EĞİTİM - 22 Nisan 2017 Cumartesi 14:24

"Hz. Peygamberi sanatla anlatmak" sempozyumu

A
A
A
"Hz. Peygamberi sanatla anlatmak" sempozyumu

"Hz. Peygamberi sanatla anlatmak” başlıklı sempozyumun 2.gününün ev sahipliğini Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi yaptı.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi, Sakarya Üniversitesi ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi tarafından ortaklaşa düzenlenen sempozyumun 2.gününün ev sahipliğini FSMVÜ yaptı. “Hz. Peygamberi sanatla anlatmak” başlıklı sempozyumun 2. günü de 1. günde olduğu gibi geniş değerlendirme ve yorumlarla dolu dolu geçti.

Edebi eserlerde hazreti peygamberin tasavvurunun tartışıldığı panel de çocuk kitaplarından roman ve şiirlere kadar bütün edebi eserler ele alındı. Hazreti peygamberi doğru anlama ve anlatma başlıklarının da konuşulduğu panel Peygamber hayatlarını konu alan eserlere rehberlik edecek içeriği ile katılımcılardan yoğun ilgi gördü. 

“Sanatı, Hazreti Peygamber teması etrafında sorguluyoruz” 

Peygamber temasının modern sanatlardaki ifadelerinin bu sempozyum vesilesiyle tartışmaya açıldığını dile getiren Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M.Fatih Andı, “Bu alanda münhasıran, tematik yapılmış sanırım ilk sempozyumlardan birisi. Konusu itibari ile çok dikkat çekici, Çünkü Hazreti Peygamberi bugüne kadar büyük kitlelere insanlara nasıl anlatacağımıza dair farklı farklı fikirler ileri sürüldü,farklı vesilelerle ve farklı imkanlarla nasıl aktarabileceğimize dair görüşler dile getirildi ancak, özellikle sanatın üzerinden Hazreti Peygamberimizin nasıl anlatılacağına dair çok daha dikkat çekici bir sempozyum olsa gerek. Bu sempozyumu dikkat çekici yapan bir başka özellik ise bugünün modern toplumunda muhatap olduğumuz modern sanatlar karşısında, modern sanatların imkanları, teknikleri, kazanımları ve yayılabilirlik alanları göz önünde bulundurularak Hazreti Peygamber'in anlatılıp anlatılamayacağı,eğer anlatılabilecek ise nereye kadar sınırsız bir anlatma imkanına sahip olup olmayacağımız gibi çok hayati temel,muhatap olduğumuz sanat algılarını sorgulayıcı, birazda eleştirel bakıcı bir sempozyum olması. Ben bu sempozyumu en çok eleştirel olması ve günün içerisin ki sanatı, Hazreti peygamber teması etrafında sorgulayıcı olması açısından önemsiyorum ve değerli buluyorum” şeklinde konuştu. 

“Romanlar Hazreti peygamberi anlatamaz” 

Roman dili ile Hazreti Peygamberi anlatmanın mümkün olamayacağını vurgulayan M.Fatih Andı; “Hazreti Peygamberi sanatı bir imkan bir araç olarak kullanarak anlatmak elbette mümkündür. Fakat sanatın her bir dalının, her bir tekniğinin Peygamberimizi anlatması konusunda sıkıntılar oluşmuştur çünkü Hazreti peygamberi tanımamız, hayatını bilmemiz, kendi hayatımızla bitiştirmemiz ve kendi hayatımız için örnek almamız bizim için bir ibadet bir emir hatta yaratıcımızın bir emridir. Hazreti Peygamber'in mübarekliğini muhteremliğini, onun şahsiyetini,hayatını ve öğrettiklerini bilmemizin bizim için farz oluşu, sanatın sınırsız olarak kullanılıp kullanılamayacağı sorununu da dile getiriyor.Bu sempozyumda ben başta olmak üzere ısrarla vurguladığımız modern romanın Hazreti peygamberi anlatamayacağı. Anlatmaması gerektiği halde anlatırsa mutlak şekilde çarpıtacağı, dönüştüreceği sahih bir Peygamber algısını kurmaca bir dünyanın çarpıtılmış bir peygamberi algısına dönüştüreceği fikrinde bir ittifak hasıl oldu. Örneğin benzer şekilde bugünlerin çok da ilgi odağı olmuş bir konu olarak, sinemanın Hazreti Peygamber'in suretini veya Hazreti Peygamber'in varlığını temele alarak bir sinema filmi çekilemeyeceği, sinemada bu şekilde anlatılamayacağı, gerek ‘Çağrı’ filmi gerek ise İranlı yönetmen Mecidi’nin filmi göz önünde bulundurulduğunda sinemanın da bir modern sanat İmkanı olarak peygamberi doğrudan gösterme doğrudan temsil imkanı, anlatıp anlatılamayacağı fikri de tartışıldı. Tıpkı heykel ,resim, karikatür gibi sinemanın ve modern bir tür olarak romanın da Peygamberden uzak durması gerekliliği çok dikkate değer bir konuydu. Bu sempozyumun en önemli temalarından birinin de Hazreti Peygamber'in hayatını romanlaştırmış olan romancılarımızda gereken hassasiyeti, oluşturmak olduğunu düşünüyorum. Bu konu son zamanlarda yoğun bir şekilde Mecidi’nin filmi ile gündeme geldi. Hazreti peygamberi dijital teknolojinin ve sinema sanatının imkanları ile anlatma çabası ve Hazreti Peygamber'i anlatan onlarca roman söz konusu. Yıldan yıla kutlu doğum haftaları başlığının getirdiği popüler kültür, maalesef anlatımların ucuzlatıcılığını artıyor. Bunu büyük bir tehlike olarak görüyorum. Roman ile Hazreti Peygamber'in anlatılmaması gerektiğini, o kurmaca dünyanın trajikleştiriciliğinin, parçalanmış insanı anlatmasının, tamamlanmamış insanı anlatmasının, yüceden uzak duracak bir dünyayı anlatmasının, bir yazarın tasavvurunun kitleye dayatmasının, Hazreti Peygamber’i anlatanlar için tehlikeli sularda dolaşmak olacağını düşünüyorum. Hazreti peygamberi anlatan romanlar yekununun çok berbat bir şekilde popüler bir söylemi, ucuz bir anlatım düzeyini yakaladığını düşünüyorum. Bu da peygamberini seven bir Müslüman olarak beni çok rahatsız ediyor. Umarım bu sempozyum bu konuda bir hassasiyet oluşturur” dedi. 

“Daha uzun bir süre bu konunun, teorik temelleri ve uygulamalarını tartışmalı” 

Bu tartışmaların ve sempozyum konuşmalarının sanat konusunda gereken sorgulamaların ilk adımı olduğuna ve bu yolda ilerlenmesi gerekliliğine dikkat çeken Sakarya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Daşcıoğlu; “Hazreti Peygamberi geleneksel olarak anlatan sanatlar ve edebiyat birikimleri var. Bir peygamber edebiyatından söz edebiliriz. Fakat modern çağda bunun kesintiye uğradığı görülüyor. Bu Sempozyum vesilesiyle geleneği ne kadar dönüştürebiliriz, modern hayatın imkânları içerisinde Hazreti Peygamberi sanata ne kadar aktarabiliriz sorularını tartışalım ve konuşalım istedik. Gerçekten de iki gündür konuşmacılardan ve dinleyicilerden aldığımız izlenim buna büyük bir ihtiyaç olduğunu gösterdi. Görsel sanatlarda Hazreti Peygamberin temsilinin, mümkün olup olmadığı tartışıldı. Bunun yansıtmacı bir kuramla değil fakat başka araçlarla yapılabileceği düşünülüyor. İki gündür roman türü üzerinden, yayınlanmış örneklere bakılarak ciddi bir tartışma sürüyor. Roman türü içerisinde Hazreti Peygamberin bir karakter olarak kullanılıp kullanılmayacağı, bu sempozyumun en önemli tartışma konularından biri haline geldi. Daha uzun bir süre bu konunun, teorik temellerini ve uygulamalarını tartışmamız, konuşmamız lazım. Konuşmaya başlamış olmak bile çok değerli benim açımdan, dolayısıyla bu sempozyumun bu konuşmaların başlangıcını oluşturmak gibi bir özelliği olacak ve Hazreti Peygamber'in entelektüel hayatımızdaki yeri düşünülmeye başlanacak. İnsanlar kendi hayatlarında, düşünce hayatlarında ve estetik algılarında Hazreti Peygamberle ilgili bir alan açmaya çalışacak. Günümüzün sanat, edebiyat faaliyetleri için büyük bir kaynak olarak Hazreti Peygamberin hayatı, vazifesi, işlevleri nasıl bir besin kaynağı oluşturabilir sorgulamaları ile gündem oluşturma imkânı olacak” ifadelerini kullandı. 

“İsabetli davetlerde bulunduğumuzu görüyoruz” 

Sempozyumun içeriğine ve konuşmacı davetine büyük önem gösterildiğini dile getiren Yılmaz Daşcıoğlu, “Geçen yıl Hazreti peygamberi anlatan filmler yayınlandı. Bu filmlerden yola çıkarak düşünelim, konuşalım istedik ve samimi kaygılarla bu sempozyum fikri olgunlaştı. Birkaç ay önce de fiiliyata aktardık. Konuşmacılarımızın tamamını, kim neyi söyleyebilir neyi konuşabilir diye belirleyerek biz davet ettik yani bir ilana çıkıp ya da duyuru yoluyla talep almadık. İsabetli davetlerde bulunduğumuzu görüyoruz. İki gün içerisinde birçok oturum ve bir panel gerçekleştirdik. Konuşmacılarımız dolu dolu, konuya özel vurgu yapan teorik cephesini, uygulamalarını tartışan ve önerilerde bulunan konuşmalar yaptılar. Bu sempozyumun sanat hayatımıza ve kültürümüze bir katkı sağlamasını ümit ederim” dedi. 

“Romanlar Hazreti Peygamberi kutsal varlık olmaktan çıkarıyor” 

Modern türlerindeki ifade şeklinin doğru olmayan bir peygamber tasavvuru çizdiğini dile getiren Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr Mesut Koçak, “Modern dünya yazarları içerisindeki roman türlerinde Hazreti Peygamberin anlatılması noktasında özellikle Türk edebiyatının son 30 yılına bakmamız gerekiyor. Bu romanların, romanın felsefi kurgusal dayatması nedeniyle Hazreti Peygamberin, romanların mantık ve mantalitesine uygun bir şekilde fantastikleştirildiği, romantikleştirildiği ve trajikleştirildiği bir peygamber tasavvuru çizildiğini görüyoruz. Benim kanaatim itibari ile söylüyorum genel olarak baktığımız zaman modern bir tür olan roman, görselleştirmeyi, tasviri ve diyaloglaştırmayı öngörür, şiirden ya da bizim diğer klasik türlerimizden temelde ayrılır. Romanlar bu özellikleri ile, Peygamberi kutsal varlık kimliğinden uzaklaştıran, onu bizim yaşadığımız hayata dahil eden bir yaklaşım gösterir” dedi.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kilis Musabeyli’nin ilk ve tek kadın muhtarı kadınlara örnek oluyor Kilis’in Musabeyli ilçesine bağlı Dorucak köyünde yerel seçimlerde 2 adayın katıldığı muhtarlık yarışında ilçenin ilk ve tek kadın muhtarı seçilen Elif Demir, cesareti ve başarısıyla ilçedeki kadınlara örnek oldu. Muhtar Elif Demir hem tarlada çalışıyor hem de muhtarlık yapıyor. Musabeyli ilçesine bağlı Dorucak köyünde 2 muhtar adayının katıldığı 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinde 116 geçerli oyun 65’ini alan Elif Demir, ilçenin ilk ve tek kadın muhtarı olma unvanını aldı. 6 çocuk annesi olan Demir, muhtarlık mesleğini kadınların daha iyi yürüttüğünü ifade etti. Demir, hem ev işlerini yapıyor hem tarlada çalışıyor hem de bir köyü yönetiyor. ‘‘46 köyün tek kadın muhtarı benim’’ Kilis’in Musabeyli ilçesine bağlı 46 köy içerisinde ilk ve tek kadın muhtar olan Elif Demir, "Günümüzde hala kadından muhtar olmaz diyerek bizi hep dışlıyorlar. Bana kalırsa kadın her şeyi yapar. Kadın dediğin bulaşık yıkar, tarlada çalışır, evine bakar ve yeri gelir milletvekili yeri gelir belediye başkanı olur. Benim en büyük hedefim muhtar olmaktı ve onu başardım. İkinci hedefim ise ilçeye belediye başkanı olmak’’ dedi. "Yeri gelir bulaşık yıkarız, yeri gelir dağda çalışırız, yeri gelir muhtar ve milletvekili oluruz” Kilis’in Musabeyli ilçesine bağlı Dorucak köyünde yaşayan ve 15 kardeşten biri olan muhtar Azası Feride Sarıyıldız ise "Ailemin izin vermemesinden dolayı okuyamadım. Ben kızımı okula gönderiyorum çünkü hem kızıma güveniyorum hem de okuması gerekiyor. Beni geçmiş zamanda her konuda kısıtlamışlardı ve son seçimlerde ben o kısıtlandığım köyde birinci sırada aza oldum. Çok yakından tanıdığım muhtar adayı olan Elif Demir’e bir önceki dönemde olduğu gibi bu dönemde tam destek vererek diğer erkek adaya fark attık ve muhtar olarak köye seçildik. Biz kadınlar yeri gelir bulaşık yıkarız, yeri gelir dağda çalışırız, yeri gelir muhtar ve milletvekili oluruz. 46 köyü olan Musabeyli ilçesinde tek kadın muhtar oldu. Ben çok korkuyordum ama hiçbir şey olmadı kadınlarda asla korkmasın’’ dedi.
Bolu Ormana atılan çöpler el birliğiyle toplandı Tarım ve Orman Bakanlığının 81 ilde başlattığı "Orman Benim" etkinliği orman yangınlarının önlenmesi hedefiyle Bolu’da da düzenlendi. Programda ormanlık alana bırakılan çöpler el birliğiyle toplandı. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın orman yangınlarına karşı farkındalık oluşturmak için 81 ilde aynı anda başlattığı "Orman Benim" etkinliği Bolu’da Sarıcalar Yayla Yolu Çatal Deresi mevkiinde düzenlendi. Etkinlik çerçevesinde orman içi ve bitişiğindeki yol kenarları, tarım arazileri, yerleşim yerleri ile tesislerin bitişiğinde bulunan yanıcı maddelerin azaltılması (çalı, diri örtü temizliği ve alt dal budaması), çöplerin temizlenmesi neticesinde, orman yangını başlama riskinin en aza indirilmesi hedeflendi. Bolu Orman Bölge Müdürlüğü ev sahipliğindeki etkinliğe Bolu Vali Yardımcısı Abdullah Şen, Bolu İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Cemil Sarıcı, Tarım ve Orman İl Müdürü Zekeriya Ar, Orman Bölge Müdürlüğü Personeli ve çok sayıda öğrenci katılım sağladı. Orman yangınlarına farkındalık oluşturmak için ormanlık alana bırakılan çöpler Vali Yardımcısı Abdullah Şen, Bolu Bölge Müdürü Mahmut Şentürk, kurum müdürleri ve öğrencilerle birlikte el birliğiyle toplandı. "Ormanlarımız için ciddi bir tehdit" Bolu Orman Bölge Müdürü Mahmut Şentürk, "Hepinizin bildiği üzere orman yangınları ormanlarımız için ciddi bir tehdit. Özellikle yaz aylarında gerek sigara atığı, gerekse diğer piknik ateşi veya anız yangınları gibi nedenlerle orman yangınlarımız çıkıyor. Bizler de bu programda orman yangınına sebebiyet verebilecek bitkisel atıkları, dalları ve bunun yanı sıra insanların doğaya attığı naylon poşetleri, çöpleri, diğer plastik ve cam şişeleri yol kenarından toplayarak etkinliğimizi tamamlayacağız" dedi.
Kastamonu Komandolar ormanları yangınlardan korumak için atıkları topladı Kastamonu İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde görevli komando birlikleri, kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte ormanlık alanda çöp topladı. Programda konuşan Kastamonu Valisi Meftun Dallı, ormanların yüzde 99’unun insan kaynaklı çıkan yangınlarda yandığını söyledi. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ormanları korumak ve yangınlara karşı alınacak önlemler konusunda farkındalık oluşturmak için Türkiye genelinde ‘Orman Benim’ kampanyası başlatıldı. Kampanya çerçevesinde Kastamonu’da Doğu Çevre Yolu üzerindeki ormanlık alanda çöp toplama etkinliği gerçekleştirildi. Etkinlikte Vali Meftun Dallı, öğrencilerle birlikte çöp topladı. Kastamonu İl Jandarma Komutanlığına bağlı komando birlikleri ile kamu kurum ve kuruluşları, mahalle sakinleri ile sivil toplum kuruluşlarının da yer aldığı etkinlikte ormanın içi ve bitişiğindeki yol kenarlarında bulunan çöpler ve yangına sebep olabilecek materyaller temizlendi. Yangın çıktığında büyümesini önlemek adına ormandaki ağaçların dalları da budandı. “Her yıl ortalama 2 bin 600 orman yangını meydana geliyor” Programda konuşan Vali Meftun Dallı, “Orman yangınlarında son yıllarda çok ciddi bir artış yaşanıyor. Orman Bölge Müdürümüz Fahri Sönmezoğlu Bey’in bana verdiği bilgi, her yıl 2 bin 600 civarında orman yangını meydana geliyor. Bu yangınların yüzde 87’si insan kaynaklı, geri kalan yüzde 13’ü de doğal nedenlerden kaynaklanıyor. Yanan tüm ormanların yüzde 99’u insan kaynaklı yangınlardan çıkan yangınlarda yanıyor, sadece yüzde 1’i doğal nedenlerden kaynaklanıyor. Dolayısıyla her birimizin göstereceği küçük küçük hassasiyetler duyarlılıklar çok büyük zararlardan ormanlarımızı korumamızı sağlayabilir. Onun için bu farkındalığı bu şuuru oluşturabilmek için böyle bir faaliyeti yıl boyunca Orman Bölge Müdürlüğümüz yürütecek” dedi. “Orman içi yollarımızda hareket halindeyken sigarasını camdan atmaları sonucu kuru otların yanmasıyla ormanda yangın çıkıyor” Yakılan anızların tehlikesine dikkat çeken Vali Dallı, “Çiftçilerimiz hasat sonunda anız yakıyorlar. Köy içinde, tarım arazilerinde temizlik yapacaklar çalı çırpı ne varsa ortaya toplayıp yakıyorlar. Herhangi bir tedbir almadan yapılıyor, sonra kontrolden çıkıyor. İlimizde yüz ölçümümüzün yüzde 70’ten fazlası ormanlarla kaplı. Hemen yakında bir bitki örtüsü orman varsa oraya sirayet ediyor. Benzer şekilde yollardan geçerken orman içi yollarımızdan hareket halindeyken sigarasını camdan atıyorlar. Yol kenarındaki kuru otların üzerine düşüyor, oradan ormana sirayet ediyor. Benzer şekilde demiryollarımızın kenarlarında kuru otlar var. Raylardan çıkan küçücük bir kıvılcım çok büyük felaketlere sebep olabiliyor. Bunun gibi bir sürü insan kaynaklı çıkan yangınlarla mücadele etmek zorunda kalıyoruz. İklim değişikliği etkisiyle sıcaklıkların artması sonucu doğada meydana gelen bir takım değişikliklerden dolayı bu yangınlar daha önceki dönemlere göre çok daha hızlı yayılıyor. Bunlarla mücadele etmek de her geçen yıl daha da zorlaşır hale geliyor” diye konuştu. Konuşmanın ardından ormanlık alanda yangına sebep olabilecek atıklar tek tek temizlenerek poşetlere konuldu.
Hakkari Hakkari’de yeni müfredat taslağı değerlendirildi Hakkari İl Millî Eğitim Müdürü Nurettin Yılmaz başkanlığında, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" kapsamında hazırlanan yeni müfredat taslağının değerlendirildiği bir toplantı gerçekleştirildi. Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğünün konferans salonunda düzenlenen toplantıda konuşan Müdür Yılmaz, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin sadece son bir yılın değil, on yıllık uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olduğunu söyledi. Yeni müfredatın gelecek eğitim-öğretim yılından itibaren okul öncesi, ilkokul birinci sınıf, ortaokul beşinci sınıf ve lise dokuzuncu sınıflarda kademeli şekilde uygulanmaya başlanacağını ifade eden Müdür Yılmaz, “Milli Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin’in liderliğindeki müfredat hazırlık sürecinde, çok uzun görüş alışverişleri ve kamuoyundaki yansımalar üzerinden analizler yapıldı, toplantılar düzenlendi. Bütün bu birikim, geçen yıl yaz aylarında bir veri olarak alındı ve bu veriler sistematik hâle getirildi. Modelin beceriler çerçevesi oluşturulurken; akademisyen, öğretmen ve diğer eğitim paydaşlarının katılımıyla yirmi çalıştay düzenlendi. Sonrasında her bir ders için oluşturulan ekipler, yüzlerce toplantı yaparak müfredatın hazırlıklarını tamamladı. Müfredat değişikliği ile ilgili hususlar, il genelinde, hızlı bir şekilde bilgilendirmeler yapılarak yayılmalı, bu yüzden burada sunacağımız bilgileri aynı önemle alıp, okullarımızda yapacağınız toplantılarda öğretmenlerimizle paylaşmanızı istiyoruz” dedi. Toplantıda, ayrıca Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki merkezî sınav ile Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) ilişkin alınan ve alınması gereken tedbirler üzerinde de duruldu. Toplantıya Yüksekova, Şemdinli, Çukurca ve Derecik ilçe milli eğitim müdürleri de katıldı.