GÜNDEM - 31 Mayıs 2020 Pazar 08:58

İneğini yalnız bırakmayan Mehmet amcanın yüzü güldü

A
A
A
İneğini yalnız bırakmayan Mehmet amcanın yüzü güldü

Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde bataklığa saplanan ineğinin başından iki gece ayrılmayan Mehmet Emin Atasoy’a, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin talimatlarıyla 20 koyun verildi.

İlçeye 17 kilometre uzaklıkta bulunan Dedeler köyünde geçtiğimiz günlerde nehir sazlığında bataklığa saplanan ineğinin başından ayrılmayan Mehmet Emin Atasoy, İhlas Haber Ajansı’nın yaptığı haberle ülke gündemine geldi. Konuya duyarsız kalmayan hayırseverler Mehmet amca için seferber olurken, Hakkari Valiliği İl Özel İdare bütçesinden de Atasoy’a 20 koyun verildi. Hakkari Tarım ve Orman İl Müdürü Vahap Şimşek, Yüksekova Tarım ve Orman İlçe Müdürü Mehmet Emin Yiğit ile beraber 20 koyunu Dedeler köyüne götürerek Sarı kızın sahibi Mehmet amcaya teslim etti.

’’Bana bu mutluluğu yaşatan herkese teşekkür ediyorum’’

Sarı kızın Sahibi Mehmet Emin Atasoy, ’’Ben buradan öncelikle Cumhurbaşkanımıza, Tarım ve Orman Bakanımıza, valimize ve kaymakamımıza hayırsever vatandaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Allah hepsinden razı olsun. Bana her şekilde yardımcı oldular. Beni hiç yalnız bırakmadılar. Bugün ise bana Bakanımızın aracılığıyla 20 koyun getirdiler. Kaymakamımız Osman Doğramacı ise hayvanlarım için yeni ahır yapımı için malzeme ve usta verdi. Hepsine tek tek teşekkür ediyorum” dedi.

Konuyla ilgili açıklama yapan Hakkari Tarım ve Orman İl Müdürü Vahap Şimşek, ’’Bundan bir kısa süre önce Dedeler köyümüzde Mehmet Emin Atasoy’un çiftçimizin ineği çamura saplanmıştı ve bir an başından ayrılmamıştı. Mehmet beyin durumu ile ilgili Tarım ve Orman Bakanımız Bekir Pakdemirli’nin destek ve talimatlarıyla, 20 koyunu kendisine getirdik. Koyunların kendisine bereketli ve hayırlı olmasını diliyorum. Mehmet beyin Tarım ve hayvancılıkla ilgili bütün iş ve işlerinde yakında takip edeceğiz yardımcı olacağız. Bu kapsamda ilimizde 3 yıldır merkezde ve köylerde, Yüksekova’da Manda üzerinde projelerimiz var biz bunu uyguluyoruz. Ve sosyal güvencesi olmayan vatandaşlarımıza biz proje kapsamında Manda dağıtıyoruz. Yüksekova ilçemizde manda sayımız 21 idi bugün yaklaşık 600’ün üzerinde mandamız oldu. Şemdinli, Derecik ve Çukurca ilçelerimizde bu kapsamda küçükbaş dağıtımını yaptık. Bu güne kadar toplamda 3 bin 363 adet koyun, bin 500 civarında keçi dağıttık. Arıcılık ile ilgili de 3 yıl içerisinde 5 bin 500 arılık kovan dağıttık, bin arı kovanı daha dağıtacağız. Yerelde de yürüttüğümüz projelerde de Hakkari Valisinin çok ciddi destekleri oldu. İl Özel İdare bütçesi ile ilgili çok ciddi destekleri oldu. İlimizde DAKA ve DAP üzerinde yürüttüğümüz bu tür çalışmalar var. Bu kapsamda emeği geçen Bakanımıza, bakanlık personellerine ve Valimize şükranlarımızı arz ediyoruz. Buradan da tekrardan Mehmet Emin Atasaoy’a hayırlı ve uğurlu olsun diyoruz” dedi.

İneğini yalnız bırakmayan Mehmet amcanın yüzü güldü

İneğini yalnız bırakmayan Mehmet amcanın yüzü güldü

Doğramacı: “Duyarlık gösteren tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz’’

Yüksekova Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Osman Doğramacı ise “Bilindiği üzere Dedeler köyünde Mehmet Emin amcamızın bir ineği nehir sazlığında bataklığa battıktan sonra ülkemizin birçok yerinde duyarlı vatandaşlarımız bu konuya sahip çıktılar. Bizde an itibariyle kurumlarımızı Valiliğimizin önderliğinde konuyla ilgilendik. Sonuç itibari ile ineğimiz yerinde kurtuldu. Ve sonrası gördüğümüz tablo tabi ki memleket adına umut vericiydi. Birçok vatandaşımız Mehmet Emin amcamıza ve ailesine sahip çıktılar. Şuanda 4 ineği oldu. Valiliğimizin bir projesi olan 20 koyun ile faydalandırıldı. Böylece Mehmet amcamızın önemli bir sorunu ortadan kaldırılmış oldu. Tabi bunun yanında bizde Kaymakamlık olarak, amcamızın ahır problemi vardı. Bizde ahırın yapımına destek vermek adına kendi kurumlarımızca gerekli çalışmaları başlattık. İnşallah en kısa zamanda ahırda tamamlanıp mülk sahibi olduğu hayvanlarla beraber sağlıklı bir ortamda hayvancılığa devam edecektir. Çocuklarına da, ailesine de bakmaya da devam edecek. Buradan özellik tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Sağ olsunlar ciddi bir duyarlık gösterdiler. Her yerden her kademeden herkes bir şekilde aradılar, hal hatırlarını sordular. Bizde aradılar ne yapabiliriz diye sordular ve hepsine de tek tek teşekkür ediyoruz. Devletimiz bütün imkânlarıyla vatandaşının yanındadır. Vatandaşlarımız da her zorluğun üstesinden geleceklerini gösterdiler. Hepsine teşekkür ediyoruz“ ifadelerini kullandı.

 

Metin Tek
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye bilim kadınlarını desteklemeyi sürdürüyor L’Oréal Türkiye, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" Programı’nı 23 yıldır sürdürüyor. Program kapsamında, Türkiye’de bilime yön veren 128 kadının başarıları taçlandırıldı. Bilimde cinsiyet eşitliğini desteklemek, bilim kadınlarının başarılarını görünür kılmak ve yeni nesillere ilham vermek amacıyla hayata geçirilen program kapsamında, Sabancı Üniversitesi’nden Dr. Duygu Kuzuoğlu Öztürk, kastrasyona dirençli prostat kanserine yönelik gerçekleştirdiği yenilikçi projesiyle ödüle layık görüldü. 40 yaş altı genç ve yetenekli bilim kadınlarının başarılarını taçlandıran ve Türkiye’nin önde gelen sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" Programı’nda, bu yıl ödül kazanan 4 bilim kadını L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde düzenlenen törende kamuoyuna tanıtıldı. Dr. Duygu Kuzuoğlu Öztürk, prostat kanserinin en agresif formu olan kastrasyona dirençli prostat kanserinin tedavisinde yeni yaklaşımlara kapı aralayan çalışmasıyla dikkat çekti. Tedaviye dirençli prostat kanserini protein sentezi üzerinden hedefliyor Prostat kanseri, dünyada erkeklerde en yaygın görülen kanser türleri arasında yer alırken, hastaların önemli bir kısmında zamanla uygulanan tedavilere karşı direnç gelişiyor. Dr. Kuzuoğlu Öztürk’ün projesi, kastrasyona dirençli prostat kanserinde genetik bilginin proteinlere dönüşme sürecini inceleyerek, hastalığa sebep olan moleküllerin seviyelerinin düşürülmesini hedefliyor. Bu yaklaşım, mevcut tedavilere direnç geliştiren hastalar için alternatif tedavi stratejileri geliştirilmesine bilimsel temel oluşturma potansiyeli taşıyor. Dr. Duygu Kuzuoğlu Öztürk, araştırmasıyla ilgili olarak şöyle konuştu: "Bu çalışma, mevcut tedavilere direnç geliştiren prostat kanserinde hastalığa sebep olan proteinleri daha iyi anlamayı ve bu proteinleri hedefleyen yeni tedavilere temel oluşturmayı amaçlıyor." Uluslararası bilimsel tecrübe Türkiye’ye taşınıyor Yapılan açıklamaya göre; L’Oréal-UNESCO For Women in Science Programı, dünya çapında bilimin seyrini değiştiren kadınları destekleyen bir program olarak öne çıkıyor. Bugüne dek ödüllendirilen bilim kadınlarından 7’si Nobel Ödülü kazandı. Türkiye, 140’dan fazla ülke arasında bu programa en fazla katkıyı sağlayan ilk beş ülkeden biri oldu. Saint-Joseph Fransız Lisesi’nde biyolojiye ilgi duyan Kuzuoğlu Öztürk, lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nde tamamladı. Yüksek lisans sürecini Sabancı Üniversitesi’nde sürdüren bilim insanı, doktora çalışmaları için Almanya’nın Tübingen kentindeki Max Planck Enstitüsü’ne kabul edildi ve burada RNA biyolojisi üzerine çalıştı. Sonrasında Kaliforniya Üniversitesi San Francisco’da prostat kanseri hücrelerinde protein sentezini inceleyen araştırmalar gerçekleştirdi ve birçok uluslararası fon tarafından desteklendi. Ocak 2025’te Sabancı Üniversitesi’ne öğretim üyesi olarak katılan Dr. Kuzuoğlu Öztürk, kurduğu laboratuvarında genç araştırmacılarla birlikte çalışmalarını sürdürüyor.
İstanbul Uzmanlar uyarıyor, estetikte ‘Yapay zeka’ etkisi: "Telefonlarıyla yaptıkları değişiklikleri bizden bekliyorlar" Yapay zeka günümüzde birçok alanda kullanılırken uzmanlar, kişilerin estetik işlemlerdeki beklentilerini de etkilediği belirterek "Son dönemde kişiler yapay zekayla, telefonlarıyla ve bilgisayar ortamında yaptıkları yüz, burun, vücut değişikliklerinin aynısını ‘Hocam yüzümün şeklini bu hale getirir misiniz?’ diyerek bizden bekler oldu. Çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızı düşünüyorum. Yapay zekayla oluşturulan gerçeklik dışı görüntüler ileride hayal kırıklıklarına, büyük ruhsal depresyonlara yol açabilir. Gerçeklik dışı beklentiler ortaya çıkıyor. Umarım bu uyarımıza insanlar dikkat eder" dedi. Yapay zeka günümüzde birçok alanda kendine yer bulurken uzmanlar, estetik beklentilerde yapay zeka etkisine ilişkin konuştu. İstinye Üniversitesi (İSÜ) Medical Park Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Yakup Çil ve Medipol Bahçelievler Üniversite Hastanesi Doç. Dr. Burak Özkan, yapay zekayı kullanarak uygulamalarda kendilerine çeşitli estetik işlemleri kısa sürelerde yapan kişilerin bu beklentilerle kendilerine başvurduğunu aktardı. Taleplerde sosyal medyanın da etkili olduğunu söyleyen uzmanlar, önemli uyarılarda bulundu. "Hayali, gerçeklik dışı beklentiler ortaya çıkıyor" Hastalarının taleplerine ilişkin konuşan Prof. Dr. Yakup Çil, "Son dönemde yapay zekayla kendi yüzünde, vücudunda değişiklikler yaptırıp ‘Hocam dudağımı böyle yapar mısınız, yüzümün şeklini bu hale getirir misiniz?’ diye talepler meydana gelmeye başladı. Çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızı düşünüyorum çünkü yapay zekayla oluşturulan gerçeklik dışı görüntüler ileride hayal kırıklıklarına, büyük ruhsal depresyonlara, sorunlara yol açabilir. Yapay zekayla insanlar yüzünün ve vücudunun şeklini hemen değiştiriyorlar. Bize geldikten sonra özellikle meme ameliyatında yapay zekayla oluşturulmuş bir görüntü, ‘Hocam 10 gün sonra memem bu hale gelir mi?’ diye bana soruyorlar. ‘Hocam yeni yıla bu burunla girebilecek miyim’ diye hayali, gerçeklik dışı beklentiler ortaya çıkıyor. Yapay zekanın son dönemde özellikle estetikte çok fazla kafa karışıklığına neden olduğunu görmekteyim çünkü eskiden ünlü insanların fotoğraflarıyla gelip ‘Burnumu şu mankene, şu Hollywood yıldızına benzetir misiniz?’ diyen insanlar şimdi kendi gelişmiş telefonlarıyla ve bilgisayar ortamında yaptıkları yüz, burun, vücut değişikliklerinin aynısını bizden bekler oldu. Bu gerçeklikle alakası olmayan bir durum. Umarım bu uyarımıza insanlar dikkat eder ve bu sıkıntıya girmezler. Özellikle sosyal medyada çok aktif gezinen 20-30 yaş grubu genç grupta çok fazla karşıma çıkıyor" dedi. "Anlık değişimlerin saatler sürecek ameliyatlar olduğunu ya da mümkün olmadığını söylememiz gerekiyor" ’Yapay zeka şu anda hepimizin hayatına çok iyi bir şekilde girmiş durumda’ diyerek sözlerine başlayan Doç. Dr. Burak Özkan, "Cerrahlar olarak ameliyatların planlanması, yaptığımız ya da yapmayı düşündüğümüz değişikliklerin öngörülebilir sonuçlarını mantıklı zeminde planlama açısından kullanıyoruz. Kemikte bir oynama yapacaksak görüntüye nasıl etki edeceğini, bir meme estetiği yapacaksak implantın ne kadar bir büyüklüğe sahip olacağını, burun estetiğinde yapacağımız manevraların nasıl bir değişimi olacağını öngörebiliyoruz. Bunu hastalarla paylaşıp cerrahi planlamayı, beklentilerin gerçekle örtüşüp örtüşmediğini istişare ederek karar veriyoruz. Hastalar artık günümüzde yapay zeka programlarını telefonlarına indiriyor. Kendi yüz ya da bedenlerinde istedikleri gibi parmaklarıyla kaydırarak değişimi hızlı bir şekilde gördüklerini zannediyorlar. Bazen de bu tarz değişiklerin tarafımızdan yapılıp yapılamayacağını merak ediyorlar. Hastanede uyguladığımız yapay zeka programları; birçok hastanın datasından faydalanılarak oluşturulmuş, hastanın tedavisinde yol gösterici programlar. Bu güzellik uygulamaları, application’lar olsun, her zaman tıbbi neticesi olacak ya da öngörülebilecek sonuçları göstermiyor. Hastaların yanılmasına neden oluyorlar. Bu programların yaptığı anlık, saniyelik değişimlerin belki saatler sürecek ameliyatlar olduğunu ya da mümkün olmadığını söylememiz gerekiyor. İnsan bedeni üzerinde birçok değişken var. Bazen öngöremediğimiz şeyler de olabiliyor. Kişinin iç hastalıkları, kullandığı ilaçlar, genetik yatkınlıkları olabilir, her şey iyileşme sürecinde etkili ve yapay zeka bunu hala günümüzde öngöremiyor" şeklinde konuştu. "Bilgisayar programlarıyla yumuşak doku yönetilemez" Sözlerini sürdüren Doç. Dr. Özkan, "Topluma yön veren ya da magazinde çok, güzel gördükleri bir ünlünün burnunu, çenesini, yüzünü gösterip ‘Bunu yapabilir miyiz’ diyorlardı. Artık yapay zeka programlarıyla biraz daha kendileri, benzemek istedikleri kişilere kendilerini benzetmeye çalışıyorlar. Burunlarını kısıyorlar, ediyorlar derken aslında olmayacak bir şeyi oldurmaya çalışıyorlar. Bilgisayar programlarıyla yumuşak doku yönetilemez. Bu beklentilerin gerçek olmadığını kendilerine kibarca söylüyoruz. Sosyal medya maalesef günümüz estetik trendlerinin hızlıca yayılmasına, herkes tarafından görülmesine ve estetik yaş aralığının git gide geriye gelmesine sebep olan bir durum doğurdu. Kişiden kişiye değişen bir iyileşme süreci var. Uygunsuz uygulamanın kulaktan kulağa yayılması gerçekten önemli bir sağlık sorunu da oluşturabilir. Plastik cerrah ya da dermatolog dışında bu tarz uygulamaları yaptırmamaları gerekiyor. Yapay zeka daha çok hayatımıza girecek ameliyat planlarımızda daha da faydalı olacak ama sonuçta ameliyatı yapan kişi gerçek cerrah ve olan kişi de gerçek bir hasta. Kişilerin biraz daha sağduyulu gerçekle bağdaşan beklentilerinin olması çok önemli" dedi.