SAĞLIK - 14 Şubat 2019 Perşembe 15:11

“Hareketsiz yaşam ve beslenme bozukluğu kalp krizi riskini arttırıyor”

A
A
A
“Hareketsiz yaşam ve beslenme bozukluğu kalp krizi riskini arttırıyor”

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Uzmanı Dr. Ümit Yüksek, “Hareketsiz yaşam ve beslenme bozukluğu kalp krizi riskini arttırıyor” diyerek, kalp krizinden koruyan önerilerde bulundu; “Sigara içmeyin, haftanın beş günü spor yapın, düzenli şekilde öğün atlamadan beslenin, hipertansiyon, kolesterol ve şeker hastalığından korunun”dedi.

Kalp damar tıkanıklığı hastalıklarının ve kalp krizinin, son otuz yılda gelişen teşhis ve tedavi yöntemleri ile artık daha az öldürücü olmasına rağmen halen dünyada ve ülkemizdeki ölümlerin birinci nedeni olarak gösterildiğini söyleyen Uzm. Dr. Ümit Yüksek, kalp damar tıkanıklığının altında yatan pek çok faktör bulunduğunu, bu faktörlerin ise pek çoğundan korunmanın mümkün olduğunu ifade etti.

Kalp krizinin belli bir yaştan sonra mutlaka kişilerin başına gelmesi beklenen bir olay olmaktan çıkabildiğini belirten Yüksek, bunun için ise sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşama ilkelerine uyum sağlamanın önemine dikkat çekti.

“Hipertansiyonun kontrol altında tutulması şart”

Kalp damar tıkanıklığı ve kalp krizinin altında yatan risk faktörlerini değerlendiren Uzm. Dr. Ümit Yüksek, yüksek kan basıncı, şeker hastalığı, kanda kolesterol yüksekliği, sigara içiciliği, ileri yaş, ailede ve özellikle de birinci derece akrabalarda kalp damar tıkanıklığı öyküsünün olması, hareketsiz yaşam ve kötü beslenmenin kalp krizini tetikleyen en önemli risk faktörleri arasında olduğunu belirten Uzm. Dr. Ümit Yüksek “İleri yaş ve ailede kalp damar tıkanıklığı öyküsü bulunmasına etki edemeyiz. Ancak bunun dışındaki bütün riskleri kontrol altına alabiliriz. Kan basıncının 14 ile 9’un üzerinde seyretmesi uzun dönemde kalp damar tıkanıklığı riski oluşturur. Bu nedenle kan basıncının bu değerin altında tutulması çok önemlidir. Kan basıncı yüksekliği bazen hiçbir belirti vermeyebilir. Bu nedenle mutlaka otuzlu yaşlardan itibaren kan basıncını ölçtürmek gerekir. Kişinin hipertansiyonu varsa gerektiğinde anti-hipertansif ilaçlarla kişinin kan basıncının bu değerlerin altına düşürülmesi gerekir. Tuzsuz diyet de kan basıncı değerinin düşmesine yardımcı olabilir” dedi.

“Şeker hastalığı da kalp krizi nedeni olabilir”

Sadece hipertansiyon hastalarının değil, kan basıncı normal düzeyde seyreden kişilerin de ileri yaşlarda hipertansiyon hastası olmamak için tuz tüketimini günde en fazla 5 gramla sınırlandırmaları gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Ümit Yüksek, yemeklere tuz eklenmemesi, tuzlu peynir veya patates cipsi gibi aşırı tuzlu yiyeceklerden uzak durulması gerektiğini belirtti.

Pek çok organı olumsuz etkileyen şeker hastalığının kalp damarlarında tıkanıklığa neden olarak kalp krizi riskini arttırabildiğini ifade eden Uzm. Dr. Ümit Yüksek şöyle devam etti: “Kilo fazlası bulunan, özellikle de bel çevresi fazla yağlanmış veya ailesinde şeker hastalığı olan kişilerin mutlaka kan şekeri ölçümlerini düzenli şekilde yaptırması önemlidir. Kişilerin şeker ölçümleri sınırdaysa veya insülin direnci saptanmışsa, ilerde şeker hastalığı gelişme ihtimali yüksektir. Bu durumdan sağlıklı beslenme önerilerine uyum sağlayarak ve günde otuz dakika olmak üzere haftada en az beş gün yürüyüş veya benzeri spor yaparak korunmak mümkündür. Böylece kalp krizi riski de azaltılmış olur”dedi.

“Kolesterol yüksekliği kalp krizi için tetikleyici bir faktördür”

Son yıllarda ülkemizde çok sıkça tartışma konusu olan kolesterol yüksekliğinin de kalp krizi için tetikleyici bir faktör olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Ümit Yüksek, kolesterolün yüksek olması durumunda kalp krizi riskinin ortalama üç kat arttığını belirtti. “Kolesterol türleri içinde en tehlikelisi, küçük yoğun kolesterol olarak bilinen LDL kolesteroldür” diyen Uzm. Dr. Ümit Yüksek şöyle devam etti: “Küçük yoğun kolesterolün ardından risk nedeni olan trigliserid yüksekliği ve iyi kolesterol diye bilinen HDL düşüklüğü gelir. Bu değerler normal değer aralıklarının dışında ise bazen ilaç kullanımı da gerektirir. Bu durumdaki kişiler mutlaka sağlıklı beslenmeli ve hayatına hareket katmalıdır. Kolesterolün düzeltilmesi ile kalp krizi riski de düşürülmüş olacaktır. Kolesterol ilaçlarının zannedildiği gibi kötü yan etkileri yoktur. Kalp krizi riskini azaltmak başta olmak üzere faydaları kesinlikle risklerinden fazladır”dedi.

Erken yaştaki kalp krizinin ana sebebi ”Sigara”

Sigaranın özellikle erken yaştaki kalp krizinin ana sebebi olarak görüldüğünü söyleyen Uzm. Dr. Ümit Yüksek, kalp krizi geçirmeyi veya bir tür kansere ya da akciğer hastalığına yakalanmayı beklemeden bırakılması gerektiğini belirtti. Nikotin bağımlılığının uyuşturucuya benzer derecede kuvvetli bir bağımlılık olduğunu söyleyen ve kişilerin sigarayı bırakana kadar denemeye devam etmesinin önemine dikkat çeken Yüksek “40 yaşından sonra kalp krizi riski ikiye katlanmaktadır. O yüzden 40 yaşından önce kalbiniz için bir check-up yaptırmanızda fayda vardır. Ailenizde erken yaşta kalpten ölüm varsa, kolesterolünüz çok yüksekse, çok kiloluysanız veya aşırı sigara içiyorsanız check-up’ı daha da erken yaptırmanız gerekmektedir. Damarlarınızda tıkanıklık saptanmasa bile önerilere uymanız bundan sonraki kalp krizi riskinizi azaltacaktır”dedi.

 Hareketsiz yaşam ve beslenme bozukluğu kalp krizi riskini artırmaktadır”

Hareketsiz yaşam, beslenme bozukluğu ve obezitenin modern çağda kalp krizi riskini arttıran önemli faktörler arasında yer aldığını, artık pek çok kişinin oturarak çalıştığını, evden alışveriş yaptığını ve dolayısıyla gün içindeki hareketlerinde azalma görüldüğünü belirtti. Bu durumla birlikte kişilerin beslenme düzeninde de eskisine göre çok değişiklik görüldüğünü söyleyen Uzm. Dr. Ümit Yüksek sözlerine şöyle devam etti: “Artık sulu ev yemekleri yerine öğlenleri hızlı tüketilen yemekler tercih edilmektedir. Akşamları ise eve geç gidilip, geç saatte yemek yenmektedir. Ayrıca pek çoğumuz kahvaltı yapmak yerine iş yerinde unlu mamülleri atıştırarak kahvaltıyı geçiştirmekteyiz. Tüm bunlar kalp damarlarının tıkanmasına davetiye çıkarmaktadır. Bunun sonucunda da maalesef genç yaşta kalp krizi vak'aları ile karşılaşılmaktadır”dedi.

“Haftada beş defa yapılan spor ile beş yıl içinde kalp krizi geçirme riski yüzde 30 azalmaktadır”

Güne mutlaka kahvaltı yapılarak başlanması gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Ümit Yüksek, kahvaltı öğününde unlu ve şekerli gıdalardan uzak durulması gerektiğini belirtti. Şeker hastası dışındaki kişilerin arada sürekli bir şeyler atıştırmaktan vazgeçmesi gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Ümit Yüksek, toplam üç öğünün yeterli olduğunu söyledi. Uzm. Dr. Ümit Yüksek şöyle devam etti: “Akşam öğünü en geç sekizden önce tamamlanmalıdır. Bunun sebebi metabolizmanın o saatten sonra kendini uykuya hazırlaması ve yavaşlamasıdır. Öğlen yemeğinin dışarıda veya iş yerinde yenmesi gerekiyorsa yine sulu yemeklerin tercih edilmesi önemlidir ve hızlı yemekten kaçınılmalıdır. Yemeklerde en sağlıklı yağ olan zeytinyağı tercih edilmelidir. Öğünlerde ekmeği iki dilimle sınırlamalı ve beyaz ekmekten kaçınılmalıdır. Saf çavdar ekmeği veya tam buğday ekmeği tercih edilmelidir. Gün içinde ise sürekli oturarak çalışan kişiler mutlak suretle günlük en az otuz dakika orta tempolu yürüyüş veya buna eşdeğer spor yapmalıdır. Haftada beş defa yapılan spor ile beş yıl içinde kalp krizi geçirme riski yüzde 30 azalmaktadır”diye sözlerine son verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Karabük KBÜ’de yapay zeka toplantısı Karabük Üniversitesi (KBÜ) Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık, yapay zeka alanında çalışma yürüten akademisyenlerin katılımı ile bir toplantı yaptı. KBÜ Senato Toplantı Daosı’nda Rektör Kırışık başkanlığında yapay zeka alanında yapılan çalışmaları değerlendirmek ve gelecek projeleri planlamak amacıyla yapılan toplantıya; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Rakıp Karaş, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Düğenci, Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörü Doç. Dr. Caner Özcan, Bilgi İşlem Daire Başkanı Dr. Öğretim Üyesi İsa Avcı ile üniversitenin çeşitli akademik birimlerinde görevli yapay zeka alanında çalışmalar yürüten akademisyenler katıldı. Toplantıda, KBÜ bünyesinde yapay zeka alanına ilişkin projeler üretilmesi, sektörel iş birlikleri ve farklı üniversiteler ile ortak çalışmalar gerçekleştirilmesi konuları ele alındı. Ayrıca Karabük yerelinde ve Batı Karadeniz’deki üniversitelerle iş birliği oluşturmak ve yeni projelere öncülük etmek hedefleniyor. Bu kapsamda, alt çalışma grupları oluşturularak diğer üniversitelerle de iletişim kurulacak, projelerin belirlenmesi ve planlanması gerçekleştirilecek. Farklı kurumların ihtiyacı olan projelerin oluşturulması sağlanacak ve Karabük Üniversitesinin yapay zeka alanındaki misyonu ve vizyonu belirlenerek yeni projelerin oluşturulması ve altyapının sağlanması çalışmaları gerçekleştirilecek. KBÜ Rektörü Kırışık, yapay zekanın; eğitim, teknoloji, sağlık ve sosyal alanlardaki yenilikleri ve gelecek vizyonunu ele almak için önemli bir fırsat olduğunu belirtti. Yapay zeka sayesinde gelecekte dünyanın bambaşka bir hale geleceğini aktaran Kırışık, "Yapay zekanın bütün sahaları tutacağını, her sahaya tam bir kontrol ve baskı oluşturacağını öngörüyorum. Bildiğiniz gibi üniversitemiz, Yıldız Teknik Üniversitesinde Mart ayında gerçekleştirilen yapay zeka konulu toplantıda Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) aldığı kararla yapay zeka, dijitalleşme ve büyük veri alanlarında yeni lisans ve ön lisans programlarının açılacağı üniversiteler arasında yer aldı. Geleceğin nasıl şekilleneceği yapay zeka ve dijital dönüşüm sürecinin neler getireceği ile ilgilidir. Bu anlamda Üniversitelerimizde öğrencilerimize çağın ihtiyaçlarına uygun olarak eğitim imkanları sunmak büyük önem taşıyor. Bu alanda yapılan çalışmalar, verilen eğitimler ve yetiştirilen insan kaynağı ülkemize büyük katkılar sunacak, ülkemizin dijital dönüşümüne destek olacaktır. Karabük Üniversitesi olarak birçok farklı alanda yapay zeka uygulamalarına ilişkin çalışmalar yürütmeye, ülkemize ve insanlığa faydalı olmaya, öğrencilerimize ileri teknoloji ve dijitalleşme alanlarında güçlü bir eğitim ve kariyer fırsatı sunmaya devam edeceğiz" dedi. Toplantının sonunda yapay zeka alanında KBÜ’de görevli bilişim personelleri ile birlikte ortak bir vizyon oluşturma, bu alandaki gelişmeleri teşvik etme, açılacak bölümler konusunda yol haritasını belirleme, çalışma grupları ile yapılacak işlemler ve adımlar konuşuldu. Akademisyenler bu tür etkinliklerin teknoloji alanındaki ilerlemeye katkı sağlamaya devam edeceğine inandıklarını dile getirdiler.