GÜNDEM - 19 Temmuz 2020 Pazar 12:45

Hayatın her alanına saran batıl inançlar, denizcilerde daha fazla

A
A
A
Hayatın her alanına saran batıl inançlar, denizcilerde daha fazla

Hayatımızı saran pek çok batıl inancın gelişen teknolojiye ve içinde bulunduğumuz bilgi çağına rağmen halen devam ettiği belirtildi. Batı inançların su üstündeki yaşamda da yoğun olarak devam ettiğini belirten Su Üstünde Bloğu yetkilisi Eren Budaklı, denizcilikte yaşanan batıl inançları aktardı. Oldukça ilginç batıl inançların olduğu denizcilikte; Nisan ayının ilk günü denize açılmak, denize iskeleden geri bakmak uğursuzluğa, gemide kara bir kedi beslemek uğur getirdiğine inanılıyor.

Asırlardır süre gelen batıl inançların batıl odluğu bilinmesine rağmen halen süregeldiğini belirten Su Üstünde Bloğu Yetkilisi Eren Budaklı, “Duyanları çok şaşırtan batıl inançlar su üstündeki yaşamda da oldukça fazla. 13 sayısının uğursuzluğuna, ayna kırılmasının kötü bir şey olacağının habercisi olduğuna inananlar olduğu gibi ilk çağlardan beri her toplumdan insanlar korkuları, çaresizlikleri, eski gelenekleri gereği genellikle gerçeklik payı olmayan, doğaüstü olan olaylara inana gelmiş. Su Üstünde bloğu olarak bizler de denizcilikteki batıl inançları araştırdık” diyerek denizcilikteki batıl inançları paylaştı.

Denizlerde geçen zorlu yolculuklardan kaynaklı olarak geçmişten günümüze kadar ulaşan batıl inançların yadırganmaması gerektiğini ve su üstündeki yaşamda da batıl inançların oldukça yaygın olduğunu belirten Budaklı, “Bu batıl inançların birçoğu akıldışı ve mantık sınırlarını zorlayan konular olmasına karşın yine de denizciler için son derece önemli bir yere sahip” diye konuştu.

Denizcilikteki batıl inançların bazıları

Nisan ayının birinci günü yolculuğa çıkılmaz. Bunun nedeni ise Adem Peygamberin oğlu Habil’in o gün kardeşi Kabil tarafından öldürüldüğüne inanılmasıdır. Denizcilerin siyah yolculuk çantası taşıması kötülüğe neden olurdu. Eğer yolculuğa çıkmadan önce denizcilerin karşısına kızıl saçlı veya düz tabanlı biri çıkarsa bu kötü şanstı ve bunu gidermek için mutlaka o kişilerden önce konuşulması gerekiyordu. Geminin eğer omurgasında çalıntı tahtadan yapılmış tıkaç kullanılırsa bu geminin hızını artırırdı. Ana direğin altına yerleştirilen gümüş paranın uğur getirdiği düşünülürdü. Sol ayak ile tekneye binmek kaza yapılmasına neden olurdu. Denize taş atmak saygısızlık olarak görüldüğünde denizde dalgaların ve fırtınanın artmasına neden olurdu. Geminin üzerinden denize bir taş atılırdı ve eğer taş denize düşmez ise geminin geri dönmeyeceğine inanılırdı. Denize iskeleden geri bakılmaz uğursuzluk getirdiğine inanılırdı. İngiltere’de kara kedinin uğur getirdiğine inanılır diğer bölgelerde ise tam tersi uğursuzluk getirdiği düşünülürdü. Denizde yunus ve kırlangıç görmek iyi şans getirir anlamına gelirdi. Karabatak ve çulluk gibi kuşları görmek ise tam tersi kötü şans getirirdi. Tekneye kadın alınmazdı. Bunun nedeni teknelerin dişi olduğuna inanılması ve eğer tekneye kadın alınırsa bunu kıskanacağından dolayı batacağıydı. Denizcilerin altın küpe takmasının onları boğulmaktan kurtaracağına inanılırdı. Ayrıca bunun yanında ölüp tekrar dirildiklerinde de denizci olarak doğacaklarına inanılırdı. Gemide bulunan kedi kutsal sayılı ve asla kızdırılmazdı. Dövme yaptırmak denizcilere şans getirir ve onları denizde karşılarına çıkacak olan felaketlere karşı korurdu.

Murat Uçkaç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Enkaz altından şampiyonluğa Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü Halter takımında yer alan Büşra Kayadibi, 6 Şubat depremlerinde 3 gün boyunca enkaz altında kaldı ama azminden hiçbir şey kaybetmedi, kısa süre içinde hem Türkiye Halter Şampiyonasında 3’üncü oldu hem de madalya kazandı. Büşra Kayadibi, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlere Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde ablasının evinde yakalandı. 3 gün boyunca enkaz altında kalan ve yeğenlerini kaybeden Kayadibi, azimle, hırsla halter sporuna devam etti. Çok değil kısa süre içerisinde 2016’da başladığı halter sporunda derece almayı sürdüren Kayadibi, Türkiye Halter Şampiyonasında 3’üncülük elde etti ve madalyalar kazandı. Büşra Kayadibi, depremde Nurdağı’nda ablanın evinde olduğunu belirterek, “3 gün enkazda kaldık. Yeğenlerimi kaybettim. Ablam için bizim için çok ağır bir şeydi bu. Tam olarak atlatabilir miyiz, bu atlatılabilir bir şey mi? Onu da bilmiyorum. Vali Mehmet Lütfullah Bilgin Spor Salonu benim ilk spor salonumdu. Yıkılan yerler arasında antrenman salonum da var” dedi. “Yaşadıklarım atlatılması zor şeyler” Halterin hayatının odak noktasında olduğunu dile getiren Kayadibi, “Yaşanan felaket nedeniyle haltere biraz ara vermek zorunda kaldım. Odaklanmamda, hayatımın akışında birazcık sıkıntı oluyor benim için. İster istemez tabi, yaşadıklarım kolay şeyler değil. Atlatılması zor şeyler. Şu an toparlanma aşamasındayım. Tekrardan hayatımın merkezine kendimi koymak için çabalıyorum" diye konuştu. Halterde 55 kiloda yarıştığını belirten Kayadibi, “2016’da haltere başladım. Büyükler Türkiye Şampiyonasında ikinciliğim, Ay Yıldızlarda ve gençlerde madalyalarım var. Haftada 5 gün antrenmanlara geliyorum. Ortalama 3’er saat antrenman yapıyorum” dedi. Ablasının uzuv kayıpları olduğunu anlatan Kayadibi, “Sol kol, sol bacak, kol tamamen omuzdan, bacak dizin biraz altından. Şu an toparlanma aşamasında. Hala onunla ilgileniyoruz. Tam olarak hayat normale geçmiş sayılamaz bizim için” şeklinde konuştu. “Azimle hırsla kaldığım yerden devam edeceğim” Halter sporunun biraz nankör bir spor olduğunu aktaran Kayadibi, “Ara verince çok çabuk geriliyoruz. Derecelerimizde çok çabuk düşüş oluyor. Azimle, hırsla kaldığım yerden devam edeceğimi düşünüyorum” diye konuştu. Ankara’da madalya almasının kendisi için çok güzel bir his olduğunu söyleyen Kayadibi, “Tarifi yok. Antrenmanlara gidiyorum. Bir şeyleri başarmak amacıyla gayret sarf ediyorum. Antrenörlerimle birlikte emek veriyorum. Bu yüzden emeklerimin sonucunu almak beni çok mutlu ediyor” ifadelerini kullandı.