GÜNDEM - 27 Ekim 2016 Perşembe 12:52

İstanbul depreme hazır mı?

A
A
A
İstanbul depreme hazır mı?

İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Fahri Erenel, 15 yıl Marmara’daki fayı inceleyen ünlü Fransız deprembilimci Prof. Le Pichon’ın, İstanbul depremine yönelik açıklamalarının bilimsel bir tahmin olduğunu ve sonuçlarının zamanla anlaşılacağını söyledi.

Türkiye’nin yüzde 95’nin doğal afet bölgesinde olduğunu ve meydana gelen afetlerin yüzde 61’nin de depremden kaynaklandığını belirten Erenel, “Türkiye’de nüfusun yüzde 95’i doğal afet bölgelerinde yaşamaktadır. İstanbul’da son 2000 yıl içerisinde 120 bin yıkıcı deprem olduğu kayıtlara geçmiştir. Bizim yapmamız gereken depremin şiddetinden ve büyüklüğünden ziyade alacağımız tedbirler konusunda deprem kültürü yerleştirmek. Halkımız bunu bilmeli ve deprem konusunda bilinçlenmelidir. İlkokuldan başlayarak bu konuda dersler de var ama iş güvenliğinde nasıl sorunlar yaşıyorsak bu konuda da sorunlar yaşıyoruz. Türkiye, iş kazaları ve afetlerden ciddi ekonomik kayıplar yaşıyor bunları önlemek elimizde. İmkânlarımız da var ama bizde koordinasyon, kontrol ve denetim bölümü eksik. Çok iyi başlıyoruz ama zaman ilerledikçe eski haline dönüyor” dedi.

Fransız deprembilimci Prof. Le Pichon, beklenen İstanbul depreminin 7,6 büyüklüğünde olacağını ifade etti. 2001 yılından itibaren çalıştıklarını belirten Pichon, Türk araştırmacıların koordinasyonunda çok sayıda ekibin uluslararası çalıştığını ifade ederek geçtiğimiz ay Canadian Journal of Earth Sciences adlı dergide makale yayınladıklarını ve bu makalede bütün bu çalışmalarının sonuçlarını birleştiklerini, hepsinin de tezlerini doğruladığını söyledi.

“Afet acil toplanma alanları otopark gibi kullanılıyor”

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Yrd. Doç. Erenel, “1999 Gölcük depreminden bu tarihe kadar organizasyon anlamında büyük işlere imza attık. Hasarı azaltma konusunda da önemli çalışmalar var. Kentsel dönüşüm dediğimiz projeler de bunların içerisinde yer almaktadır. Ancak kentsel dönüşüm projelerini deprem yönetmeliklerine uygun, arzu edilen bir şekilde gittiği konusunda endişelerim var. İstanbul’da tabelalarla çok güzel işaretlenmiş olan afet acil toplanma alanlarının otopark gibi kullanıldığını, kapatıldığını ve imara açıldığını görüyoruz. Zamanında mahallelerde oluşturulan deprem konteynırlarının bakımsızlıktan elden çıktığını görerek de üzülüyoruz. Bunun yanında devletin ve sivil toplum kuruluşlarının toplumu deprem konusunda bilinçlendirmek için ciddi çalışmaları var” diye konuştu.

Deprem öncesi, sırası ve sonrasında neler yapılmalı?

“İstanbul gibi bir şehirde yaşıyorsak depreme hazırlıklı olmalıyız” diyen Erenel, sözlerine şöyle devam etti;
“Bizim deprem sırasında en çok zarar gördüğümüz şey duvara çerçevelenmiş resmin iyi sabitlenmemesi, dolapların zemine sallanır vaziyette konulması, çok sayıda süs eşyasının dolaplar üzerinde yer alması. Tüm bunlar deprem anında yere düştüğü için yaralanmalara veya tahliyeyi önleyen unsurlara yol açar. Bir afet çantası çıkışa uygun bir şekilde konulmalı içinde su, yiyecek, elbise, el feneri, yedek pil olması gerekir. Deprem olduğunda evin neresinden çıkacaklarını ailecek planlamaları gerekir. DASK doğal afet sigortaları giderek yükseliyor ama yeterli değil bunu yeterli hale getirmeliyiz. Deprem sırasında balkona kesinlikle çıkılmamalı asansör ve merdiven kullanılmamalıdır. Deprem sırasında kapı pervazları ve kirişlerden uzak durulmalıdır. En önemlisi de doğalgazın kapatılacağı ve elektrik şartelinin indirileceği yerler gün ışığında ya da karanlıkta el yordamıyla bulunacak yerde olmalıdır. Deprem meydana geldiğinde üst katlarda oturuyorsak kesinlikle ayakta durmadan süratle yere çök, uzan, tutun veya cenin pozisyonu dediğimiz kendimize yaşam üçgeni oluşturacağınız pozisyonları almalıyız ve öncelikle başımızı korumalıyız. Bina yıkılsa bile buzdolabı, çamaşır makinesi, çeyiz sandıkları bunlar yere sıfırlanmaz, kolonlarla birlikte bir yaşam üçgeni oluşur. Biz o üçgenlerden yararlanmanın yolunu bulmalıyız. Mesela yatak odamızda yatağın yanında komidinin, varsa komidinin üzerine koyduğumuz eşyaların kayıp düşmemesi için bu eşyaları kaydırmaz bezlerle korumalıyız. Yataktayken depreme yakalanırsak yatağın kenarına uzanarak başımızı koruyacak tedbir almalıyız. Ardından evi terk ederken doğalgazı ve elektriği kesinlikle kapatmalıyız. Çakmak, kibrit gibi araçları kullanarak etrafta ne olduğuna bakılmamalı sadece el feneri kullanılabilir ama ona da dikkat etmeliyiz.”
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Esenyurt’ya bir evden 400 bin lira değerinde ziynet eşyası çalan hırsızlar kamerada Esenyurt’ta yüzlerini gizleyerek bir eve giren 3 kadın, yaklaşık 400 bin lira değerinde ziynet eşyası çalarak kayıplara karıştı. Hırsızlık anları ise güvenlik kameralarına anbean yansıdı. Olay, dün saat 15.00 sıralarında Esenyurt Necip Fazıl Kısakürek Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre kimliği belirsiz 3 kadın, gözlük takıp yüzlerini gizleyerek sokak üzerindeki bir apartmana girdi. Apartmanın içinde bir süre gezen şahıslar, en üst katta bulunan Şerife Aydın’ın evine girdi. Yatak odasına giren hırsızlar, yaklaşık 400 bin lira değerinde ziynet eşyasını alıp apartmandan dışarı çıkarak kayıplara karıştı. O sırada bir alt kattaki akrabasının evinde bulunan Aydın, eve geldiğinde yatak odasının dağıldığını görünce büyük bir şok yaşadı. Eşini arayarak durumu anlatan Aydın, ziynet eşyalarının çalındığını fark etti. Şerife Aydın konuyu polis ekiplerine bildirirken ekipler hırsızları yakalamak için çalışma başlattı. Şüphelilerin apartmana girip çıktığı o anlar ise binanın güvenlik kameraları ile saniye saniye görüntülendi. Yaşadığı hırsızlık olayı ile ilgili konuşan Şerife Aydın, "Ben evimin alt katında eşimin ağabeyinin evinde oturuyordum. O sırada çocuğum dondurma yemek istedi. Ben eve çıktım ve kartımı aldım. Markete indikten 15 dakika sonra evime gözlüklü 3 kadın girdi. Yüzleri belli olmuyordu. Alt katta oturduktan sonra eve çıktım. Evde yatak odamın dağınık olduğu fark ettim. Kapıdan girmişler ama zorlama olmamış. Yatak odasında bazamın altında ziynet eşyalarımın olduğu hurç var. Hurcu karıştırmışlar ve çekmeceleri açmışlar. Dolapta da alyans ve yüzüğüm vardı. Onları da almışlar. İlk girdiğimde tuvaletin kapısı açıktı ve evdeler sandım. Çok korktum ve yanımda da küçük çocuğum vardı. Onu alt kata yolladıktan sonra yengemi çağırdım. Evi aradım ama kimse yoktu. Eşimi aradım. O sırada apartmandan çıkıyorlar. Birkaç dakika önce çıksam karşılaşırmışız. Zararım 400 bin liraya yakın. Olaydan sonra polisi aradım ve kayıt oluşturduk” dedi.