EKONOMİ - 17 Ocak 2017 Salı 12:38

Hisarcıklıoğlu: 'Gelin güçlerimizi birleştirelim'

A
A
A
Hisarcıklıoğlu: 'Gelin güçlerimizi birleştirelim'

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye- Katar 2. KOBİ'ler konferansında, "Gelin güçlerimizi birleştirelim. Bizde büyük bir tecrübe ve girişimci güç var. Sizde para var, bizde girişimcilik ruhu var. Gelin bu iki ruhu birleştirelim. Somut projelerle bunları bir araya getirelim" dedi.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Türkiye-Katar 2. KOBİ’ler Konferansında yaptığı konuşmasında, Katarlılara Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Başbakan Binali Yıldırım’ın özel selamlarını getirdiğini belirterek, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin de heyetle birlikte olacağını ancak parlamentoda Anayasa görüşmeleri olduğu için katılamadığını ifade etti.

Bu önemli etkinliği himayesine aldığı için Katar Başbakanı Şeyh Abdullah bin Nasır El Tâni’ye şükranlarını sunduğunu kaydeden Hisarcıklıoğlu, "Dün akşam havaalanına indiğimiz andan itibaren bizi büyük bir misafirperverlikle karşılayan, bizi kendi evimizde hissettiren Katar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı değerli dostum Şeyh Halifa Bin Jassim El Tâni’ye ve tüm çalışanlarına teşekkür ediyorum. Katar Ticaret ve Sanayi Odası ile pek çok platformda büyük bir uyumla çalışıyoruz.İslam Odasında, Körfez Odalar Birliğinde, Türk-Arap Odasında ve ICC’de bölgemizin çıkarı için birlikte hareket ediyoruz. Ülkelerimiz arasındaki ekonomik ilişkileri arttıracak bu önemli etkinliği de birlikte gerçekleştiriyoruz. Ortak çalışmalarımızı daha ileri boyutlara taşımaya da kararlıyız" diye konuştu.
Hisarcıklıoğlu, İşbirliği Anlaşması imzalayacaklarını da ifade ederek, "Atacağımız bu adımın ilişkilerimizi daha arttıracağına inanıyor, hayırlı olmasını diliyorum" dedi.

"Bu Konferans kapsamında 7 ana sektörde ikili iş görüşmeleri olacak"
Türkiye ve Katar’dan, her biri kendi sektörünün yıldızı olan 400 iş insanının bir araya geldiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, "Şunu açıkça görüyoruz ki iş dünyalarımız birbiri ile daha fazla iş yapmak istiyor. Bu Konferans kapsamında 7 ana sektörde ikili iş görüşmeleri olacak. İnşallah bu buluşma ile geleceğe dönük kazançlı ortaklıklar kurulacak. Ben sizlere, bu salonu dolduran bütün iş dünyası temsilcilerine yürekten teşekkür ediyorum, Hayırlı kazançlar diliyorum. Programda sektörel oturumlar da düzenliyoruz.P anelleri takip etmenizi talep ediyorum. Zira ülkelerimizin sektörlerde iş yapma biçimlerini öğrenmek açısından önemli olacak. Oturumlarda konuşma yapacak olan, kendi alanında uzmanlığıyla öne çıkmış, çok değerli konuşmacılara da teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.

"Darbe teşebbüsüne karşı milletimize ilk destek Katarlı dostlarımızdan geldi"
15 Temmuz’da Türkiye’nin önemli bir sınavdan geçtiğini vurgulayan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: "Sapkın inançlı FETÖ terör örgütü hain bir darbe girişimine kalkıştı. Cevabını da milletimizden aldı. Allah’a şükür milletimizin feraseti ve başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere siyasi parti liderlerimizin, parlamentomuzun, sivil toplumun güçlü duruşu ile bu belayı def ettik. Yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz. Bir konuyu özellikle ifade etmek istiyorum; darbe teşebbüsüne karşı milletimize ilk destek Katarlı dostlarımızdan geldi. Katar Emiri Şeyh Tamim Bin Hamad El Tâni, Cumhurbaşkanımızı destek için arayan ilk lider oldu. Daha sonraki süreçte Katar Emiri başta olmak üzere, hem Katar Başbakanı hem diğer Katarlı yetkililer ülkemizi ziyaret ettiler. FETÖ ile mücadelede en büyük desteği verdiler. Bizim bir atasözümün dediği gibi: "Dost kara günde belli olur." Biz bunu unutmayız. Biz zor günümüzde yanımızda olanları asla unutmayız. Bu kardeşliğinizden dolayı, başta Katar Emiri olmak üzere bütün Katarlı dostlarımıza Türk iş dünyası adına yürekten teşekkür ediyorum."

"15 yıl önce karşılıklı ticaret hacmimiz sadece 15 milyon dolardı. Bu rakam 50 kat artarak 700 milyon dolara ulaştı"
"Bizim Katar’a bakışımız çok farklı" diyen Hisarcıklıoğlu, "Aradaki mesafenin hiç önemi yok. Biz Katar’la iç içeyiz, yan yanayız.Bizim bakışımızı aslında en güzel şu anlatıyor. Peygamberimiz bir hadisi şerifinde şöyle buyuruyor: "Mü’minler bir vücut gibidir. Vücudun bir uzvu mustarip olduğunda diğer kısımları da uykusunu kaybedip ateşlenir." İşte Türkiye ile Katar’ın kardeşliği, bu hadisi şerifin gerçek anlamda yaşayan örneğidir. Bu anlayış sayesinde Türkiye ile Katar arasındaki ilişkiler, dünyada eşi görülmemiş bir noktaya geldi.Ç ünkü biz sadece ortak çıkarla hareket etmiyoruz. Tarihimizdeki büyük muhabbeti ve kardeşlik hukukunu yeniden tesis ediyoruz. Bu anlayış ekonomik rakamlara da olumlu yansıyor. Bakın bundan 15 yıl önce, Katar’dan Türkiye’ye gelen kaç kardeşimiz vardı biliyor musunuz? Yılda 600 kişi. Evet yanlış duymadınız. Bir yılda sadece 600 Katarlı kardeşimiz Türkiye’yi ziyaret ediyordu. Şimdi bu rakam kaça çıktı. Yılda tam 36 bin oldu. 15 yıl önce karşılıklı ticaret hacmimiz sadece 15 milyon dolardı. Bu rakam 50 kat artarak 700 milyon dolara ulaştı. 15 yıl önce ülkemizde yatırım yapan Katar sermayesi sadece 1 milyon dolardı. Bu rakam da 1 milyar dolara ulaştı. Yine 15 yıl önce Türk firmalarının Katar’da adı geçmezken, bugün itibari ile firmalarımız Katar’da 14 milyar dolarlık proje üstlendiler. İşadamlarımız burada önemli yatırımlar da yapmaya başladılar. İşte kısmetse bugün bir Türk Hastanemizin açılışını yapacağız. Bunlar aslında müthiş rakamlar, çok önemli gelişmeler. Ama emin olun şu anda işin daha başındayız. Asıl büyük işleri, büyük işbirliğini bundan sonra yapacağız. Son dönemde Katar’ın ülkemize yaptığı büyük yatırımları ve Türk müteahhitlik firmalarına sunduğu fırsatları memnuniyetle karşılıyoruz. Şimdi bunun çok daha ötesinde işler yapmak istiyoruz" açıklamasında bulundu.

"Gelin güçlerimizi birleştirelim"
Katar’ın '2030 Ulusal Vizyonu'nu yakından takip ettiklerini kaydeden Hisarcıklıoğlu, "Katar çok doğru bir adım atıyor. Enerjiye bağlı ekonomi olmaktan çıkıp; imalat sanayinde, turizmde ve diğer sektörlerde öne çıkmak istiyor. Biz Türkiye olarak yakın geçmişte benzer bir dönüşümü yaşadık. Bakın bundan 30 yıl önce Türkiye yılda 3 milyar dolar ihracat yapan bir tarım ülkesiydi. Bu küçük ihracatımızın tamamı tarım ürünüydü. Bugün yılda 150 milyar ihracat yapıyoruz. Bunun yüzde 92’si sanayi malı. İtalya ile Çin arasındaki en güçlü sanayi ülkesi haline geldik.Ürettiğimiz malların büyük kısmını dünyanın en rekabetçi ülkelerine Avrupa ve Amerika pazarına satıyoruz. Bundan 30 yıl önce turizmde adımız geçmezdi. Şimdi dünyada en fazla turist ağırlayan 6. destinasyon haline geldik. Pek çok sektörde başarı hikayeleri yazdık. Yani özetle Türkiye’yi özel sektör eliyle büyüyen, girişimci bir ülke haline getirdik.'made in Turkey' markasını bütün dünyaya kabul ettirdik. Şimdi diyoruz ki gelin güçlerimizi birleştirelim. Bizde büyük bir tecrübe ve girişimci güç var. Sizde para var, bizde girişimcilik ruhu var. Gelin bu iki ruhu birleştirelim. Somut projelerle bunları bir araya getirelim. Önümüzü sonuna kadar açın; sanayi bölgesi tecrübemizle gelelim, üretim tecrübemizle gelelim ve birlikte 'made in Katar' markasını da, 'Türkiye-Katar ortaklığını' da bütün dünyaya kabul ettirelim" değerlendirmesinde bulundu.

"Daha fazla ticaret yapacağız ki firmalarımız, işadamlarımız birbirlerini daha yakından tanıyacak"
Bu ortaklıkların önünü açacak en önemli unsurun ticaret olduğuna dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: "Zira daha fazla ticaret yapacağız ki firmalarımız, işadamlarımız birbirlerini daha yakından tanıyacak. Özel sektör eliyle zenginleşme de ancak böyle başlayabilir. Ne yazık ki İslam ülkeleri olarak burada sınıfta kalıyoruz. Bakın Allah bize müthiş bir coğrafya vermiş: İslam ülkeleri olarak dünya petrolünün yüzde 69’una, doğalgazın yüzde 57’sine sahibiz. 1,5 milyar nüfusumuz var. Yani dünya nüfusunun dörtte birine sahibiz. Dünya ticaret yollarının da tam üzerindeyiz. Peki bütün bu nimetlere rağmen durumumuz ne? Bütün bu imkanlara rağmen, dünya zenginliğinden aldığımız pay sadece yüzde 10. Tek başına ABD dünya zenginliğinin yüzde 25’ine, Çin ise yüzde 15’ine sahip. 57 İslam ülkesinin toplamı bu rakama ulaşamıyor. Daha vahimi dünyanın en fakir 48 ülkesinin 21’i maalesef İslam ülkeleri. Çok açık söylüyorum, Allah bunun hesabını hepimize sorar. Avrupa kıtası, tarihte 2 büyük dünya savaşını çıkarmış bir coğrafya. En son 70 yıl önce birbirlerinin ülkelerini yerle bir ettiler. Yok ettiler. Ama bugün dünyanın en müreffeh ve huzurlu coğrafyası haline geldiler. Bunu nasıl yaptılar? Tek bir şey yaptılar; Ticaretin gücünü keşfettiler. Her zaman söylüyorum: 'Huzur-Ticaret-Zenginlik'. Ticaret olunca huzur geldi, zenginlik geldi. Dün birbirlerine günahını vermeyen Avrupa ülkeleri bugün dış ticaretinin tam yüzde 70’ini birbiri ile yapar hale geldi. Peki İslam ülkeleri olarak biz ticaretimizin ne kadarını birbirimizle yapıyoruz. Sadece yüzde 19. Kültürümüzde çok güzel bir söz var: 'Birlikte rahmet ve bereket, ayrılıkta azap vardır.' Yani Allah bereketi Müslümana vermiyor. Bir araya gelene veriyor.R ahmet ve bereket istiyorsak bir araya gelmek zorundayız."

"Serbest Ticaret Anlaşması’nın hayata geçmesi. Biz yıllardır bunu bekliyoruz"
Çok önemli iki konu olduğuna değinen TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, "Bunlardan birincisi; Türkiye ile Körfez İşbirliği Konseyi arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması’nın hayata geçmesi. Biz yıllardır bunu bekliyoruz. Bu adım atılırsa, Türkiye ile Katar arasındaki ticareti güçlendirecek en önemli işlerden biri yapılmış olacak. Ticaretimiz sınıf atlayacak. Türkiye olarak biz bu işi hemen bitirmek istiyoruz. Körfez ülkelerinden de aynı yaklaşımı bekliyoruz. İkincisi de; İslam ülkeleri arasındaki Tercihli Ticaret Anlaşması olan TIPS-OIC’i hayata geçirmemiz lazım. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için çok küçük bir adım kaldı. Körfez Ülkeleri, taviz listelerini güncellerse, anlaşma yürürlüğe girecek.B urada da Katarlı dostlarımızın öncülük yapmasını bekliyoruz. Biz yolumuzun açık olduğuna inanıyoruz. Çünkü biz kararlıyız. Bir Arap Atasözü’nün dediği gibi: 'Kararlılık her şeyin anahtarıdır'" şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından TOBB ile Katar arasında İşbirliği Anlaşması imzalandı. 

Ömer Kılıç- Fatih Erdoğan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ATO Başkanı Baran: “Türkiye’nin 21. Serbest Bölgesi için en uygun şehir Ankara’dır” Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, serbest bölgelerin ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı yatırım ve teknoloji girişini hızlandırmak, ihracatı geliştirmek, istihdamı artırmak gibi faydalar sağladığını belirterek, “Ankara’ya Serbest Bölge kurulmasını talep ediyoruz” dedi. ATO Başkanı Baran, yaptığı yazılı açıklamada Türkiye ekonomisine İstanbul’dan sonra en çok katkıyı sağlayan başkent Ankara’nın 12,4 milyar dolar ihracat, 17,7 milyar dolar ithalatla Türkiye’nin en çok ihracat yapan dördüncü, en çok ithalat yapan üçüncü ili olduğunu, organize sanayi bölgeleri, teknokentleri ile tam bir üretim ve ticaret merkezi niteliği taşıdığını belirterek, Türkiye’nin 21. Serbest Bölgesi’nin kurulması için en uygun şehir olduğunu dile getirdi. Baran, Türkiye’de halihazırda faaliyet yürütülen 18 Serbest Bölge’nin 2023 yılında 12,7 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiğini ve 100 bin kişiye istihdam sağladığını ifade ederek, “19. Serbest Bölge, İzmir Bergama’da 18 Mart tarihinde Ticaret Bakanımız Ömer Bolat’ın katılımıyla açıldı. 20. Serbest Bölge’nin de Menemen’de açılmasına ilişkin karar alındı. Serbest bölgelerin yer ve sınırlarını belirlemeye Cumhurbaşkanımızın yetkili olduğu ilgili yasal düzenlemelerde yer alıyor. Buradan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, 21. Serbest Bölge için Ankara olarak talip olduğumuzu duyurmak ve serbest bölge talebimiz konusunda çağrıda bulunmak istiyorum. Türkiye’nin 21. Serbest Bölgesi’nin kurulması için en uygun şehir Ankara’dır” diye konuştu. Baran, Başkent’e serbest bölge kurulması konusundaki taleplerini Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın 26 Eylül 2023 tarihinde katıldığı ATO Meclis Toplantısı’nda da dile getirdiğini hatırlattı. Başkent’in raylı ulaşımda bir merkez konumunda olduğunu, Ankara’dan İstanbul’a, Konya’ya, Eskişehir’e, Yozgat’a, Sivas’a Yüksek Hızlı Tren bulunduğunu, Türkiye’nin dört bir yanına da demiryolu ile bağlantıları bulunduğunu kaydeden Baran, Ankara’nın Türkiye’deki karayolu ağının da tam ortasında yer aldığını söyledi. Baran, Ankara’nın gelişen üretim kapasitesi, organize sanayi bölgeleri ve teknokentleriyle üretim hacmi kadar katma değeri yüksek ürünler üreten bir şehir olduğuna da dikkat çekerek, “Ankara’mız üniversiteleri ve sanayi bölgeleri ile yoğun göç alan bir merkez. Ankara’da bir serbest bölge kurulması üretime, istihdama ve ihracata ivme kazandıracaktır” diye konuştu.
İstanbul Enerji alanında düzenlemeler içeren kanun teklifi Meclis’te kabul edildi Enerjide düzenlemeler içeren kanun teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Enerji alanında düzenlemeler içeren Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Kanuna göre, Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonu (UMREK) koduna göre raporlama zorunluluğu sadece "4. Grup" maden işletme ruhsatları açısından devam edecek. Böylece bunun haricindeki maden grupları açısından bu zorunluluk ve mevcut taksir yaptırımı kaldırılıyor. Düzenleme 28 Şubat 2024 tarihinden geçerli olacak. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, arama ruhsatı alarak bulduğu madenler için UMREK koduna göre rapor hazırlama şartı aranmaksızın MTA tarafından hazırlanan raporlar ile buluculuk hakkını kazanacak. İçme-kullanma suyu temin edilen rezervuarlar ve sulak alanlar ile Kıyı Kanunu kapsamında kalan kıyı ve sahil şeritleri hariç olmak üzere denizler, baraj gölleri, suni göller ve tabii göllerin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca yenilenebilir enerji kaynak alanı olarak ilan edilen alanlarında imar planı yapılmaksızın yenilenebilir enerji üretim santralleri kurulabilecek. İçme-kullanma suyu temin edilen rezervuarlar ve sulak alanlar ile yasa kapsamında kalan kıyı ve sahil şeritleri hariç olmak üzere baraj gölleri, suni göller ve tabii göllerde imar planı yapılmaksızın Elektrik Piyasası Kanunu’na göre hidrolik kaynaklara dayalı önlisans veya üretim lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından yenilenebilir enerji kaynağına dayalı birden çok kaynaklı üretim tesisi kurulması mümkün olacak. Söz konusu alanlarda Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne veya sulama birliklerine ait tarımsal sulama amaçlı tesislerin elektrik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü veya Genel Müdürlüğün izniyle sulama birlikleri tarafından yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı lisanssız elektrik üretim tesisi kurulabilecek. Öte yandan, teklifin bu düzenlemelerini içeren 4. maddesi, Danışma Kurulu kararıyla, tekriri müzakere önergesiyle yeniden görüşüldü. Maddeye, belediye sınırları içinde yer alan söz konusu alanlarda DSİ Genel Müdürlüğünün izniyle ilgili belediyeler ve bağlı kuruluşları tarafından yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı lisanssız elektrik üretim tesisi kurulabilmesine yönelik düzenleme de eklendi. Doğal gazın sıvılaştırılması Doğal Gaz Piyasası Kanunu’na "doğal gazın sıvılaştırılması" tanımı eklenerek, Türkiye’nin doğal gazda ticaret merkezi olma hedefleri çerçevesinde hem yerli üretim doğal gazın hem de farklı kaynaklardan ithal edilen veya ithal edilecek doğal gazın ülkede sıvılaştırılarak dünya piyasalarına LNG olarak pazarlanabilmesi hedefleniyor. Yüzen LNG tesislerinin işletilmesi ve yer değişikliği kapsamında sağlanacak istisnalar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının görüşü alınarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından bu düzenleme uyarınca yayımlanan usul ve esaslara göre belirlenecek. Mevcut depolama tesisleri, mevcut tesislerdeki kapasite artışları veya yeni yapılacak tesisler, kullanım oranları veya rekabet koşulları dikkate alınarak düzenlemenin sisteme erişime ilişkin hükümlerinden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının görüşü alınarak Kurul kararı ile belirli süre muaf tutulabilecek. Depolama şirketleri verecekleri hizmetlere ilişkin birim bedelleri ve tesis kapasitelerini yayımlamak zorunda olacak. Yurt içinde üretilen veya ithal edilen doğal gazın sıvılaştırılarak yurt dışına ihraç edilmesi ya da yurt içinde yeniden satışı amacıyla kurulacak sıvılaştırma tesislerini işletecek tüzel kişilerin Kuruldan lisans almaları gerekecek. Doğal gaz sıvılaştırma lisansı başvurusunda bulunan tüzel kişilerin teknik ve ekonomik güce sahip olmaları ve yönetmeliklerde belirtilen diğer şartları taşımaları zorunlu olacak. Sıvılaştırma tesislerinde yürütülen faaliyetler depolama faaliyeti olarak sayılmayacak. Sıvılaştırma tesisi işletmecileri faaliyet gösterdikleri tesislerin ilgili standartlara ve teknik kriterlere göre yapılması ve işletilmesinden sorumlu olacak. Sıvılaştırma tesislerinde yürütülecek faaliyetlere ilişkin usul ve esaslar Bakanlık görüşü alınarak Kurul tarafından belirlenecek. YEKA yarışmaları Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun’da yapılan değişiklikle, Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) yarışmalarına ilişkin usul ve esaslar, ilgili yarışma şartnamesinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından belirlenecek. Yarışma sonucunda oluşan fiyat veya bedel, yarışma şartnamesinde belirlenecek süre boyunca YEK Destekleme Mekanizması kapsamında değerlendirilecek. 10 yıllık süresini bitiren lisanssız üretim faaliyeti kapsamındaki tesisler, talep halinde ve lisans alma bedeli ile lisans süresi boyunca elektrik piyasasında oluşan saatlik piyasa takas fiyatını, tesis tipi bazında uygulanan güncel YEK Destekleme Mekanizması fiyatından fazla olması halinde aradaki fiyat farkının YEK Destekleme Mekanizmasına katkı bedeli olarak ödeyerek lisanslı üretim faaliyetine geçebilecek. Bu kapsamdaki başvurular için uygulanacak lisans alma bedeli, lisans süresi ve lisanslı üretim faaliyetine geçilmesine ilişkin diğer hususlar EPDK tarafından ayrıca belirlenecek. Lisanssız üretime devam edecek tesislerde üretilecek ihtiyaç fazlası elektrik enerjisi için elektrik piyasasında oluşan piyasa takas fiyatını geçmemek üzere uygulanacak fiyat ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslar, Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek. Enerji verimliliği projelerinin desteklenmesi Enerji Verimliliği Kanunu’na ’başvuru sahibi’, ’spesifik enerji tüketimi’ ve ’karbon yoğunluğu’ tanımları ekleniyor. Enerji verimliliği projelerinin desteklenmesi, enerji veya karbon yoğunluğunun veya spesifik enerji tüketiminin azaltılmasıyla ilgili uygulamalara yönelik usul ve esaslar belirleniyor. Buna göre, enerji verimliliğini artırmak amacıyla hazırlanan projeler, Bakanlık tarafından 15 milyon lirayı geçmemek kaydıyla bedellerinin en fazla yüzde 30’u oranında desteklenecek. Bu kapsamdaki destekler hibe veya faiz desteği şeklinde verilecek. Destek bedeli her yıl, bir önceki yıla ilişkin ilan edilen yeniden değerleme oranında, takvim yılı başından geçerli olmak üzere artırılacak. Enerji veya karbon yoğunluğunu veya spesifik enerji tüketimini Bakanlığın belirlediği kriterler çerçevesinde azaltan başvuru sahiplerine, ödenek imkanları göz önüne alınmak ve 10 milyon lirayı geçmemek kaydıyla, kriterlerde belirlenen yıla ait enerji giderinin en fazla yüzde 30’u oranında destek ödemesi yapılacak. Destek bedeli her yıl, bir önceki yıla ilişkin ilan edilen yeniden değerleme oranında, takvim yılı başından geçerli olmak üzere artırılacak. Enerji verimliliği projelerinin ve enerji veya karbon yoğunluğunu veya spesifik enerji tüketimini azaltan başvuru sahiplerinin desteklenmesi ile ilgili usul ve esaslar Bakanlık tarafından yönetmelikle düzenlenecek. Bakanlık tarafından enerji verimliliği desteklerine ilişkin iş ve işlemlerde mevzuat ile belirlenen hükümlere aykırı davranılması, sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlenmesi veya kullanılması, yanlış ve yanıltıcı bilgi verilmesi veya herhangi bir usulsüzlük tespit edilmesi halinde, başvuru veya proje sahiplerine ödenen desteklerin, ödeme tarihinden itibaren belirlenen oranda hesaplanarak faizi ile birlikte bir ay içinde ödenmesi istenecek. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, enerji verimliliğinin artırılması ile yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılmasına yönelik araştırma ve geliştirme projelerini öncelikle destekleyecek. Bu projelerin yönlendirilmesinde ve değerlendirilmesinde Bakanlığın görüşü alınacak. Geçici süreli elektrik enerjisi talepleri Elektrik Piyasası Kanunu’nda yapılan değişiklikle, olağanüstü hal kararı alınan veya genel hayata etkili afet bölgesi olarak kabul edilen yerlerde, elektrik hizmetlerinin kesintisiz karşılanabilmesi için geçici süreli elektrik enerjisi talepleri Kurul kararı ile belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde karşılanabilecek. Elektrik dağıtım tesisleri veya nakil hatlarına ilişkin irtifak alanı, en düşük yaklaşım mesafesi, iletkenin salınım mesafesi ve direkler arası uzaklık dikkate alınarak ilgili mevzuata göre belirlenecek. Böylece fahiş kamulaştırma bedelleri belirlenmesinin önüne geçilmesi ve kamu kaynaklarının tasarrufuyla yatırımların artırılması hedefleniyor. Yenilenebilir enerji kaynak alanları yarışmaları sonucunda imzalanan sözleşmeler nedeniyle hak kazanılmış olanlar hariç, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten önce mevcut olan üretim lisanslarını, ön lisanslarını, lisans başvurularını sonlandırmak veya kurulu güç düşümü suretiyle tadil etmek isteyen tüzel kişilerin 2 ay içerisinde Kuruma başvurmaları halinde başvuruları sonlandırılarak veya tadil edilerek Kuruma sundukları teminatları kısmen ya da tamamen iade edilecek. Söz konusu yarışmalar sonucunda imzalanmış sözleşmelerini iptal etmek isteyen tüzel kişilerin düzenlemenin yürürlüğe girmesinin ardından iki ay içerisinde Bakanlığa başvurmaları halinde tüm hak ve yükümlülükleri sona erecek, başvuruları sonlandırılacak, Bakanlığa ve Kuruma sunduğu teminatları iade edilecek. Nükleer Düzenleme Kanunu’nda yapılan değişiklikle, nükleer madde taşıyan kişinin talebi, nükleer tesis işletenin muvafakati ve Nükleer Düzenleme Kurumunun onay yönündeki kararıyla, taşıyıcının sorumlu olabilmesine imkan tanınıyor. Buna göre, işleten, nükleer maddelerin taşınmasına ilişkin sigorta yaptırma veya teminat gösterme yükümlülüğünü Kurumun onaylaması şartıyla taşıyıcıya devredebilecek. Yükümlülüğü devralan taşıyıcı, düzenleme kapsamında işleten olarak sorumlu olacak.