ÇEVRE - 17 Temmuz 2017 Pazartesi 12:48

İçme suyunda siyasallaştırmadan işbirliği yapılmalı

A
A
A
İçme suyunda siyasallaştırmadan işbirliği yapılmalı

Tüketiciyi Destekleme Derneği Genel Başkanı Süleyman Bakal, içme suyu ile ilgili açıklama yaptı. Bakal, kent merkezinin içme suyundaki riskleri değerlendirerek, “İçme suyumuzun temiz olmasının başlangıç noktası, içme suyu elde ettiğimiz kaynağın temiz ve kendini yenileyebilir olmasıdır” dedi.


Bakal, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’ın ‘Eskişehir kent merkezinin içme suyunda risk var’ açıklamasına yanıt olarak Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in ‘içme ve kullanma sularımızda bugüne kadar herhangi bir sorun tespit edilmemiştir” dediğini hatırlattı. Eskişehir kent merkezi içme ve kullanma suyunu Porsuk Baraj Gölü Havzasından temin edildiğini hatırlatan Bakal, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“4982 Sayılı Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde edindiğimiz bilgilere göre; Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından Orman ve Su İşleri Bakanımız Prof. Dr. Veysel Eroğlu’na 24.08.2016 tarihinde “yapılan sunum neticesinde; Kütahya Atıksu Arıtma Tesisi inşaatının hızlandırılması, Eskişehir İçme Suyu Arıtma Tesisinin ozonlama tesisi ilavesinin araştırılması, Porsuk Baraj Gölü havzasındaki münferit sanayilerin OSB altında toplanması, Porsuk Baraj Gölü havzasındaki münferit hayvancılık faaliyetlerinin baraja uzak bir bölgede toplanarak hayvansal atıkların ortak bertarafının sağlanması ve yayılı kirletici kontrolü için gerekli tedbirlerin alınması hususları sayın Bakanımız tarafından talimatlandırılmıştır.”

KAYNAK TEMİZ VE YENİLENEBİLİR OLMALI

Konuyla ilgili çözüm hakkında da konuşan Bakal, “Çözüm konuyu siyasallaştırmadan, buz gibi, ortak devlet aklını kullanarak PBGH’nı nasıl koruyacağımız konusunda iş birliği yapmaktır. İçme suyumuzun temiz olmasının başlangıç noktası, içme suyu elde ettiğimiz kaynağın temiz ve kendini yenileyebilir olmasıdır” ifadelerini kullandı.

Mustafa Yıldırım

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Çermik ilçesinde yeni eğitim müfredat tanıtım toplantısı yapıldı Diyarbakır’ın Çermik İlçe Millî Eğitim Müdürü Murat Bozdoğan başkanlığında, şube müdürleri, ilçedeki tüm okul müdürlerinin katılımıyla, kaymakamlık toplantı salonunda “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ve yeni eğitim müfredat programının tanıtım toplantısı yapıldı. Toplantıda İlçe Milli Eğitim Müdürü Murat Bozdoğan, Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinde becerilerin gelişimi; zihinsel, sosyal, fiziksel ve ahlaki boyutları içeren bir yapıda ele alındığını söyledi. Bozdoğan, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli; öğrenci profili, beceriler çerçevesi, erdem, değer, eylem modeli, sistem okuryazarlığı, alana ait bilgi kümeleri bileşenlerinden oluşan bir modeldir. Bu yapı kapsamında, karmaşık ve soyut fikirleri eyleme dönüştürme sürecinde, ortaya çıkan fikirler, beceriler ile bu becerilerin derse özgü bilgi ve becerileri içeren yapılarını temsil eden, alan becerileri ilgili derse ait alan bilgisi ve bu alana ait bilgileri temsil eden içerik çerçevesi ile bütünleşerek öğrencilerin edinmesi beklenen öğrenme metotlarını oluşturmaktadır. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli; sadece son bir yılın değil, on yıllık uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Yeni müfredat, gelecek eğitim öğretim yılından itibaren okul öncesi, ilkokul birinci sınıf, ortaokul beşinci sınıf ve lise dokuzuncu sınıflarda kademeli şekilde uygulanmaya başlanacaktır” dedi.
Erzincan Azmiyle herkese örnek oluyor! Erzincan’da geçirdiği kaza sonucu omurilik felci olan ve yaklaşık 500 gün hastanede yatan Suat Can, tedavi gördüğü mesleki rehabilitasyon merkezinde öğrenmiş olduğu filografi sanatı ile hastalığının tedavi sürecini hızlandırarak hayata yeniden tutundu. Erzincan’da yüksekten düşerek geçirdiği kaza sonucu omurilik felci olan 47 yaşındaki Suat Can, kaza sonrasında tekerlekli sandalyeyle yaşamak zorunda kaldı. Yaklaşık 500 gün hastanede tedavi gören Can, tedavi sürecinde mesleki rehabilitasyon merkezinde filografi sanatını öğrendi. Filografi sanatı ile uğraşmaya başladıktan sonra hastalığının tedavisinin hızlandığını fark eden Suat Can, hayata tekrar bağlanmak için sanatını daha da ileriye taşıyarak ustalaştı. Bugüne kadar yüzlerce eser yapan Can, filografi sanatı ile hayata tekrardan tutunmanın mutluluğunu yaşadığını söyledi. Filografi sanatının tedavi sürecini hızlandırdığını ifade eden Suat Can, “8 yıl önce geçirdiğim kaza sonucu omurilik felci oldum. 2020 yılında tekrar bir kaza daha yaşadım. Omurgada kırık meydana geldi. Toplam 12 tane vida ve platinler var belimde. Bel altımda şuanda kısmi felçler var. 7 yıldır da filografi ile uğraşıyorum. Filografi ile uğraşmamda ki en büyük nedenlerden biri rehabilite edici özelliği. Niyetimiz bu dünyada hoş bir seda bırakmak hem de insanlarımıza faydalı olabilirsek ne mutlu bize. Özellikle engelli arkadaşlarımızın farklı dallarda uğraşabilecekleri muhakkak bir şeyler vardır. Hayatımızda her türlü zorluklar meydana gelebilir ama hiç birinde de hayata küsmememiz lazım. Her şeyin üstesinden devletimiz, milletimiz ile el ele vererek gelmemiz mümkün. Yeter ki azim olsun. Azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz. Filografiyi insanlarımız duydukça, ilgi gösterdikçe potansiyel oluşmaya başlıyor. Üç beş derken geniş kitlelere ulaşmak söz konusu oluyor. Ne kadar çalışırsak Rabbimiz o kadar imkan sunar. Yeter ki çalışalım” dedi.