SAĞLIK - 05 Temmuz 2019 Cuma 13:13

Güneşin zararlı etkileri hakkında bilinmesi gerekenler

A
A
A
Güneşin zararlı etkileri hakkında bilinmesi gerekenler

Yaz mevsiminin gelmesi ve sıcakların artmasıyla birlikte güneşin etkisinin daha yoğun hissedildiği günler başlarken, uzmanlar güneşin zararlı etkilerine karşı uyardı.

Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Pertevniyal Bodamyalızade, güneş ışınlarına aşırı derecede maruz kalmanın deri kanseri gelişiminde en önemli faktör olduğunun uzun yıllardır bilindiğini belirtti. Bodamyalızade, sürekli güneşe maruz kalmanın zaman içinde bazal hücreli ve skuamöz hücreli deri kanserlerine yol açtığını, öte yandan aralıklı ama özellikle yanık oluşturacak derecede yoğun güneş ışınına maruziyetin ‘ben kanseri’ olarak bilinen melanom gelişiminden sorumlu tutulduğunu ifade etti. Melanom dışı deri kanserlerinin dünyada en sık görülen kanser türü olduğunu ve yılda yaklaşık 1 milyon civarında yeni olgu tespit edildiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Pertevniyal Bodamyalızade, diğer deri kanseri türlerinin yaşam süresince gelişme riskinin yüzde 30 ila yüzde 10 civarında olduğunu söyledi.

Güneş cildi yaşlandırıyor

Bodamyalızade, son yıllarda sık tatile gitme, solaryuma girme gibi alışkanlıklarla birlikte giyinme alışkanlıklarının da değişmesinin güneş ışınlarına maruz kalınma ve güneşe bağlı gelişen deri kanserleri oranının artmasına yol açtığını vurguladı. Bodamyalızade, bu artışın bir diğer nedeninin de ozon tabakasının incelmesiyle dünya yüzeyine ulaşabilen zararlı güneş ışınlarının artması olduğuna dikkat çekti. Güneş ışınlarının zararlarına açık olmanın, deri kanserlerine yol açmanın yanı sıra cildin normalden önce yaşlanmasının da en önemli nedeni olarak gösterildiğini söyleyen Bodamyalızade, bu durumun olası sonuçlarını şöyle sıraladı:
“Güneş yanıkları gelişebilir, deriniz normalden erken yaşlanabilir, cildinizde lekeler oluşabilir, deride kuruma, kalınlaşma ve mat bir görünüm meydana gelir,ince kırışıklık ve çizgilenmeler artar, deriye ait bağışıklık sistemi zayıflar ve deri kanserlerine zemin hazırlanır.“

"Güneşli iklim bölgelerinde yaşayanlar risk altında"

Bodamyalızade, risk grubundaki kişileri ise şöyle sıraladı:
“Açık tenli, yeşil gözlü, kızıl-sarı saçlı, çilli veya kolaylıkla güneş yanığı gelişebilen cilt tipine sahip kişiler, çocuklar, uzun süre veya aralıklı olarak yoğun güneş ışığına maruz kalmış kişiler, ailesinde cilt kanseri olan kişiler, anormal görünümlü ve çok sayıda beni olanlar, güneşli iklim bölgelerinde yaşayanlar ve çoğunlukla açık havada çalışanlar.”

"Güneş kreminiz hem UVB Hem UVA içermeli"

Yrd. Doç. Dr. Pertevniyal Bodamyalızade, ideal bir güneşten koruyucunun iki temel özelliğinin hem UVB hem de UVA ışınlarından deriyi koruması ve kozmetik olarak kabul edilebilir bir yapıya sahip olması olduğunu ifade etti. İyi bir güneş kreminin özelliklerini anlatan Bodamyalızade, “Etiketinin üzerinde ‘geniş spektrumlu’ ibaresi bulunan ve koruma faktörü (SPF) 30 veya üzerinde olan kremler kullanılmalıdır, suya, terlemeye dayanıklı olmalıdır. Kaşıntı, kızarıklık, yanma gibi sorunlara yol açmamalı, yağlanma ve komedon gelişimi oluşturmamalıdır. Cilt yüzeyinde opak-beyaz görünüm oluşturmamalıdır. Güneşe çıkmadan 20-30 dakika önce sürülmeli ve en az 2 saat sonra tekrar uygulanmalıdır“ dedi.

Güneşlenirken bunlara dikkat

Cilt sağlığı açısından önerilebilecek hiçbir güneşlenme şekli bulunmadığını vurgulayan Dermatoloji Uzmanı Bodamyalızade, ancak mutlaka güneşlenmek isteyenlere şunları önerdi:
“Güneş ışınlarının en dik olduğu 10.00-16.00 saatleri arasında güneşlenmekten kaçınılmalıdır. Güneş ışığının göze olası etkileri sebebiyle mutlaka ultraviyole ışınlarından koruyucu özelliği olan bir güneş gözlüğü kullanılmalıdır. Cilde sürülen deodorant, kolonya veya parfüm gibi bazı kozmetikler güneşin de etkisiyle uygulandıkları bölgede leke oluşumuna yol açtıkları için bu tür ürünler cilde asla sürülmemelidir. Başta bazı antibiyotik ve ağrı kesiciler olmak üzere kullanılan ilaçların cildin güneşe karşı hassasiyetini artırabileceği, güneş alerjisi ve güneş yanıklarına yol açabileceği unutulmamalıdır.“ 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Bu kez sulama kanalında obruklar oluştu Konya’nın Çumra ilçesinde bulunan toprak kanal olarak devam eden Çarşamba kanalı içerisinde 3 ayrı obruk oluştu. Obrukları inceleyen Konya Teknik Üniversitesi Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fetullah Arık, çevredeki vatandaşların çok yakınına gelmemelerini, başka yerlerde de çökmeler olabileceğini, dikkatli olunmasını ve kanal içerisine girilmesi gerektiğini söyledi. Yağışların azlığı ve kuraklık Türkiye’yi etkilemeye devam ediyor. Tarımın başkenti olarak bilinen Konya Ovası’nda ise başta Çumra ilçesi ve çevre ilçeler ile illerde obrukların oluşumu her geçen gün çoğalıyor. Konya Ovası’nda iklim değişikliği ve şuursuz tarımsal sulama nedeniyle yer altı su seviyesinde geçtiğimiz aylarda 20 metreye kadar düşüşler kayıtlara geçti. Kayıt dışı kullanılan kuyuların takibi yapılamaması ve vahşi sulama sonrası yer altı su kaynaklarında 50 metreye kadar çekilme meydana gelirken, ovanın kuzey bölgesinde ise 400 metreye kadar açılan kuyulardan su çıkmadığı belirlendi. Konya’nın Çumra ilçesi bulunan Çarşamba kanalı olarak bilinen Çumra Sulaması Ana İletim Kanalı olan Apa Alemdar İsale Kanalının 3 farklı noktasında obruk oluştu. Çökmeyi fark eden mahalle sakinleri durumu yetkililere bildirdi. Yapılan ihbar üzerine olay yerine DSİ Konya 4. Bölge Müdürlüğü ekipleri sevk edildi. Oluşan obrukların incelenmesi ve önlem alınması için güvenlik önlemleri alındı, Apa Barajından su çıkışı düşürüldü. Gökhüyük, Doğanlı ve Dineksaray Mahalleri yakınlarında oluşan obruklarda incelemelerde bulunan Konya Teknik Üniversitesi Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fetullah Arık, "Bölge içerisinde zaten şu anda içinde bulunduğumuz alan İnsuyu formasyonu dediğimiz formasyonun olduğu bölge. Bu İnsuyu genellikle suyla karşılaştığı zaman çözünebilir nitelikte birimlerden oluşuyor. Buradaki kanal aslında Çarşamba çayının güzergahı üzerinde Çarşamba Çayı’nın olduğu yerde toprak kanal şeklinde devam ediyor. Uzun geçen kurak geçen kış mevsiminden sonra sular geldiği zaman da tabii ki alttaki Çarşamba çayının altındaki gevşek tutturulmuş malzeme içerisindeki çatlaklar biraz daha genişlemiş ve alttaki boşluklara doğru hareket etmiş. Bu alttaki zaten var olan boşluğun üstteki malzemenin taşınması taşınamaması sonucu çökmesini gösteriyor. Yani bölgedeki kuraklığın en önemli göstergelerinden birisi. Bu havza içerisinde bu tarz çöküntüler özellikle yağışlardan sonra meydana geliyordu. Yoğun yağışlardan sonra burada da su akışıyla meydana gelmiş olması benzer bir görüntüyü ortaya çıkarıyor" dedi. Çevre halkına uyarılarda bulunan Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Arık, "Çevredeki vatandaşlar incelemek için de olsa çok yakınına gelmesinler. Zira çatlakların devamı var. Daha güneydeki göçüklerde aynı şey var. O yüzden şu anda zaten Devlet Su İşleri konuya müdahale ediyor. Bunlar doldurulduktan sonra belki buraya gelinebilir. Tabii vatandaşlar, bunun dışında başka yerlerde de çökmeler olabilir kanal içerisine girmemelerini öneririz. Bu bölge içerisinde biz Konya AFAD İl Müdürlüğüyle birlikte yürüttüğümüz proje çerçevesinde çalışmalarımızı tamamladık ve duyarlılık haritamızı oluşturduk. Burası yüksek duyarlı alanlardan bir tanesi ve bölge içerisinde zaten yakınlarda hemen en eski obruklardan birisi olan Gökhüyük Obruğu bulunuyor. Gökhüyük obruğunun dışında bölgede Çumra Apa bölgesi obrukları vardı geçmişte. Dolayısıyla bura da obruk açısından en azından potansiyel arz eden bir yer. Dolayısıyla burada obruk oluşumuyla ilgili, doğal şartları değiştirme şansımız yok ama kullanımıyla ilgili bir takım önlemler alınabilir" diye konuştu.