GÜNDEM - 18 Ekim 2020 Pazar 10:19

Hatay'daki yangında binden fazla arı kovanı yandı

A
A
A
Hatay'daki yangında binden fazla arı kovanı yandı

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Genel Başkan Yardımcısı ve Hatay Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mehmet Ekici, Hatay’da çıkan orman yangınlarında binin üzerinde arı kovanının yandığını belirterek, "Yanan alanlara cam ağaçları yerine bal üretimimizi arttırıcı o bölgede yetişebilecek ballı çiçekli bitki türleri dikmeliyiz" dedi.

Mehmet Ekici, Hatay’ın Payas ilçesinde birliğe ait arı ürünleri işleme ve bal paketleme tesisinde birliğin çalışmaları, bölgede yaşanan orman yangınlarının arıcılık faaliyetlerine etkileri ve tüketicilere bal alırken dikkat etmeleri gereken hususlar hakkında bilgiler verdi.

Hatay’da büyük bir orman yangını yaşadıklarını hatırlatan Ekici, "Bu yangının ilk başlangıç noktası bize göre yangın ‘Yukarı Karabağ’ parkında başlamıştır. Burada orman yangını çıkarsa bu yangını kimlerin çıkarttığı hususunda da bir çağrışım olur diye belirtmek istiyorum. Yangın sönüp külleri ortaya çıktıktan sonra yaptığımız tespitlerde 1000’den fazla kovan arımız yanarak telef oldu. Tabi bu durumun yaşanmasının arıcılarımızdan ve orman teşkilatımızdan kaynaklı çeşitli nedenleri var. Çünkü ülkemizde olduğu gibi Hatay’ımızda da dikili alanlarımız çoğalıyor bunun sonucunda arı kovanı koyacak yerlerimiz azalıyor ve üreticilerimiz ormanın iç kesimlerine doğru sığınmak zorunda kalıyor. Bizim buradan Orman teşkilatından isteğimiz talebimiz orman vasfını yitirmiş alanlara arıcılarımızın kovanlarını koyabilecekleri arı alanları bırakmaları bizim için çok önemlidir. Bu yangından sonra orman anlayışımızın değişmesi gerekir. Örneğin yanan yerlere illaki çam ağacı dikilecek diye diretmememiz gerekir. Akasya, kestane, püren gibi diğer ballı çiçekli bitkiler dikmeliyiz ki hem bunlardan arılarımız faydalansın hem de ormana kereste odun açısından bakmamamız gerekir. Çünkü Akdeniz iklimi ballı bitkilerin ekolojisine uygun bir yapıdadır. Mutlaka bu yanan yerleri zor yanan ve bal veren bitkilerle donatmamız gerekir diye düşünüyorum" dedi.

"Bal üretiminde 35 ton kaybımız var"

Ülke genelindeki bal rekoltesine de değinen Mehmet Ekici, bu yılki çam balında üreticilerin iki sağım yapmaları gerekirken şu ana kadar tek sağım yaptıklarını belirterek, "Çünkü çam ağaçlarına baktığımızda bir gram bal yok. Ülkemizin ortalamasına baktığımızda yaklaşık 35 bin ton civarında kaybımız var. Çiçek balı üretimimiz ise ülkemiz tüketicisine bal ithalatına gerek duymadan yetecek miktarda üretimimiz vardır" diye konuştu.

Bal fiyatlarına da değinen Başkan Ekici, şunları kaydetti:

"Bazı firmaların etiketlerinde 17, 18 hatta 14 liraya paketlenmiş markalı bal fiyatları görüyoruz. Ancak bu fiyata bal olmaz çünkü onlar bal değildir. Ticari anlamda bu işe bakanlar, az miktarda balın içerisine glikoz, invertaz enzimi balımsı maddeler katarak çoğaltıyorlar. Tüketiciye sunulan gerçek balmış gösterilen fiyatlar karşısında gerçek üretim yapan arıcılarımızın onlar karşısında rekabet edemez hale gelerek ekonomik anlamda ağır zararlar vererek eziyor, diğer taraftan ise tüketicilerimiz bal diye onları tüketerek sağlığını bozuyor."

"22 firmanın ürettiği bal sahte çıktı"

Birlik olarak Tarım ve Orman Bakanlığı ile gerçekleştirdikleri projeyle 22 sözde bal markası firmalardan aldıkları, bal diye satılan ürünlerin analizlerinin yaptırdıklarında hiçbirinin bal olmadığını tespit ettiklerine dikkat çeken Ekici, “Özellikle tüketicilerimize önerim, ballarını ya tanıdıkları arıcılardan ya da birlik veya kooperatiflerin markalı ürünlerini tercih etmeliler. Türk tüketicisinin de buna dikkat etmesi gerekir” dedi.
Hatay Arı Yetiştiricileri Birliği Kurumsal Danışmanı ve aynı zamanda Hataylı kadın arı yetiştiricileri arasında yer alan Nurcan Özcan ise birlik olarak arıcıların daha verimli üretimi fazla kaliteli balın üretilmesi noktasında proje çalışmaları yaptıklarını belirtti. Özcan, "Arıcılarımız, büyük bir emek vererek ürettikleri ballarını satarken zorlanıyorlar. Bu anlamda bizler, arıcılarımızın bal üretimlerinin yanında ekstra neler üretebilirler, çeşitliliği nasıl arttırabiliriz diye çalışmalarda bulunduk. Özellikle içerisinden geçtiğimiz Covid-19 döneminde pek çok hastada denenmiş bal, arı sütü, propolis, polen çeşitliliğindeki karışımlarının çok faydalı olduğu bilimsel veri ve deneylerle de kanıtlanmış durumda. Bölgemizde ve çevremizde pek çok korona virüs geçirmiş hastalara birliğimiz aracılığı ile bal, polen, arı sütü ve propolis karşımı gönderdik ve bu süreçte kullandılar. Ve takibi yapılan hastaların bu süreci daha sağlıklı atlattıklarını gördük. “Bizler bu anlamda Türkiye’de, bölgemizde arıcıların işini daha profesyonel anlamını fark ederek yaptıkları ürünlerin ortaya çıkmasını istiyoruz. Pandemi süreci sonrasında polen, propolis, arı sütü üretiminin ülkemizde yaygınlaştırılması için çalışmalar içerisinde olacağız” dedi.

Necati İvgin
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.