GÜNDEM - 02 Ekim 2014 Perşembe 12:49

Hastanede skandal! Tekerlekli sandalyede doğurdu bir de...

A
A
A
Hastanede skandal! Tekerlekli sandalyede doğurdu bir de...

İzmir’de 6,5 aylık hamile genç kadın, doktor olmadan tekerlekli sandalyede kendi başına doğurduğunu ve hasta bakıcılar tarafından da tacize uğradığını öne sürdü.

İzmir Buca’da 6,5 aylık hamile 28 yaşındaki Fatma Öztürk, kanamalı olarak başvurduğu hastaneden ‘durumun gayet iyi’ denilerek geri gönderildi. Ancak genç kadın 3 saat sonra fenalaşarak tekrar aynı hastaneye gitti. Sancılar içinde kıvranan talihsiz kadın önce tek kişilik yatakta başka bir hamile kadınla sırt sırta yatırıldı. Ardından doğumunun yapılması için kendisine ameliyat elbisesi giymesi gerektiğini söylendi. Ağrılar içinde elbisesini giyemeyen genç kadın hasta bakıcılardan yardım isteyince ‘Gelip üstünü değiştirmemi ister misin’ diyen bakıcı tarafında sözlü tacize uğradığını iddia etti. Sancılar içinde tekerlekli sandalyeye oturmasını söylenen genç kadın daha fazla dayanamayarak bebeğini sandalye üzerinde doğurdu. Prematüre doğan bebek başka bir hastaneye sevkedilerek 13 gün kuvözde kaldıktan sonra yaşam savaşını kaybetti. Acılı anne Fatma Öztürk ile baba Gökhan Öztürk evlatlarını kucaklarına alamadan, gözyaşlarıyla toprağa verdi.

“İŞİ TACİZE KADAR VARDIRDILAR”
Bebeğini kanaması olduğu halde iyi olduğu söylenip eve gönderildiği için kaybettiğini ileri süren Fatma Özkurt hastane çalışanları tarafından da azarlandığını savunarak şunları söyledi:
Hastaneye gittiğimde görevli doktora kanamam olduğunu söyledim, fakat beni sadece ultrasona soktu. Bana ‘Bebeğin suyu var, kalbi atıyor. Hiçbir şeyin yok, eve git’ dedi. Eve geldikten 2-3 saat sonra ağrılarla birlikte kanamam artmaya başladı. Dayanamayınca eşim ambulans çağırdı. Ambulans da beni o hastaneye götürmek zorunda olduğunu söyleyince, tekrar biz aynı hastaneye geri döndük. İçeriye girdim, acildeki doktor hala görevinin başındaydı, aynı doktordu. ‘Düşük yapıyorsun’ dedi ve beni tekerlekli sandalyeye oturtup bir hasta bakıcıyla götürmeye başladı. Eşime bile ne olduğunu anlatamadım. Yukarıya çıktık, yukarıda önüne gelen hasta bakıcısından doktora kadar herkes bana ‘Neyin var’ demek yerine beni inanılmaz şekilde azarlamaya başladılar. Gelen bağırıyor, giden bağırıyor, üstümü değiştiremiyorum. Önlük verdiler bana giymem için. Ancak ben ağrıdan sancıdan iki büklüm kaldım, üstümü değiştiremiyorum. ‘Yardım eder misiniz’ diye yalvardım. Adam benimle dalga geçer gibi, ‘Gelip üstünü değiştirmemi ister misin’ diye tacize kadar işi vardırdılar. Zorla üstümü değiştirdim, yatamıyorum, kalkamıyorum. Bana söyledikleri tek şey, ‘Sen bilirsin bizim acelemiz yok. İster yat ister yatma. İstersen sabaha kadar ayakta bekle’ dediler. Hiç kimse yardımcı olmadı.”

“BİR YATAKTA İKİ HAMİLE SIRT SIRTA YATIYOR”
Kendisini sancı odasına aldıklarını ancak orada gördüğü manzara karşısında da şaşırdığını ifade eden Öztürk “Sancı odasında bir yatakta iki hamile kadın sırt sırta yatıyorlar. Beni de bir bayanın yanına yatırdılar yanlamasına, bir müddet sonra yanımdaki bayanı kaldırdılar. Benim sırtüstü yatmamla beraber suyum patladı. Sonra ben korkudan çığlık attım. Çünkü anlamadım suyumun patladığını. Hiç kimse ilgilenmiyor. Beni yatağın üstüne attılar, herkes başka bir odada keyfinin derdinde, çayının kahvesinin başında. Biz orda çığlık atıyoruz ama dönüp suratımıza bakan bile yok. Sonra doktor ya da asistan kim olduğunu bilmiyorum, bir erkek geldi yanıma. Ve çığlık attığım için bana bağırmaya başladı. Suyumun geldiğini de bilmediğim için ben bebek geldi zannettim. Bana ‘Çeneni kapat, çok bağırıyorsun, ne biçim insansın. Sürekli bağırıp yardım istiyorsun, sussana biraz sen kapatsana şu çeneni’ dedi. Ben yardım istedikçe onlar beni azarlamaya başladılar” diye konuştu.

“ARAMIZDA KORDON BAĞI, KANLAR İÇİNDE YERDEYDİ”
Hastane çalışanlarından sürekli azar işitmesi sebebiyle en sonunda dayanamayarak gözyaşları içinde ağlamaya başladığını anlatan Öztürk yaşadığı dehşet verici anları şu sözlerle anlattı: “Ben ağlamaya başlayınca başımdaki adam göz ucuyla dönüp bana baktı ve ‘Kalk buradan’ dedi. Zorla kalktım. ‘Geç sandalyeye otur’ dedi ve tekerlekli sandalyeye oturdum. Bana ‘bacak bacak üstüne atacaksın’ dedi. Ben çocuğun kafası çıkmaya başladığı için bacak bacak üstüne atamadım. ‘Çocuk geliyor, atamıyorum’ dedim. Ben öyle deyince ‘Sen benden iyi mi bileceksin, kapat çeneni. Çok biliyordun, o zaman niye geldin hastaneye’ dedi. En son bacaklarımı birbirine birleştirmeye çalıştım ama ben birleştiremeden çocuk direk çıktı. Ben sandalyedeyim, aramızda kordon bağı var. Çocuk yere düştü ve her yer kan gölüne döndü. Ben öylece kalakaldım. Çocuğa bakıyorum, kendime bakıyorum. Ben sadece bana ‘Senin Allah belanı versin. Senin gibi geri zekalılar yüzünden biz böyle pisliklerle uğraşıyoruz. Aptal insan ben sana demedim mi bacaklarını kapat diye’ dediklerini duydum. Ben hiçbir şey söyleyemedim. Sonra çocuğu birisi eline aldı. Ben öylece bakarken geldiler, kordon bağını kestiler. Ucuna mandal taktılar ve çocuğumu yok ettiler. Ben çocuğumu görmedim bile. Hangi odaya aldılar, başka hastaneye mi sevk ettiler, hiçbir şey bilmiyorum. Her şey bittikten sonra beni doğum masasına aldılar. Ben bir buçuk saat doğum masasında boş boş yattım. Yardım istiyorum gelen sadece bakıp gidiyor. Hiçbir açıklama, hiçbir müdahale hiçbir şey yapmadılar. Öyle yattım bir müddet ve en son birisi geldi ve ‘Kalk hadi git sen aşağıya’ dedi. Bir hastabakıcı geldi beni tekrar tekerlekli sandalyeye oturttu. Odaya götürdüler ve doğum denilen şey böylelikle bitti.”

“KENDİ KENDİME SANDALYEDE DOĞURDUM”
Tüm bunları yaşarken ortada doktor görmediğini söyleyen talihsiz kadın, sadece çıkışı verilirken bir bayan doktorun imzalı kaşesini gördüğünü belirtti. Kendisiyle hiç kimsenin ilgilenmediğini yineleyen Öztürk, “Ben kendi kendime sandalyenin üzerinde doğurdum. Yukarıdaki o erkek sürekli bana bağıran çağıran kişi doğum yaptıktan sonra dönüp bana şöyle bir baktı ‘Aslında ben seni yatakta doğurtacaktım ama hadi bir sandalyeye alayım dedim’ diyerek benimle alay etti. Kan kaybından ölüyor da olsam o an bir anne olarak çocuğumu görmem gerekti. Çünkü düştüğünü gördüm. Öldü mü ölmedi mi kimse bir açıklama yapmıyor, ilgilenmiyordu” şeklinde konuştu.

“ONDAN BANA KALAN MEZARDAN GETİRDİĞİM TAŞLAR”
Bir ay içinde hem doğumu hem ölümü hem de lohusalığı yaşadığını belirten Öztürk, “ Ben şu an ne yaşadığımı bilmiyorum. Ben bir bebek annesi miyim? Doğurdum mu kaybettim mi, bilmiyorum. Sadece tek bildiğim ondan bana kalan tek şey ufak bir çanta, mezarından getirdiğim birkaç taş, kablolarla çektiğim bir iki fotoğraf. Başka hiçbir şey yok” dedi.

“BEN BAYRAMDA OĞLUMU KURBAN ETSİNLER DİYE GÖTÜRMEDİM”
Hastanelerin kasaphane olmadığını ve insan muamelesi görmediklerini söyleyen talihsiz kadın Fatma Öztürk yetkililere şöyle seslendi: “İnsanlarla ilgilendiklerinin farkına varsınlar. İnsana insan gibi muamele yapsınlar. Orası kasaphane değil. Ben Kurban Bayramı’nda kendimi kestirmek için ya da oğlumu onlara kurban adamak için götürmedim oraya. Ben doğum yapıp onunla birlikte yaşamak için gittim. Lütfen artık birilerinin hastanenin hastane olduğunu hatırlatmasını istiyorum. Benim tek isteğim bu. “
Bebeğini kucaklarını almayı beklerken mezara koyduklarını ifade eden baba Gökhan Özkurt ise hem Sağlık Bakanlığı’na başvurdu hem de savcılığa suç duyurusunda bulundu. Hastane başhekimine kadar gittiğini ifade eden baba Öztürk, başhekimle aralarında geçtiğini iddia ettiği diyalogları ise şöyle anlattı: “Hastanede önce hasta hakları departmanıyla görüştüm. Orada bir bayan vardı. Olayı anlattım. Ben basın ve hukuksal özgürlüğümü kullanacağım. Size dava açacağım’ dedim. Kendisi de bana ‘Basına yansıtamazsınız, suç işlersiniz’ dedi. Bana ‘Ben 25 senedir bu hastanedeyim. Çok insan uğraşmak istedi. Ama kimse bir hak talep edemez. Biz Baro Başkanını tanıyoruz’ dedi. Ben de ‘Sizin Baro Başkanını tanımanız beni ilgilendirmez. Benim haklarım var’ dedim. Sonra bir şey yapamayacağımı, bir hak elde edemeyeceğimi yineledi. Ben de gidip Başhekimin odasını buldum. Odasına girdim ve ‘Ben bir şikayetimi dile getireceğim’ dedim. O da ‘Geçen gün şikayette bulunan hasta yine siz miydiniz’ dedi. ‘Hayır ben ilk defa geliyorum ama demek ki herkes şikayet ediyormuş bu hastaneyi’ dedim. Evet dedi, üç haftadır müfettişler geliyor birileri sürekli bizi şikayet ediyor’ dedi. Bunu direk başhekim söylüyor. Aradan iki gün sonra Sağlık Bakanlığı hastaneyi aramış. Hemen o dakikada yine Başhekim beni aradı. Sağlık Bakanlığından müfettişlerin geldiğini ve olayı tekrar anlatmam gerektiğini söyledi. Tekrardan olayları anlattım. Doğumdan sonra eşime yapılan hakaretleri herşeyi anlattım. Başhekim ise personelleriyle görüştüğünü ve anlattıklarımın olmadığını söylediklerini ifade etti. Ve temizlik personellerini değiştirdiklerini belirtti. Ben de sadece temizlik personelinden şikayetçi olmadığımı, o gece kimler görev yaptıysa hepsinden şikayetçi olduğumu söyledim. ‘Ya kişilerin isimlerini bana verin, ben onlara dava açayım. Ya da kusura bakmayın kurunun yanında yaşta yanacak. Bana isim vermiyorsunuz’ dedim. O da ‘Veremeyiz’ dedi. Bana ayrıca ‘Senin amacın ne’ dedi. Ben de ‘Benim amacım sizden para koparmak değil. Koparmak istesem her türlü koparırım. Ama benim bir tek eşim değil, eşimden sonra binlerce insan doğum yapacak. Bu insanlar aynı acıyı çekmesinler’ dedim”.
Hastane yetkilileri, konuyla ilgili inceleme başlatıldığını bildirdi.

FERRUH SERÇE - MİHRAP DÜZÖZ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Başkan Arslan, Çameli’nin güçlü kadınlarını yalnız bırakmadı DENİZLİ (İHA) – Çameli Belediye Başkanı Cengiz Arslan, Çameli Elmalı Kadın Kooperatifi Kafenin açılışında emekçi kadınları yalnız bırakmadı. Çameli ilçesine bağlı Elmalı Mahallesi’nde Çameli Elmalı Kadın Kooperatifi Kafenin açılışı gerçekleşti. Kadınların güçlenmesine odaklanılan etkinliğe Çameli İlçe Kaymakamı Hüseyin Şamil Sözen ve eşi Hakim Büşra Purtul Sözen, Çameli Belediye Başkanı Cengiz Arslan ve eşi İlkin Arslan, Çameli İlçe Jandarma Komutanı Atilla Acarer, MHP İlçe Başkanı Murat Genç, AK Parti Kadın Kolları Başkanı Nesibe Keskin, Elmalı Mahallesi Muhtarı Fatih Maden ve Belediye Meclis üyeleri katıldı. Çameli Elmalı Kadın Kooperatifi Kafenin açılışında, bölgedeki kadın girişimcilerin önemine vurgu yapan Başkan Cengiz Arslan, kadınların ekonomik ve sosyal hayatta daha fazla yer almasının toplumun kalkınmasına önemli bir katkı sağlayacağını dile getirdi. İlçe Kaymakamı Hüseyin Şamil Sözen ise kadınların el emeğiyle ürettikleri ürünlerin önemine değinerek, kooperatifin açılışının bölgedeki kadın girişimciler için önemli bir fırsat olduğunu ifade etti. Ardından, protokol tarafından açılış kurdelesi kesildi ve kafenin kapıları resmen açıldı. Katılımcılar, Kadın Kooperatifi Başkanı Firdevs Eriş ile birlikte kafeyi gezip ardından kadınların el işçiliği atölyesinde üretilen ürünler hakkında bilgi aldı. Yerel kadınların emeğiyle oluşturulan bu ürünler, bölgenin kültürel zenginliğini ve el sanatlarının önemini yansıtıyor. Çameli Elmalı Kadın Kooperatifi Kafenin açılışı, kadınların gücünü ve potansiyelini ortaya koymak adına önemli bir adım oldu. Bu tür inisiyatifler, toplumun her kesimine ilham veriyor ve kadınların ekonomik bağımsızlığını destekleyerek toplumsal dönüşümü sağlıyor.
Bingöl Bingöl’de 2 ayda aranan 104 kişi yakalandı Bingöl Valisi Ahmet Hamdi Usta, Mart ve Nisan aylarında aranan şahısların yakalanmasına yönelik yapılan çalışmalarda, toplamda 104 kişinin yakalanarak tutuklandığını bildirdi. Bingöl Valisi Ahmet Hamdi Usta, asayiş ve güvenlik basın bilgilendirme toplantısında, Mart ve Nisan aylarında yapılan faaliyetleri açıkladı. İl Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığı ekiplerinin 2 ay içinde gerçekleştirdiği faaliyetleri açıklayan Vali Usta, Bingöl’ün huzur ve güvenliği için gece gündüz demeden çalışmaya devam edeceklerini belirtti. Vali Usta, “Güvenlik güçlerimizle birlikte Bingölümüzün huzur ve güvenliği için gece gündüz demeden azim ve kararlılıkla çalışıyoruz. Amacımız siz kıymetli vatandaşlarımızın huzur ve güven içerisinde yaşamasını sağlamak; suçun önlenmesi, azaltılması ve suçluların yakalanması konusunda kararlılıkla çalışmak ve bu şehrin bir huzur kenti olma özelliğini en az sorunla yarınlara taşımaktır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ilimiz genelinde alacağımız tedbirlerle suç işleyenlere, halkımızın huzurunu ve sükûnunu bozanlara göz açtırmayacağız inşallah. Aile birliğini derinden sarsan, gençlerimizin aydınlık yarınlarını çalan ve toplumsal bünyede iyileştirilmesi güç yaralar açan bu organize suç örgütleri ve zehir tacirleriyle ne kadar büyük olurlarsa olsunlar peşlerini bırakmayacak ve mutlaka adalete teslim edeceğiz” dedi. 104 kişi tutuklandı 5 ile 20 yıl arasında değişen cezalar nedeniyle aranması bulunan şahısların yakalandığını belirten Vali Usta, “Aranan Şahısların Yakalanması Kapsamında: Kamu düzeninin devamının sağlanması ve suç ve suçluyla mücadeleye yönelik yapılan çalışmalar neticesinde; 0-5 yıl arası aranan 84 şahıs, 5-10 yıl arası aranan 15 şahıs, 10-20 yıl arası aranan 4 şahıs, 20 yıl ve üzeri aranan 1 şahıs, ifadeye yönelik aranan 137 şahıs olmak üzere toplam 241 şahıs yakalanmış, 104 şahıs tutuklanmıştır” diye konuştu. 15 sığınak imha edildi Yine terör örgütlerine karşı faaliyetlerin devam ettiğini aktaran Vali Usta, “Terörle Mücadele Suçları Kapsamında: İlimiz genelinde 739 adet operasyonel faaliyet ifa edilmiş olup yapılan operasyonlar neticesinde; PKK/KCK bölücü terör örgütü kapsamında 8, DEAŞ Terör örgütüne üye olmak suçu kapsamında 1, FETÖ/PDY Terör örgütüne üye olmak suçu kapsamında 4 olmak üzere toplam 13 şüpheli şahıs yakalanarak haklarında adli işlem yapılmıştır. Bu olaylarda toplam 6 şahıs ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılmış, 7 şahıs ise mevcutlu olarak sevk edildikleri adli makamlarca ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılmıştır. Ayrıca yapılan operasyonlar neticesinde; 15 sığınak tespit edilerek kullanılamaz hale getirilmiş, 1 adet antipersonel roketatar mühimmatı, 3 kg amonyum nitrat, 38 adet tüp, 25 adet pil, 3 adet akü, 25 metre elektrik kablosu ile çok sayıda gıda ve yaşam malzemesi ele geçirilmiştir” dedi. Vali Usta’nın basın açıklamasına İl Jandarma Komutanı Bilgihan Yeşilyurt ve İl Emniyet Müdürü Şükrü Orhan da eşlik etti.
Balıkesir Başkan Akın belediyenin borcunu belgelerle açıkladı Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, önceki dönemden devraldığı belediyenin 15 milyar 428 milyon 985 bin 173 liralık borcu ile alakalı merak edilenleri belgeleriyle birlikte kamuoyuyla paylaştı. Bir televizyon programına konuk olan Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, Türkiye gündemine düşen “15 milyar 428 milyon 985 bin 173 liralık” borç ile ilgili soruları cevapladı. Akın, "Borçların üç temel unsuru var. Birincisi belediyenin genel bütçe borçları, yani İller Bankası, diğer bankalar, yapılandırılmış vergi borçları, yapılandırılmış SGK borçları, iştiraklere olan borçlar, müteahhitlere ve firmalara olan borçlar. Yani bu altı kalemin toplamı 5 milyar 965 milyon 748 bin lira. Anapara bu. Bu borçların dört kalemine faiz işliyor. Faiz borcu da 4 milyar 800 milyon 336 bin lira. Anapara ve faiz olduğu zaman 10 milyar 766 milyon 85 bin 244 lira. Bu kayıtlara uygundu, mührünün basıldığı evraklardan bunları söylüyorum. İkincisi de BASKİ borçları. BASKİ borçları da 29 alt kalemde toplandı. Mülkiye başmüfettişi ve denetim birimleri tarafından kalem kalem incelendi. BASKİ borçları da 3 milyar 492 milyon 719 bin 924 lira. Üçüncüsü de şirketler. Balıkesir Büyükşehir Belediyemizin 8 alt şirketiyle birlikte tam 12 tane şirketi var. Bu şirketlerin toplam borcu da 1 milyar 170 milyon 79 bin lira. Bu üç unsura baktığımız zaman miktar 15 milyar 428 milyon 985 bin 173 lira çıkıyor. Sadece son 15 ayda doğrudan temin sayısı, açık ihale, pazarlık usulü yapılan ihalelerin sayısının 6 katı. 2023 yılında Sayıştay raporunda da doğrudan teminde yüzde 10 sınırının aşıldığı söylenmiş. Sayıştay defalarca dile getirmiş. Böyle büyük bir devasa borç. 12 milyarlık bir bütçemiz var, 15 milyarın üzerinde bir borcumuz var. Tüm borçlarımızdan bahsediyorum. ‘Büyük bir borcumuz var, hizmetlerden geri kalacağız’, asla böyle bir şey olmayacak. Altından kalkamayacağımız hiçbir iş yok. Hepsinin altından kalkacağız. Açık ve şeffaf bir yönetimle tasarrufumuzu edeceğiz, hizmetlerimize devam edeceğiz. Çalışmalarımız aksamayacak, vatandaşlarımızı mağdur etmeyeceğiz. Balıkesir iddia ediyorum Türkiye’nin parlayan yıldızı olacak” diye konuştu.
Kahramanmaraş Veliler okulun kapatılıp çocukların başka okula gönderilmesine tepki gösterdi Kahramanmaraş’ta Şehir Evliya İlkokulu binasının İl Milli Eğitim Müdürlüğüne dönüştürüleceğini öne sürülen veliler, bu duruma tepki gösterdi. Kahramanmaraş’ın Onikişubat ilçesinde yaklaşık 280 öğrencinin eğitim gördüğü 35 derslikli Şehit Evliya İlkokulu binasının İl Milli Eğitim Müdürlüğüne dönüştürüleceği iddiaları üzerine veliler okulda toplandı. Çocuklarının başka okula nakledilmesine karşı çıkan veliler, okul binasının İl Milli Eğitim Müdürlüğüne verilmesinin hem kendilerini hem de çocuklarını mağdur edeceğini savundu. Müdürlüğün kendilerini yönlendirdiği okulun çevresinin tehlikeli ve uygunsuz olduğunu ifade eden veliler, yetkililerin bu karardan bir an önce vazgeçmesini talep etti. Veli Öznur Özdemir, “Biz bu okulun tüm ihtiyaçlarıyla kendimiz ilgilendik, sadece 3 aylık için miydi? İl Milli Eğitim Müdürlüğünün bu okulu bizden almasını istemiyoruz. İlla bir yere gitmek istiyorlarsa Sergentepe İlköğretim Okulu ve Albayrak İlköğretim Okulu var. Albayrak İlköğretim Okulu’nun öğrencisi az. Bizleri yerimizden etmesinler. Kendileri istediği için, konumu güzel olduğu için burayı istiyorlar. Bizim çocuklarımızı yerinden oynatmasınlar, hiç öğrencisi olmayan Albayrak İlköğretim Okulu’na gidebilirler. Sırf orasının otoparkı olmadığı için orayı tercih etmemişler” dedi. Cevahir Kılınç adlı veli ise, “Evlatlarımızın düzenini lütfen bozmayın. Çocuklar kendilerine burada bir düzen kurdular, evlatlarımızın düzeninin bozulmasını istemiyoruz. Lütfen yetkililer bizim bu sesimizi duyun, evlatlarımıza merhamet edin. Neden çocuklarımızın elinden okulumuzu almak istiyorsunuz? Virüs oldu eğitim yarım kaldı, deprem oldu eğitimleri yarım kaldı. Tam bitti derken üçüncü depremi de kendileri yaşattı. Şu anda bizim ve çocuklarımızın psikolojileri altüst” diye konuştu. Okulda eğitim gören çocuklar da öğretmenlerinden ve okullarından ayrılmak istemediklerini ifade etti. Kahramanmaraş İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri ise binalarının yıkıldığını, bu nedenle okul binasının İl Milli Eğitim Müdürlüğü hizmet binası yapılacağını bildirdi.