DÜNYA - 11 Kasım 2023 Cumartesi 21:59 | Son Güncelleme : 11 Kasım 2023 Cumartesi 22:05

"İslam Zirvesi" ortak bildirgesi yayımlandı

A
A
A
"İslam Zirvesi" ortak bildirgesi yayımlandı

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği tarafından ortaklaşa düzenlenen 8. Olağanüstü İslam Zirvesi'nin ardından yayımlanan ortak bildirgede, Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları savaş suçu olarak betimlemesi talep edilirken, Kimyasal Silahların Yasaklanması Teşkilatı’na İsrail’in kimyasal silah kullanımını araştırması yönünde çağrı yapıldı.

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği tarafından ortaklaşa düzenlenen 8'inci Olağanüstü İslam Zirvesi'nin ardından ortak bildirge yayımlandı. Bildirgede, "İsrail'in Gazze Şeridi'nde ve Kudüs-ü Şerif dahil olmak üzere Filistin topraklarının tamamında Filistin halkına yönelik saldırılarını görüşmek ve bahsekonu saldırganlığa ve saldırganlığın yol açtığı insani faciaya karşı durduğumuzu, buna ve İsrail’in işgali süreklileştirmek ve Filistin halkını başta özgürlük ve kendi ulusal topraklarının tamamı üzerinde bağımsız ve egemen bir devlet kurma hakkı olmak üzere tüm haklarından mahrum bırakmaya yönelik tüm diğer yasadışı faaliyetlerini durdurmak için çalıştığımızı teyit ederiz” ifadeleri kullanıldı.

Bildirgede, “Filistin davasının merkeziliğini teyit ederek, tüm enerjimiz ve kapasitemizle, işgal altındaki tüm toprakları kurtarmak ve başta kendi kaderini tayin etme ve 4 Haziran 1967 sınırlarında kurulmuş bağımsız, egemen ve başkenti Kudüs-ü Şerif olan devletlerinde yaşama hakkı olmak üzere, tüm devredilemez haklarını yerine getirmek için verdikleri meşru mücadelede kardeş Filistin halkının yanında yer aldığımızı teyit ederiz” denildi.

Bildirgede, “Stratejik bir seçeneği içeren, adil, kalıcı ve kapsamlı bir barışın tesis edilmesinin, bölge halklarının güvenliğini ve istikrarını garanti altına alan ve halkları şiddet ve savaş döngüsünden koruyan tek yöntem olduğunu ve bunun İsrail işgalini sona erdirmeden ve Filistin davasını iki devletli çözüm temelinde çözmeden gerçekleştirmenin imkansız olduğu” vurgulandı.

"Filistin davası es geçilerek bölgesel barışa ulaşmak imkansız"

“Filistin davasını es geçerek veya Filistin halkının haklarını görmezden gelerek, İslam İşbirliği Teşkilatı tarafından desteklenen Arap Barış Girişimi’ni ana kaynak olarak almadan bölgesel barışa ulaşmanın imkansızlığının” aktarıldığı bildirgede, “İsrail’in, çatışmanın devamı ve şiddetlenmesinden ve şiddetin Filistin halkının haklarına ve İslam ile Hristiyan kutsallarına yönelmesinden, sistemli politika ve faaliyetlerinden ve işgale sebebiyet veren tek taraflı, hukuk dışı adımlardan, adil ve kapsamlı bir barışın sağlanabilmesini engellemekten sorumlu tutulduğu” ifade edildi.

Bildirgede, “Filistin halkı güvenlik ve barışa kavuşmadan ve gasp edilen tüm haklarını geri almadan, İsrail’in ve diğer hiçbir bölge ülkesinin güvenlik ve barışa kavuşamayacağını ve İsrail işgalinin devam etmesinin bölgesel güvenlik ve istikrara ve küresel güvenlik ve barışa tehdit oluşturduğu” belirtildi.

Nefret ve aşırıcılık kültürünü sürdüren tüm tekliflerin kınandı

“Nefret ve ayrımcılığın her türlüsü ile nefret ve aşırıcılık kültürünü sürdüren tüm tekliflerin kınandığı” belirtilen bildirgede, “İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik olarak başlattığı kitlesel savaş suçu anlamına gelen misilleme saldırısının ve Batı Şeria ile Kudüs-ü Şerif’te işlediği barbarca suçların feci yansımalarına ve İsrail’in saldırganlığını durdurmayı reddetmesinden dolayı savaşın genişlemesine yönelik olarak ortaya çıkan gerçek tehlikeye ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) uluslararası hukuku devreye sokarak İsrail’in saldırganlığına son verememesi acziyetine karşı uyarıyoruz” denildi.

Bildirgede, Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılara ilişkin yer alan 31 madde şöyle:

"1. İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırganlığını ve bu saldırı sırasında sömürgeci işgal hükümetinin ve Doğu Kudüs dahil işgal altındaki Batı Şeria'daki Filistin halkına karşı işlediği savaş suçlarını ve barbar, vahşi ve insanlık dışı katliamları kınar

2. Bahse konu misilleme saldırının meşru müdafaa veya herhangi başka bir bahaneye sığınılarak tanımlanmasını reddeder ve derhal durdurulmasını talep eder

3. BMGK’yı derhal kesin ve bağlayıcı bir karar alarak, saldırganlığın sona erdirilmesini ve müstemlekeci işgal yetkililerinin uluslararası hukuku, uluslararası insancıl hukuku ve sonuncusu BM Genel Kurulu’nda 26 Ekim 2023 tarihinde düzenlenen 10. Acil Durum Özel Oturumu’nda kabul edilen A/Es-10/L.25 sayılı kararı olmak üzere tüm uluslararası meşruiyet kararlarını ihlal eden faaliyetlerini sona erdirmesini talep eder; bunu yapmakta başarısızlığa uğramanın İsrail’in masum sivilleri, çocukları, yaşlıları ve kadınları öldüren ve Gazze’yi yıkıma uğratan vahşi saldırganlığına devam etmesi manasına gelecektir

4. Tüm devletleri, işgal yetkililerine, ordusu ve terörist yerleşimcilerin Filistin halkını öldürmek, evlerini, hastanelerini, okullarını, camilerini, kiliseleri ve tüm mallarını yok etmek için kullandığı silah ve mühimmat ihracatını derhal durdurmaya çağırır

5. BMGK’yı, derhal bir karar alarak, İsrail’in Gazze Şeridindeki hastaneleri barbarca yok etmesini, bölgeye ilaç, gıda ve yakıt girişini engellemesini, elektriği, su arzını ve iletişim ile internet dahil olmak üzere tüm temel hizmetleri kesmesini kınayarak, bunları uluslararası hukukça tanımlanmış savaş suçu olarak betimlemesini talep eder ve bahse konu kararın işgalci güç İsrail’i, uluslararası hukuka riayet etmeye ve derhal bahse konu barbarca ve insanlığa sığmayan tedbirleri sona erdirmesini ve İsrail’in Gazze Şeridine yıllardır uygulamakta olduğu ablukayı kaldırması gerekliliğini de içermesi gerektiğini ifade eder

6. Gazze’ye yönelik ablukanın kırılarak, Arap, Müslüman ve uluslararası insani yardım konvoylarının (gıda, ilaç ve yakıt dahil) Gazze Şeridi’ne derhal girmesinin mecbur kılınmasını talep eder; Uluslararası teşkilatlara bu sürece katılmaları çağrısı yapar; bahsekonu teşkilatların Gazze Şeridi’ne girmesi zorunluluğuna vurgu yapar; üyelerinin korunması ve görevlerini tam olarak yerine getirmelerinin sağlanması ve BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) desteklenmesi gerektiğini vurgular

7. İsrail'in Gazze'ye yönelik acımasız saldırısının sonuçlarıyla yüzleşmek için Mısır Arap Cumhuriyeti'nin attığı tüm adımları destekleyin ve Gazze Şeridi'ne acil, sürdürülebilir ve yeterli bir şekilde yardım ulaştırma çabalarını destekler

8. Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısından, İsrail'in Doğu Kudüs de dahil olmak üzere işgal altındaki tüm Filistin topraklarında Filistin halkına karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlara ilişkin soruşturmayı tamamlamasını talep eder ve İİT ile Arap Ligi genel sekreterliklerine bu konunun takibi ve İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'nde işlediği suçları belgelemek için iki ortak uzmanlaşmış yasal izleme birimi kurması ve İsrail tarafından işlenen tüm uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuk ihlallerine ilişkin hukuki argümanlar hazırlaması ile İsrail’in Gazze Şeridi'ndeki ve Doğu Kudüs dahil işgal altındaki Filistin topraklarının geri kalanındaki Filistin halkına karşı uyguladığı ihlalleri izleyecek bir birim kurması için yetkilendirir. Bahse konu birim, kuruluşundan 15 gün sonra raporunu, Dışişleri Bakanları seviyesinde toplanacak Arap Ligi Konseyine ve İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi'ne sunacaktır, bahse konu rapor devamında aylık olarak sunulmaya devam edilecektir

9. Filistin Devleti'nin, Uluslararası Adalet Divanı'nın tavsiye niteliğindeki görüş süreci de dahil olmak üzere İsrail işgal yetkililerinin Filistin halkına karşı işledikleri suçlardan sorumlu tutulmasına yönelik hukuki ve siyasi girişimlerini ve BM İnsan Hakları Konseyi kararıyla kurulan İşgal Altındaki Filistin Toprakları Hakkında Bağımsız Uluslararası Araştırma Örgütü'nün bu suçları soruşturmasına ve misyonunu engellememesine izin verilmesini destekler

10. Arap Ligi ve İslam İşbirliği Teşkilatı genel sekreterliklerine, işgal makamlarının Filistin halkına karşı işlediği tüm suçları belgeleyen ve İsrail'in yasa dışı eylemlerini ve insanlık dışı uygulamalarını açığa çıkaracak dijital medya platformları kurması için yetkilendirir

11. (32.) Arap Zirvesi ile 14. İslam Zirvesi Başkanı konumundaki Suudi Arabistan’ın yanı sıra, Ürdün, Mısır, Katar, Türkiye, Endonezya ve Nijerya Dışişleri Bakanlarını, İİT ve AL’nin tüm üye devletleri adına, Gazze’ye yönelik savaşın sona erdirilmesi ve kalıcı ve kapsamlı bir barışın sağlanması adına kabul edilen uluslararası şartnameler çerçevesinde ciddi ve gerçek bir siyasi sürecin başlatılması için uluslararası eylemde bulunmak için yetkilendirir

12. Tüm İİT ve Arap Ligi Üye Ülkelerine, kolonici işgal yetkililerinin insanlığa karşı işledikleri suçları durdurmaları yönünde atılabilecek tüm diplomatik, siyasi ve hukuki önlemleri uygulama çağrısı yapar”

13. Uluslararası hukukun uygulanmasında çifte standardı reddederek, çifte standart uygulamasının İsrail’i uluslararası hukuktan koruyan ve İsrail’i uluslararası hukukun üstüne yükselten ülkelerin güvenilirliğini ciddi anlamda zedelediği ve insani değerler sisteminin seçerek uygulanmasının tehlikeli olduğu yönünde uyarı yapar, Arap ve İslam ülkelerinin pozisyonlarının bahse konu çifte standartlardan etkileneceğini ve bunun da kültürler ve medeniyetler arası uçurumu daha da açacağını teyit eder

14. 1949 Dördüncü Cenevre Sözleşmesi ve 1977 Protokolü’ne göre bir savaş suçu olan, yaklaşık 1,5 milyon Filistinli’nin Gazze'nin kuzeyinden güneyine doğru yerinden edilmesini kınar ve tüm Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşlarına, sömürge işgal yetkililerinin bu sefil insanlık dışı durumu sürdürme girişimlerine karşı durmaya çağrıda bulunur ve yerinden edilmiş bu insanların evlerine ve bölgelerine derhal geri dönmeleri gerektiğini vurgular

15. Gazze Şeridi veya Kudüs dâhil Batı Şeria içinde, ister topraklarının dışında olsun, bireysel veya toplu olarak zorla yer değiştirilmesi, zorla yerinden edilmesi, sürgün edilmesi veya başka bir yere sürülmesi yoluyla, Filistin halkının veya bölge ülkelerinin hilafına Filistin Davası’nın bertaraf edilmesine yönelik her türlü girişimi tamamen reddeder ve bunu bir kırmızı çizgi ve bir savaş suçu sayar

16. Filistinli sivillerin öldürülmesini ve hedef alınmasını, insani değerlerimiz temelinde ve uluslararası hukuka ve uluslararası insancıl hukuka uygun biçimde kınar; Uluslararası toplumun Filistinli sivillerin öldürülmesine ve hedef alınmasına karşı, tüm insanların eşit yaşama hakkı olduğunu ve bu hususta milliyet, ırk veya din temelinde ayrımcılık yapılamayacağını teyit edecek biçimde, acil ve hızlı adımlar atması gerektiğini vurgular

17. Tüm tutukluların, gözaltında tutulanların ve sivillerin derhal bırakılması gerekliliğine vurgu yapar, sömürgeci işgal yetkililerinin binlerce Filistinli tutukluya karşı işledikleri menfur suçları kınar ve uluslararası teşkilatlara bahse konu suçların derhal durdurulması ve faillerinin kovuşturulması için baskı yapması çağrısında bulunur

18. İşgal güçleri tarafından gerçekleştirilen cinayet suçlarına, yerleşimcilerce gerçekleştirilen terör eylemlerine ve bu kişilerin işgal altındaki Batı Şeria’daki Filistin köylerinde, şehirlerinde ve kamplarında işledikleri suçlara ve El Aksa Camii ile tüm İslam ve Hristiyan kutsal yerlerine yönelik saldırılarına bir son verilmesi gerekliliğini vurgular

19. İşgalci güç İsrail’in sorumluluğunu yerine getirerek, yerleşimlerin inşası ve genişletilmesi, topraklara el koyulması ve Filistinliler’in yerinden edilmesi başta olmak üzere, işgale sebebiyet veren tüm yasadışı eylemlerini sona erdirmesi gerekliliğine vurgu yapar

20. İşgal güçlerinin Filistin şehirleri ve kamplarına yönelik askeri operasyonlarını kınar, yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen terörizmi kınar ve uluslararası topluma, yerleşimci derneklerini ve örgütlerini, uluslararası terörizm listelerine dahil edilmesi çağrısı yapar ve Filistin halkının, başta insan hakları olmak üzere, korunma, kalkınma, güvenlik, kendi kaderini tayin hakkı ve kendi topraklarında kendi bağımsız devletlerini kurma hakkı olmak üzere tüm diğer dünya halklarının yararlandığı haklardan yararlanması gerekliliğini teyit eder

21. İsrail'in Kudüs'teki İslam ve Hristiyan kutsal mekanlarına yönelik saldırılarını ve İsrail'in ibadet özgürlüğünü ihlal eden yasa dışı uygulamalarını kınar ve kutsal mekanların mevcut hukuki ve tarihi statüsüne saygı gösterilmesinin gerekliliğini ve mübarek Mescid-i Aksa/Mescid-i Haram-ı Şerif, 144 bin metrekarelik toplam alanıyla Müslümanlara özel bir ibadethane olduğunu, Kudüs Vakıflar ve Mescid-i Aksa İşleri Dairesi Başkanlığının, Mescid-i Aksa’yla ilgili tüm işleri yönetmek ve Mescid-i Aksay’a girişi düzenleme görevi olduğunu, bunun Kudüs’teki İslam ve Hristiyan kutsal mekanları üzerindeki tarihi Haşimi muhafazası görevi çerçevesinde ifa edildiğini teyit eder ve Kudüs Komitesi'nin işgal yetkililerinin kutsal şehre yönelik uygulamalarının önünde duran rolünü ve tüm çabalarını destekler

22. Başta bir bakanın Gazze Şeridi’ndeki Filistin halkı üzerinde nükleer silahların kullanılmasına yönelik tehdidi olmak üzere İsrail işgal hükümeti bakanlarınca yapılan nefret dolu, aşırıcı ve ırkçı eylem ve söylemleri kınar, bu eylem ve söylemlerin küresel barış ve güvenliğe ciddi bir tehdit ihtiva ettiğini ifadeyle, Ortadoğu’nun nükleer silahlardan ve tüm diğer kitle imha silahlarından arındırılmış bir bölgeye dönüşmesi için, BM çerçevesinde bir konferansın toplanmasını ve bahse konu tehditle mücadeleyi gündeme almasını önerir

23. Gazetecilerin, çocukların ve kadınların öldürülmesini, sağlık görevlilerinin hedef alınmasını ve İsrail’in Gazze Şeridi ve Lübnan’a yönelik saldırılarında tüm dünyada yasaklanmış beyaz fosforun kullanımını kınar, İsrail’in Lübnan’ı “taş devrine” döndürme yönündeki söylemlerini ve tehditlerini kınar ve çatışmanın büyümesinin önlenmesi adına, Kimyasal Silahların Yasaklanması Teşkilatına İsrail’in kimyasal silah kullanımını araştırması yönünde çağrı yapar

24. Barışa bağlılığın, İsrail işgalini sona erdirmek, Arap-İsrail çatışmasını uluslararası hukuka uygun biçimde ve 242 (1967), 338 (1973), 497 (1981), 1515 (2003) ve 2334 (2016) sayılı Güvenlik Konseyi kararları dahil olmak üzere ilgili uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak çözmek için stratejik bir çözüm olduğunu yeniden teyit eder ve ortak, uzlaşılmış Arap pozisyonu mahiyetindeki ve Ortadoğu’da barışı yeniden yeşertmek için girişilen tüm çabaların temeli olan, İsrail’le barışmanın ve İsrail’le normal ilişkiler kurmanın ön koşulunun, İsrail’in tüm Filistin ve Arap toprakları üzerindeki işgalini sona erdirmesi, bağımsız ve egemen Filistin Devletinin 4 Haziran 1967 sınırlarına riayet ederek, Doğu Kudüs başkentli olarak kurulması, Filistin halkının, başta kendi kaderini tayin, Filistinli mültecilerin yurda geri dönüşü ve tazminat hakları olmak üzere devredilemez tüm haklarının tanınmasını esas alan 2002 Arap Barış Girişiminin tüm hükümlerine ve önceliklerine bağlılığını vurgular, bu çerçevede, Filistinli mülteciler için BM Genel Kurulunun 1948 yılında aldığı 194 sayılı kararın çerçevesinde adil bir çözüme kavuşmasını destekler

25. Uluslararası toplumun derhal, iki devletli çözüm temelli, Filistin halkının tüm meşru haklarını, başta bağımsız, egemen devletlerini 4 Haziran 1967 sınırları çerçevesinde, Doğu Kudüs başkentli olarak kurma hakları olmak üzere tüm haklarını karşılayan ve İsrail’le güvenlik ve barış içinde yan yana yaşamasını, tüm uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi’nin tüm unsurları çerçevesinde ciddi ve hakiki bir barış süreci başlatması ihtiyacını vurgular

26. Filistin Davasına 75 yılı aşkın süredir bir çözüm bulunamamasının ve İsrail’in sömürgeci işgalini ve iki devletli çözümün altını oymak üzere koloni yerleşimler inşa etmek ve bunları genişletmek suretiyle sistemli politikalarına karşı duramamasının ardında; ayrıca, İsrail işgaline bazı taraflarca gösterilen karşılıksız destek ve (İsrail’in) sorumlu tutulmaktan korunması, bahse konu tarafların, İsrail tarafından işlenen ve küresel barış ve güvenliğin geleceği üzerinde ciddi sonuçları olabilecek suçları görmezden gelmenin tehlikelerine ilişkin yapılan uyarıların dikkate alınmaması yatmakta ve mevcut durumun ciddi biçimde kötüleşmesine neden olduğunu vurgular

27. Filistin Kurtuluş Örgütü’nün, Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğuna vurgu yaparak, tüm Filistinli grup ve güçlere FKÖ çatısı altında toplanma ve FKÖ’nün liderliğindeki ulusal ortaklık çerçevesindeki sorumluluklarını yerine getirme çağrısı yapar

28. Gazze’nin Doğu Kudüs dahil olmak üzere Batı Şeria’dan ayrılmasını içeren tüm önerileri reddeder ve Gazze’nin geleceğine yönelik tüm yaklaşımların, Gazze ve Batı Şeria’nın özgür, bağımsız, egemen, Doğu Kudüs başkentli ve 4 Haziran 1967 sınırları çerçevesinde kurulmuş Filistin Devleti içindeki birliğini garanti altına alacak kapsayıcı bir çözüm içinde yer alması konusunda ısrarını belirtir

29. Uluslararası hukuk, uluslararası meşruiyet kararları ve “barış ülkesi” prensibi çerçevesinde, belirli bir zaman aralığında ve uluslararası garantilerle birlikte, İsrail’in 1967’de işgal ettiği Doğu Kudüs dahil olmak üzere Filistin topraklarının, ayrıca, işgal altındaki Golan Tepeleri, Lübnan’a ait Şiba Çiftlikleri ve Kafr Shuba tepeleri ile al-Mari kentinin dış bölgelerindeki işgalin sona erdirilmesi ve iki devletli çözümün uygulanabilmesi amacıyla, uluslararası bir barış konferansının en kısa zamanda toplanması çağrısı yapar

30. Kurulmasına 14. İslam Zirvesi’nde tarafından karar verilen İslami Mali Güvenlik Ağı’nın, Filistin Devleti Hükümeti ve UNRWA'ya, maddi katkı ile mali, ekonomik ve insani destek sağlanması adına etkinleştirilmesi çağrısı yaparak; böylece İsrail saldırganlığının yol açtığı büyük yıkımın hafifletilmesine yardımcı olmak üzere, ateşkes sağlandıktan sonra Gazze'nin yeniden inşası için uluslararası ortakların harekete geçirilmesinin gerekliliğini teyit eder

31. İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterini ve Arap Ligi Genel Sekreterini, işbu bildirgenin uygulanmasını takip etme ve müteakip İİT ve Arap Ligi oturumlarında teşkilatlarına rapor sunma konusunda yetkilendirir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale 17. Anadolu Spor Ödülleri sahiplerini buldu Kırıkkale’de düzenlenen "17. Anadolu Spor Ödülleri" sahiplerini buldu. "Yılın Teknik Direktörü" ödülüne layık görülen Arda Turan, İspanya’daki programı nedeniyle katılamadığı törene gönderdiği video mesajında, "Teknik direktör olarak aldığım ilk ödül" dedi. Kırıkkale Belediyesi ve Kırıkkalegücü Spor Kulübü iş birliğiyle düzenlenen "17. Anadolu Spor Ödülleri" töreni, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Törende konuşan Belediye Başkanı Ahmet Önal, ödül sahiplerini tebrik ederek organizasyonun sporun gelişimine katkısına dikkat çekti. Önal, "Şehrimizde sporu daha da ileriye taşımak ve gençlerimize daha fazla fırsat sunmak için sporu desteklemeye devam edeceğiz" dedi. Kırıkkalegücü Spor Kulübü Başkanı Güven Gündüz ise katılımcılara ve emeği geçenlere minnettarlığını ifade etti. "Yılın Teknik Direktörü" ödülünü kazanan Eyüpspor Teknik Direktörü Arda Turan, İspanya’daki programı nedeniyle törene katılamadı. Bir video mesaj gönderen Turan, "Sevgili Kırıkkaleli dostlarım, bugün aranızda olmak isterdim ama maçları yakından takip etmek üzere İspanya’dayım. Bu ödül benin için çok kıymetli. Çünkü teknik direktörde aldığım ilk ödül.Sizleri çok seviyorum, Kırıkkale’ye mutlaka geleceğim. İnşallah bir gün birlikte olma dileğiyle" ifadelerini kullandı. Turan’ın ödülünü, Eyüpspor Yardımcı Antrenörü Atilla Gerin teslim aldı. Gerin, aynı zamanda "Yılın Yardımcı Antrenörü" ödülünün de sahibi oldu. Farklı branşlarda başarı gösteren isimler ve kulüpler ödüllerle onurlandırıldı. Elazığspor’u TFF 2. Lig’e çıkaran Serkan Çayır, "Yılın Kulüp Başkanı" olarak seçildi. Çorum Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın ve Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu ise "Yılın İl Belediye Başkanı" ödülüne layık görüldü. Başkan Aşgın, farklı programları nedeniyle törene katılamazken, ödülünü Çorum Belediye Başkan Yardımcısı İsmail Yağbat teslim aldı. Spor camiasının önemli isimleri, federasyon başkanları ve spor programları da ödüllendirilenler arasında yer aldı. Türkiye Cimnastik Federasyonu Başkanı Suat Çelen ve Türkiye Geleneksel Güreşler Federasyonu Başkanı İbrahim Türkiş, "Yılın Federasyon Başkanı" ödülünü aldı. Nesibe Aydın Spor Kulübü’nden Ali Kavaklıoğlu "Yılın Basketbol Yöneticisi", Anadolu Ajansı Spor Müdür Yardımcısı Hüseyin Doğru "Yılın Medya İnsanı", Bursa AS TV Spor Müdürü Süha Gürsoy ise "Yılın Spor Müdürü" ödüllerinin sahibi oldu. TRT Spor’dan Asena Üner "Yılın Kadın Spor Spikeri", Hünkar Mutlu ise "Yılın Erkek Spor Spikeri" seçilirken, Ülke TV’den Ömer Önder ve TRT Spor’dan Cem Çınar, "Yılın Spor Programı" kategorisinde ödül kazandı. Futbol programları kategorisinde ise Futbol Anadolu (TRT Spor), Spor26 (Kanal26), Women Gool (TV6) ve Tam Saha (Altaş TV) ödül alan yapımlar arasında yer aldı.
Ankara Hukuk muhakemelerindeki ücret tarifeleri Resmi Gazete’de Hukuk muhakemelerinde gider avansı, hakem ücreti ve tanık ücreti tarifeleri tebliğleri Resmi Gazete’de yayımlandı. Resmi Gazete’de yayımlanan gider avansı tarifesi tebliğine göre, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı davacı için, taraf sayısının beş katı tutarında tebligat ücreti ile diğer iş ve işlemler için 400 Türk lirası olarak belirlendi. Davacı, tarifede gösterilen gider avansını dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olacak. Gider avansı her türlü tebligat ücreti ile posta ücretleri gibi giderleri kapsayacak. Gider avansının kullanılmayan kısmı hükmün kesinleşmesinden sonra davacıya iade edilecek. Davacı tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle yapılacak. Hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve iş yerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilecek. Hakem ücretleri tarifesi yayımlandı. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre tahkim yoluyla görülen dava ve işlerde, taraflarla hakem veya hakem kurulları arasında ücretin belirlenmesi konusunda anlaşmaya varılamaması veya tahkim anlaşmasında bir hüküm bulunmaması ya da taraflarca bu konuda yerleşmiş kurallara veya kurumsal tahkim kurallarına yollama yapılmaması hallerinde hakem veya hakem kuruluna ödenecek ücretin miktarı yayımlanan tarife ile belirlendi. Buna göre hakem ücretleri anlaşmazlığın konusunun değerine göre, ilk gelen 500 bin lira için tek hakemde yüzde 7, 3 veya daha fazla hakemde yüzde 8 olarak, sonra gelen 500 bin lira için tek hakemde yüzde 4, 3 veya daha fazla hakemde yüzde 7 olarak, sonra gelen 1 milyon lira için tek hakemde yüzde 3, 3 veya daha fazla hakemde yüzde 6 olarak, sonra gelen 3 milyon lira için tek hakemde yüzde 2, 3 veya daha fazla hakemde yüzde 4 olarak, sonra gelen 5 milyon lira için tek hakemde yüzde 1, 3 veya daha fazla hakemde yüzde 2 olarak ve 10 milyon liradan yukarısı için ise tek hakemde yüzde 0,1 3 veya daha fazla hakemde yüzde 0,2 olarak uygulanacak. Başkanın ücreti ise hakemlerden her birine ödenecek hakem ücretinin yüzde on fazlası olarak hesaplanacak. Aksi kararlaştırılmadıkça hakem kararının düzeltilmesi, yorumlanması veya tamamlanması halleri ek ücreti gerektirmeyecek. Tanıklara 100 ila 150 lira arasında ücret Yayımlanan tebliğe göre, tanıklara tanıklık nedeniyle kaybettiği zamanla orantılı olarak 100 ila 150 Türk lirası arasında ücret ödenecek. Tanık, hazır olabilmek için seyahat etmek zorunda kalmışsa yol giderleriyle tanıklığa çağrıldığı yerdeki konaklama ve beslenme giderleri de karşılanacak. Tanığa bu tarifeye göre ödenmesi gereken ücret ve giderler hiçbir vergi, resim ve harca tabi olmayacak.
Zonguldak BEUN’da “100. Yıl Mühendislik Kongresi” Başladı 100. Yıl Mühendislik Kongresi Açılış Töreni, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’in katılımıyla gerçekleştirildi. 2024 yılında kuruluşunu 1924 yılı olarak tescilleterek Cumhuriyetin ilk üniversitesi nişanesine sahip olan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinde 100. yaşına özel tertip edilen “100. Yıl Mühendislik Kongresi” Açılış Töreni, BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’in katılımıyla gerçekleştirildi. Sezai Karakoç Kültür Merkezinde aziz şehitlerin anısına saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başlayan törene; BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, BEUN Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Prof. Dr. Bekir Hakan Bakkal ve Prof. Dr. Servet Karasu, BEUN Genel Sekreteri Prof. Dr. Zehra Safi Öz, Zonguldak Belediyesi Başkan Vekili Ferhat Günaydın, Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürü Muharrem Kiraz, Zonguldak Orman Bölge Müdürü Faruk Bayraktaroğlu, Zonguldak Gençlik ve Spor İl Müdürü Hakan Yüksel, Esnaf ve Sanatkâr Odaları Birliği Başkanı Muharrem Coşkun, senato üyeleri, akademik ve idari personel ile öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinin 100’üncü yıl anısına hazırlanan videosu gösterildi. Video gösterisinin ardından BEUN Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü akademisyenlerinden Öğr. Gör. Emel Doğan Uğurlu ile Öğr. Gör. Gonca Yerlikaya tarafından keman ve yan flüt dinletisi gerçekleştirdiler. Dinletinin akabinde kongre, açılış konuşmalarıyla devam etti. 100. Yıl Mühendislik Kongresi’nin açılış konuşmasında BEUN Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamit Aydın, Üniversitenin yüzüncü yılında düzenlenen bu kongreye birçok üniversiteden araştırmacıların katılım göstererek modern dünyada mühendislik alanındaki yenilikçi faaliyetlerin tartışılıp yeni ufuklar oluşturacağının önemine değindi. Konuşmasının sonunda kongrenin düzenlenmesinde emeği geçen başta BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer olmak üzere herkese teşekkür etti. Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamit Aydın’ın konuşmasından sonra kürsüye çıkan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, mühendislik kökenine sahip olan Üniversitenin 100. yaşında böylesine anlamlı bir etkinliği düzenlemenin gururu ve mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Rektör Özölçer, daha sonra emeğin ve enerjinin başkenti Zonguldak’ın ve akademinin öncü kurumu olan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinin iş gücü ile mühendislik alanındaki nitelikli kapasitesiyle sanayinin merkezi olduğunun altını çizdi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk mühendislerinin alnında Cumhuriyetin istikbalini aydınlatan ışık parıldar.” sözü ile milli kalkınmanın ve mühendisliğin önemini işaret etti. Akabinde günümüz dünyasında teknolojinin ve mühendisliğin hızlı bir dönüşüm içinde olduğunu ifade ederek; yapay zekâ, yenilenebilir enerji, nanoteknoloji, akıllı şehirler ve sürdürülebilir inşaat teknikleri gibi birçok yenilikçi alanın mühendislik bilimlerinde yeni bir sayfa açtığını belirtip kongrede ele alınacak bu alandaki çalışmaların Türkiye’nin yarınlarına kayda değer bir zemin oluşturacağının inancında olduğunu dile getirdi. BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, konuşmasının sonunda kongrenin akademik dünyaya ve sektör temsilcilerine yol gösterici olmasını temenni ederek sözlerine son verdi. BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’in konuşmalarının ardından kongrenin birinci oturumuna geçilerek Türkiye Taşkömürü Kurumundan emekli Maden Mühendisi Ekrem Murat Zaman, Zonguldak’ta kömür yataklarını keşfiyle başlayan mühendislik alanının gelişmesi ve üniversitenin kurulmasıyla akademik bir disipline kavuştuğunu ifade etti. Bununla birlikte 1924 yılında Yüksek Maden Mühendis Mektebi adı ile kurulan ve bugün Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi adı ile tüm dünyada köklü mühendislik akademik kurumu olarak bilinen BEUN’un tarihi geçmişten günümüze süregelen tarihi, kültürel ve sosyal gelişiminden bahsetti. Konuşmasının sonunda böylesine anlamlı etkinliğin düzenlemesinde emeği geçen başta kongrenin onursal başkanı Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer olmak üzere herkese teşekkürlerini sundu. Ekrem Murat Zaman’ın konuşmasının ardından kürsüye çıkan Eren Enerji Santral Müdürü Hakan Demiray, konuşmasının başında Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinin yüzüncü yılına özel olarak düzenlenen mühendislik kongresinde BEUN mezunu olarak yer almaktan duyduğu mutluluğu ifade etti. Ardından Zonguldak’ın enerji üretimindeki rolü üzerine bir sunum gerçekleştiren Demiray, sunumunda Zonguldak’ta elektriğin tarihsel gelişiminden başlayarak, geçmişten bugüne Zonguldak’ın Türkiye’nin enerji üretimindeki rolüne değinip sanayileşen İstanbul ve Sakarya’nın elektrik ihtiyacının karşılanmasında Zonguldak’ın kayda değer bir öneme sahip olduğunun altını çizdi. Konuşmasının sonunda endüstri-üniversite iş birliğinin önemini vurgulayarak BEUN ile Eren Enerji arasında yapılan nitelikli iş birliklerinin şehrin ve bölgenin ekonomik kalkınmasına da önemli katkılar sunduğunu ifade etti. Demiray’ın sunumunun ardından kürsüye çıkan Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Uğur Çevik, “Dijitalleşme ve Enerjinin Geleceği” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Çevik, sunumunda dünya genelinde enerji üretiminden daha çok enerji yönetiminin öne çıktığına dikkat çekti. Çevik daha sonra enerji yönetiminde dijitalleşmenin önemine değinerek enerji sektöründe veri ve veri analizinin dijitalleşme süreci açısından oldukça mühim olduğunu belirtti. KTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Çevik, konuşmasının sonunda özellikle dijital çağda akıllı şebekeler inşa etmek, yenilenebilir enerji kaynaklarının tüm süreçlerini yönetmek, uçtan uca yönetimi sağlayabilmek ve tüm bu entegrasyonu kusursuz bir şekilde yönetebilmek için dijital dönüşümden faydalanmanın elzem olduğuna değindi. Açılış töreni, oturum konuşmalarının ardından Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’in katılımcılara teşekkür belgelerini takdim etmesi ve hatıra fotoğrafı çekiminin ardından son buldu.