GÜNDEM - 28 Ekim 2013 Pazartesi 10:44

İlker Başbuğ’un avukatından 'Lice' açıklaması

A
A
A
İlker Başbuğ’un avukatından 'Lice' açıklaması

Ergenekon davasında müebbet hapis cezası alan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un avukatı, Lice olaylarına ilişkin hazırlanan iddianame ve çıkan haberlerle ilgili açıklama yaptı.

Avukat İlkay Sezer, müvekkili İlker Başbuğ’un Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’a “Lice’ye git” şeklinde bir emir vermediğini söyledi.Avukat İlkay Sezer, Lice olaylarına ilişkin hazırlanan iddianame ve sonrasında basında yer alan haberlere ilişkin 8 maddelik yazılı bir açıklama yaptı. Sezer’in açıklaması şöyle:“1. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinin, Lice ilçesinde 22 Ekim 1993 günü meydana gelen olaylara ilişkin iddianameyi kabul etmesi,23 Ekim 2013 gününden itibaren basında haber oldu.2. Ağustos 1993 - Ağustos 1995 yılları arasında Jandarma Asayiş Kolordu Komutan yardımcılığı görevinde bulunan, müvekkilim (E) Org. İlker Başbuğ’a yönelik “kasıtlı” ve “ima dolu” haber ve yorumlar da 25 Ekim 2013 günü bazı gazetelerde yer aldı.“Kara propaganda” amaçlı bu haber ve yorumlarda, müvekkilim tarafından; Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğg. Bahtiyar Aydın’a “Lice’ye git” emrinin verildiği iddia edilmekteydi.3. Dönemin Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı (E) Korg. Sayın Hasan Kundakçı, 26 Ekim 2013 günü bir gazetede yer alan söyleşisinde; müvekkilime yöneltilen “kara propaganda” amaçlı konu dahil, Lice olayına ilişkin diğer bilgi ve gördüklerini net ve detaylı olarak anlattı.Ayrıca, Sayın Kundakçı tarafından yıllar önce yazılmış olan “Güneydoğu’da Unutulmayanlar” isimli kitapta da Lice olayına ilişkin bilgi bulunmaktadır.4. Müvekkilim adına, aşağıdaki maddelerde yer alan tamamlayıcı bilgilerin de kamuoyuna verilmesinin yararlı ve gerekli olduğu düşünülmüştür.5. Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanlığı; Lice ilçesinin güneyinde bulunan Dibek-Yolçatı-Esenli bölgesine; 22 Ekim 1993 günü operasyon icra edilmesine karar vermiştir.Operasyonun icra edileceği 22 Ekim 1993 günü sabahı; Jandarma Bölge Komutanı Tuğg. Bahtiyar Aydın, İl Jandarma Alay Komutanı J.Alb. Eşref Hatipoğlu ve Bölge Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü J.Kur.Bnb. M. İhsan Batı’nın, beraberinde emir Astsubayı olduğu halde, 06.30-07.00 saatleri arasında, Diyarbakır’dan havayolu ile Lice İlçe Jandarma Birlik Komutanlığı ve Jandarma Komando Bölüğü’nün bulunduğu yere gittikleri ve orada taktik komuta yeri tesis ettikleri bilinmektedir. Bu yapılanlar, doğal ve askeri taktik faaliyetlerin bir gereğidir.Sayın Kundakçı’nın bu konuya ilişkin soruya vermiş olduğu cevap ve yukarıda ifade edilen tamamlayıcı bilgiler; müvekkilim İlker Başbuğ’un Tuğg. Bahtiyar Aydın’a “Lice’ye git” şeklinde bir emir vermediğini açıkça göstermektedir.26 Ekim 2013 günü bazı gazetelerde bu konuya ilişkin yapılan haber ve yorumlar gerçeği yansıtmayan, “kasıtlı” yalan söylemlere dayandırılmaktadır.6. Mahkemeye sunulan iddianamenin başlarında, Lice Emniyet Amirliği tarafından hazırlanmış “olay tutanağına” yer verildiği öğrenilmiştir. Söz konusu polis tutanağında özetle şunlar ifade edilmektedir:“22.10.1993 günü saat 09.00 sıralarında; emniyet amirliğine ait bir resmi minibüse üzüm bağlarında gizlenen PKK terör örgütü mensupları tarafından ateş açılmıştır. Çevrede araştırma yapılırken, Komando Bölüğü’nün bulunduğu bölgenin yoğun olarak ateş altına alındığı öğrenilmiştir. Akabinde İlçenin her tarafından özellikle Emniyet Amirliği, J. Bl. K.lığı, Piyade Tabur K.lığı bölgelerine de uzun namlulu silahlarla taciz ateşleri gelmeye başlamıştır. Merkezden takviye kuvvet istenilmiş, saat 11.00 sıralarında gelen helikopter Lice’ye inememiş, Hani ilçesine giderek inmiş ve gelen takviye kuvvetler panzerlerle Hani’den Lice’ye intikal etmiştir. Çatışma saat 16.00'ya kadar aralıksız devam etmiş, hafifleyerek saat 19.00 sıralarında sona ermiştir.”Lice Jandarma Komando Bölüğü, bahçesinde tesis edilen Taktik Komuta Yerinde, çatışmaları yöneten Tuğg. Bahtiyar Aydın, saat 11.45 civarında başından yaralanmıştır. Tahliye için istenilen helikopter yoğun ateş nedeniyle Komando Bölüğü’nün bahçesine inememiş, bunun üzerine Tuğg. Aydın bir Zırhlı Personel Taşıyıcı ile İç Güvenlik Taburunun bulunduğu bölgeye götürülerek, oradan helikopterle Diyarbakır Askeri Hastanesine tahliye edilebilmiştir.22 Ekim 1993 günü Korg. Kundakçı ile o tarihte Tümgeneral olan müvekkilim İlker Başbuğ “Şenyayla” bölgesinde devam eden büyük çaplı operasyonu yerinde görmek üzere o bölgeye gitmişlerdir.
Şenyayla bölgesinden Muş’a geldiklerinde, Tuğg. Bahtiyar Aydın’ın vurulduğunu öğrenmişler ve bunun üzerine birlikte aynı helikopter ile Lice’ye intikal etmişlerdir.Helikopter, yoğun ateş nedeniyle Komando Bölüğünün bulunduğu yere inememiştir. Bunun üzerine, helikopter ateş altında İç Güvenlik Taburunun bulunduğu bölgeye güçlükle inmiştir.Helikopterden inen, Korg. Kundakçı ve müvekkilim beraberinde bulunanlar ile, ateş altında sıçrayarak en yakındaki mevzilere girmişlerdir.Sadece bu maddede yazılanlar bile; 22 Ekim 1993 günü Lice’de yaşanılan olayların, haber ve yorumlarda iddia edildiği gibi bir “kurgu” olmasının yanlışlığını, inanılmazlığını ve akıl dışı olduğunu açıkça koymaktadır.7. Bazıları, Ergenekon ve Balyoz adı verilen davalarda verilen kararların belli bir “strateji” dahilinde karalandığını ileri sürmektedir. Bu “strateji”nin de “cezalandırılanlar bölücülerle kahramanca mücadele eden vatanseverlerdir” söylemine dayandığını iddia etmektedirler.Ergenekon ve Balyoz adı verilen davalardaki kararlara yöneltilen eleştiriler bir stratejinin uygulanması değil “gerçeğin” haykırılmasıdır.Bölücü terör örgütüne karşı canı pahasına mücadele edenler; öncelikle gizli tanık ve ordudan uzaklaştırılmış kişilerin tanıklıkları ile suçlanmakta ve yargılanmaktadırlar.Mahkemeler, eli kanlı teröristlerin ayağına kadar giderek günlerce tanık olarak ifadesine başvururken, huzuruna gelen eski Genelkurmay Başkanı ve değerli Türk Ordusu mensuplarını yasaları çiğneyerek dinlememektedirler.Bu uygulamalar ile, belki mahkemelerde belirli mesafeler alınabilir, ancak, Türk Kamuoyunun inandırılabileceği ve vicdanen de kabul edebileceği sonuçlara ulaşılamaz.8. Bu vesileyle görevinin başında şehit olan ve müvekkilimizin kahraman silah arkadaşı Tuğg. Bahtiyar Aydın’ı rahmetle anar, bitmeyen acıları yeniden alevlenen değerli aile bireylerinin de acılarını yürekten paylaşırız.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri CHP’li meclis üyesi adayı Bahadır’ın yaralandığı olayda sanıklar yeniden hakim karşısında Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Pınarbaşı Belediyesi Meclis Üyesi adayı Şerafettin Bahadır’ın darp edilmesinin ardından tabanca ile vurularak yaralandığı olayın sanıkları; bir kez daha hakim karşısına çıktı. Duruşma sonrası konuşan Şerafettin Bahadır; "Bizi takip ettiler, tuzak kurdular. Kızımın yanında beni de kızımı da darp ettiler" dedi. Tekrarlanan Pınarbaşı Belediye Başkanlığı seçimlerinin ardından CHP Pınarbaşı Belediye Meclis Üyesi Adayı Şerafettin Bahadır’ın, 21 Haziran 2024 tarihinde darp edilmesinin ardından tabanca ile vurularak yaralandığı olayın sanıkları Kayseri 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bir kez daha hakim karşısına çıktı. Önceki dönem Pınarbaşı Belediye Başkanı Memduh Uzunluoğlu’nun ağabeyi E.U. ve yeğeni M.U.’nun tutuklu olarak yargılandığı davanın bugünkü duruşmasında mahkeme heyetini eksikliklerin giderilmesi için sanıklarının tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 11 Eylül 2025 tarihine erteledi. Duruşma sonrasında açıklamalarda bulunan Şerafettin Bahadır ise; sanıkların savunmalarında önceki belediye başkanını taklit ettiğini öne sürdüğünü ve bunu gerekçe olarak sunduklarını belirterek, "İçeride bana zarar verenlerin ifadesinde tuhaf bir şey oldu. Diyor ki: ‘Topal bir ağabeyimiz vardı. Onu taklit etti. Düğünlerde oynadı.’ Ben önceki belediye başkanımızın topal olduğunu görmedim bile. Yeminle görmedim. İnsanların özrü üstünden hareket edecek kadar küçülmedim ben. Ben nerede özürlü bir insan görsem ona saygı duyarım. Sahip çıkmaya çalışırım, yardımcı olmaya çalışırım. Ne demek yani ’bir insanın engeliyle alay etmek’ demek. Böyle bir yüzsüzlük olur mu? Bizi takip ettiler, tuzak kurdular. Kızımın yanında, beni de kızımı da darp ettiler. Arabanın camını kırdılar. Beni de dövdüler. Şu elimin, kolumun hali hep onların eseri. Yemeğimi yiyemedim, eşim yedirdi. Hiçbir şey yapamadım ben. Ot gibi yaşadım. Onların da gerekli cezayı alması lazım" dedi.
Kayseri AK Parti’li vekil kızının diplomasını kendi elleriyle verdi Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi’nin 51. dönem mezuniyet töreninde AK Parti Kayseri Milletvekili Sayın Bayar Özsoy, kızı Ravzagül Özsoy’un diplomasını kendi elleriyle verdi. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan mezuniyet törenine AK Parti Kayseri Milletvekili Sayın Bayar Özsoy, ERÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Altun, KAYÜ Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, protokol üyeleri, öğrenciler ve aileleri katıldı. Programda konuşan AK Parti Kayseri Milletvekili Özsoy, "Bugün mezuniyet günü ama ben mezun yerine çok kıymetli doktor evlatlarımız diyeceğim. Çok kıymetli doktorlarım, bugün burada ülkemizin geleceği için çok kıymetli bir adıma şahitlik etmek üzere toplandık. Tıp Fakültesi mezuniyet töreninde bulunmak, aranızda kızımın da bulunduğu bu törene yakından tanıklık etmek beni ayrıca gururlandırmakta ve heyecanlandırmaktadır. Bugün yıllar süren bir emeğin meyvesini alıyorsunuz. Sadece bir diplomayı değil, insan hayatına dokunacak aynı zamanda mesleğin ağır sorumluluğunu da omuzlarınıza alıyorsunuz. Unutmayın tıp sadece bir bilim değil, aynı zamanda vicdan, sabır ve fedakarlıkla yapılan kutsal bir hizmettir. Bu zorlu süreçte gece gündüz demeden çalışan sizleri yürekten tebrik ediyorum. Aynı şekilde sizlerin bu başarısında büyük pay sahibi olan kıymetli ailelerinizi de can-ı gönülden kutluyorum" dedi. Daha sonra fakülteden mezun olan Ravzagül Özsoy, babası AK Parti Kayseri Milletvekili Özsoy’un elini öperek diplomasını aldı.