GÜNDEM - 21 Ağustos 2018 Salı 17:42

Hadi sorusu ipucu: Varna ve Sofya nerede? Varna ve Sofya'nın tarihi (21 Ağustos 2018)

A
A
A
Hadi sorusu ipucu: Varna ve Sofya nerede? Varna ve Sofya'nın tarihi (21 Ağustos 2018)

Hadi sorusu ipucu: Varna ve Sofya nerede? Varna ve Sofya'nın tarihi (21 Ağustos 2018) Hadi bilgi yarışmasının bu akşamki ipucusu duyuruldu. Yayınlanan ipucu bu akşam yarışmaya katılacak yarışmacılar için çok önemli. Bu akşamki Hadi sorusu için Varna ve Sofya ipucu olarak verildi. Peki, Varna ve Sofya nerede? Varna ve Sofya'nın tarihi.. İşte aradığınız yanıtlar..

Hadi sorusu ipucu: Varna ve Sofya nerede? Varna ve Sofya'nın tarihi (21 Ağustos 2018)Hadi bilgi yarışmasının bu akşamki ipucusu duyuruldu. Hadi sorusu için ipucu, sosyal medya üzerinden yayınlandı. İlgiyle takip edilen canlı para ödüllü bilgi yarışması Hadi, AppStore ve Google Play üzerinden oynanıyor. Yarışma hergün saat 20.30'da, Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri ise 12.30 ve 20.30'da düzenleniyor. Yarışmaya katılanlar canlı olarak sorulan sorulara cevap veriyor. 12 soruya da doğru cevap veren katılımcılar büyük ödülü aralarında paylaşıyor. Yayınlanan ipucu bu akşam yarışmaya katılacak yarışmacılar için çok önemli. Bu akşamki Hadi sorusu için Varna ve Sofya ipucu olarak verildi. Peki, Varna ve Sofya nerede? Varna ve Sofya'nın tarihi.. İşte aradığınız yanıtlar..

Hadi sorusu ipucu: Varna ve Sofya nerede? Varna ve Sofya'nın tarihi (21 Ağustos 2018)

VARNA NEREDE? VARNA'NIN TARİHİ

Varna Bulgaristan'ın Karadeniz kıyısında bir şehridir. 3.818 km² yüzölçümüne sahip ilin nüfusu 462.013 kişidir. Varna ilinin 12 belediyesi vardır. Varna'nın Bulgaristan'ın başkenti Sofya'ya uzaklığı yaklaşık 443 kilometredir. Varna ilinin idâri merkezi olup Bulgaristan'ın en büyük limanı burada bulunmaktadır. 1391'den 1878'e kadar Osmanlı idaresinde idi.

Şehrin en önemli geçim kaynağı turizm ve limancılıktır. Zlatni Pjasǎci kum plajı ile Aziz Konstantin ve Elena gibi önemli plajları mevcut olup her yaz yüzbinlerce turist çekmektedir.
Bulgaristan,'ın en gözde turizm şehri olan Varna nüfusu, her yaz konuk ettiği yerli ve yabancı turist sâyesinde yaz dışındaki nüfusun 4 katını geçmektedir. Bu sayede turizmin gözdesi olan Varna aynı zamanda Bulgaristan'ın en pahalı ve Sofya'dan sonra en büyük şehridir. Varna'da toplam 6 adet üniversite bulunmakta ve bu üniversiteler birçok yabancı öğrenciye ev sahipliği yapmaktadır. Aynı zamanda Bulgaristan Askeri Denizcilik Akademisi, Bulgaristan Bilim Merkezi'ne bağlı olan gemi hidrodinamik enstitüsü, okeloji enstitüsü de Varna'da bulunmaktadır. Bu sayede şehrin gelir kaynağı turizm sektörü, üniversiteler ve gemi inşa sanayiidir.

BULGARİSTAN'IN DENİZ BAŞKENTİ: VARNA

Varna'nın tarihi.. Şehir Türk tarihine II. Murad komutasındaki Osmanlı ordusunun 1444 yılında Macaristan ve Lehistan Krallıklarının başını çektiği Haçlı Ordusu'na karşı zafer kazandığı Varna Muharebesi ile geçmiştir. 1389'da Türk egemenliğine giren vilayet 1878 yılında Berlin Antlaşması ile özerklik kazanan Bulgaristan Prensliği'nin topraklarına katıldı. Bu devletin 1908 yılında bağımsızlığını ilan etmesiyle tamamen Türk egemenliğinden çıktı. Varna 2. Dünya Savaşı sırasında Kızıl ordu tarafından işgal edildi. Varna'nın adı 1950 yılından sonra ülke sınırlarını aşarak öncelikle Karadeniz ülkelerine ve Balkanlara daha sonra da Doğu Avrupa'ya yayıldı. Kent önemini arttırırken Sovyerler Birliği lideri Joseph Stalin'in adı şehre verildi ve 1949 ile 1956 yılları arasında Varna, Stalin diye adlandırıldı. Varna, 1989 yılına kadar batıya seyahat ermesi yasak olan Doğu Avrupalılar için popüler bir merkez haline geldi. Varna'nın, Türkiye'den Bayburt ile kardeş şehir antlaşması vardır.

Hadi sorusu ipucu: Varna ve Sofya nerede? Varna ve Sofya'nın tarihi (21 Ağustos 2018)

SOFYA NEREDE? SOFYA'NIN TARİHİ NEDİR?

Sofya nerede? Bulgaristan'ın başkenti ve en büyük şehri. Nüfusu yaklaşık 1,3 milyon kişidir. Balkan Yarımadasının merkezinde, Bulgaristan'ın batısındaki Sofya Havzasında yer alır.
Sofya Vadisi'nin büyük bir alanını kapsayan şehrin kuzeyinde Sıra Dağlar (Stara Planina), doğusunda ve güneydoğusunda Sredna Gora, güneyinde ve güneybatısında Vitoşa dağı, batısında ise Lülin, Viskâr ve Çepın dağları bulunur. Şehir, İskar Nehrinin ve soldaki kollarının şeritleri üzerine kuruludur.
Sofya'nın tarihi eski çağlara uzanır. 8. – 7. yüzyıllarda, bugünkü merkezin bulunduğu yerde Serdi (Sardi) adında bir Trak kabilesi yaşamış. Balkan Yarımadasında art arda zaferler kazanan Roma, Traklar'ın bağımsızlığına son vermiş. Hakimiyetleri altına aldıkları yerlerde idarî ve askeri düzen oturtmaya önem veren Romalılar, bu şehre Serdika adı vermişlerdir. Böylece Serdiler'in şehri anlamına gelen Serdika, önemli ticarî ve idarî merkez olmuştur.

SOFYA GENEL BİLGİ

Doğu Roma İmparatorluğu'nun kavşak şehri olması itibarıyla Serdika, hep akınlara uğramış. Bu akınlar esnasında şehre büyük ölçüde zarar verilmiş. Şehir bir daha eski büyüklüğünü elde edememiş, yalnız kale ve bugün başkentin de adı olan Aya Sofya Kilisesi tamir edilmiştir.

6. yüzyılda, I. Justinianus zamanında, Serdika tekrar Doğu Roma İmparatorluğu'nun önemli şehri haline gelir. Bundan hemen sonra şehir, Balkan yarımadasına hücum eden Slavların akınlarına maruz kaldı ve tamamıyla Slavlaştı. 9. yüzyıllarda Bulgar hanı Krum zamanında Serdika Slav ismi olan Sredets ismini aldı ve geniş alana yayılmış olan Orta Çağ Bulgar Devleti'nin önemli askerî, siyasî ve kültür merkezi haline geldi. Kent 1018'den, İkinci Bulgar İmparatorluğu'nun kurulduğu 1185'e değin Bizans egemenliği altında kaldı.

14. yüzyılda Bulgar Devleti'nin Osmanlı hakimiyeti altına girmesiyle, Sofya da 1382'de Osmanlıların eline geçti ve Rumeli beylerbeyi buraya yerleşti. Sredets şehri, 14. yüzyılın sonlarından 19. yüzyılın sonuncu çeyreğine kadar Osmanlı Devleti'nin egemenliği altında kaldı. Bu arada 14. yüzyılın sonlarında şehir Sofya ismini alır.
Bazı belgelere göre Osmanlılar'ın eline geçtiği yıllarda şehir güzelliğiyle meşhur olup Osmanlı'nın büyük hayranlığını kazanmıştır.

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'da, 4 Ocak 1878'de Rus orduları tarafından Osmanlı egemenliğinden kurtarıldıktan sonra, 3 Nisan 1879 tarihinde Bulgaristan'ın başkenti olarak ilan edildi. O dönemde Sofya, savunma tesisatı kuvvetlendirilmiş, meslek ve ticarî bakımdan iyi gelişmiş, zengin bir şehirdi.
Osmanlı hakimiyetinin sona ermesinden sonra, coğrafi konumundan ve ekonomik gelişmeye elverişli olduğundan dolayı, Bulgaristan'ın başkenti ilan edilen şehrin altyapısının gelişmesine ulusal önem verilmiş. Şehirde çok sayıda bulunan arkeolojik anıtlar, sanat eserleri ve savunma tesislerı, eski Serdika'nın önemli ve gelişmiş bir merkez olduğunu ispatlamaktadır.

Sofya, II. Dünya Savaşı sırasında, Almanların işgal ettiği kent, 1943 yılının sonlarında ve 1944 yılının ilk zamanlarında Müttefik uçakları tarafından bombalandı. 1944'te Sovyet Kızıl Ordu birlikleri tarafından kurtarıldı. Sovyet işgalinin bir sonucu olarak, Nazi Almanyası'nın müttefiki olan Bulgaristan hükümeti devrildi.
Bulgaristan'da 1946 yılında bir Halk Cumhuriyeti kuruldu. Bulgaristan Cumhuriyeti'nde kentin görünümünde önemli değişiklikler oldu. Sofya'nın nüfusu ülkenin diğer kesimlerinden aldığı göçler nedeniyle arttı. Tüm yeni yerleşim alanları Druzhba, Mladost ve Lyulin gibi kentin eteklerinde inşa edilmiştir.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Milyonlarca liralık vurgun yapan şebekenin çökertildiği operasyonda 7 tutuklama Araç satmak isteyen 55 vatandaşı "senet hilesiyle" milyonlarca liralık dolandıran şahıslara yönelik Çorum merkezli 5 ilde düzenlenen operasyonda gözaltına alınan şüphelilerden 7’si tutuklandı. Edinilen bilgiye göre, Çorum il Emniyet Müdürlüğü Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri tarafından, internet üzerinden araçlarını satmak için ilan veren vatandaşları ağına düşüren ve satın almak istedikleri araçların ücretinin bir kısmını güvenli ödeme ya da elden ödeyip, geri kalan tutarı ise senet düzenleyip ödeme yapmayan şebekeye yönelik çalışma başlattı. Ekipler tarafından yürütülen çalışmalar neticesinde, şüphelilerin devri alınan araçların kaydını kendi aralarında ya da üçüncü şahıslara devrettiği, bu yöntemle elde ettikleri gelirleri kendilerine ait şirketler üzerinden akladıkları tespit edildi. Şebekenin yöntemiyle toplam 55 araç sahibini dolandırdığını belirleyen ekipler, MASAK’tan temin edilen raporlarda şüphelilerin banka hesaplarında 2025 yılı içerisinde tam 45 milyon TL’lik işlem hacmi bulunduğu ve bu paranın 15 milyon TL’lik kısmının şirketler üzerinden aklandığını belirledi. Düğmeye basan ekipler, Çorum merkezli Kırıkkale, Kırşehir, Yozgat ve Ankara’da belirlenen adreslere eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyon kapsamında 14 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelilerin suçtan elde ettikleri değerlendirilen ve piyasa değeri yaklaşık 46 milyon 500 bin TL olan 58 araca ve 2 taşınmaza da el konuldu. Gözaltına alınan 14 şüpheli, emniyetteki işlemlerin ardından Çorum Adliyesi’ne sevk edildi. Hakim karşısına çıkartılan şüphelilerden 7’si tutuklanırken, 7’si ise adli kontrol adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Karabük Bakan Tunç: "Adaleti sadece köhne binalardan kurtarmadık, darbecilerin ve vesayetçilerin kontrolünden kurtardık" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Karabük Adalet Sarayı’nın temel atma töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye genelinde 395 müstakil adalet binası inşa ettiklerini belirterek, adaletin sadece fiziki mekanlarla değil vesayetçi ve darbeci anlayışlardan arındırılarak milletin yargısı haline getirildiğini söyledi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Karabük’te yapımı gerçekleştirilecek Adalet Sarayı’nın temel atma törenine katıldı. Törende konuşan Tunç, AK Parti iktidarları döneminde Karabük’ün önemli yatırımlar aldığını belirtti. Bakan Tunç, Karabük’ün eğitimden sağlığa, ulaşımdan kamu hizmet binalarına, sanayi tesislerinden altyapı projelerine kadar birçok önemli esere kavuştuğunu ifade ederek, "AK Parti iktidarlarıyla Karabük’ümüz çok önemli yatırımlar aldı, birçok esere sahne oldu. Türkiye genelinde olduğu gibi eğitimden sağlığa, ulaşımdan kamu binalarına, kamu hizmet yapılarından sanayi tesislerine varıncaya kadar Karabük’ümüz çok büyük eserlere kavuştu. Bugün de bunun devamını sağlamış oluyoruz" dedi. Adalet sarayının Karabük için önemli bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan Tunç, göreve geldikleri ilk günden itibaren çalışmaların başlatıldığını belirterek, "Kamu hizmet binalarımızdan bir eksiğimiz vardı. Adalet binamızın bir an önce yapılması noktasında valimiz ve milletvekillerimiz, Bakanlığımızın ilk günlerinde ‘hayırlı olsun’ ziyaretine gelir gelmez, memleketimize bir adalet binası kazandıralım dediler. Biz de ilk günden itibaren hemen proje çalışmalarına başladık" ifadelerini kullandı. Bakan Tunç, adalet sarayının yapım sürecine ilişkin ise şu bilgileri paylaştı: "Saraylı binamızın temelini attıktan sonra, inşallah 600 gün süresi olan bu projeyi müteahhit firma 2 yıldan önce bitirerek Karabük’ümüze bu güzel eseri kazandıracak. Böylece adalet hizmetlerinin daha uygun bir mekânda, adaletin makamına yakışır bir şekilde yürütülmesini sağlamış olacağız." Türkiye genelinde adalet altyapısına yönelik yatırımlara da değinen Tunç, "Biz bugüne kadar Türkiye genelinde 395 müstakil adalet binası yaptık. 78 olan sayı, üç yüz doksan beşe yükseldi" dedi. Sadece bina yapmakla yetinmediklerini dile getiren Tunç, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Tabii bunu söylediğimizde ‘Sadece bina mı yaptınız? Bina yapmakla adalet gerçekleşir mi?’ deniliyor. Hayır, biz sadece adalet binaları yapmakla kalmadık. Eğitimden sağlığa, üniversitelerden tünellere, limanlardan altyapı ve üstyapı projelerine kadar Türkiye’nin fiziki kalkınmasını sağlarken, ekonomik ilerlemesini de destekledik. Kamu binalarımızı da yeniledik, adaleti köhne binalardan kurtardık." Adaletin vesayetçi anlayıştan kurtarıldığını vurgulayan Tunç, "Ama biz adaleti sadece köhne binalardan ya da merdiven altı duruşma salonlarından kurtarmadık. Adaleti birilerinin arka bahçesi olmaktan, darbecilerin ve vesayetçilerin kontrolünden kurtardık ve milletin yargısı haline getirdik" şeklinde konuştu. Anayasal reformlara değinen Tunç, "Anayasada ‘darbeciler yargılanamaz’ anlayışı vardı. Sizin oylarınızla bunlar değişti. 30-40 yıl sonra 12 Eylül darbecileri ve 28 Şubat postmodern darbecileri yargı huzuruna çıkarıldı ve millet önünde hesap vermeleri sağlandı" ifadelerini kullandı. Türkiye’nin demokratikleşme sürecine dikkat çeken Tunç, terörle mücadele konusunda da kararlı olduklarını belirterek, "İnşallah terörsüz bir Türkiye’yi de hep birlikte inşa edeceğiz. Terörden kurtulacağız ve bu noktada kararlı bir çalışmamız var" dedi. Terörün sona erdirilmesine yönelik yürütülen sürece de değinen Tunç, "İnşallah terörün sona erdirilmesi ve terör örgütünün tasfiyesiyle ilgili süreci şu anda yürütüyoruz. Terör örgütü silah bırakma kararı aldı" ifadelerini kullandı. Sürecin Meclis ve devlet kurumlarının koordinasyonu içinde sürdüğünü vurgulayan Tunç, Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarına da değinerek, terörün kalıcı olarak Türkiye gündeminden çıkarılması için kararlılıkla çalışmaya devam edeceklerini söyledi. Konuşmaların ardından protokol üyelerinin katılımıyla butonlara basılarak adalet sarayının temeli atıldı.
Kastamonu Kastamonu’da vatandaşlar Filistin için ses yükseltti Kastamonu’da cuma namazı çıkışında bir araya gelen vatandaşlar, Gazze’deki insanlık dramı için İsrail’i protesto etti. İnsanlık İttifakı ve Milli İrade Platformu tarafından Kastamonu’da cuma namazı çıkışında basın açıklaması düzenlendi. Nasrullah Meydanı’nda bir araya gelen grup Filistin’de devam eden İsrail saldırılarını kınadıklarını belirterek ’barışçıl şahitlik’ çağrısını yeniledi. Grup adına konuşan TÜGVA Kastamonu İl Temsilcisi Selim Önen, "Gazze’de yaşam, ‘normalleşme’ değil, hayatta kalma mücadelesi üzerinden sürmektedir. Uluslararası hukuk, güçlüye kalkan, zayıfa verilen sus payı olmamalıdır. İnsan hakları söylemi yalnızca rahat coğrafyaların dekoru olarak görülmemelidir. Bugün Gazze’de sivillerin korunması, sağlık sisteminin ayakta tutulması, gıda ve suya erişim gibi en temel başlıklar hala tartışma konusuysa burada yalnızca bir ‘kriz’ değil, aynı zamanda uluslararası düzenin ‘itibar kaybı’ yaşanmaktadır. Bugün yaşadığımız iletişim çağında, bir çocuğun soğukta can verdiği haberini ‘akış’ içinde tüketebiliyorsak, burada bir sorun vardır. Bir toplumun ihtiyaç duyduğu ‘insani yardım’ kavramı bile süslenerek tartışmalı hale getiren ‘prosedürler’ var ise burada bir sorun vardır. Bu çağrımız bir ülkeye, bir halka, bir kuruma karşı önyargı değil; insan hayatını merkeze alan evrensel bir tutarlılık talebi içermektedir. Milli İrade Platformu ve İnsanlık İttifakı çatısı altında 400’ü aşkın paydaş sivil toplum kuruluşuyla birlikte, kamu vicdanını diri tutmak ve insanlık onurunu savunmak amacıyla barışçıl ‘şahitlik’ çağrımızı yineliyoruz" dedi.