ASAYİŞ - 03 Mayıs 2019 Cuma 12:01

İçişleri Bakanlığı açıkladı! 93 terörist etkisiz hale getirildi

A
A
A
İçişleri Bakanlığı açıkladı! 93 terörist etkisiz hale getirildi

İçişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Çataklı, “Nisan ayında kırsal alanda 3’ü büyük, 51’i orta çaplı olmak üzere toplam 9 bin 716 kırsal operasyon, şehirlerde ise bin 867 operasyon yapıldı. Bu operasyonlarda aralarında İçişleri Bakanlığı terör arananlar listesinde mavi kategoride aranan 1, turuncu kategoride aranan 1, gri kategoride aranan 6 ve kategorisi olmayıp sözde üst düzey 2 teröristin de bulunduğu toplam 93 terörist etkisiz hale getirildi” dedi.

İçişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Çataklı, aylık basın bilgilendirme toplantısı düzenledi. Toplantıda İçişleri Bakanlığı koordinesinde yürütülen iç güvenlik operasyonlarına değinen Çataklı, bu çerçevede Nisan ayında kırsal alanda 3’ü büyük, 51’i orta çaplı olmak üzere toplam 9 bin 716 kırsal operasyon, şehirlerde ise bin 867 operasyon yapıldığını açıkladı. Çataklı, bu operasyonlarda aralarında İçişleri Bakanlığı terör arananlar listesinde mavi kategoride aranan 1, turuncu kategoride aranan 1, gri kategoride aranan 6 ve kategorisi olmayıp sözde üst düzey 2 teröristin de bulunduğu toplam 93 teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirdi. Çataklı, terör örgütlerine yardım/yataklık yaptığı ve örgütlerle irtibatlı olduğu değerlendirilen 3 bin 867 şüphelinin de gözaltına alındığını ve bunlardan 678’nin de tutuklandığını kaydetti.

16 Aralık 2018 tarihinde başlayan kış operasyonlarına ilişkin de bilgi veren Çataklı, şunları söyledi:
“15 Nisan 2019’da biten kış operasyonlarında 5 bin 439 operasyon yapılmıştır. Bu operasyonlarda 207 terörist etkisiz hale getirilmiştir. 15 Nisan’dan 30 Eylül 2019’a kadar sürecek olan ilkbahar - yaz operasyonlarında 10 bin 755 operasyon planlanmıştır.”

Uyuşturucu ile mücadeleye yönelik 9 bin 438 operasyon gerçekleştirildiğini sözlerine ekleyen Çataklı, bu operasyonlar neticesinde 13 bin 921 kişinin gözaltına alındığını, bin 539 kişinin tutuklandığını belirtti. Çataklı, kaçakçılık ile mücadeleye yönelik gerçekleştirilen bin 417 operasyonda ise 2 bin 289 kişinin gözaltına alındığını, 56 kişinin tutuklandığını ifade etti.

Mal varlığına karşı işlenen suçların ülke genelinde 47 bin 702’den 43 bin 826’ya gerilediği bilgisini paylaşan Çataklı, “Oto hırsızlığı olayları 934’den 594’e, otodan hırsızlık 3 bin 712’den 3 bin 31’e, kapkaç olayları 322’den 279’a, iş yerinden hırsızlık 3 bin 770’ten 3 bin 403’e düşmüştür. Evden hırsızlık olayları ülke genelinde 5 bin 845’ten 5 bin 89’a, İstanbul’da bin 544’ten bin 252’ye, Ankara’da 308’den 160’a, İzmir’de 269’dan 209’a düşmüştür” dedi.

Düzensiz göçle mücadeleye yönelikte bilgi veren Çataklı, “2 bin 774’ü denizlerde olmak üzere toplam 28 bin 779 düzensiz göçmen yakalanmış, 721 organizatör gözaltına alınmıştır. Ülkesine geri dönen Suriyeli sayısı 324 bin 123’tür. Bugün itibariyle ülkemizde kayıt altına alınan Suriyeli sayısı ise 3 milyon 605 bin 615 kişidir” açıklamasında bulundu.  

İlker Turak

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.