GÜNDEM - 07 Ağustos 2016 Pazar 00:49

Gülen'in eski sağ kolu Latif Erdoğan: 'İhlas Finans'ı FETÖ batırdı'

A
A
A
Gülen'in eski sağ kolu Latif Erdoğan: 'İhlas Finans'ı FETÖ batırdı'

Fetullah Gülen'in en yakınındaki adamlardan biriydi. FETÖ'nün beyin takımındaydı. Yarım asra yakın süren bir yol arkadaşlıkları, hukukları ve dostlukları vardı. Gazeteci - yazar Lâtif Erdoğan, FETÖ'nün günah galerisinden seçmeleri gün yüzüne çıkardı. Erdoğan, FETÖ'nün ihanet koleksiyonunu açtı ve karanlıkta kalan gerçekleri aydınlığa kavuşturdu.

'İhlas Finansı, FETÖ batırdı' diyen Erdoğan, "Asıl gaye, İhlas Holding'i batırmaktı. Maksadı; İhlas o günlerde çok güçlüydü, en güçlüydü. Onları ekarte ederek kendi önünü açmaktı. İhlas Finans, ilk komplike işiydi. Sonra Muhsin Yazıcıoğlu Suikasti, Danıştay, Odatv, Hrant Dink Cinayeti, Poyrazköy, Cübbeli Ahmet Hoca, Uludere, Balyoz, Ergenekon, Kumpas, Şike, 17 - 25 Aralıkve en son olarak da 17 Temmuz Darbe Kalkışması geldi ve arada birçok faili meçhûl işleri var" dedi. TGRT Haber'e konuşan Lâtif Erdoğan, FETÖ'nün fikri boşluğa düştüğünde hemen, 'çok iyi' mağduru oynadığını kaydererek, BBC'ye verdiği röportajda, aslında arka planda yapılabilecek tansiyon ölçtürmesini buna örnek gösterdi. Erdoğan, "FETÖ her zaman mağduru oynar, siz ona acırsınız; aslında içinde büyük ihanetler, düşmanlıklar, kirli bağlantılar manzumesi taşır" diye konuştu.

"ALPARSLAN TÜRKEŞ'İ FETÖ ÖLDÜRDÜ"
           Türkeş vefat olmadan bir hafta önce FETÖ'nün kendisini odasına çağırdığını aktaran Lâtif Erdoğan, şöyle konuştu: "Türkeş, benim infaz edilmem için emir vermiş; fakat onu da yanlışlıkla ordudaki bizim arkadaşlardan birine vermiş. Çocuk gelmiş, bana ağlaya ağlaya 'Efendim sizi infaz etme' emri aldım diye anlatıyor. Bir hafta sonra da Türkeş vefat etti zaten. Hatta daha sonra duydum ki; bütün herkese 'Türkeş'e beddua etme' vazifesi göndermiş. Yani bu beddua seansları, eskilerden geliyor. Erbakan'a da, dönemin kuvvet komutanlarına da beddua ettirirdi. Aslında arkasından 'küçültücü' laflar ettiği Türkeş'in arkasından, 'demokrat cumhurbaşkanı' gibi laflar etti. Herkesden önce de cenaze namazında bulundu" ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE GAZETESİ YAZMIŞTI ASLINDA"
'FETÖ'nün İhlas'a düşmanlığı çok eskiye dayanıyor' diyen Erdoğan, bunu açıklarken; iki temelden bahsetti, ilk olarak Fetullah Gülen'in Abdülhâkim Arvasi Hazretleri'ne 'sevgisizliğini' örnek gösterdi, ikinci olarak ise "1968'de Kestane Pazarı'nda bir binbaşı ile yaşadığı tartışma" dedi. 'İhlas güçlüydü, çok büyük bir güçtü ve bertaraf edilmesi gerekiyordu' ifadesini kullanan Erdoğan, "Türkiye Gazetesi'ndeki bir yazıda, 'Sen de mi Brütüs' yazıyor ve İslamdışı işler yaptığı anlatılıyor. O dönem bizi 'Sakın bu yazıyı okumayın' diye uyarıyordu. Sonra anladık ki; o yazı bunun bütün foyasını o günlerde ortaya koyuyormuş. İhlas'ı bertaraf etmek isteyenlerin,o günlerdeki rejimin elinde bir figür, figürandı FETÖ." dedi.

"ÖZAL ZEHİRLENDİYSE, FETÖ'DENDİR"
FETÖ'nün 28 Şubat'ın 'asla' karşısında olmadığına; bilakis destekçisi olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Mesela Turgut Özal, rahmetli Enver Ören'e diyor ki; 'Bak, bu adama dikkat et. Sen ne yaparsan, aynısını yapıyor.' Aynısını yapmasının sebebi de; Amerika bunu kullanıyor. Ben yakın duruyorum; çünkü 'Amerika kullanacağına, biz kullanalım' diye... Gülen, Enver Bey'i de Özal'ı da sevmezdi. Eğer Özal'ın zehirlenmesi kanıtlanırsa, arkasında FETÖ'yü görürüm. Tıpkı; Muhsin Yazıcıoğlu'nun şaibeli helikopter kazası gibi... Özal'ı karaktersizlikle suçlardı; kimin karakterinin neye müsait olduğunu tarih gösterdi" diye konuştu.

"80 DARBESİ'Nİ 3 AY ÖNCE BİLİYORDU"
12 Eylül 1980 Darbesi'nin olacağını FETÖ'nün 3 ay önceden bildiğini açıklayan Erdoğan, "İzmir'de Yamanlar Koleji'nin 5'inci katında bana FETÖ, 80 Darbesi'nin olacağını, 3 ay önce haber verdi. İfadesi de aynen şöyleydi: Lâtif hoca dikkat edelim, yakında darbe olabilir. 3 ay evvel darbeyi bir adam nasıl bilir. Fakat sonra kendi konuşmaları arasında itiraf ediyor, 'Bana 3 ay evvel geldiler ve bir cuma günü ihtilâl olacak. Yerini değiştir' dediler. Ben de hemen valideme gittim. Beni bulamadılar geldikleri yerde' diyor... Kenan Evren bunun için; 'Madem o iyi bir insan. Onu bırakalım' diyor. Güya 6 sene kaçıyor, aranıyor, bulunamıyor. Halbuki; yakalanıyor, sonra salıveriliyor. Subaylar çok seyahatte bunu görüp, gözaltına almıyordu" şeklinde konuştu.

"İHLAS FİNANS'I FETÖ BATIRDI"
'Kim bu adama bir iyilik yaparsa, ondan hainlik, ihanet görür' ifadesini kullanan Erdoğan, "Benim gösterdiğim sabrı ona kimse göstermedi. Çıldırtır insanı... Bana kendisi söyledi; 'Sende peygamber sabrı var' diye... Sadece devlette yuvalanmadılar. Orduda, emniyette, yargıda değil; en güçlü holdinglerin içlerine de sızdılar. 1995'te kurulan İhlas Finans'a da sızdılar. Refik Departmanı adı altında İhlas Finans'a girdiler. İslami topluluklara sızmanın adıdır Refik'lik, yani 'arkadaşlar' demektir. Yardım ediyorlar, destek oluyor. İçini boşaltıyorlar, her türlü bilgi, belgeye sahip oluyorlar ve doğrudan FETÖ’ye servis ediyorlardı. Bir şey çökertilecek ise ve tamamen sahip olunacak ise o adamları ve emri FETÖ verirdi. Ancak İhlas Finans asıl hedef değildi, İhlas Finans üzerinden İhlas Holding'i batırmak istediler. Ben o sırada, beyin kadro içindeydim. İhlas Finans’ı, FETÖ batırdı” dedi.

“HESABI OLMAYANLAR ORTALIKTA BAĞIRDI”
Lâtif Erdoğan, operasyonu aşama aşama nasıl yaptıklarını anlatırken, “Başbakan’da olmayan bilgiler, FETÖ’ydi, onda vardı. Bankada hesabı olmayan grupların, şube önlerine gönderilerek çığırtkanlık, taşkınlık yapmaları ve mudileri galeyana getirmeleri istendi. Ayrıca kendi gruplarındaki zengin, varlıklı kişilerin de bir anda İhlas Finans'tan yüklü miktarda paralarını çekmelerini ve Bank Asya’ya yatırmalarını emrettiler. Kuruluş bunu karşılayamayınca ve devletteki adamları vasıtasıyla da, aslında İhlas Finans’a ödenmesi gereken paralar, verilmeyerek, öte yandan toplum nezdinde de 'battı' şaiyası yayılarak ve kara propaganda ile operasyon sonuçlandırıldı" diye konuştu.

“İHLAS FİNANS OPERASYONU İLK İŞİYDİ”
Lâtif Erdoğan, tüyler ürpertici açıklamalarını sürdürerek, "İhlas Finans, FETÖ'nün ilk komplike işiydi. MİT, emniyet, ordu, yargı ellerinde… Kim kimin aleyhinde karar verecekti. İhlas’ı batırmak için kuşatırken, emniyeti, MİT’i kullanıyorlar. Hüsamettin Özkan, Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz, Süleyman Demirel’i kullanıyorlar, hafta sonunu ayarlıyorlar. MİT’in gösterdiği ‘İhlas’la ilgili olumsuz’ raporu da FETÖ’nün kendisi hazırlamıştır. BDDK, Maliye Bakanlığı ve devlet içindeki 'Başbakan' seviyesindeki; Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit'in de aralarında olduğu organize bir işti İhlas Finans, daha doğrusu İhlas Holding'i batırma operasyonu... Ondan sonra Muhsin Yazıcıoğlu, Danıştay, Odatv, Hrant Dink Cinayeti, Poyrazköy, Cübbeli Ahmet Hoca, Uludere, Balyoz, Ergenekon, Kumpas, Şike, 17 - 25 Aralık ve en son olarak 17 Temmuz Darbe Kalkışması. Netice itibariyle Allah ne yaptı; o sizden bir İhlas Finans’ı aldı; Allah, ona ne verdiyse aldı" şeklinde konuştu.

“MESUT YILMAZ CUMHURBAŞKANLIĞI İÇİN ARADI”
Erdoğan, Amerika’da FETÖ’nün yanındayken, telefon çaldığını söyledi ve devam etti: “Arayan Berna Hanım’dı. Mesut Yılmaz’ın hanımı… Telefondaki ses diyor ki; Hocam! Mesut da Cumhurbaşkanı olmak istiyor, dua eder misiniz? Duanın manasını FETÖ bilmiyor mu; ‘kriptolu’ laf… Yani müdahale edin de; Mesut, Cumhurbaşkanı olsun efendim. Demirel’in kendi ifadesidir; ‘Bu hoca isteseydi, ben, ikinci defa Cumhurbaşkanı olurdum. Meclis’te onun güçlü bir ağırlığı vardı.”

“SİHİR VE BÜYÜCÜLÜK İÇİN AYRI DEPARTMANI VAR”
FETÖ, kendi mollalarından birine, ‘Ergenekon Davası’ndaki dosyaları bize, cinler getirdi’ diyor. 200 kadar cin topluluğu ile görüştüğünü söylüyor. Dini istismar ediyor, insanların inançlarını suiistimal ediyor. FETÖ’nün sihir ve büyücülük için özel bir departmanı var. Sihir ve büyücülük için bir çalışma şekli var. Medyumlarla bu işi yapıyorlar. Şu andaki hahamları ve papazları da işin içine sokarak belki de dünyadaki en güçlü grubu olabilir. FETÖ, Cumhurbaşkanı'na da en az 10 defa büyü yaptı, ömür biçti, yok etmek istedi. Ama işte, Allah'ın da bir takdiri var. Tesir, Halk etmedikçe; kimse kimseye bir şey yapamıyor. Bu zalim her şeyi yapar. Bir karınca öldürmüş kadar da acımaz… Ama Pensilvanya’daki çiftliğin çatı katında, Türkiye’den gelen bir kilo muska bulunduruyor korunmak için… Bu, kendisinin ifadesidir. Ama ben bu adamın, Müslüman olduğunu kabul etmiyorum. Kelime-i tevhidin kalbinde karşılığı olduğuna inanmıyorum. Ateist sonradan deist olmuş biri diyor ki; Gülen, Muhammed’ten daha büyüktür. Onun kılıçla yapamadığını, kalemle yapmıştır. Bu FETÖ, Kemal Tahir’e nasıl bakıyorsa, Peygamber Efendimiz’e de aynı bakıyor. Bir yerden sonra Peygamber Efendimiz’i aradan çıkarıp doğrudan Allah’la görüştüğünü söylüyor. 15 Temmuz’un meczup komutanları da, bunun doğrudan Allah’tan emir aldığını düşündüğü için Cennet’te yerlerini garanti altına aldıklarını zannediyor” ifadelerini kullandı.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Türk iş insanı Ferhat Süleyman Çınar’ın başarı öyküsü Dünyada birçok ülke ile güçlü bağlantıları bulunan, NATO ve Birleşmiş Milletler Diplomatlığı gibi görevler yapan 46 yaşındaki iş insanı Ferhat Süleyman Çınar, başarı öyküsünü anlattı. Birleşmiş Milletler ve NATO’da önemli görevler üstlenen, Türkiye ve Birleşmiş Milletler arasındaki ilişkide önemli bir konuma sahip Ferhat Süleyman Çınar, 1978 yılında Ankara’da, üç çocuklu memur bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğu, dönemin zorlu şartları altında geçti ve Ankara’da memur bir ailenin ferdi olarak yaşamak ona mücadeleci bir ruh kazandırdı. Çınar, henüz ortaokul çağlarındayken, ailesinin beklentileri ve kendi davranışları arasında bir denge kurmaya çalıştı. Ailesi, onun abisi ve ablası gibi iyi bir eğitim alıp üniversiteye gitmesini ve kendileri gibi memur olmasını istiyordu. Ancak, Çınar, kendi geleceğini belirleme konusunda oldukça kararlıydı ve daha farklı bir yol izlemeye karar verdi. 80’ler ve 90’lar, Türkiye’nin ve dünyanın önemli dönüşümler yaşadığı yıllardı. Bu dönemde, Çınar, çevresindeki değişimleri yakından gözlemledi ve bu değişimlerin etkilerini bizzat deneyimledi. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve küresel sistemin dönüşümü gibi büyük olaylar, onun dünya görüşünü şekillendiren önemli faktörler oldu. “13 yaşında geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı” Çınar, sadece 13 yaşında olmasına rağmen, geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı. Geleneksel eğitim sistemi yerine gerçek okul olarak iş hayatını gördüğü için daha genç yaşlarda iş dünyasının içine adım attı. İş dünyasında içindeki erken deneyimleri, ona farklı bir bakış açısı kazandırdı. Matbaa sektöründe çalışmaları, ona sadece bir iş kolunun ötesinde, büyük bir resim olduğuna inanıyor ve küresel pazarın önemli bir parçası olarak görüyordu. Matbaacılığı, sadece basılı malzemelerin üretimi olarak görmek yerine, toplumun derinliklerine etki eden bir araç olarak değerlendiriyordu. Bu süreçte Ankara da Türk Siyasetinin kalbinde tanıştığı ve ortaklık kurduğu önemli kişiler başta Süleyman Demirel olmak üzere Ali Çetin Şener, Şahbettin Çimen, Cavit Çağlar gibi isimlerde onun Türk ve Dünya siyasi yapısını okumasında büyük önem taşıdı. “Sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıdı” Zamanla sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıyan Ferhat Süleyman Çınar, bu süreçte, uluslararası alanda geniş bir ağ oluşturdu ve işlerini küresel bir perspektifle genişletti. Ferhat Süleyman Çınar, insanlığı bir bütün olarak ele aldı ve küresel işbirliğinin, içinde bulunduğumuz sorunların tek çözümü olduğuna inandı. Ona göre insanlar kalıplarını devletler ise sınırlarını aşmalıydı, bu kaçınılmaz bir sondu ve elbet ki olacaktı. Bu gün bu amaca ulaşmak için Birleşmiş Milletler ve çeşitli STK’larda önemli misyonlar üstlenen Ferhat Süleyman Çınar bunun yanı sıra Orta Doğu’daki küresel işbirliğini geliştirmeye ve bölgede barış ve istikrarı sağlamak amacıyla Bölgedeki önemli Kraliyet Ailelerine danışmanlık yapmakta. ’’Ülkemiz ve dünya adına çok çalışıyoruz” Türkiye ve Dünya adına çok çalıştıklarını söyleyen Ferhat Süleyman Çınar ’’Ülkemiz Ekonomik, sosyal, kültürel ve insani nitelikteki uluslararası sorunları çözme düsturuyla, ırk, cinsiyet, dil veya din ayrımı gözetmeksizin herkesin insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygının geliştirilip güçlendirilmesinde uluslararası işbirlikleri ile gelişmekte olan ülkelerin desteklenmesi ilkeler ile yola çıktık. Türk İş İnsanlarının Dünya’da temsili için güçlü lobilerde aktif rol alıyoruz. Birleşmiş Milletler misyonun gerçekleşmesi ve Türkiye’nin Misyon içerisindeki rolünün daha aktif olması için buradayız. Her zaman dediğimiz gibi bizler Türkiye ile Dünya arasında bir köprü görevi görüyoruz’’ ifadelerine yer verdi.