ve uzun tatil sebebiyle yeterli kan bağışı olmamasından dolayı Türk Kızılayı Kastamonu Şubesi’nde kan stoklarında büyük düşüş yaşandı. Hasta ya da ameliyat olacak yakınları için kan bulmakta güçlük çeken vatandaşlar ise kan ihtiyaçlarını karşılaşabilmek için fazla takipçili sosyal medya hesaplarından paylaşım yaptırmayı çare buluyor. "Ciddi manada sıkıntımız mevcut" Konu ile ilgili konuşan Türk Kızılayı Kastamonu Şubesi Kan Merkezi Sorumlu Doktoru Dr. Ahmet Hilmi San, “Ramazan ayından çıkmamız ve uzun tatil sonrası artan kan ihtiyacını karşılamak adına biz 7 gün 24 saat boyunca çalışmaya devam ediyoruz. Ancak vatandaşlarımızın talebinin artmasından dolayı bazen yetişmekte zorlanıyoruz. Bu konuyla alakalı vatandaşlarımızdan yardım ve destek bekliyoruz. Kapılarımız her zaman vatandaşlarımıza açık. Sağlıklı, herhangi bir sağlık problemleri yoksa gelip kan bağışında bulunabilirler. Bu konuda ciddi manada sıkıntımız mevcut. Özellikle hastanelerde artan ameliyatların ve ani gelişen olayların sürekliliğinin artmasından kaynaklı ciddi sıkıntılar oluşmakta ve bağışçılarımızdan destek talep etmekteyiz” dedi. "Vatandaşlarımızdan kan bağışı yapmalarını talep ediyoruz" Kan ihtiyacını karşılayamayan vatandaşların sosyal medyada paylaşım yaparak gönüllü aradıklarını belirten San, “Vatandaşlarımız sonuçta kan ihtiyaçları karşılanmayınca, sosyal medyada veya iletişim kanallarından kana ulaşmaya çalışıyor. Düzenli yapılan kan bağışlarından sonra, böyle bir şeye ihtiyaç olmadığını belirtmek istiyoruz. Bunun haricindeki gelişen bütün süreçleri Kızılay kendi adına zaten karşılamakla yükümlü. Biz sadece vatandaşlarımızdan kan bağışı yapmalarını talep ediyoruz. İnternet ortamında veya sosyal medya ortamından kan talep etmektense Kızılay kan bağış merkezlerine ulaşmalarını, daha kolay ve daha sağlıklı olarak düşünüyoruz” diye konuştu. Kan ihtiyacı olan bir yakını için kan bağışında bulunan Aynur Karakavuz ise, “Bir arkadaşımızın yakını hasta, yoğun bakımda. Kan lazımmış, biz de onun için buraya geldik. Bence herkesin, tanıyıp tanımayalım kan bağışında bulunması gerekiyor. Bir yakınımızın hasta olmasını beklemeye gerek yok. Kızılay’ın kan depolarının boşalmaması için bütün herkesi kan vermeye davet ediyorum” şeklinde konuştu.