KÜLTÜR SANAT - 18 Aralık 2020 Cuma 10:36

Hititler'den günümüze kadar ulaşan taş baskı sanatı, Dünya’ya pazarlanacak

A
A
A
Hititler'den günümüze kadar ulaşan taş baskı sanatı, Dünya’ya pazarlanacak

Frigya ve Hitit döneminden günümüze kadar ulaşan Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde de geçen Kastamonu’nun Coğrafi İşaretli ürünü taş baskı sanatı, tasarımcılar tarafından güncellenerek yenilenmiş yüzüyle dünyaya pazarlanacak.

Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA) tarafından uygulamaya konulan Şehir Tanıtımı ve Markalaşma Sonuç Odaklı Programı kapsamında, bölgedeki geleneksel üretim yöntemleri ile üretilen ve yöresel değere sahip ürünlerin markalaştırılması ve tanıtımlarının yapılması amacıyla çalışmalar başlatıldı. Bu kapsamda Kastamonu Sanat Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi’nin “Taş Baskı Kastamonu Sanat Kadın Kooperatifi ile Hayat Buluyor” projesine, KUZKA tarafından ürün tasarımı danışmanlık desteği sağlandı. Proje kapsamında Kastamonu’nun geleneksel ürünlerinden olan Taş Baskı çeşitlendirilerek, özgün ve ön plana çıkacak ürünlerin üretilmesi sağlanacak. Bu sayede Frigya ve Hitit döneminden günümüze kadar ulaşan, Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde de geçen Kastamonu’nun Coğrafi İşaretli ürünü Taş Baskı Sanatı, tasarımcılar tarafından yeniden tasarlanarak dünyaya pazarlanacak. Tasarımcılar tarafından özellikle kadın kooperatiflerine yönelik verilen eğitimler sayesinde, yöresel ürünlerin mevcut kullanım alanları ile ürün çeşitlerinin belirlenmesi, ürün çeşitlendirme önerilerinin sunulması ve yeni baskı tasarımlarının oluşturulması hedefleniyor.

“Kadınlarımız, aldıkları eğitimlerle yeni motifleri ve yeni desenleri hayata geçirecekler”

Kadın kooperatifine verilen taş baskı eğitim ve danışmanlık hizmetiyle yeni motiflerin ve desenlerin hayata geçirileceğine dikkat çeken KUZKA Genel Sekreteri Dr. Serkan Genç, “Şehir Tanıtımı ve Markalaşma Teknik Destek Programı kapsamında şehirlerin cazibesinin arttırılması ve markalaşmasına yönelik çalışmalar yürütmekteyiz. 2020 yılı teknik destek programımız kapsamında da geleneksel ürünlerin yöresel değerlerinin korunmasına ve geliştirilmesine yönelik bir önceliğimiz söz konusuydu. Bu program kapsamında kadın kooperatifimiz tarafından taş baskıya yönelik proje başvurusu yapıldı ve Ajansımız tarafından desteklenmeye hak kazandı. Biz de bu proje kapsamında danışmanlık hizmeti sağlıyoruz. Özellikle Kastamonu’nun yöresel motiflerinin de kullanıldığı bu taş baskıya son dönemde ilgi arttı. Bizim de sağlamış olduğumuz bu danışmanlık hizmeti kapsamında tasarım odaklı düşünme mantığı eğitimi alan kadınlarımız, taş baskıya ait yeni motifleri ve yeni desenleri hayata geçireceklerdir” dedi.

“Kastamonu’yu yansıtacak tasarımlarla, farklı ürünler üretme yolunda adım atmaya başladık”

Çalışma hakkında bilgiler veren Kastamonu Sanat Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi Yönetim Kurulu Üyesi Hüsniye Öztürk ise, “Uzun zamandır taş baskı kursu veriyoruz. Severek yaptığımız tarihi ve geleneksel bir sanatımız. Düşündük ki bunda farklı bir yeniliğe ihtiyacımız var. Zaten taş baskı, ev tekstili üzerinde her alanda kullanılabilen bir sanatımız. Başta sofra bezi olarak başlamıştır ama artık ev tekstili alanında her yerde görülüyor. Bizlerde taş baskıyı yemek takımları haline getirdik. Ama yine de aradığımız bu değildi, daha farklı bir şey arıyorduk. Biz de KUZKA ile görüştük ve ‘taş baskıda farklılık istiyoruz’ dedik. Çarşıya gidip dolaştığınızda her yerde aynı baskıların görülmesi artık sıradan geliyor. Çünkü bu, ne gençlerin ne de yaşlılarımızın artık dikkatini çekmiyor. KUZKA da sağ olsun bizlere bir eğitim programı hazırladı. Tasarımcılar gelip bizlere eğitim verdi. Biz, şimdiden kendimizi 1 adım önde görmeye başladık. Çünkü bizlerle gerçekten çok güzel bilgiler paylaştılar. Bundan sonrasında da taş baskıda geleneksel dokuyu bozmadan her haliyle Kastamonu’yu yansıtacak tasarımlarımızla farklı ürünler üretme yolunda adım atmaya başladık” diye konuştu.

“Frigya ve Hitit dönemine kadar gitmek istiyoruz”

Taş baskı tarihinin 1700’lü yıllara dayandığına dikkat çeken Öztürk, “Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde bile yer almış bir sanatımız. Ama günümüze kadar hep aynı şekilde gelmiş, belki boya yapım şekilleri farklılık göstermiş. Ama temel teknik hep aynı, negatif baskı, pozitif baskı dediğimiz baskının dışına çıkamamış. Bizler de aldığımız eğitimlerle Kastamonu’nun en eski tarihini yansıtmak istiyoruz. Yani Kastamonu’nun 100 yıl önceki tarihinden bahsetmiyoruz, Hititler olsun, Frigyalılar olsun, bu tarihlere gitmek istiyoruz. Hem eskiyi hem de yeniyi ele alarak yeni çalışmalar yapmak istiyoruz. Kişi baktığı zaman bir örtüye, örtü olarak değil sanat eseri olarak görüp satın alsın. Bu Kastamonu’nun sanatı diyebilsin istiyoruz” dedi.

“Gitgide kullanımı azalan taş baskıyı yeniden canlandırmak istiyoruz”

Taş baskı eğitimi veren Tasarımcı Kübra Köprülüoğlu Aşanlı da şunları kaydetti: “Biz burada kooperatif üyelerimize taş baskı üzerine tasarım eğitimi verdik. Taş baskı, tarihimizde çok önemli olan sanatlarımızdan bir tanesi. Maalesef birçok geleneksel sanatta olduğu gibi taş baskının da kullanımı gitgide azalmış. Bizim amacımız bu sanatı tekrar güncellemek, hayata kazandırmak ve sürdürülebilirliğini sağlamak. Kültürün geçmişle olan bağlarının sürekliliği ve gelecek kuşaklara aktarımı çok önemli olduğu için bunu günümüzde, olduğu haliyle yapamıyoruz maalesef. Gelecek nesillere aktarmak için güncellememiz gerekiyor. O yüzden bu eğitimin içeriğinde bunları araştırdık ve bunlar üzerinde çalıştık. Umarım bundan sonra Kastamonu’da yapılan bu taş baskı daha çok hayatın içerisinde belki de Dünya’da farklı örneklerinin gösterilebileceği bir yere ulaşabilir. Frigyalılardan Hititlere, Hititlerden Makedonya’ya, Rumlardan Pontuslulara kadar aslında ele alabileceğimiz bir tarihi serüvene sahip. Dolayısıyla o zamana ait desenleri de bugünlerde görebilmemiz mümkün. Bu kalıpların içerisinde farklı farklı dönemlere ait izler taşıyan desenler bulunuyor. Bunların yeniden bir araya gelip farklı ürünler halinde sunulması kültüründe aynı zamanda bir değer olarak paylaşılmasını sağlıyor.”

Öte yandan KUZKA, 2020 Yılı Şehir Tanıtımı ve Markalaşma Teknik Destek Programı kapsamında sağlanan “Taş Baskı Özgün Tasarım Danışmanlığı, Eski Tasarım Nesnelerinin Yorumlanması Danışmanlığı ve Eğitimi” projesi desteğiyle Kastamonu’ya ait yöresel değer taşıyan 10 ürün veya ambalaj tasarımı da kooperatife kazandırılmış oldu.

Vedat Yunus İkizoğlu
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Trakya’da son yağışlar çiftçinin endişelerini ortadan kaldırdı Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli’de son dönemde yaşanan kuraklığın ardından Nisan yağmurları buğday başta olmak üzere hububat ekili tarlalara can suyu, çiftçilere umut oldu. Türkiye’nin önemli tahıl ambarlarından olan ve nüfusun büyük çoğunluğunun geçimini çiftçilikle sağladığı Trakya topraklarında yaşanan kuraklığın ardından Nisan yağmurları ekili alanlara can suyu oldu. Buğday başta olmak üzere arpa, kanola ve ayçiçeği gibi mahsullere can suyu olan Nisan yağmurlarında çiftçi rahat bir nefes aldı. Trakya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölüm Başkanı ve Bitki Islahı Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yalçın Kaya son dönemde yaşanan kuraklığın ardından Nisan yağmurlarının ekili alanlara altın gibi geldiğini belirtti. Son 60-70 yılın en sıcak Aralık ve Ocak ayının yaşandığını anlatan Prof. Dr. Kaya, "Kar da olmadığı için kışın soğuk geçmemesi nedeniyle buharlaşma kayıpları fazla oldu. Bazı yerlerde buğdayda çökmeler ve stresler başlamıştı. Bitkilerde verim son derece önemli. Tam başaklanma dönemi öncesi gelen yağış çok iyi geldi. Şu an verim için en kritik olan dönem. Bu yağışlar tam zamanında ve altın gibi geldi. Bölgede 30-35 hatta bazı yerlerde 40 kiloya kadar yağış düştü" dedi. Bölgede uzun süre etkili olmayan yağışla stres problemi olan buğdaydaki bu sıkıntıyı giderdiğini ve yeterli olduğunu ifade eden Kaya, zamanında gelen yağışların başaklanma dönemindeki buğdayın bu süreci stressiz olarak geçirmesini sağlayacağına dikkat çekti. Prof. Dr. Kaya’dan çiftçilere uyarı Ekili alanlarda sıcak ve nemli havaya bağlı oluşan mantari hastalıklara dikkat etmeli konusundan çiftçileri uyaran Kaya, "Hem fiyatlar hem verim anlamında zor bir yıl oldu. Son 15-20 yılın en düşük verimlerini aldılar. Bu yılın beklentileri çok fazlaydı. Kış yağışlarından umutluyduk. Nisan yağmurları da tam ihtiyaç duyulan dönemde fazlaca yağması bizim verim açısından umutlarımızı devam ettirmemizi sağladı. Bundan sonra çiftçilerin sıcak ve nemli havaya bağlı oluşan mantari hastalıklara dikkat etmeliyiz. Bu dönemde yaygın olarak görülen pas hastalığı çok önemli. Buna karşı mutlaka ilaçlama yapılmalı. Bayrak yaprağını süt olum devresine kadar yeşil olarak koruyalım. Çünkü onlar fotosentez yapacak bu da daha fazla verim ve bitkileri daha fazla beslemesi demek" diye konuştu. Pas hastalığının önemine değinen Kaya, gübre atmayanlar varsa onların da bir an önce azotlu gübreleme yapmasını tavsiye etti. "Buğday strese girdiği zaman başaklanma evresine geçiyor" Buğdayların başağa kalkmaya başladığını söyleyen Prof. Dr. Yalçın Kaya, "İçinde bulunduğumuz tarla çok erken şekilde başağa kalkmış. Çünkü bu tarla kuraklıktan dolayı strese girmiş. Neredeyse diz boyuna gelmiş. Bitki strese girdiği zaman başaklanma evresine geçiyor. Bu açıdan da yağış açısından kritik bir periyottu. Bu topraktan gelen serin ortam ve yağışlar başakları kurtardı. Bu durum başakların tanelerinin dolu olmasına yansıyacak. Bu da verim açısından oluşacak sıkıntıyı ortadan kaldırmış olacak" şeklinde konuştu. Çiftçilerde yağışların onları mutlu ettiğini dile getirerek önce korktuklarını daha sonra nisan yağmurları ile rahat bir nefes aldıklarını söyledi.
Eskişehir 6 yabancı öğrenci, Türk aşçı adayları ile yemek yaptı Eskişehir’e farklı ülkelerinden gelip Anadolu Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde (TÖMER) eğitim gören 6 yabancı öğrenci, Eskişehir Meslek Yüksek Okul Aşçılık Bölümü’nde Türk öğrencilerle yemek yaptı. Dünyanın farklı ülkelerinde Eskişehir’e eğitim görmek için gelen ve Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde (TÖMER) eğitim gören yabancı öğrenciler Anadolu Üniversitesi Eskişehir Meslek Yüksek Okul Aşçılık Bölümü’nde işlenen yaratıcı mutfak etkinliğine katıldı. Anadolu Üniversitesi Eskişehir Meslek Yüksek Okul Aşçılık Bölümü’nde öğretim görevlileri Dilek Ünlü ve Mutlu Doğan gözetiminde gerçekleşen derse, bölüm öğrencilerinin yanı sıra, TÖMER’de eğitim gören 6 öğrenci katıldı. Türk öğrencilerle kaynaşıp yemek yapan yabancı öğrenciler, oldukça verimli vakit geçirdi. Etkinlik ile öğrencilerin, kültürleri arasında etkileşim kurma fırsatı yakalamaları ve iletişim kurma becerilerini de artırmaları amaçlandı. Ders sonunda yapılan yemekler öğretim görevlileri ve öğrenciler tarafından tadıldı. “Türk kültürünü öğretmeyi amaçlıyoruz” Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Murat Sami Türker, etkinliğin amacı hakkında, “TÖMER bir dil öğretim merkezi, biz dünyanın farklı coğrafyalarında öğrencilerimize Türkçe öğretiyoruz. Tabii dil öğretmek kültürden ayrı olarak ele almak mümkün olmayan bir süreç. Dil ve kültür birbirinin taşıyıcısı konumunda. Burası da bunun için öğrenciler için tanıdığımız bir imkân aslında. Onları Türk mutfağına sokarak Türk kültürünü öğretmeyi amaçlıyoruz. Tabii mutfak sadece yemek yapılan ve yenilen bir yer değildir. Çünkü kültürümüzdeki her yemeğin toplumla, toplumun hayatıyla, kültürümüzle özdeşleşmiş bir hikâyesi vardır. Öğrencilerimiz bunları da öğreniyorlar aynı zamanda. Türk mutfağından yemekler yapmaya çalışıyorlar. Ürünler ortaya koymaya çalışıyorlar. 6 TÖMER öğrencimiz var. Her istasyonda bir öğrencimiz var. Önceden belirlenmiş malzemeler kullanarak Türk öğrencilerle iletişim kurarak bu öğrenciler bir ürün ortaya koymaya çalışıyorlar. Az önce de bahsettiğimiz gibi bu kültür ve iletişim etkileşim dil öğretimi sürecinin en önemli bileşenlerinden bir tanesi. Burada da öğrencilerimiz derslerde sınıf içinde öğrenmiş oldukları, edinmiş oldukları Türkçe dil becerilerini kullanarak bir iletişim ortamında Türklerle kaynaşma, Türk dilini kullanma fırsatı buluyorlar. Bu alanda çok kıymetli bir etkinlikte. Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, İran, Endonezya gibi ülkelerde öğrencilerimiz var burada” dedi. “Güzel eserler ortaya çıkıyor” Anadolu Üniversitesi Eskişehir Meslek Yüksek Okul Aşçılık Bölümü’nde öğretim görevlisi Dilek Ünlü ise ders ile ilgili şöyle konuştu; “Öğrencilerimizin dahil olduğu yaratıcı mutfak dersinde bu etkinliği gerçekleştirmekteyiz i. TÖMER’de biliyorsunuz yabancı uyruklu öğrenciler oluşan ekiple bizim öğrencilerimiz ortak yaratıcı ortaya çıkaracakları yemekler yapıyorlar. Planlanmış bir durum söz konusu değil yapılan yemekte. Verilen malzemeler eşliğinde öğrencilerimiz önceki birikimlerini kullanarak ortaya yeni bir ürün çıkartacaklar. Bakalım hep Birlikte neler olacak göreceğiz. İlk defa görüşüyorlar, etkinliğimiz peyderpey devam ediyor. Bir Pazartesi günü Türk mutfağı dersi etkinliğimiz vardı. Farklı grupla TÖMER’de farklı grupla şimdi ikinci grupla devam ediyoruz. Çocuklar için etkili olduğu söyleniyor. Bakalım Türkçe konuşarak işlemler yapılıyor. Hem el becerileri gelişmesi açısından hem de Türkçe konuşmak arkadaşlıklarıyla kaynaşma açısından ve kültür etkileşimi açısından da önemli olduğunu düşünüyorum. El becerileri bizimkilerine benziyor oldukça benziyor zaten çok yakın kültürden gelen öğrencilerimiz. Orta Asya’dan ve Türki devletlerinden gelen öğrencilerimiz çoğunlukla gördüğüm kadarıyla. Onlar da tabii kültür olarak bize yakın olduklarından dolayı ayrıca bir de el yatkınlığı olan, mutfağı ilgisi olan öğrenciler seçilip geldiği için bu güzel eserler ortaya çıkıyor.” “Yani Türkçe öğreniyoruz. Bizim için Türklerle konuşmak daha ilginç” Rusya’nın Sibirya bölgesinden gelen ve TÖmer’de hazırlık sınıfında eğitim gören Antonina Kramchanina, “Ben şimdi TÖMER’de eğitim görüyorum, hazırlık senem bu yıl. Gelecek yıl ben Özel Eğitim Fakültesinde okuyacağım. Yani biz şimdi kek yapıyoruz, kek pişiriyoruz. Yani genellikle benim için tatlı pişirmek daha iyi. Yani genellikle tatlılar, şekerli şeyleri pişirmeyi daha çok seviyorum. Bu yüzden benim için çok iyi. Yani kek pişirmek benim için çok ilginç. Çünkü biz çok karışık yaptık. Yani çok malzeme ekledik. Yani havuç var, fındıklar var, nane var, Bu yüzden biraz ilginç. Kızlar çok ilginç ve tabii ki biz şimdi hazırız senesindeyiz. Yani Türkçe öğreniyoruz. Bizim için Türklerle konuşmak daha ilginç. Yani günlük hayatta nasıl konuşuyorlar merak ediyoruz. Yani mesela biz şimdi yemek pişiriyoruz. Ama farklı kelimler kullanıyoruz, yemek hakkında. Eskişehir’i çok seviyorum, çok sakin bir şehir. Ben Porsuk Çayı yakınında yaşıyorum. Bu yüzden her zaman çıkabilirim ve bakabilirim. Çok güzel bayıldım” ifadelerini kullandı.
İstanbul İstanbul’da düzenlenecek yarı maraton için pazar günü bazı yollar trafiğe kapatılacak İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklamada 28 Nisan Pazar günü düzenlenecek 19. İstanbul Yarı Maratonu için bazı yolların trafiğe kapatılacağı belirtildi. İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklamada 28 Nisan Pazar günü düzenlenecek 19. İstanbul Yarı Maratonu için bazı yolların trafiğe kapatılacağı ve alternatif güzergahların oluşturulduğu belirtildi. Saat 02.00’dan etkinlik sonuna kadar kapatılacak yollar Sahil Kenndy Caddesi Güney Yol Samatya varyant ile Yenikapı etkinlik alanı arası Sahil Kenndy Caddesi Kuzey Yol Namık Kemal Varyant dönüşleri Saat 04.30’dan etkinlik sonuna kadar kapatılacak yollar Ayvansaray Caddesi Mürselpaşa Caddesi Abdulezelpaşa Caddesi Ragıpgümüşpala Caddesi Galata Köprüsü Reşadiye Caddesi Ankara Caddesi (Hamidiye Caddesi Kavşağı ile Reşadiye Caddesi Kavşağı arası ) Ankara Caddesi Ebu Suud Caddesi Kavşaktan Sirkeci istikameti Sahil Kennedy Caddesi (Samatya Varyant ile Sirkeci ışıklar arası ) Namık Kemal Caddesi Sahil Kenndy Caddesi’ne katılım Gazi Mustafa Kemal Paşa Caddesi Sahil Kennedy Caddesi katılım Sahil Kenndy Caddesi Kuzey Yol Avrasya Tüneli Aksaray ayrımları ile Namık kemal varyant arası Avrasya Tüneli acil çıkışları Ulaşım araçlarıyla ilgili yapılan açıklamada, Sirkeci arabalı vapur seferleri 06.00-13.30 arası durdurulacak. Beyazıt ve Kabataş tramvay seferlerinin geliş-gidiş olarak 07.00-13.30 arası seferler durdurulacak. Parkur üzerinde bulunan otobüs durakları için İETT Genel Müdürlüğü saat 07.00 itibariyle sefer düzenlemeyecek. Alternatif Güzargahlar Atatürk Bulvarı Avrasya Tünel Atatürk Köprüsü Haliç Köprüsü Vatan Caddesi Millet Caddesi Fevzipaşa Caddesi D 100 Kuzey Güney Yol Türkeli Caddesi Aksaray Caddesi Namık Kemal Caddesi (İDO’ya gidiş geliş yapan araçlar) Orgeneral Nafız Gürman Caddesi Kızılelma Caddesi Onuncu Yıl Caddesi Sahil Kennedy Caddesi Samatya Güney Yenikapı etkinlik alanı dönüşleri Sahil Kuzey Kennedy Caddesi Samatya çıkışlarından gidişli gelişli havuzlu kavşağa kadar Küçük Langa Aralığı Caddesi