SPOR - 25 Mayıs 2015 Pazartesi 11:38

Hünkar Çayırı’nda başpehlivan Kara

A
A
A
Hünkar Çayırı’nda başpehlivan Kara

Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker’in ev sahipliğinde düzenlenen Fatih’in Otağı Geleneksel Hünkar Çayırı Yağlı Güreşleri’nde er meydanında kıran kırana mücadelede Orhan Okulu’yu mağlup eden Recep Kara başpehlivan oldu.

Gebze Belediyesi tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen Fatih’in Otağı Hünkar Çayırı Yağlı Güreşleri kıran kırana mücadelelere sahne oldu. Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker’in ev sahipliğinde, Fatih Sultan Mehmet’in vefat ettiği yer olan Gebze Hünkar Çayırı’nda düzenlenen yağlı güreşlerde baş pehlivan, baş altı, büyük orta, küçük boy, küçük orta, deste, tozkoparan, teşvik, minik 1, minik 2 ve minik 3 dallarında 400’ü aşkın sporcu kıran kırana mücadele etti.

Ev sahibi Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker’in yanı sıra Gebze Kaymakamı Mehmet Arslan, Ak Parti İl Başkanı Şemsettin Ceyhan, AK Parti Milletvekili İlyas Şeker, AK Parti Milletvekili Adayı Cemalettin Kaflı, Yalçın Coştur, AK Parti İlçe Başkanı Hasan Soba, Çayırova İlçe Başkanı Zafer Kılıç, Çayırova Belediye Başkanı Şevki Demirci, Darıca Belediye Başkanı Şükrü Karabacak, İlçe Gençlik Kolları Başkanı Ertan Kara, İlçe Emniyet Müdürü Güner Yılmaz, güreş sporuna gönül veren ve yurdun dört bir yanından gelen vatandaşlar Hünkar Çayırı’nı doldurdu.

"MİLLETİMİZ BU ASİL SPORU YAŞATMAYA DEVAM EDECEK"
Gebze Belediyesi Mehteran Takımı’nın verdiği konser ve ardından Kur’an tilavetinin okunmasının ardından başlayan Fatih’in Otağı Hünkar Çayırı Yağlı Güreşleri’nde kısa bir konuşma yapan Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker,

“Bugün ata sporumuzun icra edildiği bu tarihi mekan, Gebze’miz için çok değerli bir mekandır. Çok mübarek bir mekandır. Üzerine bastığımız bu topraklar, sultanlar sultanı bir büyük padişahın karargah kurduğu ve yine son nefesini bir sefer sırasında burada verdiği çok müstesna bir yerdir. Huzurlarınızda vefatının 534. yıl dönümünde Fatih Sultan Mehmet Han’ı bir kez daha rahmet ve şükranla anıyorum. Yağlı güreş bizim kültürümüzle, örf ve geleneklerimizle yoğrulmuş, geleneksel ata sporumuzdur.

Pehlivan tüm bu erdemlerle, meziyetlerle donanmış kimse demektir. Onun için böyle güzel bir geleneği, böyle asil bir sporu milletimiz yüzyıllardır yaşatıyor ve yaşatmaya da devam edecek. 21. Geleneksel Hünkar Çayırı Yağlı Güreş Şenliğimize bu yıl da ülkemizin dört bir köşesinden yoğun bir katılım oldu. Miniklerden başpehlivanlığa kadar yaklaşık 400 pehlivan bu çayırda zirveye ulaşmak için mücadele edecek. Ben gün boyunca yapılacak müsabakalarda tüm pehlivanlarımıza başarılar diliyorum. Sakatlanmadan centilmence buradan ayrılmalarını temenni ediyorum” dedi.

Başkan Köşker’in ardından kısa bir konuşma yapan Gebze Kaymakamı Mehmet Arslan da, er meydanına çıkan pehlivanlara başarılar diledi.

Konuşmaların ardından güreşlere geçildi. Aileleriyle birlikte Hünkar Çayırı’na gelen Gebzeliler pehlivanların nefes kesen mücadelelerine şahitlik etti. Pehlivanlar Recep Kara ve Orhan Okulu’nun er meydanında mücadele ettiği Hünkar Çayırı Yağlı Güreşleri’nde Okulu’yu mağlup eden Recep Kara başpehlivan oldu. Başaltı dalında ise Alişah Kurt’u mağlup eden Nedim Gürel başaltının galibi oldu.
Hünkar Çayırı Yağlı Güreşleri’nde dallarda dereceye giren sporcular ise şöyle:

Minik 1
1. Cengizhan Ramazan Doğan
2. Semih Karagöz
3. Ramazan Yıldız
3. Engin Çadırlıoğlu

Minik 2
1. Ahmet Karakuş
2. Muhammet Karakuş
3. Muhammet Ali Yılmaz
3. Samet Yavan

Teşvik 1
1. Sinan Yıldız
2. Özgürccan Duymaz
3. Celal Bayar Çilenker ve Adem Burak Uzun

Teşvik 2
1. Ömer Ağdaç
2. Emre Dedeoğlu
3. Ensar Bıyık ve Ferdi Ayazcı

Tozkoparan
1. Serdar Yıldırım
2. Ahmet Faruk Uğuz
3. Ümit Sasa ve Asım Ülkü

Ayak
1. Umur Aybey
2. Uğur Akbay
3. Yılmaz Yıldız ve Temel Altıntaş

Deste Küçük
1. Mustafa Taş
2. Telat Uyar
3. İsa Yiğit Aydın ve Erdaş Duman

Desta Orta
1. Alpaslan Tekmen
2. Resul Yılmaz
3. Muhammet Can Kutay ve Semih Bayram Yılmaz

Deste Büyük
1. Metin Alpaslan Temizce
2. Tunahan Özgül
3. Hasan Güzeller ve Ayhan Ural

Küçük Orta Küçük
1. Ali Kazım Yavuz
2. Berat Pehlivanoğlu
3. Tolga Turan ve Yıldıray Akın

Küçük Orta Büyük
1. Kasım Adem Altun
2. Mehmet Karakaş
3. İbrahim Gökhan Gökalp ve Özkan Yılmaz

Büyük Orta
1. Rıfat Poyraz
2. Ömer Faruk Kalender
3. Erdem Uygun ve Semih Turgut
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon "Neden olmasın" dedi, 45 yaşında üniversite hayaline kavuştu Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde eğitim gören 45 yaşındaki Gönül İnan, yıllar boyunca içinde büyüttüğü üniversite hayalini ertelemesine rağmen vazgeçmedi. 3 çocuk annesi İnan, 45 yaşında girdiği sınavı kazanarak üniversite sıralarındaki yerini aldı. Trabzon’da yaşayan 3 çocuk annesi 45 yaşındaki Gönül İnan, bir arkadaşının "Neden olmasın" sözüyle cesaret buldu. Bu teşvikle üniversite sınavına girmeye karar veren İnan, zorlu hazırlık sürecini ev ve çocuk sorumluluklarıyla birlikte yürüttü. "Kadın isterse her yaşta başarır" sözünü yaşayarak gösteren Gönül İnan, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazandı. Birinci sınıfta eğitime başlayan Gönül İnan, genç arkadaşlarıyla aynı sırayı paylaşmaya başladı. Derslere olan ilgisi, disiplini ve kararlılığı takdir toplayan İnan, yarım kalan hayalini tamamlayarak pek çok kadına umut oldu. Yıllarca çocuklarının okul heyecanını yaşayan Gönül İnan, şimdi kendi sınav stresini, ders telaşını ve başarı sevincini yaşıyor. "Çocuklarım çok büyük destekçim oldu" Çocuklarından birinin Ankara’da psikoloji, diğerinin Samsun’da makine mühendisliği en küçük çocuğunun ise ilkokulda eğitimine devam ettiğini belirten Gönül İnan, "Televizyonda yaşı büyük hanımların bir girişimde bulundukları gördüğüm zaman hayranlık duyuyordum. Tekrar üniversite sınavlarına girmeme vesile olan aslında arkadaşım Gülcan. Deneyelim bence yapabiliriz dedi. Bende çok ümitle olmayarak deneyelim dedim. Sonuçlar açıklandığında kazandığımı gördüm. Asıl hedefim aslında Almanca öğretmenliğiydi. Almanya geçmişim olduğu için bir şeyler başarırım diye düşündüm. Maalesef Trabzon’da Almanca öğretmenliğine dair bir bölüm olmadığı için İngilizce’yi tercih ettim. Bir baktım ki sıradayım. Nasip oldu şu anda İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyorum. Çocuklarım çok büyük destekçim oldu. Kızım Ankara’da psikoloji okuyor, oğlum Samsun’da makine mühendisliği okuyor. Onlarla istişare ediyorum. Aslında onlar biraz benim velim gibi oldular. Kayıt işlerini hep kızım yaptı. Normalde veliler çocuklarını kaydeder bizde ters oldu. Artık üniversite hayatından bahsediyoruz. Vizyonu açık gençlerle tanışmak benim için çok güzel bir duygu. Hep çok saygılılar. Güzel anlaşıyoruz, ben hepsini ayrı ayrı seviyorum. Çocuklarım uzakta olduğu için hepsini evladım yerine koydum. Onların da beni sevdiğini görüyorum" dedi. "Her sabah okula gelirken mutlu oluyorum" Sınıf arkadaşlarının motive edici cümleler kurduğunu kaydeden İnan, "İlk sınıfa girdiğim an biraz sessizdim analiz ettim ama sonra günler geçtikçe baktım gençlerde benim için ‘Bu yaştan sonra nereden geldi’ şeklinde bakmadılar. Bir ara ümitsizliğe kapıldım; ’Acaba yapabilecek miyim?’ ’Her şeyi unuttum tekrar baştan hatırlayamıyorum’ gibi baktım motive edici cümleler kurdular. ’Olur mu abla devam et iyi gidiyorsun’ şeklinde bu bana çok iyi geldi. Benim de çocuklarım uzakta olduğu için empati yapıyorum. Bir anne olarak düşünüyorum. Her zaman bir sıkıntınız olduğunda beni arayabilirsiniz diyorum. Öğrenmenin ve eğitimin yaşı yoktur. Hiçbir zaman geç değil. Ev hanımlarına sesleniyorum tabii ki evi toparlamak düzeltmek güzel şey ama her gün aynı iş aynı hiç kimse madalya takmıyor. Bu işler bitmiyor, kendi kültürünüzü geliştirin. Mutlu olduğunuz şeyleri yapın. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır derler en azından çabalıyorum. Henüz bir plan yapmadım ama tercümanlık veya öğretmenlik yapabilirim. Her sabah okula gelirken mutlu oluyorum. Benim için bu bile yeterli" şeklinde konuştu. "İyi ki benim annem" Gönül İnan’ın Ankara’da Psikoloji eğitimi gören kızı Cemre İnan ise "Çok gururlu ve mutluyum. İyi ki benim annem. Başaracağını biliyordum. Güveniyordum o yüzden şaşırmadım. Her zaman yanında bulunacağım. Sınıf arkadaşları ile diyaloglarına şahit oldum. Bu beni çok mutlu etti. Hepsi çok değerli ve kıymetli insanlar. İyi ki annemin yanındalar. Aynı sınıfta annemle eğitim görseydik eğlenceli olabilirdi" diye konuştu. "Yaşının büyük olması onu bizden hiçbir şekilde ayırmıyor" Gönül İnan’ın sınıf arkadaşı Arda Akgün de, "Bu kadar genç öğrencinin arasında bizim iki katımız yaşa sahip bir öğrencinin olması elbette alışagelmiş bir durum değil. Hepimiz bu duruma şaşırmıştık ancak Gönül ablanın bize olan tutumu, bize yaptığı ablalık görevi gerçekten bizim için çok değerli. Kendisi tüm sınıf tarafından sevilen çok önemli bir insan. Kendisini çok seviyoruz. Derslerde de çok aktif. Buraya bir öğrenci bilincinde gelmiş. Yaşının büyük olması onu bizden hiçbir şekilde ayırmıyor. Öğrenme hırsı bizimki gibi kendisini çok taktir ediyorum" ifadelerini kullandı.
Samsun Dünya halıları bu koleksiyonda Samsun’da görev yapan bir öğretmen, 25 farklı ülkeden topladığı 150 duvar halısından oluşan koleksiyonuyla dikkat çekiyor. Müzik öğretmeni olarak görev yapan Seçkin Esen (55), şimdiye kadar edindiği kazanımını farklı bir amaç uğrunda kullanıyor. Dünyanın birçok kıtasına giderek kültürel değeri olan duvar halılarını toplayan Esen, 25 farklı ülkeden onlarca halı satın aldı. Halıları koleksiyon hâline getiren Seçkin Esen, yurt içi ve yurt dışından topladığı 150 halıdan 40’ına hikâye yazarak proje oluşturdu. Geçen yıl 120 halısını Mersin’de sergileyen Esen, koleksiyonuna dünyadan birçok halı daha ekledi. Esen ayrıca göz bebeği olarak gördüğü halıların satılık olmadığını ancak sürekli olarak koleksiyonunu genişlettiğini sözlerine ekledi. Müzik Öğretmeni Seçkin Esen, "Koleksiyonumuzu imkânlar dâhilinde genişletmeye çalıştık. Yine yurt dışından bulduk, yurt içinden bulduk, yurt dışından gelenleri bulduk ve koleksiyonumuz genişledi. 25 tane daha koleksiyonumuza halı kattık. 150’ye yakın halımız var. Çok değerli duvar halılarımız mevcut. Bu halıları ülkemize yakışan bir şekilde sergiye çıkaracağız. Koleksiyonu gelecek kuşaklara aktarılacak bir miras olarak değerlendiriyoruz. Yani bir araba olsa, ev olsa, tarla olsa değer verebiliriz. Bizim için ülkemizde böyle bir çeşitliliğin olması, böyle bir koleksiyonun olması her şeyden daha değerli" dedi. "Japonya’dan Almanya’ya, Çin’den İspanya’ya birçok ülkenin halısı bu koleksiyonda" Doğudan başlayarak birçok kıtadan o yöreye ait duvar halılarını topladığını dile getiren Esen, "Halı koleksiyonuna doğudan başladık biz. Öncelikle Türk cumhuriyetlerinden, Çin’den, Japonya’dan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan oralardan duvar halıları aldık. Daha sonra İran, Irak kısmından aldık. Savaştan önce gittiğimizde Ukrayna’dan aldık. İtalya’dan var, İspanya’dan var, Hindistan’dan var, Almanya’dan var. Yaklaşık 25 ülkeden halı topladık. Koleksiyondaki halılarda değişik güzellikte ve ender olan halılar var. Türkmenistan’dan ipek dokuma halılar ender halılardır. Bizi bilenler çeşitli ülkelerden önce halının fotoğrafını atıyor. Kriterlerimize uyuyor mu, ender mi bunlara bakıp sonra da gidip alıyoruz" diye konuştu. "Koleksiyondaki tüm halılar benim göz bebeğim" Tüm halılarını göz bebeği olarak gördüğünü de sözlerine ekleyen Esen, "Tüm halılar benim göz bebeğim. Oğlum da tüm bu eserlere, mirasıma sahip çıkacak" dedi. Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda lisans, İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nde de yüksek lisans yapan Seçkin Esen, en büyük hobisinin duvar halılarını izlemek olduğunu sözlerine ekledi.