DÜNYA - 08 Ekim 2025 Çarşamba 22:56 | Son Güncelleme : 08 Ekim 2025 Çarşamba 23:02

İspanya parlamentosundan İsrail’e silah ambargosu uygulanmasına onay

A
A
A
İspanya parlamentosundan İsrail’e silah ambargosu uygulanmasına onay

İspanya parlamentosu, İsrail’e silah ambargosu uygulanması yönündeki kararı 169'a karşı 178 oyla onayladı.

İspanya parlamentosu, İsrail’e silah ambargosu uygulanması yönündeki yasa tasarısını oyladı. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez tarafından geçtiğimiz ay açıklanan yasa tasarısı parlamentoda yapılan oylamada, 169'a karşı 178 oyla onaylandı.
Yasada, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarının çoğu uzman tarafından soykırım olarak nitelendirildiği ve saldırıların ayrım gözetmediği belirtildi. Yasa ile İsrail'e tüm askeri ekipman ve teknolojilerin ihracatı ile ithalatı, İsrail’in savaş uçaklarında kullanabileceği uçak yakıtının ülkeden transit geçişi ve Gazze Şeridi ile Batı Şeria'daki yasadışı Yahudi yerleşim yerlerinde üretilen ürünlerin reklamı yasaklandı.
Öte yandan İspanya hükümeti, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarının başladığı 7 Ekim 2023'ten itibaren İsrail'den silah alımını ve İsrail’e silah satımını durdurmuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Doç. Dr. Çakmak "Her bir kan bağışı, bir çocuğa yeniden hayat verme gücüne sahiptir" Doç. Dr. Hatice Mine Çakmak, kan ve kök hücre bağışının lösemi tedavisinde hayati öneme sahip olduğunu kan bağışının belirli şartları sağlayan sağlıklı bireyler tarafından yapılabildiğini bildirerek "18–65 yaş aralığında, en az 50 kilogram ağırlığında ve genel sağlık durumu iyi olan herkes kan verebilir" dedi. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı ve Çocuk Hematolojisi-Onkolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hatice Mine Çakmak, 2-8 Kasım "Lösemili Çocuklar Haftası" dolayısıyla bilgilendirmede bulundu. Lösemi hastalığını kemik iliğinde bulunan kan yapıcı hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla ortaya çıkan bir kan kanseri olarak tanımlayan Çakmak, "Normalde sağlıklı alyuvar, akyuvar ve trombosit üretmesi gereken kemik iliği, bu anormal hücreler tarafından işgal edilir. Çocuklarda en sık Akut lenfoblastik lösemi (ALL) görülür. Akut lenfoblastik lösemi, tüm çocukluk çağı lösemilerinin yaklaşık yüzde 75’ini oluşturur. Akut myeloid lösemi (AML) (yüzde 15–20) ve Kronik myeloid lösemi (KML) daha az sıklıkla görülür. Juvenil myelomonositik lösemi (JMML) gibi kronik formlar ise nadir görülür" dedi. Çocuklarda lösemi belirtilerinin genellikle sinsi başladığını ve başka hastalıklarla karışabildiğini ifade eden Çakmak, ailelerin dikkat etmesi gerekenleri şu şekilde sıraladı: "Nedeni açıklanamayan yorgunluk, solukluk, halsizlik. Sık enfeksiyon geçirme, iyileşmeyen ateş. Burun kanaması, diş eti kanaması, ciltte morluklar. Kemik veya eklem ağrısı, topallama. Karın şişliği (dalak-karaciğer büyümesi). Boyunda, koltuk altında, kasıkta bezeler. İştahsızlık, kilo kaybı, gece terlemeleri. Bu belirtiler birkaç haftadan uzun sürüyorsa, anamnez, fizik muayene, tam kan sayımı ve diğer laboratuvar testleri ile ilk değerlendirme yapılabilir" şeklinde konuştu. "Geç tanı, organ tutulumu ve enfeksiyon riskini artırarak tedavi şansını azaltabilir" Lösemide erken teşhisin, hastalığın santral sinir sistemi gibi diğer dokulara yayılmadan tedavisini mümkün kıldığını ifade eden Doç. Dr. Çakmak, "Ancak geç tanı, organ tutulumu ve enfeksiyon riskini artırarak tedavi şansını azaltabilir" dedi. Günümüzde lösemi tedavisinde ilerlemeler hakkında bilgi veren Çakmak, "Son 20 yılda çocukluk çağı lösemi tedavisinde büyük ilerlemeler kaydedildi. Artık hastalar, genetik profilleri ve risk düzeylerine göre kişiselleştirilmiş kemoterapi protokolleriyle tedavi ediliyor. Bu yaklaşım hem tedavi başarısını artırıyor hem de gereksiz ilaç yükünü azaltıyor. Ayrıca hedefe yönelik tedaviler, özellikle imatinib ve dasatinib gibi tirozin kinaz inhibitörleri sayesinde, belirli genetik alt tiplerde olağanüstü sonuçlar elde ediliyor. Bu ilaçlar, kanser hücrelerini doğrudan hedef alarak sağlıklı dokulara zarar vermeden etki ediyor" ifadelerini kullandı. "İyileşme oranı yüzde 95’in üstüne ulaşmış durumda" İmmünoterapi alanında da çığır açan yeniliklerin mevcut olduğunu aktaran Hatice Mine Çakmak açıklamasında, "Blinatumomab ve inotuzumab gibi akıllı moleküller ile CAR-T hücre tedavileri, klasik kemoterapiye dirençli hastalarda bile yüksek başarı oranları sağlıyor. Bunun yanı sıra kök hücre nakli protokolleri daha güvenli hale getirildi; nakil öncesi hazırlık ve sonrasındaki destek tedavilerinde mortalite oranları belirgin biçimde azaldı. Son olarak, enfeksiyon kontrolü, destek tedavisi ve beslenme takibinde sağlanan gelişmeler, tedavi sürecinde çocukların yaşam kalitesini ciddi ölçüde yükseltti. Bu bütüncül yaklaşım sayesinde bugün çocukluk çağı lösemilerinde tam iyileşme oranı yüzde 95’in üstüne ulaşmış durumda" ifadelerine yer verdi. Düzce Üniversitesi Tıp fakültesi Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji biriminin imkanları hakkında bilgi veren Doç. Dr. Çakmak, "5 güne kadar yatarak kemoterapi, tüm ayaktan kemoterapi seçenekleri verilebilmektedir. Kan transfüzyonu, enfeksiyon tedavileri gibi destek tedavileri hastanemizde yapılmaktadır" açıklamasında bulundu. "Lösemi bulaşıcı değildir" Lösemi hakkında toplumda yaygın olan yanlış inanışlara da değinen Çakmak, "Öncelikle, lösemi bulaşıcı değildir. Bu hastalık, kemik iliğinde kan hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasıyla ortaya çıkar. Bir diğer yanlış düşünce, löseminin sadece kalıtsal olduğu yönündedir. Oysa vakaların büyük çoğu, kalıtsal değil; genlerde tesadüfi değişiklikler ya da bazı çevresel etkiler sonucu gelişir. Toplumda sıkça duyulan bir başka yanlış da ‘kemoterapi çok ağır, bu hastalıktan kurtulmak mümkün değil’ düşüncesidir. Oysa artık modern ilaçlar ve destek tedavileri sayesinde çocuklarda lösemi tedavisi çok daha kolay tolere ediliyor ve tam iyileşme oranı çocuklarda yüzde 95’e kadar çıkıyor. Ayrıca ‘kök hücre nakli tek çaredir’ inanışı da doğru değildir. Günümüzde uygulanan hedefe yönelik ilaçlar ve immünoterapiler sayesinde birçok çocuk, nakil yapılmadan da tamamen iyileşebiliyor. Kısacası, lösemi hakkında doğru bilgiye ulaşmak, umudu kaybetmemek ve modern tedavilerin gücüne inanmak çok önemli" ifadelerine yer verdi. "Her bir kan bağışı, bir çocuğa yeniden hayat verme gücüne sahiptir" Kan ve kök hücre bağışının lösemi tedavisinde hayati öneme sahip olduğunun altını çizen Doç. Dr. Çakmak, kan bağışının belirli şartları sağlayan sağlıklı bireyler tarafından yapılabildiğini bildirerek "18–65 yaş aralığında, en az 50 kilogram ağırlığında ve genel sağlık durumu iyi olan herkes kan verebilir. Bağış yapacak kişinin son dönemde enfeksiyon geçirmemiş, antibiyotik kullanmamış, dövme veya piercing yaptırmamış olması gerekir. Ayrıca Hepatit B, Hepatit C, HIV (AIDS) veya sifiliz (frengi) gibi bulaşıcı hastalıkların bulunmaması zorunludur. Erkekler yılda dört, kadınlar ise üç kez kan verebilir ve bağışlar arasında en az iki ay bulunmalıdır. Lösemi tedavisi gören çocuklarda kemoterapi sürecinde alyuvar ve trombosit değerleri düşebildiği için bu bağışlar, onların yaşamını sürdürebilmesi açısından büyük önem taşır. Her bir kan bağışı, bir çocuğa yeniden hayat verme gücüne sahiptir." şeklinde konuştu. "Sağlıklı ve kronik hastalığı bulunmayan herkes kök hücre bağışçısı olabilir" "Kök hücre bağışı, lösemi ve diğer kan hastalıklarının tedavisinde yaşam kurtarıcı bir yöntemdir" diyen Doç. Dr. Çakmak, "18–50 yaş arası, sağlıklı ve kronik hastalığı bulunmayan herkes kök hücre bağışçısı olabilir. Bağışçı olmak için yalnızca birkaç tüp kan örneği verilerek TÜRKÖK sistemine kayıt yapılır. Kök hücreler, hastanın kemik iliğinde bozulmuş kan yapımını yeniden başlatır ve kalıcı iyileşme şansı sunar. Her kök hücre bağışı, bir lösemi hastasına ikinci bir hayat armağan etme potansiyeline sahiptir" dedi. Lösemiyle mücadele eden çocuklara ve ailelerine mesaj veren Çocuk Hematolojisi-Onkolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hatice Mine Çakmak, "Çocukluk çağı lösemisi artık tedavi edilebilir bir hastalıktır; her yeni gün, bilim ve umutla daha fazla çocuğun sağlığına kavuştuğu bir başarı hikayesidir" şeklinde açıklamasını tamamladı.
Gaziantep Gaziantep’te 2025 yılının 10 aylık asayiş bilançosu açıklandı Gaziantep Valisi Kemal Çeber, 2025 yılının ilk 10 ayında meydana gelen asayiş olayları ve yapılan operasyonların bilançosunu açıkladı. Gaziantep Valisi Kemal Çeber, 2025 yılının ilk 10 ayında kentte meydana gelen asayiş olayları ve yapılan operasyonların bilançosu ile ilgili basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Gaziantep Valiliği Toplantı Salonu’nda düzenlenen basın toplantısına Vali Kemal Çeber’in yanı sıra İl Emniyet Müdürü Celal Özcan, İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Halil Şen ve İl Göç İdaresi Müdürü Mehmet Erkoç katıldı. Vali Çeber, basın açıklamasında, genel asayiş, terör, kaçakçılık ve organize suçlar, uyuşturucu ve madde bağımlılığı, trafik, siber güvenlik ve göçmen kaçaklığına yönelik pek çok alanda yapılan çalışmalara ilişkin rakamları paylaştı. Vali Kemal Çeber, 2025 yılının 10 aylık asayiş bilançosunu açıkladı Gaziantep’te 2025 yılında meydana gelen olaylarla ilgili verileri paylaşan Vali Kemal Çeber, "Verdiğimiz rakamlar 2025 yılının ilk 10 ayına ilişkin rakamlardır. Bu süreçte terörle mücadelede 333 operasyon yapılarak 29 şahıs yakalanarak etkisiz hale getirildi. Asayiş olaylarında şuana kadar 22 bin 410 olay yaşandı, aydınlatma oranı ise yüzde 97 gibi çok yüksek bir orana ulaştı. Mal varlığına karşı işlenen suçlarda geçen yıla göre yüzde 22’lik bir azalış var. Bu konuda ilimizde ciddi azalmalar var. Aydınlatma oranlarında da sürekli artış var. Kesinleşmiş hapis cezasıyla aranan toplam 5 bin 534 kişi yakalandı. Bu süreçte 3 bin 453 ruhsatsız silah ele geçirildi ve 3 bin 685 kişi hakkında işlem yapıldı. Organize suçlarla mücadelede toplam 19 operasyon yapılarak 154 şahıs gözaltına alındı ve 114 şahıs tutuklandı. Kaçakçılıkla mücadele geçen yıl 80 kişi yakalanarak 4 kişi tutuklanırken bu yıl ise 81 yakalama var ama tutuklu yok. Uyuşturucu mücadelede de emniyet bin 325, jandarma ise 90 imal ve ticarete yönelik operasyon yapılarak bin 831 şahıs tutuklandı. Operasyonlar sonucunda ise çok miktarda uyuşturucu madde ele geçirildi. Biz suç ve suçlulara karşı sadece güvenlik olarak değil el birliğiyle mücadele etmeye devam edeceğiz. Olumlu sonuçlar geliyor ve bu sonuçları almaya devam edeceğiz. Siber suçlarda da emniyet olarak 2 bin 463, jandarma olarak da 570 olmak üzere toplamda da 3 bin 33 tespit edilen şahsa işlem yapıldı. Trafik kazaların da ise geçen yıla göre olay yerinde hayatını kaybeden sayısı 68’den 48’e düştü. Hep beraber bunu azaltmaya devam edeceğiz" dedi. Gaziantep’te özellikli 64 dron ile sıkı denetimler yapılacak Emniyet ve jandarma olarak dron denetimlerine yoğunluk vereceklerini de açıklayan Vali Çeber, "Emniyet müdürlüğümüze ait toplam 33, jandarmamıza ait de 31 adet dron mevcut. Toplam 64 dron ile kentte denetimler yapıyoruz, bu sayı 2 yıl önce 10-25 civarındaydı. Emniyette gece görüş, yüz tanıma, silah tanıma özellikli 4k HD çekim yapabilen dronlarımızla hizmetleri daha etkin yürütüyoruz. Sesli dron ve canlı yayın aktarımı yapan dronlarla da trafik denetimi yapıyoruz" ifadelerini kullandı. Motosiklet denetimleri yoğunlaştırılacak Vali Çeber, kentte motosiklet yoğunluğunun da son yıllarda çok fazla artmaya başladığını, kentte meydana gelen kazaların yüzde 53’ünü motosiklet kazaların oluşturduğunu ve bu nedenle de ciddi denetimler ve yaptırımlar uygulayacaklarını belirtti. İl Emniyet Müdürü Celal Özcan ise kentte örgütlü olarak yapılan uyuşturucu tacirliğine yönelik önemli bir operasyon yaptıklarını ve çok sayıda kişinin yakalanarak gözaltına alındığını açıkladı. Emniyet envanterindeki dronların tanıtımı yapıldı Toplantı sonrası Gaziantep Emniyet Müdürlüğü bünyesinde hizmet veren gece görüş, yüz tanıma, silah tanıma, sesli komut verme özellikli 4k HD çekim yapabilen dronların tanıtımı yapıldı.