GÜNDEM - 20 Aralık 2022 Salı 11:34

İletişim Başkanı Altun: 'Fransa’dan PKK’nın ülkesindeki tüm faaliyetlerine son vermesini istiyoruz'

A
A
A
İletişim Başkanı Altun: 'Fransa’dan PKK’nın ülkesindeki tüm faaliyetlerine son vermesini istiyoruz'

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Fransa’da PKK mensupları ve sempatizanlarının varlık gösterebildiğini belirterek, “Türkiye tüm NATO müttefiklerinden olduğu gibi Fransa’dan da terör örgütü PKK’nın ve uzantılarının ülkesindeki tüm faaliyetlerine son vermesini istemektedir. (Fransa) Suriye ve Libya gibi alanlarda politikalarını Türkiye ile uyumlu hale getirmelidir” dedi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Başkanlık binası konferans salonunda düzenlenen Türkiye-Fransa İlişkileri: Fırsatlar ve Meydan Okumalar Paneli’ne katıldı. İki ülke arasındaki ikili ilişkilerin gelişmesine katkı sağlamasını amaçlayan panelde iki ülkenin akademisyenleri, sektör temsilcileri ve askeri personeli yer aldı.

“Avrupa’nın enerji ve gıda güvenliğinin de pamuk ipliğine bağlı olduğu, Rusya-Ukrayna savaşında gözler önüne serilmiştir”

İletişim Başkanı Altun burada yaptığı konuşmada, Avrupa’nın, Suriye krizinin sonuçlarından biri olan mülteci meselesine çözüm üretemediği belirterek, “Avrupa’nın enerji ve gıda güvenliğinin de pamuk ipliğine bağlı olduğu, ne yazık ki Rusya-Ukrayna savaşında gözler önüne serilmiştir. Türkiye, öncülük ettiği tahıl koridorunun yanı sıra enerji koridoru gibi girişimlerle de Avrupa’nın karşı karşıya olduğu tüm bu meselelerin çözümü noktasında kilit bir rol oynamıştır, oynamaya devam edecektir” dedi.

Avrupa’nın diplomatik ve ekonomik iş birliğinden terörle mücadeleye her konuda Türkiye ile ilişkilerini derinleştirmesi ve güçlendirmesi gerektiğine inandıklarını dile getiren Altun, “Uzun bir geçmişe uzanan Türkiye ve Fransa ilişkilerinde de ikili ve bölgesel boyutta ortak çalışmalar yürütülmesi, iş birliklerinin geliştirilmesi oldukça önem arz etmektedir” ifadelerini kullandı.

Altun, Rusya-Ukrayna savaşının, tahıl, enerji ve gübre krizinde olduğu gibi hem küresel hem de bölgesel düzlemde söz konusu savaşın derin istikrarsızlıklar üretme potansiyeline sahip olduğuna dikkat çekerek, “Türkiye, savaşan her iki devletin de güvendiği bir aktör olarak ürettiği çözümler ve arabulucu rolüyle krizin daha da derinleşmesini önlemekte, burada da istikrarlaştırıcı bir aktör olarak ön plana çıkmaktadır” diye konuştu.

“Beklentimiz, (Rusya-Ukrayna) krizin daha da derinleşmeden yönetilmesi konusunda Türkiye’ye destek olmalarıdır”

Rusya-Ukrayna savaşından doğan krizin son bulmasının, Avrupa ülkelerini ağır meydan okumalardan, yeni sorunlardan koruyacağını söyleyen Altun, “O nedenle Fransa başta olmak üzere Avrupa ülkelerinden temel bir beklentimiz var. Nedir bu beklenti? Krizin daha da derinleşmeden yönetilmesi konusunda Türkiye’ye destek olmalarıdır, küresel alanda kimlikçi siyaset yerine stratejik öncelikleri esas almalarıdır” değerlendirmesini yaptı.
Altun, Rusya-Ukrayna savaşının hava savunma sistemleri ve insansız savaş araçlarının da önemini gösterdiğini belirterek, güçlü savunma sanayii altyapısına sahip olduğunu söylediği Türkiye’nin, insansız kara, deniz ve hava araçları konusunda hem yüksek teknolojiye sahip hem de maliyet etkin ürünler geliştirdiğini dile getirdi.

“(Fransa) Suriye ve Libya gibi alanlarda politikalarını Türkiye ile uyumlu hale getirmelidir”

Fransa ve Avrupa’da göç ve mülteci hareketlerinin yönetilmesi konusunda sert meydan okumalarla karşı karşıya olduğunu ifade eden Altun, “Dolayısıyla düzensiz göç ve mülteci hareketlerinin neden olduğu toplumsal ve siyasal sorunlarla boğuşan Fransa da Türkiye’nin çözüm noktasında oynadığı hayati rolün farkına varmalıdır. (Fransa) Suriye ve Libya gibi alanlarda politikalarını Türkiye ile uyumlu hale getirmelidir” dedi.

“Türkiye, Fransa’dan PKK’nın ülkesindeki tüm faaliyetlerine son vermesini istemektedir”

Avrupa Birliği’nin, PKK’yı terör örgütü olarak tanıdığını hatırlatan Altun, “Ancak Fransa’da PKK mensupları ve sempatizanları varlık gösterebilmektedir. Türkiye tüm NATO müttefiklerinden olduğu gibi Fransa’dan da terör örgütü PKK’nın ve uzantılarının ülkesindeki tüm faaliyetlerine son vermesini istemektedir” diye konuştu.

“İstikrar kazanmış Suriye, Avrupa’nın güvenliğine katkı sağlayacak”

Türkiye’nin Suriye’deki PKK/PYD/YPG yapılanmasına karşı yürüttüğü mücadele müttefiklerinin desteğini beklediğini aktaran Altun, terörden arındırılmış ve istikrar kazanmış Suriye’nin Avrupa’nın güvenliğine katkı sağlayacağına vurgu yaptı.

“PKK/YPG ve FETÖ gibi terör örgütlerinin dezenformasyon kampanyaları, iki ülke ilişkilerine zarar verme potansiyeline sahip”

Altun, konuşmasına şöyle devam etti:

“Fransız çimento şirketi Lafarge’ın Suriye’de DEAŞ dahil, terör örgütlerine destek sağladığının ortaya çıkması ise küresel terörizmle mücadele açısından kara bir leke olarak kalacaktır. Batı’daki Türkiye düşmanı lobilerin ya da PKK/YPG ve FETÖ gibi terör örgütlerinin uzantılarının dezenformasyon kampanyaları da iki ülke ilişkilerinin yanı sıra Fransa’ya da zarar verme potansiyeline haiz hususlardır. Dolayısıyla Türkiye-Fransa ilişkileri, terör örgütlerini ya da Türkiye karşıtı lobileri memnun eden ucuz ve kısa vadeli siyasi hesaplara kurban edilmemelidir. Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütlerine destek sağlanmasının ve teröristlerin himaye edilmesinin küresel terörizmle mücadeleyi akamete uğrattığı, zayıflattığı asla unutulmamalıdır.”

“Fransa’da İslam karşıtlığı ve Müslümanlara yönelik sistematik ayrımcılık cereyan ediyor”

Altun, Avrupa İslamofobi (İslam karşıtlığı) Raporu’na göre, Fransa’da İslam karşıtlığı ve Müslümanlara yönelik sistematik ayrımcılık noktasında olumsuz gelişmelerin cereyan ettiğini üzüntüyle gördüklerini söyledi. Panel, Altun’un konuşmasının ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Dışişleri Komisyonu Başkanı Akif Çağatay Kılıç’ın konuşması ile devam etti.

Mustafa Cenik - Gürkan Sayın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van İranlı turizmciler Akdamar Adası’na hayran kaldı VAN (İHA) – Van’daki turizm acenteleri tarafından düzenlenen bilgilendirme programı çerçevesinde Van’a gelen İranlı turizmciler, Akdamar Adası’na hayran kaldı. Turizm acenteleri, seçim sürecinde yaşanan olaylardan dolayı tedirginlik yaşayan İranlı acentelere yönelik bilgilendirme programı düzenledi. 3 günlük info çerçevesinde Van’a davet edilen İranlı acente ve tur operatörlerine kentin tarihi güzellikleri tanıtıldı. Van Kalesi, Van Müzesi ve Akdamar Adası başta olmak üzere birçok tarihi yeri ziyaret eden İranlı acente temsilcileri, ayrıca şehir merkezi ve otellerini de gezdi. İnfo ile ilgili açıklamada bulunan turizmci Ebubekir Zirek, “Özellikle son zamanlarda Van’da yaşanan olumsuz olaylardan dolayı ilimize gelen turist sayısında azalma oldu ve bu pazar payının başka illere yöneldiğini gördük. Bizde bu kapsamda bir hafta arayla ikinci infomuzu yaptık. Bu infoda İran’ın bütün şehirlerinden gelen acenteleri buraya getirip, Van’ın ören yerlerini, otellerini ve Van’ın güzellilerini tekrar anlattık. Burada herhangi bir olayın olmadığını ve turizmin çok güzel geçtiğini göstermek için böyle bir çalışma yaptık” dedi. Üç gün boyunca Van’ı gezen İranlı acente yetkilileri ise özellikle ilk defa gördükleri Akdamar Adası’na hayran kaldıklarını belirttiler. Akdamar Adası’nın ismini duyduklarını ancak bu kadar güzel olduğunu bilmediklerini belirten İranlı acente temsilcileri, iki ülke arasında turizmin daha da gelişmesi için gerekli çalışmaların yapılacağını söylediler.
Denizli Tapusuz köyde 57 yıl sonra gelen mülkiyet sevinci Denizli’nin Buldan ilçesinde 1967 yılında baraj yapılacağı gerekçesiyle taşınan 400 nüfuslu 90 haneli Derbent Mahallesi sakinleri, aradan geçen 57 yıl sonra tapularına kavuşmanın sevincini yaşadı. 1967 yılında dönemin Adalet Partisi (AP) iktidarında Derbent köyüne sulama barajı yapılması kararı alındı. Baraj yapılacak olmasından dolayı Derbent Mahallesi baraj alanı içerisinde yani su altında kaldı. Dönemin bakanlar kurulu kararı ile mahallenin baraj alanı dışına taşınması kararı alındı ve uygulandı. Mahalle alınan kararla birlikte baraj alanının yaklaşık 10 kilometre dışından yeniden kuruldu. Mahalle, Fatıma Bağcı isimli şahıstan alınan 46 dönüm arazi üzerine yeniden kuruldu. Fakat farklı gerekçelerden tapunun devir teslim işlemi gerçekleşmedi ve arazi sahibi Bağcı İzmir’e taşındı. Aradan geçen süre içerisinde Bağcı ve eşi vefat edince belli bir süre sonra da arazi hak sahibi olmadığı için hazine arazisi olarak tapulandırıldı. Aradan seneler geçmesine rağmen mahalledeki 90 yapı ve tarım arazilerinin tapuları çıkarılamadı. 2020 yılında yıllardır devam eden tapu sorununu kamuoyu gündemine getiren dönemin mahalle muhtarı Yaşar Öz, “Devir etmek isteyen vatandaşlarımız var. Devir teslim işlemlerini tapu olmadığı için yapamıyorlar. Bu mağduriyetin bir an evvel çözülmesini devlet büyüklerimizden talep ediyorum. Köyümüzde camimiz, sağlık ocağımız, okulumuz hepsi var. Devlet kurumu olarak kurumlarımız var ama bir türlü tapumuz yok. Köyün tapusunu bir an evvel alınmasını talep ediyorum” derken; köyün eski yerleşim yerinden bu yana olan süreci anlatan Mustafa Akten ise “Bu derbent köyümüz 1967 yılında inşaatı biten derbent barajı sonrasında köyümüz buraya geldi. Köyümüz buraya gelmeden önce köy muhtarlığı aracılığıyla üzerinde bulunduğumuz tarla köy muhtarlığı tarafından Buldan’da ki bir şahıstan alındı. Tarlanın tapu işlemleri çeşitli gerekçelerden alınamadı. Daha sonraki yıllar içerisinde diğer muhtarlarda bu sorunu çözemediler. Ancak köyümüzde gerekli olan tüm devlet hizmetleri müracaatlar sonucu olarak geld. Köyümüz var olduğu halde seçimlerde de oy kullandığımız, vergilerimizi de verdiğimiz halde bir türlü köyümüzün tapusu verilmedi. Şu anda da yeni muhtarımız tapuların alınması için gerekli müracaatlarını yapıyor. Bu işlemlerin bir an önce bitirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. 53 yıldır köyümüzdeki insanlar mağdur durumdadır. Tapular 53 yıldır alınamadı. Bir türlü köyümüzün tapuları verilmedi. Hazineye geçirildi. Geçmiş dönem muhtarlara kolaylık olur diye ‘hazineye geçsin’ demişler. Tüm ilgililerin bu konuyu göz önünde bulundurarak köyümüzün mağduriyetini gidermek için tapuları bir an öncesi vermeleri gerekmektedir diye düşünüyoruz” ifadelerini kullanmıştı. Tapu sorunu 57 yıl sonra çözüldü Yaklaşık 400 kişinin yaşadığı, oy kullanılan, vergi verilen hatta okul, sağlık ocağı ve cami gibi devlet kurumlarının bulunduğu köydeki tapu sorunu nihayet mutlu sonla noktalandı. Yaklaşık 88 hak sahibi vatandaş, 57 yıldır yaşadıkları sorunun çözüme kavuşturulmasının ardından tapularını almaya hak kazandı. Buldan Belediye Başkanı Mehmet Ali Orpak, Buldan Tapu Müdürlüğünde hak sahibi vatandaşların tapularını almalarının sevincine ortak oldu. Yıllardan bu yana çekilen sıkıntıların sona ermesinden dolayı büyük sevinç yaşadığını dile getiren Başkan Orpak, “Yılların tapu sorunu artık çözüme kavuşmuştur. Bende vatandaşlarımız gibi bu sorununun çözülmesinden dolayı mutluyum. Artık vatandaşımız kendi evinde barkında, daha mutlu ve daha refah içinde yaşayacaktır. Tapularımız Buldan’ımıza ve Derbent Mahallemize hayırlı uğurlu olsun” dedi.
Siirt Siirt’te yapılıyor, İstanbul, İzmir, Mersin’de yoğun talep görüyor Siirt’te peynir sezonunun başlamasıyla birlikte yayla peynirine talep arttı. Vatandaşlar kilolarca koyun peynirini alarak kış hazırlığı yapmaya başladı. Siirt’te yapılan yayla peynirinin İstanbul, İzmir ve Mersin’de yoğun talep gördüğü belirtildi. Her yıl ilkbahar mevsimiyle birlikte göçerler tarafından yaylalarda üretilen Siirt’in yöresel peyniri, bu yıl da tezgahlardaki yerini aldı. Peynir sezonunun başlamasıyla birlikte satışların arttığını belirten peynirci Ahmet Toprakçı, "Peynir göçer peyniridir. Kışlık peyniri burada satıyoruz ve herkes kış için peynir alıyor. Kimi 50, 100, 150, 200 kilogram peynir alıyor. Bizim Siirt peyniri meşhurdur. Hepsi koyun peyniridir, göçerlerindir. Çemikari Pervari tarafından geliyor. Tabi şimdi havalar daha sıcak olmamış ama 20 gün 1 aya kadar bütün peynir satılıp biter" dedi. "İl dışından çok yoğun talep var" İl dışından da peynire yoğun talep olduğunu söyleyen Toprakçı, "İzmir’e, İstanbul’a, Ankara’ya, Mersin’e her yere gidiyor bu peynir. Bizim peynir bir numara çok kalitelidir. Kışlık herkes alıyor bunu. Biz de burada satıyoruz. Yayladan gelen peyniri biz buradan satıyoruz. Kışlık peyniri bazıları yer altına koyuyorlar, bazıları ise soğuk hava deposuna koyuyorlar. Şu anda kilosu 130 TL ama yaz ilerledikçe 200 TL’ye kadar da çıkabilir’’ şeklinde konuştu. Peynir almaya gelen Yasin Toprak, "Peyniri her sene alıyoruz. Market peyniri yenmiyor. Yazın alıp kışın yiyoruz. Fiyatı da 130 TL uygundur. Bu taze peynirdir. 20 veya 25 kilo alıyoruz. Yazın alıyoruz, kışın tüketiyoruz’’ diye konuştu.