SAĞLIK - 24 Aralık 2017 Pazar 21:43

Gözlerde en sık görülen hastalıklar nelerdir? Göz hastalıkları belirtileri nelerdir?

A
A
A
Gözlerde en sık görülen hastalıklar nelerdir? Göz hastalıkları belirtileri nelerdir?

Şuan önemsemediğimiz bir görme kusuru ilerde olumsuz sonuçlara yol açabilir. İşte en sık görülen göz hastalıkları, belirtileri ve tedavileri...

Doç. Dr. Berker Bakbak nesneleri nasıl gördüğümüze dikkat etmemiz gerektiğini, şuan önemsemediğimiz bir görme kusurunun ilerde olumsuz sonuçlara yol açacağını vurgulayarak göz kusurları ve tedavileri ile ilgili bilgi verdi.

Dünyagöz Hastanesi Konya Şubesi doktorlarından Doç. Dr. Berker Bakbak, sağlıklı gözde nesnelerden yansıyan ışınların gözün görme merkezinde odaklanacağını ve kişinin gözlük ya da kontakt lens ihtiyacı olmadan net görüş sağlayacağını söyledi. Gözlerde en sık görülen hastalıklara değinen Bakbak, “Bunlardan biri astigmat. Gözlerimizin kornea bölümünde oluşan deformasyon sonucunda meydana gelen astigmat göz hastalığı kendisini görmede bulanıklık ile belli eder. Kişi hem yakın hem uzak mesafede net görüş sağlayamaz. Miyop gözde ise kişi uzağı yakınına göre daha net görür. Bunun sebebi nesnelerden yansıyan ışınların retinanın önünde odaklanıyor olmasıdır. Miyop gözün tam tersi olan hipermetrop göz var. Hipermetrop gözde kişi yakını uzağa göre bulanık görür. Hipermetrop rahatsızlığı bulunan hastalarda yansıyan ışınlar retinanın arkasına odaklanır.Bu durumlardan birini yaşayan kişilerde gözlük- kontakt lens kullanımıyla görüntüyü netleştirebiliriz ya da Excimer laser&Lasik yöntemi ile astigmat, miyop, hipermetrop rahatsızlıklarını tedavi edebiliriz” dedi.

“Glokam’da erken teşhisle görme kaybına sebebiyet vermez”

Doç. Dr. Berker Bakbak, halk arasında ‘Göz Tansiyonu’ ya da ‘Karasu Hastalığı’ olarak bilinen glokom’un göz içi basıncının sıklıkla yükselmesi nedeniyle görme sinirinin zarar görmesi üzerine ortaya çıktığını ifade ederek, “Buna bağlı olarak kişinin görme alanı yavaş yavaş daralır. Sabahları belirginleşen baş ağrıları, zaman zaman bulanık görme, geceleri ışıkların etrafında ışıklı halkalar görme ve televizyon izlerken göz etrafında ağrı glokom belirtileridir. Göz muayenesinde erken teşhis edildiğinde görme kaybına sebebiyet vermeden göz damlası, yağ lazer ve cerrahi müdahale ile rahatsızlık tedavi edilebilir” diye konuştu.

“Katarakt'ın yaşı yok”

Katarakt’ın göz bebeğinin arkasında bulunan ve görmeyi sağlayan doğal göz merceğinin saydamlığını kaybederek matlaşmasıyla her yaşta görülebildiğini dile getiren Doç. Dr. Bakbak, “Kişi buğulanmış bir camın arkasından bakıyormuş gibi görür. Katarakt rahatsızlığının yaşı yoktur. Yeni doğan bebeklerde, şeker hastalarında, göze gelen fiziksel darbeler sonrasında uzun süreli kortizonlu ilaç kullananlarda görülebilen bir göz hastalığıdır. Işığa hassasiyet, çift görme, okuma zorluğu, gece görüşünde bozulma, renklerde soluklaşma veya sararma, gözlük numaralarının sık değişmesi en önemli belirtileridir. Katarakt ilaç veya gözlükle tedavi edilmez. Modern teknikler ile günümüzde katarakt ameliyatı iğnesiz, narkozsuz, ağrısız yapılarak kişi aynı gün evine dönebiliyor. Biz hastanelerimizde katarakt rahatsızlığını Femtosaniye Lazer ve Fako yöntemi ile tedavi edebiliyoruz. Ayrıca katarakt ameliyatı sırasında hastalara akıllı mercek takılabilir. Bu sayede hastalar aynı seansta hem katarakt problemlerine hem de uzak ve yakın görme problemine çözüm bulabilirler” şeklinde konuştu.

“Retina hastalıkları tedavi edilmediğinde körlükle sonuçlanabilir”

Doç. Dr. Bakbak, retina dekolmanı rahatsızlığının retinada oluşan yırtık veya delikler nedeni ile gelişerek sıklıkla yüksek miyop hastalarında görüldüğünü, tedavi edilmezse körlükle sonuçlanabileceğini kaydetti. Orta yaş ve üzerinde daha çok olmak üzere her yaşta ortaya çıkabilen rahatsızlığın ışık çakması, sinek uçuşması, ani görme kaybı gibi belirtilerin en büyük habercisi olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Bakbak, “Erken teşhis, detaylı muayene, zamanında ve en önemlisi doğru tedavi ile görme kaybına varabilecek sonuçları engellemek mümkündür. Retina ameliyatları büyük sterilizasyon önlemleri ile ileri teknolojinin kullanılmasını gerektiren, aksi takdirde sonucu görme kaybına varabilecek olan önemli ameliyatlardır. Biz bu rahatsızlığı öncelikle Argon Lazer ile emniyet altına alıyoruz. Daha sonra gerekli ise cerrahi müdahaleye başvuruyoruz” ifadelerini kullandı. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir 6 gündür kayıp olan öğretmeni bulmak için çalışmalar devam ediyor Eskişehir’de 6 gündür kayıp olan 51 yaşındaki Türkçe öğretmeni Tuncay Arslan’ı, bulmak için AFAD Eskişehir İl Müdürlüğü koordinesindeki 40 kişilik ekip, havadan ve Porsuk Çayı’nın içinde arama çalışmalarını sürdürüyor. Eskişehir’de 6 gün önce kaybolan Türkçe öğretmeni Tuncay Arslan’ı arama çalışmaları devam ediyor. Öğretmenin son görüldüğü yer olan Porsuk Çayı’nın Gökmeydan Mahallesi kısmında Eskişehir İl Afet Ve Acil Durum Müdürlüğü’nden 9, Odunpazarı Belediyesi Arama Kurtarma Ekibi’nden (OBAK) 5, Dorlion Arama Kurtarma’dan (DAK) 4, MEB Arama ve Kurtarma Birimi’nden (AKUB) 5, Şişecam’ın Acil Vaka Ekibi (SAVE) 4, itfaiyeden 6,Tepebaşı Arama Kurtarma (TAK) 5 ve Sivil Arama Kurtarma Derneği’nden (SARTEM) 2 çalışan olmak üzere toplam 40 kişilik ekiple aramalar, öğretmenin kaybolmasının 6’ıncı gününde devam etti. Havadan dron ve su da ise hem ekiplerin girmesi hemde botlarla yapılan aramalar sabah saatlerinde başladı. Ankara’dan ve Bursa’dan getirilen özel burunlu köpeklerin işaret ettiği yerde arama çalışmaları yoğunlaştı. Ekiplerin kıyı taraması da sürüyor. Tuncay Arslan’ın yakınlarının da çalışmaları yakından takip ettiği bölgede gözlendi. AFAD Eskişehir İl Müdürü Aslan Mehmet Coşkun çalışmaları sahada koordine edip yakından takip ediyor.
Kahramanmaraş MADO’dan "Salep Manifestosu" MADO, Anadolu’nun kadim lezzetlerinden biri olan salebe yönelik yaklaşımını "Salep Manifestosu" ile kamuoyuyla paylaştı. Manifestoda salebin bir içeceğin yanı sıra, kültürel miras, doğaya saygı ve sürdürülebilir üretim vurgusu öne çıktı. MADO tarafından yapılan açıklamada, salebin Anadolu’nun bin yıllık topraklarında, Torosların eteklerinde yetişen orkide köklerinden elde edildiği hatırlatılarak, her fincanın bu coğrafyanın belleğini taşıdığı ifade edildi. Salebin geçmiş ile gelecek arasında bağ kuran bir sembol olduğuna işaret edildi. Kültürel miras olduğu da vurgulandı. Manifestoda, MADO’nun salebi yalnızca bir ürün değil, kültürel bir miras olarak ele aldığı belirtildi. Bu kapsamda Türkiye’de tescilli salep yetiştiriciliği yapan ilk markalardan biri olunduğu, kendi tarlalarında üretim yapıldığı ve orkide koruma ile yaygınlaştırma projelerinin yürütüldüğü kaydedildi. Salep üreticilerine alım garantisi sunularak sürdürülebilir tarımın desteklendiği aktarıldı. Ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığı ile üniversitelerle iş birlikleri gerçekleştirildiği, Salep çalıştayları ve farkındalık programlarıyla üreticiler, öğrenciler ve kamuoyunun bilgilendirildiği ifade edildi. "Katkısız ve sürdürülebilir üretim" Doğallık ve saflık başlığı altında, ürünlerde katkı maddesi ve sentetik aroma kullanılmadığı belirtilirken, salep orkidesinin doğadaki dengesini korumak amacıyla kontrollü kök kullanımı ve sürdürülebilir hasat uygulamalarının hayata geçirildiği bildirildi. Manifestoda, gerçek salebin sabır ve ustalık gerektirdiği vurgulandı. MADO üretim sürecinde geleneksel yöntemlerin çağdaş tekniklerle birleştirildiği, her aşamanın deneyimli ustalar tarafından denetlendiği belirtildi. Salep kıvamı ve aromasının nesiller boyu korunan orijinal MADO reçetesiyle sağlandığı, bu bilgi birikiminin usta-çırak eğitim programlarıyla aktarıldığı kaydedildi. MADO’nun salebi yalnızca kış mevsimiyle sınırlamadığına dikkat çekilen açıklamada, Türkiye’de soğuk salep ürününü ilk kez ticarileştiren marka olduğu hatırlatıldı. Soğuk salep ve incirli, Antep fıstıklı, Türk kahveli gibi yeni çeşitlerle genç neslin damak zevkine hitap edildiği ifade edildi. "Her Mevsim Salep" vizyonu doğrultusunda global lansmanlar gerçekleştirildiği bildirildi. MADO, Salep Manifestosu kapsamında salebi çeşitlendirmeyi, geliştirmeyi ve yeniliklerle zenginleştirmeyi sürdüreceğini açıkladı. Soğuk salep çeşitleri ve farklı tat kombinasyonlarıyla salebin geleceğin içeceği haline getirilmesinin hedeflendiği belirtilirken, salebin Türk mutfak kültürünün evrensel elçisi olarak dünyaya tanıtılacağı vurgulandı. Orkide koruma ve sürdürülebilirlik konusunda da daha kapsamlı adımlar atılacağı ifade edildi.