DÜNYA - 11 Nisan 2021 Pazar 20:52

İsrail medyası, Natanz Nükleer Tesisi’ne Mossad’ın saldırdığını iddia etti

A
A
A
İsrail medyası, Natanz Nükleer Tesisi’ne Mossad’ın saldırdığını iddia etti

İsrail kamu yayıncısı Kan anonim istihbarat kaynaklarına dayandırdığı haberinde, İsrail istihbarat servisi Mossad'ın İran'ın Natanz Nükleer Tesisi’ni siber saldırı ile hedef aldığını duyurdu.

İran’ın İsfahan kentinde bulunan Natanz Nükleer Tesisi’nin elektrik dağıtım ağında sabah saatlerinde nedeni bilinmeyen bir kazanın meydana geldiği bildirilmişti. İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi ise yaptığı açıklamada, Natanz Nükleer Tesisi’nde meydana gelen kazayı terör saldırısı olarak nitelendirmiş, “Saldırıyı kınıyoruz. Uluslararası toplumdan ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’ndan bu nükleer teröre tepki göstermelerini bekliyoruz” demişti.

İsrail kamu yayıncısı Kan anonim istihbarat kaynaklarına dayandırdığı haberinde, İsrail istihbarat servisi Mossad'ın İran'ın Natanz Nükleer Tesisi’ni siber saldırı ile hedef aldığını duyurdu. Haberde, istihbarat verilerinin nereden geldiği belirtilmedi.

İsrail basınında yer alan haberlerde ise, Mossad'ın İran’ın Natanz Nükleer Tesisi’ne büyük hasara neden olan siber saldırının arkasında olduğu öne sürülerek, İran'ın başlangıçta "kaza" olarak adlandırdığı saldırının Mossad tarafından yapılan bir siber saldırı olduğu ifade edildi.

İsrail, 2010’da Natanz’a siber saldırı düzenlemişti

Natanz, geçmişte İsrail'in siber saldırılarının hedefi olmuştu. İsrail, 2010 yılında ABD ile ortak bir operasyon ile Stuxnet isimli virüsle tesise siber saldırı düzenlemiş, binden fazla santrifüjü yok etmişti.

Natanz’ın üretim kapasitesinin 10 kart artırılması talimatı verilmişti

Kazanın meydana geldiği tesiste dün Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin talimatıyla 10 kat daha fazla uranyum üretecek, 146 adet IR6 santrifüjleri ile uranyum zenginleştirmesine başlanmıştı.

İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi ise kazanın neden kaynaklandığını araştırdıklarını belirtmiş, kazada herhangi bir yaralanmanın veya çevre kirliliğinin yaşanmadığını aktarmıştı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Cezaevine girmekle korkuttukları yaşlı kadını 900 bin lira dolandırdılar Denizli’de kırsal mahallede yaşayan yaşlı kadının evine giderek “Almanya’daki oğlun tutuklandı. Altın ve paraları vermezsen sen de tutuklanacaksın” yalanıyla korkutan dolandırıcılar, jandarma tarafından aldıkları 900 bin liralık altın ve paralarla 4 saatte yakalandı. Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı kırsal Horasanlı Mahallesi’nde ikamet eden 80 yaşındaki N.T.’nin evine giden ve kendilerini jandarma personeli olarak tanıtan 2 şüpheli, yaşlı kadını “Almanya’da yaşayan oğlun tutuklandı. Eğer evdeki altın ve paraları bize teslim etmezsen sen de tutuklanacaksın” yakanıyla korkuttu. Yaşlı kadının evde sakladığı 100 bin TL nakit para ve yaklaşık 800 bin TL değerindeki altınları alan şüpheliler, geldikleri araçla bölgeden uzaklaştı. Komşuları dolandırıldığını anladı Şüpheliler gittikten sonra yaşadıkları komşu ve akrabalarına anlatan yaşlı kadının dolandırıldığı anlaşılınca, durum Denizli İl Jandarma Komutanlığına ihbar edildi. Jandarmanın dedektifleri olan Jandarma Suç Araştırma Timleri (JASAT) ve Tavas İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerince yapılan detaylı ve ısrarlı çalışmalar neticesinde dolandırıcılık şüphelilerinin kullandığı araç ve kimlikleri tespit edildi. Denizli il merkezinde tespit edilen 2 adrese operasyon düzenleyen JASAT dedektifleri, dolandırıcılık olayını gerçekleştiren 3 şüpheliyi yaşlı kadından almış oldukları para ve altınlarla birlikte yakalandı. Altın ve paralarına 4 saatte geri kavuştu Oğlu üzerinden korkutularak dolandırılan yaşlı kadın, kendi elleriyle dolandırıcılara teslim ettiği altın ve paralarına 4 saat gibi kısa bir sürede geri kavuştu. Dolandırdıkları para ve altınları harcayamadan yakalanan Aykut T. (31), Sezgin Ö. (28) ve Berkay Kemal A. (25) sorgulanmak üzere karakola götürüldü. Şüphelilerin yapılan GBT sorgulamasında Aykut T.’nin 11 adet ve Berkay Kemal A.’nın ise 3 adet suç kaydının bulunduğu tespit edildi. Nitelikli dolandırıcılık suçlamasıyla adli makamlara sevk edilen şüphelilerden Aykut T. ve Sezgin Ö. tutuklanarak cezaevine gönderilirken, Berkay Kemal A. ise adli kontrolle serbest bırakıldı. Olayla ilgili soruşturmanın devam ettiği bildirildi.
Mersin ’Top’ büyüklüğünde fıtığı olan hasta, başarılı operasyonla sağlığına kavuştu Mersin’de karın ağrısı ve şişlik şikayetiyle başvurduğu hastanede ’top’ büyüklüğünde fıtığı olduğu ortayı çıkan hasta, başarılı operasyonla sağlığına kavuştu. Mersin’de yaşayan 74 yaşındaki Hilmi Evci, geçen yıl kasım ayından itibaren fıtığının büyümesi üzerine Toros Devlet Hastanesi’ne başvurdu. Yapılan muayenenin ardından ameliyat edilmesi kararlaştırılan Evci’ye, genel cerrah uzmanı Hakan Dikme ve ekibi tarafından operasyon yapıldı. Başarılı geçen operasyonla fıtık tedavi edilirken, oluşan kitle de alındı. Sağlığına kavuşan Evci, tedavisinin ardından taburcu edildi. "Ender rastlanan bir durum" Genel Cerrah Hakan Dikme, hastanın kendilerine karın ağrısı ve şişlik şikayetiyle başvurduğunu söyledi. Hastanın, şikayetinin 4-5 ay önce başladığını söylemesine karşın bunun 2-3 yıldır olduğunu düşündüklerini dile getiren Dikme, "Hastamızda dev bir fıtık vardı. O fıtığın arkasında da kitlesel bir lezyonu vardı. O kitleyle fıtığın tamirini yaptık. Hastanemizde 3-4 gün yattıktan sonra taburcu ettik. Bugün de dikişlerini alarak tedavi sürecini tamamladık" dedi. Bu boyutta fıtığın ender rastlanan bir durum olduğuna işaret eden Dikme, "Hasta hem korkmuş hem de ameliyat olmak için fırsat bulamamış. Burada başarılı bir şekilde bu operasyonu gerçekleştirdik. Hastamız sağlığına kavuştu. Ben hem hastamızın sağlığına kavuşması hem de mesleki açıdan mutluyum" diye konuştu. "Çocuk kafası kadar vardı" Kontrol için hastaneye gelen Hilmi Evci, fıtığının ilk başlarda tavuk yumurtası büyüklüğünde olduğunu belirterek, başarılı operasyon sonrası sağlığına kavuştuğunu söyledi. 70 yaşındaki Döndü Evci ise eşinin, fıtığın büyüklüğü nedeniyle doktorların kendisini ameliyat etmemelerinden korktuğunu belirtti. Oğlunun arkadaşları sayesinde doktora ulaştıklarını anlatan Evci, "Allah kendisinden bin kere razı olsun. Bizi kurtardı. Yürürken sallanırdı. Ağrı yapmazdı ama sallanırdı. Son 15-20 günde şiddetli biçimde bağırsak dışına çıktı. Çocuk kafası kadar vardı. Sosyal hayatını da olumsuz etkiliyordu. Ama Allah’ıma binlerce şükürler olsun sağlığına kavuştu" ifadelerini kullandı.
Uşak İmanla ve Kanla Yazılan Destan: Çanakkale, Uşak Üniversitesinde anlatıldı Uşak Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü ve Tarih Topluluğu tarafından Çanakkale Zaferimizin 109. yıl dönümü kapsamında "İmanla ve Kanla Yazılan Destan: Çanakkale" adlı konferans gerçekleştirildi. Recep Tayyip Erdoğan Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleşen ve Uşak Cumhuriyet Başsavcısı Serdar Durmuş, Adalet Komisyonu Başkanı Kayhan Yıldırım, İdare Mahkemesi Başkanı İslam Kaya, Rektör Prof. Dr. Ekrem Savaş, Vali Yardımcısı Önder Can, İl Jandarma Komutanı J. Kd. Albay Fahri Semiz, il protokolü, akademik ve idari personel ile öğrencilerin katıldığı konferansta Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran konuşmacı olarak yer aldı. Açılış konuşmasını yapan Uşak Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Sadiye Tutsak konuşmasına; “Vatan tuttuğumuz bu topraklar için can veren, kan döken atalarımızı; başta Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin kurucusu, önderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün aziz şehit ve gazilerimizi huzurunuzda saygı ve minnetle yad ediyorum. Ruhları şad olsun.” diyerek başladı. Prof. Dr. Tutsak sözlerini şöyle tamamladı: “İtilaf devletleri tarafından açılan Çanakkale cephesi ve burada Türk ordusunun kazandığı zafer, savaşın seyri değiştiren ve Türk halkında derin izler bırakan ve izleri günümüze kadar ulaşan bir destandır. Bu öyle büyük bir zaferdir ki türküler yakılmış, hikayeler, romanlar, şiirler yazılmış, dizi ve sinema filmleri çekilmiştir.” Rektör Prof. Dr. Ekrem Savaş yaptığı konuşmada Çanakkale Zaferinin önemine vurgu yaparak “Çanakkale Zaferi, sadece ülkemiz için değil, tüm dünya tarihi için de önemli bir dönemeçtir. Batı’nın yıllarca süren saldırıları karşısında “iman dolu göğsünü” siper eden aziz milletimizin var olma mücadelesidir. Çanakkale tarihi anlamda önemli olduğu kadar geleceğe ışık tutması bakımından da önemlidir. Geçmişimizi iyi bilirsek geleceğimizi de iyi şekillendiririz’’ dedi. ‘‘İkinci yüzyılımızı Çanakkale’de şehit olanların ruhuna uygun yaşamalı ve orada yaşananları unutmamalıyız.’’ Konuşmasında ABD’de doktor olan arkadaşından dinlediği ‘Anzaklı Ömer’ hikâyesini anlatan Prof. Dr. Savaş gençlere seslenerek ‘‘100 yılımızın hangi şartlar ve mücadelelerle geçtiğini unutmayın. Çanakkale’yi ve geçen hafta andığımız şairimiz Mehmet Akif’i iyi okuyun. Çünkü siz gençler Türkiye yüzyılının söz sahiplerisiniz. Cumhuriyetimizin yeni yüz yılını sizler şekillendireceksiniz. İkinci yüzyılımızı Çanakkale’de şehit olanların ruhuna uygun yaşamalı ve orada yaşananları unutmamalıyız. Bu duygu ve düşüncelerle bu destansı günde, Çanakkale Zaferimizin 109. yıl dönümünde, vatanımızı canları pahasına savunan ve bizlere en kıymetli hazine olan bağımsızlığımızı armağan eden tüm kahramanlarımızı bir kez daha saygı ve rahmetle anıyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Taşkıran: ‘‘Çanakkale bir diriliş destanıdır.’’ Gösterinin ardından "İmanla ve Kanla Yazılan Destan: Çanakkale" başlıklı konferans yapıldı. Konferansın konuşmacısı Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran, “Çanakkale bir diriliş destanıdır” diyerek ‘‘Çanakkale, Türk tarihinin şanlı bir sayfasıdır. Bunu bir kere en baştan söylemek gerekiyor. Gerçek bir ölüm kalım savaşıdır. Karşı taraf bizim kazanmamıza şans vermiyordu. Ancak Türk insanının kanaatkarlığı, vatanseverliği ve imanı Çanakkale Zaferini bize kazandırmıştır. Onun için diyorum ki bu zafer, Türk tarihinin en şanlı olaylarından birisidir.’’ dedi. Çanakkale Zaferi öncesinde dünyanın büyük devletlerinin Osmanlı Devleti’ne nasıl baktıklarını ve planlarını anlatan Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran, Çanakkale cephesini kimlerin neden açtığını aktararak ‘‘Çanakkale Deniz savaşı tipik bir deniz savaşı değildir. Hem kara hem deniz savaşıdır ve çok zor savaşlardır. Savaşta 20’den fazla millet vardı. Çanakkale’de bir dünya savaşı yaşanmıştır.’’ ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Taşkıran yaptığı konuşmada Çanakkale’de yaşananları tüm ayrıntılarıyla ve dünyadaki benzeri savaşlarla kıyaslayarak anlattı. Konferans, Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran’a teşekkür plaketi takdim edilmesi ve toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.