SAĞLIK - 03 Şubat 2022 Perşembe 11:18

'Her yıl yaklaşık 3 bin çocuk kanser riskiyle karşı karşıya'

A
A
A
'Her yıl yaklaşık 3 bin çocuk kanser riskiyle karşı karşıya'

Türkiye'de her yıl yaklaşık 3 bin yeni çocukluk çağı kanseri vakası geliştiğine dikkati çeken Prof. Dr. Murat Elli, “Çocukluk çağı kanserlerinin bilinen kesin bir nedeni bulunmamaktadır. Ancak belirtileri arasında beklenmeyen şişlikler, açıklanamayan halsizlik ve güçsüzlük, spontane çürükler, uzamış ve nedeni bilinmeyen ateş, sabah baş ağrıları, ani başlangıçlı görme bozuklukları, aşırı ve hızlı kilo kaybı, kemik eklem ağrısı bulunur” dedi.

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Çocuk Hematoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Murat Elli, 4 Şubat Dünya Kanser Günü kapsamında önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Elli, dünya genelinde her yıl 400 bin çocukta kanser geliştiğini belirterek, “Bu çocukların dörtte biri dünyanın ekonomik ve sosyoekonomik olarak geri kalmış ülkelerinde tanı konamadan kaybediliyor. Çocuklarda kanser görülme sıklığı 15 yaş altında milyonda 110-150 arasındadır. Tüm kanser olgularının yüzde 1 ila 5’i çocuklardadır. Türkiye'de her yıl 2 bin 500-3 bin yeni çocukluk çağı kanseri vakası bekleniyor. En çok görülen çocukluk çağı kanserleri ise lösemiler, beyin-omurilik tümörleri, lenfomalar, Nöroblastom, Wilms tümör, yumuşak doku tümörleri, kemik tümörleridir” diye konuştu.

“Enfeksiyonlar kanser riskini artırabilir”
Yetişkinlerdeki kanserin aksine, çocukluk kanserlerinin büyük çoğunluğunun bilinen bir nedeni olmadığına işaret eden Prof. Dr. Elli, “Kanser her yaştan insanda görülür ve vücudun herhangi bir bölümünü etkileyebilir. Tek tip bir dokuda hücrelerde genetik değişimle başlar, daha sonra vücudun diğer kısımlarını istila eden ve tedavi edilmezse vücuda zarar verip ve ölüme neden olan bir kitleye (veya tümöre) dönüşür. Birçok çalışma çocukluk kanserinin nedenlerini belirlemeye çalışmıştır, ancak çocuklarda çok az kanser çevresel veya yaşam tarzı faktörlerinden kaynaklanmaktadır. Çocuklarda kanser önleme çalışmaları, çocuğun bir yetişkin yaştaki önlenebilir kanser geliştirmesini engelleyecek davranışlara odaklanmalıdır. HIV, Epstein-Barr virüsü ve sıtma gibi bazı kronik enfeksiyonlar, çocukluk çağı kanseri için risk faktörleridir. Diğer enfeksiyonlar, bir çocuğun yetişkin olarak kansere yakalanma riskini artırabilir, bu nedenle aşı olmak (karaciğer kanserini önlemeye yardımcı olmak için hepatit B'ye karşı ve rahim ağzı kanserini önlemeye yardımcı olmak için insan papilloma virüsüne karşı) ve erken teşhis gibi diğer yöntemler önemlidir. Mevcut veriler, kanserli tüm çocukların yaklaşık yüzde 10'unun genetik faktörler nedeniyle bir yatkınlığa sahip olduğunu göstermektedir. Çocuklarda kanser gelişimini etkileyen faktörleri belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır” açıklamasında bulundu.

Bu belirtilere dikkat
Prof. Dr. Murat Elli, çocukluk çağı kanserlerinin en önemli belirtilerine ilişkin, “Beklenmeyen kitle ve şişlikler, açıklanamayan halsizlik ve güçsüzlük, spontane çürük ve bereler, uzamış ve nedeni bilinmeyen ateş, sabah baş ağrıları, ani başlangıçlı göz ve görme bozuklukları, aşırı ve hızlı kilo kaybı, kemik eklem ağrısı çocukluk çağı kanserlerinin belirtileri arasındadır. Çocukluk çağı kanseri, ateş, şiddetli ve inatçı baş ağrıları, kemik ağrısı ve kilo kaybı gibi aileler ve eğitimli birinci basamak sağlık hizmeti sağlayıcıları tarafından tespit edilebilen bir dizi uyarı semptomu ile ilişkilidir. Bu belirti ve bulguların varlığında acil olarak kanser araştırması yapmak genellikle gerekli değildir. Bu belirti ve bulgular makul bir sürede geçmezse pediatrik onkoloji konsültasyonu istenmelidir” diye konuştu.

Erken tanı hayat kurtarıyor
Çocukluk çağı kanserlerinde erken tanının önemini ise Prof. Dr. Murat Elli, şu şekilde değerlendirdi: “Çocuklarda kanseri önlemek genellikle mümkün olmadığından, çocuklarda kanser yükünü azaltmak ve sonuçları iyileştirmek için en etkili strateji, hızlı ve doğru tanıya ve ardından kişiye özel destekleyici bakım ile etkili, kanıta dayalı tedaviye odaklanmaktır. Erken teşhis edildiğinde, kanserin etkili tedaviye yanıt verme ihtimali daha yüksektir ve daha büyük bir hayatta kalma ihtimali, daha az acı çekme ve genellikle daha az pahalı ve daha az yoğun tedavi ile sonuçlanır. Kanser erken teşhis edilerek ve bakımda gecikmelerin önüne geçilerek kanserli çocukların hayatlarında önemli iyileştirmeler yapılabilir. Kanserli çocukları tedavi etmek için doğru teşhis çok önemlidir çünkü her kanser cerrahi, radyoterapi ve kemoterapiyi içerebilen özel bir tedavi rejimi gerektirir. Erken tanının 3 önemli bileşeni vardır. Bunlar; ailelerin ve birinci basamak sağlık hizmeti sunucularının semptomların farkındalığı; doğru ve zamanında klinik değerlendirme, doğru teşhis; ve hızlı doğru tedaviye doğru bir merkezde, doğru bir ekip ile erişim. Erken teşhis, tüm ortamlarda önemlidir ve birçok kanser için sağkalımı iyileştirir. Erken ve doğru teşhisi teşvik etmeye yönelik programlar, genellikle hükümetlerin, sivil toplumun ve sivil toplum kuruluşlarının ortak çabalarıyla ve ebeveyn grupların oynadığı hayati rollerle, tüm gelir seviyelerindeki ülkelerde başarıyla uygulanmaktadır. Tarama, genellikle çocukluk çağı kanserleri için yararlı değildir. Bazı seçilmiş durumlarda, yüksek riskli popülasyonlarda düşünülebilir. Örneğin, çocuklarda bazı göz kanserlerine kalıtsal bir mutasyon neden olabilir, bu nedenle retinoblastomlu bir çocuğun ailesinde bu mutasyon veya hastalık tespit edilirse, genetik danışmanlık sunulabilir ve kardeşlerin yaşamın erken dönemlerinde düzenli göz muayeneleri ile takibi yapılabilir. Çocukluk çağı kanserlerinin genetik nedenleri, kanserli çocukların yalnızca küçük bir kısmıyla ilgilidir. Çocuklarda nüfusa dayalı tarama programlarını destekleyecek yüksek kalitede kanıt yoktur.”

Türkiye’de yüzde 80’i başarıyla tedavi edilebiliyor
Prof. Dr. Murat Elli, çocukluk çağı kanserlerinde tedavi başarısına ilişkin ise şu bilgileri verdi: “Kapsamlı hizmetlerin genel olarak erişilebilir olduğu yüksek gelirli ülkelerde, kanserli çocukların yüzde 80'inden fazlası tedavi edilmektedir. Düşük ve orta gelirli ülkelerde yüzde 30'dan azı tedavi edilir. Bizim ülkemizde ise bu oran yüzde 80’e yakındır. Unutmamak lazım ki ülkemiz çocuklarına çok iyi olanaklar sağlıyor. Çok iyi yapılanmış çocuk onkoloji merkezlerimiz var. İşini çok iyi bilen, iyi yetişmiş ekipler var. Bilim çok gelişti etkin ilaçlar, yeni cerrahi teknikler, daha etkin ışın tedavileri var. Modern hastanelerimiz var, destek hizmetlerimiz çok iyi. Bilinmesi gerekir ki kanser tedavisi takım işidir. Siz bu takımın bir üyesisiniz. Siz ve biz sağlık çalışanları aynı taraftayız. İnanın ki biz bu kanseri yeneriz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Başkan Büyükkılıç: "Regaib Kandili, bizlere manevi bir yenilenme fırsatı sunmaktadır" Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç; üç ayların başlangıcını müjdeleyen Regaib Kandili dolayısıyla yayımladığı mesajda birlik, beraberlik, dayanışma ve kardeşlik vurgusu yaptı. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Regaib Kandili dolayısıyla bir mesaj yayımlayarak, mübarek gecenin manevi iklimine dikkat çekti. Başkan Büyükkılıç, rahmet, bereket ve mağfiret ayları olan üç ayların başlangıcında idrak edilen Regaib Kandili’ne ulaşmanın huzur ve mutluluğunu yaşadıklarını ifade etti. Regaib Kandili’nin duaların kabul olduğu, gönüllerin arındığı müstesna zamanlardan biri olduğunu belirten Büyükkılıç, "Bu gece vesilesiyle milletimizin ve tüm İslam âleminin Regaib Kandili’ni tebrik ediyorum. Yüce Allah’tan bu gecenin tüm insanlığa barış, huzur ve esenlik getirmesini niyaz ediyorum" dedi. Kayseri’nin farklı medeniyetlerin buluştuğu kadim bir şehir olduğuna vurgu yapan Başkan Büyükkılıç, böylesi anlamlı gecelerin toplumsal dayanışmayı güçlendirdiğini ifade ederek, "Birlik ve beraberliğimizi pekiştiren bu gecede yardımlaşma, paylaşma ve kardeşlik duygularımızı daha da artırmalıyız. Daha huzurlu bir Kayseri ve daha güçlü bir Türkiye için dualarımızı eksik etmeyelim" ifadelerini kullandı. Regaib Kandili’nin aynı zamanda Ramazan ayının müjdecisi olduğunu hatırlatan Başkan Büyükkılıç, "Üç ayların başlangıcında yer alan Regaib Kandili, bizlere manevi bir yenilenme fırsatı sunmaktadır. Bu mübarek zamanları dua, tövbe ve ibadetlerle en güzel şekilde değerlendirmeyi Rabbim hepimize nasip eylesin" şeklinde konuştu. Başkan Büyükkılıç, mesajının sonunda tüm Kayserililerin ve İslam âleminin Regaib Kandili’ni tebrik ederek, "Bu gecenin gönüllerimize huzur, evlerimize bereket, hayatlarımıza umut getirmesini diliyorum. Regaib Kandili’miz mübarek olsun" temennisinde bulundu.
Amasya Türkiye’nin en eski kadastro davası 75 yıl sonra sonuçlandı Amasya’da 1951 yılında açılan dava aradan geçen 75 yıl sonra sonuçlandı. Bir arazinin tapu tescili için açılan dava, davacılardan vefat edenlerin olması ve yapılan itirazlar üzerine yıllardır devam ediyordu. Türkiye’nin devam eden en eski tarihli davası olarak kayıtlara geçen dava, ‘Davacı’ filmini akıllara getirdi. ‘Sıfır Kadastro Dosyası’ hedefi doğrultusunda çözüldü 1951 yılında açılan ve açılmadan öncesine de uzanan 3 parselli toplam 126 dönümlük arazinin tapu tescili davası, aradan geçen 75 yılın ardından halen devam ediyordu. Amasya Kadastro Mahkemesi, Adalet Bakanlığı’nın ‘Sıfır Kadastro Dosyası’ hedefi doğrultusunda yıllardır sonuç alınamayan davayı çözüme kavuşturdu. Davacı filmi gerçek oldu Amasya’nın Suluova ilçesine bağlı Salucu köyündeki bir arazi üzerinde hak iddia edilmesi nedeniyle açıldığı günden bu yana vefat edenler ve yapılan itirazlardan dolayı sürekli olarak uzayan davada en son 348 taraflı bulunuyordu. Aradan geçen süre zarfında hakim, avukat ve tarafların değiştiği, vefat edenlerin de bir hayli çok olduğu dava akıllara ise başrolde Kemal Sunal’ın olup çok sayıda usta oyuncunun da kadroda yer aldığı 1986 yılında yayınlanan ‘Davacı’ filmini getirdi. Davalı taraflardan Mustafa Küçük (50) çocukluk yıllarında izledikleri ‘Davacı’ filmine o yıllarda güldüklerini, şimdi ise aynı durumda kendilerinin bulunduğunu belirtti. 1980 yılında vefat eden İstiklal Savaşı gazisi dedesi Hasan Arıkan’ın 1945 yılında parasını ödeyip tapusunu aldığı araziye itiraz üzerine 1951 yılında görülmeye başlayan davanın bu yıla kadar sürdüğünü hatırlatan Mustafa Küçük, "Kazandığımız bu dava Türkiye’nin en eski kadastro davasıymış. Bizde yeni öğrendik. Kemal Sunal’ın ‘Davacı’ filmi gerçek oldu" dedi. Kadastro davalarının en uzun süren dava türü olduğunu anlatan Avukat Filiz Alakuş ise, "Yıllar önce açılmış davalarda vefat durumunda yeni mirasçılar ve yeni hak iddia edenler davaya dahil olurlar. Bu dava 75 yıllık bir dava. Kadastro davalarının en eskisi olduğu bize söylendi" diye konuştu.