POLİTİKA - 28 Aralık 2021 Salı 14:02

İçişleri Bakanı Soylu: '2019 yılında 20 tondu, bu yıl toplam 22 tona çıkardık'

A
A
A
İçişleri Bakanı Soylu: '2019 yılında 20 tondu, bu yıl toplam 22 tona çıkardık'

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bursa’da muhtarlarla bir araya geldi. Soylu, Cumhuriyet tarihinin uyuşturucu yakalama rekorunu egale ettiklerini ifade ederek, “2019 yılında 20 tondu, bu yıl toplam 22 tona çıkardık. Bunun 20,5 tonunu güvenlik güçler, 1,5 tonunu da gümrük muhafaza ekiplerimizin yakaladı” dedi.

İşçileri Bakanı Süleyman Soylu, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘Türkiye Muhtarlarla El Ele” konulu toplantıya katıldı. Burada muhtarlara hitap eden Soylu, uyuşturucu ve terörle mücadeleden, göç sorununa kadar birçok konuyu ele aldı.

“Sizler farklı siyasi görüşlerde olabilirsiniz, bu da çok doğaldır. Her birinizi seçen insanlar da böyledir. Size oy verenler de farklı siyasi görüşleri, inançları, etnik kökenleri olabilir. Buradaki topluluk tüm çeşitlilikleri barındırdığı için Türkiye tablosudur” diyerek konuşmasına başlayan Soylu, “Her birinize oy verenler temel beklenti ile oy kullandı. Mahallemize güzel bakılsın, eksiklikler takip edilsin diye sizlere oy verdiler. Farklılıkları korumanın yanı sıra belli zeminlerde buluşmak ülke menfaatini ilgilendiren temel değerler üzerinde aklıselimin, ahlakın, anne-babalarımızın, öğretmenlerimizin, camideki imamların öğrettikleri temeller üzerinde buluşabilmeliyiz” dedi.

50 bin 340 muhtarımız idari olarak İçişleri Bakanlığı’na bağlı olduğunu hatırlatan Soylu, “Bu muhtarlarımızın tamamı eğer bize taleplerini iletemezse, aramıza bizler filtreler, perdeler koyarsak, biz muhtar bilgi sistemini devreye alamazdık. Bugüne kadar sisteme işlenen 125 bin talebin 109 binini olumlu sonuçlandırıp 16 binini hala takip ediyor olabilir miydik? Bugün daha önce muhtarlıklarımız ilgili özlük, silah ruhsat harcı, SGK primi gibi adımlarımızın üzerine izin haklarından tutun pek çok adımı içeren yeni bir öneri üzerinde hep beraber çalışamazdık. Biz ne yaptıysak birlikte yapıyoruz. Bize oy verenlerin, bize seçenlerin, bize sorumluluk verenlerin o güvenlerini temin etmek için görevlerimizi sürdürüyoruz. Biz noktaya gelebildiysek, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu vizyonla farklılıklarımızı kendimize bir filtre yapmadığımız için temel değerler üzerinde tartışmadığımız, birbirimizi dinleyebildiğimiz için yapabildik” diye konuştu.

Soylu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ancak bugün muhtarlıklarda başarabildiğimiz bu hali, elbette ülkenin diğer meselelerine yaymak istediğimizde anlaşılmaz bir tutuculukla karşı karşıya kaldığımızı üzülerek paylaşmak isterim. Asayişin teminin de bile, terörle, uyuşturucu ile mücadelede bile buna gönlü yatmayan, aklı yatmayan siyasi hırsların cazibesinden sıyrılıp bu ülkenin değerleri ile buluşamayan, batıyı kendisine tapınak belirlemiş, batıdan gelen her şeyi baş üstüne koymuş, özgüvensiz anlayışlarla bu ülkede sizlerde bizler de dönem dönem karşı karşıya kalıyoruz. Bakın sizler muhtarsınız, hanginiz çarşı ve mahalle bekçilerinden rahatsız oldunuz? Tam tersi, Türkiye’de adım adım muhtarlar toplantıları yapıyoruz. İstanbul’dan Ankara’ya, Adana’dan Diyarbakır’a kadar. Biraz sonra burada güvenlik toplantısı yapacağız. Bizim buradaki içinde bulunduğumuz toplantı gibi olmayacak. Bazen 3 bazen 4 saat süren ve sürekli olan muhtar ve mahallelerin her meselesini masaya yatırdığımız, her bir arkadaşımızın notlarını aldığı, bürokratların takip ettiği toplantılardır. Bir araya gelip fotoğraf verdiğimiz aman ne güzelmiş, hayırlı olsun dediğimiz toplantılar değildir. Asayiş meselelerinden elektrik lambasının yanıp yanmamasına kadar, sağlık ocağındaki eksiklikten bir spor sahasındaki ihtiyaca kadar her şeyi bakanlarımızla telefon açıp konuştuğumuz ve çözüm aradığımız bir süreci ortaya koyuyoruz. Bana hiçbir muhtarımızın çarşı ve mahalle bekçimizden rahatsızız demedi. 30 bin bekçi geceleyin kendimizi emanet ettiğimiz, her çaldığı düdüklerinde bizim rahat ettiğimiz çarşı ve mahalle bekçilerinin itibarını zedelemek için siyaset yapanları gördükçe ben üzülüyorum. Demek ki toplumla aralarında bir mesafe oluşmuş. Bizim gittiğimiz toplantılarda çarşı ve mahalle bekçilerine daha ihtiyaç olduğu yönünde talepler bana iletiliyor”

2017’den bu güne kadar evden hırsızlık olaylarının günlük ortalaması yüzde 47 oranında azaldığını kaydeden Soylu, “Bu sayı 284’ten 151’e düştü. Kötü mü oldu? Hep beraber faydasını gördük. Yüzde 30’lardan yüzde 60’lara olayların çözülme oranına çıktı. Olayları aydınlatma neredeyse 2 kat arttı. Peki bu kötü bir şey mi? Birlikte narkotik suçlarıyla uğraşıyoruz, metruk binalarla, annesine babasına kötü davranan uyuşturucu kullanıcısıyla, muhtarlarımızla beraber uğraşıyoruz. Mahallemizin şurasına aydınlatma lazım denince de kaymakamlığımıza, belediye başkanımıza, valimize, elektrik idaresine iletiyoruz ve sorunu ortaya koyuyoruz. Biz sizlerle mesai arkadaşıyız. Bizim de sizin de bir yönetim alanı var. Dünyanın en büyük krizi ile karşı karşıya kaldık. Pandemi krizinde bu iş bana yazılmış değil, ben bu işten sarfınazar ederim biraz kaçak yaparım mı dediniz yoksa tüm yöneticiler ve STK’larla taşın altına elinizi mi koydunuz? Şimdi bana büyükşehirler oldu, muhtarlara ne gerek varmış diyenler geriye 2-3 yıla baksınlar da anlasınlar” şeklinde konuştu.

İçişleri Bakanı Soylu: '2019 yılında 20 tondu, bu yıl toplam 22 tona çıkardık'

“Biraz önce bahsettiğim bu tavırları uyuşturucu ile mücadele eden birimlerimize de gösterdiler. Şunu söylemek isterim dünyada yakalanan tüm eroinin yüzde 21’inin bu ülkenin polisi, bu ülkenin askeri, jandarması, sahil güvenliği, gümrük muhafaza birimleri yakalamaktadır. İfade edeyim bu yıl cumhuriyet tarihinin eroin yakalamaktaki rekorunu egale ettik. 2019 yılında 20 tondu, bu yıl toplam 22 tona çıkardık. Bunun 20,5 tonunu güvenlik güçler, 1,5 tonunu da gümrük muhafaza ekiplerimizin yakaladı. Bütün bu mücadele hep birlikte sürdürülmektedir” diyerek sözlerini sürdüren Soylu, “Türkiye’de yaklaşık 2017 yılında uyuşturucuya bağlı ölümlerden, adli tıp rakamlarına göre 941’di. Biz 2020 yılını 314’le tamamladık. Bu yıl daha az rakamla bitireceğiz. Bu el birliği ile olmalıdır. Bir taraftan meselenin arza yönelik mücadelesi, bir yandan talebi düşürmeye yönelik mücadelesi ve rehabilitasyon süreci ile birlikte mücadelenin hep birlikte içindeyiz. 28 Avrupa Birliği ülkesinde yakalanan ‘extacy’ tabletinden 2 kat fazlasını yine bu ülkenin güvenlik birimleri yakalamaktadır. Bunu biz mi üretiyoruz, hayır. Bunlar hepsi yurtdışından geliyorlar. Amerika Afganistan’ı işgal ettiğinde 15 bin ile 20 bin dekardı oradaki üretim. 200 bin dekara çıktı. Buradan bir siyaset ürettiler. Oradaki insanların hayatını kabusa çevirip göç etmesini temin etmediler. Aynı zamanda dünyaya uyuşturucu ihraç ettiler. Bunu Amerika’nın kendisi yaptı. Bunu bir politika olarak ortaya koydu ve bundan endişe etmedi. Derdi bu bölgeleri istikrarsızlaştırmak, ufka ve vizyona değil ayaklarının ucuna bakacak duruma getirmeyi hedeflediler. Büyük meseleler elbette ki sizin mahallelerin yaşam standartlarını etkiliyor. DEAŞ coğrafyamız için bir tehditti. Bunu söylüyorum ve devam edeceğim. Suriye’nin Rakka’sında bir tek mantar tabancası patlatmadan, PYD/PKK terör örgütü Rakka’dan DEAŞ’ı tasviye etti. Bunu Amerika’nın gücü ile yaptı. Peki bu insanlar nereye gitti? Onların yönlendirmesi ile iki yere gittiler. Biri Sina Çölleri, birisi de Afganistan’la Çin arasındaki vadiye. Sonra ne oldu? Amerika Afganistan’ı terk etti. Peki terk edince ne oldu? Orada Amerika’nın güdümündeki bazı komutanlar Rakka’dan getirdikleri DEAŞ’ı içerisinde yöneticilik yapmaya başladılar. Şimdi dünya bunu görüyor. Büyük bir oyun, büyük bir tezgah. Bazen demokrasinin içine sızdırılmış bir tezgah. Bazen barış ve kardeşlik içerisine istismar eden bir senaryo, bazen de bir şeyle mücadele ediyormuş gibi gösterilen bir senaryo ile karşı karşıyayız” dedi.

LGBT konusuna da değinen Bakan Soylu, “Ben muhtarlarımıza soruyorum. Mahallede hangi anne baba size Türkiye’de LGBT’nin gelişmesi için başvuruda bulundu? Bir anne baba LGBT bu ülkede yayılsın, bizim çocuklarımız bu işlerle daha çok ilgilensin diye bir kişi size başvurdu mu? Bu sevda nereden çıkıyor? Avrupa ve Amerika’dan çıkıyor. Çok basit, yurtdışında bu dernekler, vakıflar var. Büyükelçilikleri var. Biz nasıl ayakta duruyoruz? Uyuşturucu, terör, ekonomik olarak saldırıyorlar biz yine ayakta duruyoruz. Çünkü aile yapımız güçlü. Aile yapımızı sarsmaya, zemini oynak hale getirmek için her şeyi yapıyorlar. Ama başarılı olamıyorlar. Medeniyetimiz, müesseselerimiz, devletimiz güçlü ama en önemlisi milletimizin mayası güçlü. Yurtdışından bu derneklere yönelik ciddi bir fonlama var. Bunu dile getiriyoruz. Burada sorun olduğunu paylaşıyoruz ama bizi yine linç etmeye çalışıyorlar. Elin oğlu Türkiye’de bu meselelerin yaygınlaşması için neden para versin? Elin oğlu Amerika hala bir terör örgütü olan PYD/PKK neden desteklesin? Bana birisi bunu izah etsin. Bir Amerikalı vatandaş kendi ülkesinin bir terör örgütünü desteklemesini ister mi? Sadece para vermiyor. Silah, mühimmat, eğitim, destek, moral, strateji ve akıl veriyor. Sonra dünyaya çıkıp demokrasi ve hukuk üstünlüğü vaazı vermeye çalışıyor” ifadelerini kullandı.

Bir muhalefet partisinin genel başkanının Amerika Büyükelçisi ile bir ayda 4 defa görüştüğüne de anlam veremediğini ifade eden Soylu, “Benim aklım ermiyor. Bir muhalefet genel başkanı Amerika Büyükelçisi ile 1 ayda 4 defa ne görüşür ve ne konuşur? Bana birisi bunu söylesin. Ben Türkiye vatandaşı olarak kendime izah edemiyorum. Görüştüğü zaman ‘Ya siz ayıp ediyorsunuz PYD/PKK destekliyorsunuz’ diyor mu? ‘Sizin ne işiniz var Türkiye’deki LGBT’cilerle’ diyor mu? ‘Siz Afganistan’dan uyuşturucu imalatı ile bütün coğrafyamızı uyuşturucu ile karşı karşıya bıraktı’ diyor mu dedi mi yani? Şapkayı öne alıp koymak lazım” diye konuştu.
Dünyada bir küreselleşmenin olduğunu belirten Soylu, “Temel derdimiz, bu küreselleşme dünyada yepyeni bir çığır açtı. Hepimiz Avrupa’daki yollar açılacak, her yere pasaportsuz girilecek. Sınırlar açılacak, çiçek, böcek kardeşlik her şey güzel olacak. Ne zaman 20’inci yüzyılının sonuna kadar. Geldik 21’inci yüzyılın başına. Vekalet savaşlarından Afganistan’dan, Suriye’ye kadar iki terör örgütü DEAŞ ve PYD/PKK Irak ve Suriye’nin devlet otoritesini altüst etti, yok etti. Şu an dünyanın dört temel sorunu var. Salgın ve göç sorunu. Birçok ülke bizim yaşadıklarımızın yüzde 1’ini yaşadıkları halde, hepsi sinmişler korkmuşlar. Göç sorunun Türkiye ve Yunanistan arasına sıkıştırmışlar, cingözlük yapmaya çalışıyorlar. Türkiye’de ile Suriye sınırı arasında sıkıştırmışlar, Türkiye ile İran sınırı arasına sıkıştırıp kendilerini oradan kurtarmaya çalışıyorlar. Aman biz ilgilenmeyelim diyorlar. Bir tane artist gönderirler Angelina Jolie bir fotoğraf verir. Onlar da otururlar, bu işlerle ne güzel ilgilendik derler. Ya kolları kopan çocuklar, annelerini babalarını kaybeden evlatlar, ya önümüzdeki 100 yıla tramva olarak yansıyacak nesiller, ya bu tramvaların yapacağı hal nasıl olacak?” dedi.

Suriye’de yapılanları da anlatan Bakan Soylu, “Bize kızdılar. İdlip’te briket ev yapıyorsunuz diye. Keyfimizden yapıyoruz sanki. Bütün STK’larla birlikte 50 bin üzerinde yaptığımız evler oradaki insanların asgari oturabilecekleri yer bulabilmeleri içindir. Yarın öbür gün çadırları bittiği zaman Türkiye’ye bir yolculuk başlatmamalarının temini için. Onları orda güvenli bir şekilde oturtabilmek için. Geçen pazar günü Çobanbey’de Suriye tarafındaydık. Bin 400’ün üzerinde sanayi sitesi yaptık. Kendi paramızla değil. Orayı önce huzura, güvene getirdik. Oranın meclisi ile ortak yer ayarlandı. Bir bölümü bitti, diğer bölümü haziranda bitecek tam 25 bin kişi çalışacak. Zaten orası Gaziantep ve Kilis’le iç içe. Buradan oraya insanlar gidecekler. Biz batı gibi Afrika’nın madenleri yüzünden orayı sömüren, ondan sonra posasını orada bırakıp bu insanlar ne yaparsa yapsınlar diyen bir millet değiliz. Biz gittik İdlip’te insanların sağlık, eğitim hizmetlerini alabilmeleri için ne gerekiyorsa yaptık. Bunu da gelecek nesillerimize gösterdik. Fırat Kalkanı bölgesinin yeniden ticaret merkezi haline gelmesini ve hayatın normalleşerek buradan oraya dönüşün sağlanması için adımlar attık. Bunların hangisini batı ülkeleri yaptı? Biz yaptık. Benimle dalga geçiyorlar. Şımarmadık diyorum, evet şımarmadık doğru. 3 bin dolardan 10 bin dolara geldik biz şımarmadık. Atamıza, anamıza sırtımızı dönmedik. Komşularımıza sırtımızı dönmedik. Camilerimize, İstiklal Marşımıza, Cumhuriyetimizi kuranlara kulaklarımızı tıkamadık” dedi.

Muhtarlar için Mekansal Adres Kayıt Sistemi (MAKS) tamamladıklarını anlatan Soylu, “Ölü projeydi, inat ettik, ASELSAN’a ağa, baba dedik. Onlarda bu projeyi bitirdiler. Bizde borcumuzu onlara yavaş yavaş ödüyoruz. Ama işimizi yaptık. Bunları şimdi belediye ve muhtarlarımıza açıyoruz. Tüm kamu kuruluşlarına açıyoruz. Kurumların entegrasyonunu oraya getiriyoruz. Kişisel Veriler Kanunu’nun bize elverdiği ölçüler dahilinde muhtarlarımıza açacağız. Muhtarlarımız mahallelerinde göçmenlerin tamamını görecekler. Orada yaşayanları, taşıyanları görebilecekler. Gün geçtikçe sistem geliştikçe açmaya devam edeceğiz. Nüfus Matik dediğimiz bir memur kadar görevini yapacak mekanizma kurduk. Nüfus idaresine gelmeden yapılması gereken işlerden bir tanesi mahallede, yerinde halledilsin. Burada dijitalleşmenin bize sağladığı avantajları kullanacağız” şeklinde konuştu.

Sosyal medyanın da dünyada önemli bir mesele haline geldiğini ifade eden Soylu, “Göçün sebebi biz olmadığımız gibi, facebook ve twitter’inde sahibi biz miyiz? Her türlü suç orada işlensin, her kişinin orada mahremiyetine girilsin, her türlü hakaret yapılsın. Dünya bununla ilgili ne yapıyor? Dünya salgınla ilgili bize çözüm üretti mi? Dünya Sağlık Örgütü bir çözüm üretmeyi bırak birbirlerinin maskelerini çaldılar. Birbirlerine aşı vermediler. Aşıyı stratejik güç olarak kullandılar. ‘18 Mart’ta Avrupa Birliği mutabakat imzaladı. Dedi ki, ‘Biz göçün kaynağında engellenmesi için adım atacağız’. Bir tek adım atmadı. Tamamı yalan üzerine oturmuş, vizyonsuz bir liderler manzumesinin yapamadıklarını gördüğümüz yıllar geçirdik, geçiriyoruz. İnsanları ölüme terk ettiler. Ege Deniz’inde botları batırdılar. İnsanları soydular. Bunlardan bir tanesini Türkiye yapmış olsaydı, bizi dünya mahkemelerinde yargılarlardı. Kendilerinin dokunulmazlıkları var. 21. yüzyıl onların dokunulmazlıklarını aldı” diye konuştu.

Samet Doğru - Uğur Uslubaş
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep TOBB Gaziantep KGK 2023-2027 dönemi ilk meclis toplantısı yapıldı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Gaziantep Kadın Girişimciler Kurulu’nun (KGK) 2023-2027 dönemi ilk meclis toplantısı gerçekleştirildi. TOBB Gaziantep KGK Başkanı Ayşen Ahi, GSO Yönetim Kurulu Üyesi Melike Yüksel ve meclis üyelerinin katılımıyla düzenlenen toplantıda üyeler arası tanışmanın ardından kadın girişimcilerin çalışmalarına ilişkin talep ve beklentiler değerlendirildi. Yürütülen projeler, ileriye yönelik stratejiler, kadın girişimciliğin ticari alana daha fazla yansıması için atılacak adımların konuşulduğu meclis toplantısında ayrıca TOBB Gaziantep KGK tarafından kurulmuş olan hali hazırdaki komisyonlara katılmak için isteyen üyelere komisyon faaliyetleri tanıtıldı. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren TOBB Gaziantep KGK Başkanı Ayşen Ahi, “TOBB Gaziantep Kadın Girişimciler Kurulu olarak kadın girişimci potansiyelinin nicelik ve nitelik bakımından geliştirilmesi ve daha donanımlı hale getirilmesi amacıyla çalışmalarımıza ve projelerimize devam ediyoruz. Çatı kuruluşumuz TOBB ve TOBB Kadın Girişimciler Kurulumuz da girişimcilik kültürünün kadınlar arasında gelişmesinde öncülük etmeye, bu alanda fark oluşturmaya devam ediyor. Bizler de bu hedefler doğrultusunda mevcut projelerimizi sürdürüyor, yeni faaliyet ve projelerimizle girişimci kadınlarımızın yanında oluyoruz” dedi. TOBB Gaziantep KGK’nın devam eden projeleri hakkında da bilgi veren Ahi, “KAGİDEM Kadın Girişimci Destek Merkezi; Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Gaziantep Sanayi Odası ve İpekyolu Kalkınma Ajansı ortaklığında girişimci kadınlara yönelik kurulmuştur. KAGİDEM ile ortak çalışmalar yürütmeye devam ediyoruz. Meyve Orman Parkı Projesi, Ekonomide Üretime Katılan Görünmez Eller Projesi, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Girişimci Toplulukları, GİKA Projesi, İşimiz Temiz Projesi, Sanayide Kadın Eli Projesi gibi yürütmüş olduğumuz çalışmalarımız hızla devam ediyor. Unutmayalım, kadın varsa yarın var. Kadın varsa, gelecek var. Toplantımızın hayırlı olmasını diliyor, tüm katılımcılara teşekkür ediyorum” diye konuştu. Toplantı, meclis üyelerinin görüş ve önerilerini dile getirmelerinin ardından sona erdi.
Gaziantep E-Ticaret ve Dijital Pazarlama GTB’de konuşuldu Gaziantep Ticaret Borsası (GTB), Ticaret Bakanlığı tarafından desteklenen ‘Gaziantep Ticaret Borsası Gıda Sektörü 2. UR-GE Projesi’ kapsamında, gıda sektöründe faaliyet gösteren üye işletmelerine yönelik “E-Ticaret ve Dijital Pazarlama" eğitimi düzenledi. Eğitimde katılımcılara; e-ticaretin avantajları, hazırlık aşamaları, teknik altyapı için gerekli materyaller, operasyon ve pazarlama süreçleri ile e-ticaret hukuku hakkında bilgiler verildi. Gaziantep Ticaret Borsası gıda sektöründe iştigal eden üye işletmelerinin e-ticaret ve dijital pazarlama kanallarından daha fazla faydalanarak, küresel pazarlarda daha aktif rol almaları için “E-Ticaret ve Dijital Pazarlama" eğitimi gerçekleştirdi. Eğitim programının açılışında konuşan Uzman Eğitmen Ersan Ertürk; e-ticaretin, internet üzerinden ürün ve hizmet alışverişi yapılmasını sağlayan yaygın bir ticaret modeli olduğunu ifade ederek, tüketicilerin her an her yerden istedikleri ürünleri kolayca bulup satın alabilmelerine imkan sağlayan bu modelin işletmelerin kendi ürün ve hizmetlerini de geniş bir kitleye ulaştırabilmelerine imkân sunduğunu söyledi. Alışverişte zaman ve mekân sınırlamalarını ortadan kaldıran e-ticaretin satış ve karlılığı arttırdığına vurgu yapan Ertürk, bu durumun işletmelerin müşteri memnuniyeti sağlayarak, müşteri sadakati oluşturmalarını kolaylaştırdığını dile getirdi. Dijital pazarlamanın ise internet ve diğer dijital kanallar aracılığıyla marka bilinirliğini ve satışları artırmayı amaçlayan yeni çağ pazarlama faaliyetleri olduğunu belirten Ertürk, “Dijital pazarlama yönetiminde sosyal medya, arama motoru optimizasyonu, e-mail pazarlama, içerik pazarlama gibi çeşitli dijital kanallar kullanılarak tüketicilere ulaşılmakta ve marka iletişimi güçlendirilmekte” dedi. E-ticaret ve dijital pazarlamanın, geleneksel pazarlama yöntemleri ile kıyaslandığında daha ekonomik, etkili ve ölçülebilir sonuçlar sağladığına işaret eden Ertürk, işletmelerin dijital dünyaya ayak uydurarak online platformlarda varlık göstermesi ve tüketicilerin beklentilerini karşılayacak stratejiler geliştirmesinin günümüzde başarılı olmanın kaçınılmaz gerekliliği olduğunu sözlerine ekledi. Eğitmen Ertürk, yaklaşık 4 saat süren eğitimde katılımcılara, E-ticaret Altyapılarının Seçimi, Pratik Örnekler ve Artı - Eksileriyle Tüm Alternatif Satış Modelleri, Açık Pazar Entegrasyonları & Haritalama ve Fiyatlama, E-ticarette Kullanılan Temel Performans Araçları, Hukuki Zorunluluklar, Global E-ticaret Pazarının Sunduğu Fırsatlar ve Tehlikeler, Kargo Entegrasyonları, E-ticaret Süreçlerinde Kullanılan Dönüşüm Odaklı Dijital Pazarlama Kampanyaları ile Omni-channel & Çok Kanallı Pazarlama gibi çeşitli konularda bilgiler verdi.
Gaziantep Türkiye’nin Senegal Büyükelçisi Nur Sağman’dan iş dünyasına çağrı Ticaret Bakanlığının desteği ile Batı Afrika ülkesi Senegal’de pazar arayışlarını sürdüren Gaziantepli halı ihracatçıları Türkiye’nin Senegal Büyükelçisi Nur Sağman ile de görüştü. Güneydoğu Anadolu Halı İhracatçıları Birliği’nin düzenlediği Sektörel Ticaret Heyetini Senegal’de yalnız bırakmayarak yakından ilgilenen Büyükelçi Sağman, Türk iş insanlarını Afrika’daki fırsatlardan faydalanmaya davet etti. “Senegal doğru seçim” Afrika’nın birçok alanda fırsatlar barındırdığını ifade eden Büyükelçi Nur Sağman, Türk iş insanlarına yönelik yaptığı çağrıda, "Ben 2015 yılından bu yana Afrika ülkeleri ile ilgili çalışıyorum. Önce Gine’de, daha sonra da Gabon’da görevim oldu. Ardından Dışişleri Bakanlığında Afrika Genel Müdürü olarak görev yaptım. Bir yıldan bu yana da Senegal’de görevliyim. Afrika 54 ülkeden oluşan büyük bir kıta. Senegal çok doğru bir seçim. Batı Afrika’daki istikrarlı ülkelerden birisi” dedi. “Yatırımcıları Senegal’e davet ediyoruz” Senegal ile Türkiye arasında ticari ve ekonomik işbirliğini kolaylaştırıcı hukuki çerçevenin mevcut olduğunu ifade eden Türkiye’nin Senegal Büyükelçisi Nur Sağman, Senegal’de önemli iş fırsatlarının bulunduğuna dikkat çekti. Sağman, "Biliyorsunuz ki, Türkiye pek çok ülke için önemli bir partner. Bunu bütün Afrika adına söyleyebilirim. Çünkü doğru bir ortaklığımız var. Biz her zaman Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da dediği gibi kazan kazan prensibi çerçevesinde, karşılıklı saygıya dayalı bir ortaklık anlayışı ile hareket ediyoruz. Ben ihracatçılarımıza diyorum ki; Afrika, doğru seçim. Senegal, doğru seçim. Şu an burada bir değişim dönemindeyiz. Yeni Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Yeni bir hükümet geldi. Daha çok yeni. Bir değişim süreci var. Bu süreci yakından izliyoruz ve gerekli bilgilendirmeleri iş insanlarımıza yapıyoruz. Bunun için de bizimle irtibatta kalmalarını öneriyoruz. Afrika önemli ve herkesi davet ediyoruz. Ama araştırıp gelmeleri gerek. Bizimle temasta olmaları gerek" ifadelerini kullandı. “Avrupa kalitesinde, daha uygun fiyata” Senegal’de gerek Türk ürünlerine gerekse de Türkiye’ye sempati ile bakıldığının altını çizen Büyükelçi Nur Sağman, "Senegal’de Türk ürünlerine karşı bakış açısı çok olumlu. Kesinlikle birinci sırada tercih ediliyor. Hatta belirli yerlerde sadece Türk ürünleri satan işyerleri de var. Mobilyadan tekstile, gıdaya her sektörde büyük fırsatların olduğu bir ülke. Biz bu konuda çok olumlu geri dönüşler alıyoruz" şeklinde konuştu. “Büyükelçi Sağman’a teşekkür ediyoruz” Güneydoğu Anadolu Halı İhracatçıları Birliği Başkanı Zeynal Abidin Kaplan da Türkiye’nin Senegal Büyükelçisi Nur Sağman’a yakın ilgi ve desteklerinden dolayı teşekkür etti. Başkan Kaplan, "Moritanya’nın ardından geldiğimiz Senegal’de de gerek yetkililerden gerekse de Senegal iş dünyasından ilgi ve alaka gördük. Son derece başarılı toplantılar, görüşmeler gerçekleştirdik. Bu arada programımız boyunca bizi yalnız bırakmayarak yakın ilgisini ve desteğini esirgemeyen Büyükelçimiz Nur Sağman’a da ayrıca teşekkür ediyoruz. Gaziantepli halı ihracatçıları olarak Ticaret Bakanlığımızın desteği ile gerçekleştirdiğimiz bu programların meyvelerini önümüzdeki yıllarda vermesi ile ihracatımızda önemli bir artış yaşanmasını bekliyoruz" diye konuştu.
Zonguldak CHP’li belediye 250 milyon borç bıraktı Zonguldak’ın Devrek Belediye Başkanı Özcan Ulupınar, CHP’den devraldıkları borçların 250 milyon lirayı bulduğunu belirterek “Ciddi bir enkaz devraldık” dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinin ardından bir dizi ziyaretler gerçekleştirmek üzere Zonguldak’ın Devrek İlçesine geldi. Burada Belediye Başkanı Özcan Ulupınar ile görüşen Tunç, hayırlı olsun dileklerinde bulundu. Ziyaretin ardından konuşan Bakan Tunç, “İlçe belediye başkanımız seçimden başarıyla çıktı. Belediye Başkanımız Özcan Bey’e bir hayırlı olsun ziyareti gerçekleştirelim dedik. Allah hayırlı eylesin. Başarılar diliyoruz. Devrek ilçemiz Zonguldak’ımızın çok önemli, büyük ilçelerinden birisi. Kadim bir şehir” dedi. “Hükümet olarak daima arkasında olacağız” “Özcan Ulupınar Devrek’te daha önce belediye başkanlığı yapan belediyecilik tecrübesi olan genç yaşta burada siyaset sonrasında da yerel yöneticilikte başarılı olan bir kardeşimiz” diyen Tunç, “Sonrasında milletvekili seçildi. Parlamentoda da beraber görev yaptık. Parlamentodaki görevden sonra, küçük bir aradan sonra tekrar Devrekliler onu yine belediye başkanı seçtiler. Bizler de kendisine gerçek projelerde, Devrek için yapacağı hizmetlerde, çalışmalarda, yatırımlarda hükümet olarak daima arkasında olacağız ve Devrek’in gelişmesi, kalkınması, yapılması gerekenlerin hızlı bir şekilde hayata geçmesi için bizler de ona her zaman destek olacağız. Valimiz, kaymakamımız, kamu yöneticilerimiz, teşkilatımızla beraber İnşallah önceki tecrübenin üzerine bu sefer tecrübeyle beraber hükümet imkanlarını da inşallah Devrek’e taşıyarak güzel hizmetlere vesile olacak. Hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Devrek halkına da destekleri için çok çok teşekkür ediyoruz. İnşallah onların güvenine layık olabilmek için hep beraber el birliğiyle çalışırız diyorum” ifadelerini kullandı. “Ciddi bir enkaz devraldık” Bakan Tunç’tan sonra söz alan Belediye Başkanı Özcan Ulupınar, şunları söyledi: “Bakanım 250 milyonu aşan bir borcumuz var. Maalesef bir belediye hizmet binamız yok. Belediye binasında deprem güçlendirme yapılamadı, yıkılacak. Geçici olarak buradayız. 250 çalışanımız var. Aylık personel giderimiz 11 milyon. Gelen paramız 7 milyon. Önceki gün makam arabamızın da freni patladı. Çok şükür kaza yapmadık. Yol boştu. Allah’tan yavaş gidiyorduk. Ciddi bir enkaz devraldık. 2004’te de böyle bir belediye aldım burada. Hepsini yenilemiştik. Araç gereçleri sıfır hale getirmiştik. O zaman da çok ciddi borçlar vardı. Düzeltmiştik. Maalesef yine bir enkaz olarak hurdalarla bizi karşıladılar. 40 milyonluk borcu 250 milyona çıkarttılar. Son ay yüzde 80 zam vermişler çalışanlarımıza. Çalışan sayısı çok fazla. 130 çalışan olması lazım. 250 çalışan var. Maaşlar 74 bin liraya kadar çıkıyor ama biz bunların arkasına sığmayacağız. Mazeret üretmeyeceğiz, başaracağız. Biz bunları bu kadar beklemiyorduk ama biliyorduk. Allah nasip ederse sizin de dediğiniz gibi valimizin, kaymakamımızın, vekillerimizin, sizlerin, hükümetimizin desteğiyle bu işin üstesinden geleceğiz. Tecrübemiz var. Ekibimiz iyi.” Konuşmanın ardından Bakan Tunç, bir dizi ziyaretler için Bartın iline geçti.