EKONOMİ - 07 Ağustos 2019 Çarşamba 12:29

İstanbul ihracatçıları, ihracatını arttırdı

A
A
A
İstanbul ihracatçıları, ihracatını arttırdı

İstanbul ihracatçıları, yılın ilk altı ayında yakaladığı ihracat artışını, yedinci ayda da sürdürdü. İstanbul İhracatçı Birlikleri (İİB), 2019’un ilk yedi ayında bünyesinde bulunan yedi ihracatçı birliği ile 4 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirdi. İİB, ihracatını bir önceki yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 3 oranında arttırdı.

İstanbul İhracatçı Birlikleri (İİB), bünyesinde bulunan yedi ihracatçı birliği ile 2019 yılının ilk yedi ayında toplamda 4 milyar doların üzerinde ihracat yaparak, geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla, yaklaşık yüzde 3 oranında ihracat artışı yakaladı. İİB, Temmuz ayında ise yaklaşık 585.5 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. İİB, yılın ilk yedi ayında başta Irak, Almanya, İtalya, Suudi Arabistan ve ABD olmak üzere 200’den fazla ülkeye ihracat yaptı. İstanbul İhracatçıları tarafından yapılan ihracatta değer bazında Irak’a başta kümes hayvanları olmak üzere hayvansal mamuller ile mobilya ürünleri; Almanya’ya işlenmiş fındık, ağaç- orman ürünleri ile hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ürünleri; Suudi Arabistan’a ağaç ve orman ürünleri, süt, peynir başta olmak üzere hayvansal ürünler, İtalya’ya ise fındık ve mamulleri ön plana çıktı. 

İstanbul Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği 1 milyar doların üzerinde ihracat yaptı 

İstanbul Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, 2019 yılının ilk yedi ayında 1.1 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. İstanbul Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, 2019’un Temmuz ayında ise bir önceki yılın aynı dönemine göre, ihracatını yüzde 6,5 oranında arttırarak,158.5 milyon doların üzerinde ihracat yaptı.

İstanbul Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği, ihracatını yüzde 12 oranında arttırdı 

İstanbul Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği, yılın ilk yedi ayında 1 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirdi. Birlik, ihracatında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 oranında bir artış sağladı. Birlik, Temmuz ayında ise yaklaşık 166 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirerek, bir önceki yılın aynı dönemine 12.6 oranında ihracat artışı yakaladı.

Gemi, Yat ve Hizmetleri İhracatçıları Birliği’nden 580 milyon dolarlık ihracat 

Gemi, Yat ve Hizmetleri İhracatçıları Birliği (GYHİB), yılın ilk yedi ayında toplamda 580 milyon dolar tutarında ihracat gerçekleştirdi. GYHİB, Temmuz ayında ise yaklaşık 89 milyon dolarlık ihracat yaptı.

İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği’nden (İSHİB) yüzde 7 oranında ihracat artışı
İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği’nin (İSHİB), yılın ilk yedi ayında toplam ihracatı yaklaşık 460 milyon dolar oldu. Birlik, geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla, yüzde 7’lik ihracat artışı sağladı. İSHİB, Temmuz ayında 59.5 milyon dolar tutarında ihracat yaptı.

İstanbul Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin (İFMİB) ihracatı yaklaşık 341 milyon dolar oldu 

İstanbul Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İFMİB), 2019’un ilk yedi ayında toplamda 341 milyon dolar tutarında ihracat gerçekleştirdi. İFMİB, Temmuz ayında ise 48 milyon doların üzerinde ihracat yaptı.

İstanbul Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin ihracatı 174 milyon dolar oldu 

İstanbul Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, yılın ilk yedi ayında, 174 milyon doların üzerinde ihracat gerçekleştirdi. Birlik, Temmuz ayında, yaklaşık 24 milyon dolarlık ihracat yaptı.

İstanbul Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nden (KUMİB) ihracat artışı 

İstanbul Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (KUMİB), yılın ilk yedi ayında yaklaşık 92 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirerek, ihracatında geçtiğimiz yılın aynı dönemine oranla yüzde 2.5 oranında bir artış sağladı. KUMİB, Temmuz ayında ise 9 milyon doların üzerinde ihracat yaptı.

İstanbul İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Cem Seven, "İstanbul İhracatçıları olarak 2019’un ilk yedi ayında gerçekleştirdiğimiz ihracat artışını, yılın sonuna kadar devam ettireceğimizi düşünüyoruz. 2019’un ilk yedi ayında İstanbul İhracatçıları olarak yüzde 3 oranında ihracat artışı gerçekleştirdik. İlk yedi ayda en fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz ülkeler arasında Irak, Almanya ve Suudi Arabistan bulunuyor. İİB’in yine belirttiğimiz döneminde en fazla ihracatını gerçekleştirdiği ülke grupları arasında ise Avrupa Birliği ülkeleri var. Hedef pazarlarımıza yönelik yaptığımız gerek alım heyetleri, gerek ticari heyetler başta olmak üzere, ihracatçı firmalarımıza yönelik yaptığımız UR-GE faaliyetlerimiz, yurtdışında organize ettiğimiz milli katılımlı fuarlar başta olmak üzere yıllık planlamalarımız doğrultusunda ilerleyerek, yıl sonunda, bir önceki yıla göre, ihracatımızı arttıracağımızı öngörüyoruz" dedi.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın CHP’li Başkana gelen tebrik çiçekleri Abdurrahmanlar imamına ev oluyor Mart ayında gerçekleştirilen yerel seçimlerinde Germencik Belediye Başkanı Seçilen CHP’li Burak Zencirci’ye gelen tebrik çiçekleri ilçeye bağlı Abdurrahmanlar Köyü imamına ev oluyor. Mazbatayı aldıktan sonra Belediye Binası’na gelen yüzlerce tebrik çiçeği özel bir firmaya satılarak geliri Abdurrahmanlar Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne bağışlandı. Cuma günü akşamı mesai bitiminden sonra Belediyeye gelen çiçekçiler, belediyenin girişinden başkanlık makamının bulunduğu 3. kata kadar sıralanan yüzlerce çiçeği topladı. Amaçlarının hem farkındalık oluşturmak hem de çiçeklerin kamuya yararlı bir işte kullanılmasını sağlamak olduğunu belirten Germencik Belediye Başkanı Burak Zencirci, çiçeklerin atışından elde edilen geliri makbuz karşılığı dernek yönetimine bağışladı. Belediye Başkanı Zencirci’ye anlamlı davranışından dolayı teşekkür eden Abdurrahmanlar Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Hasan Hüseyin Kara ve Köy Muhtarı Akif Şahan, “Başkan köye geldiğinde söz vermişti. Sağ olsun sözünü yerine getirdi. Bu bağış, köyümüzde görev yapacak imama lojman yapımında kullanılacak” diye konuştular. Germencik Belediye Başkanı Burak Zencirci, "Seçimlerden önce muhtar beye bu sözü vermiştik. Köyümüzün bazı sıkıntıları var. O sıkıntıları gidermek adına seçimden 25 gün önce muhtarımıza, ’Seçimi kazandıktan sonra Mayıs ayının ilk haftası geleceksin. Değerli dostlarımızdan ve vatandaşlarımızdan gelen tebrik çiçeklerimizi çiçekçiye satıyoruz. Buradan elde ettiğimiz geliri de derneğe bağışlıyoruz. Dernek de o sıkıntılı buradan elde edilecek gelirle karşılayacak’ demiştik. Bugün de bu sözümüzü tutuyoruz. 30 bin TL civarında bir gelir elde ettik. Bu rakam derneğimiz için fena bir rakam değil. Bu son olmayacak. Köy derneklerimize elimizden geldiğince bu yardımlarımız devam edecek" diye konuştu.
Gaziantep 4 Mayıs Dünya Ankilozan Spondilit Günü SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Romatoloji Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Bünyamin Kısacık, iltihaplı bel ve kalça romatizmasının (Ankilozan Spondilit) en belirgin özelliğinin sabahları ortaya çıkan bel ve kalça ağrısı olduğunu bildirdi. 4 Mayıs Dünya Ankilozan Spondilit Farkındalık Günü nedeniyle açıklama yapan Prof. Dr. Kısacık, “Mayıs ayının ilk cumartesi günü, Dünya Ankilozan Spondilit Günü olarak kutlanır. Tüm dünyada kutlanan Ankilozan Spondilit Günü’nde bu yıkıcı hastalığa dikkat çekerek, hastalığın etkilerini anlamak ve toplumu bilgilendirmek amaçlanmaktadır” dedi. Kronik iltihaplı bir romatizmadır Ankilozan spondilitin öncelikle omurgayı etkileyen kronik iltihaplı romatizma olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kısacık, toplumlar arasında sıklığı değişmekle birlikte her bin kişiden 1-10’unda bu hastalığın görülebildiğine vurgu yaptı. Ankilozan spondilitin en belirgin özelliğinin sabahları ortaya çıkan bel ve kalça ağrısı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kısacık, geceleri hastayı uykudan uyandıran bel ağrılarının da belirtiler arasında bulunduğuna dikkat çekti. Genellikle 20-30 yaşlarında ortaya çıkan bu hastalıkta diz ekleminde ağrı şişlik, topuklarda ağrı, gözde üveit olarak adlandırılan iltihabi durumların da ortaya çıkabildiğini ifade eden Prof. Dr. Kısacık, şu bilgileri paylaştı: “Hastalık tanı konmadığı zaman maalesef şekil bozukluğu, erken emeklilik ve iş gücü kaybına neden olabilmektedir. Tanı için hastalarının şikayetlerinin yanı sıra ilgili eklemlerin manyetik rezonans (MR) ya da röntgen gibi yöntemlerle görüntülenmesi gerekmektedir.” Tedavi “Ailesel geçişi oldukça yüksek olan bu hastalık, erken tanı sonrası çok başarılı şekilde tedavi edilmektedir” diyen Prof. Dr. Kısacık sözlerini şöyle tamamladı: “İlaç tedavisinin yanı sıra egzersiz, kilo kontrolü gibi genel yaşam önerileri de büyük önem taşımaktadır. Ankilozan spondilit hastalarının doğru bilgi edinebilmeleri için bu konuyla yakından ilgilenen Romatoloji Uzmanları, ilgili hasta dernekleri ve Romatoloji Derneklerine ulaşmaları en sağlıklı yol olacaktır.”
İstanbul Türkiye’de çocukların yüzde 30’u toksik ebeveyn ile karşı karşıya Son zamanlarda sıklıkla duyulan toksik ebeveynlik kavramı hakkında bilgilendiren İstanbul Arel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük, Türkiye’de yüzde 20-30 oranda çocuğun toksik ebeveyne maruz kaldığını söyledi. Bunun sonucunda depresyonun en fazla görülen hastalık olduğuna işaret eden Kocayörük, “Depresyon hastalarının yüzde 50’sinde travmatik çocukluk yaşantıları söz konusudur. Ülkemiz için de aynı şey geçerli. Genelde depresyon görüntüsü altında olan kişilerin de toksik ebeveynlere maruz kaldıklarını biliyoruz” dedi. Son dönemlerde oldukça yaygınlaşan ‘toksik’ kavramı birçok alanda karşımıza çıkıyor. Bunlardan biri de ‘toksik ebeveynlik’ kavramıdır. Bu kavram; ebeveynlerin çocukları için en iyisini istese de bazen onları fazlaca sıkmaları ya da özgür bir birey olmalarını kısıtlamaları anlamına geliyor. Anne babaların da aslında toksik ailelerden geldiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük, “Bu yüzden ilişki ve bağlanma şekilleri aslında çocuklarını da etkiliyor. Hatta çocuklarının da ilerde kuracakları ilişki yine toksik şekilde devam edebiliyor. Nesilden nesle aktarılıyor. Burada suçlu aramak yerine çözüme odaklanmalı” açıklaması yaptı. “Küçümseyici, aşağılayıcı tavır takınmaları, negatif geri bildirimler vermeleri toksik ebeveynliktir” Toksik ebeveyn davranışlarını sıralayan Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük, “Küçümseyici, aşağılayıcı tavır takınmaları, negatif geri bildirimler vermeleri, sürekli çocuğu didiklemeleri, sınırları aşmaları, çocuğun birey olduğunu kabul etmekten ziyade kendilerinin bir uzantısı olduğunu görmeleri toksik ebeveynliktir. Örneğin bu ebeveynler; çocuğu sınavda 99 notu aldığında ‘neden 100 almadın’ diye eleştirirler, çünkü hiçbir şeyle yetinmezler. Sürekli çocuk üstünde baskı, otoriter kurarlar. Bunun en büyük nedenleri arasında ise ailelerin çocuklarına empati yapamaması, çocuğun ihtiyaçlarını göremeyip anlayamaması yer almaktadır. Tabii bunu bile isteye yapmıyorlar. Çünkü onların da kendi ihtiyaçları zamanında görülmeyerek onlara da bu şekilde davranıldı” dedi. “Değerlilik ihtiyacı karşılanmayan çocukların kendini geliştirmesi zordur” Tedavisinde ise terapistlere büyük iş düştüğünü belirten Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük şunları söyledi: “İnsanlar kendilerinin farkında da olmalıdır. Ama genellikle bu durumun farkında olmazlar. Sevilmeyip sayılmayan, biricilik ve değerlilik ihtiyacı karşılanmamış çocukların kendilerini geliştirmesi oldukça zordur. Bu yüzden kendilerinden beklentileri de düşüktür. Dünyaya genellikle olumsuz bakarlar. En önemlisi de öğrendikleri bağlanma biçimini, hayatlarında benzer bağlamda gösterecekler. Örneğin; sevgili, eş, arkadaşlık ilişkilerinde bu tarz bağlanma ilişkisi olacak. Mesela aşağılayıcı bir bağlanma stili gördüyse etrafındakileri aşağılayacak. Toksik ebeveynler genellikle klinik tanı almamış olsa da çoğunlukla ruhsal bozukluğu ya da kişilik bozukluğu olan kişilerdir. Narsist bir ebeveynle birlikteyseniz narsist olma ihtimaliniz çok yüksek. Kaygılı bir ebeveynle büyüyorsanız kaygılı olma ihtimaliniz çok yüksek.” “Ailelerini olduğu gibi kabul edip sınır çizerek hayatlarına devam etsinler” Ailelere ve özellikle de çocuklarına önerilerde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük son olarak şunları söyledi: “Aileler açık iletişimde olmalı. Çocuğunu dinlemeyi öğrenen her aile, bu anlamda yol katedecektir. Çünkü çocukların ihtiyaçlarını öğrenebildiklerinde, hissedebildiklerinde zaten tutumlarını değiştirecekler. Anne babalar kendilerine şunu sorsunlar; ‘ben çocuğumdan ne istiyorum, o benim bir uzantım mı, ona gücümü mü göstereyim, o benim her dediğimi yapsın mı?’ Yoksa sadece o benim çocuğum ve o ayrı birey. ‘O da kendi başına bir birey olarak kendi hayatını ve kendi yolunu bulacak’ şeklinde mi düşünüyorlar? Bu tür ailelere maruz kalan çocukların tutunacak dala ihtiyacı vardır. Öğretmen ya da başka akrabadan özdeşim kuracağı birilerini bulabilirler. Bu onlara iyi gelecektir. Aileler çoğunlukla toksik olduğunu kabul etmez. Çocuklar toksik bir aileye sahipse onları olduğu gibi kabul edip kendi sınırlarını çizebilir. Ebeveyniyle kuracağı empatik ilişkide çocuk, öfkelenmeyi ve kızmayı bırakabilir. Öfke ve kızmayı bıraktığında da onları olduğu gibi kabul edebilir. Olduğu gibi kabul ettikten sonra da kendi yolunu çizebilir. Diğer türlü anne babasına tepkili hayat yaşamak onları; madde bağımlılığına, kötü arkadaşlar edinmeye, kendine zarar verici davranışlarda bulunmaya kadar götürür. Çünkü kızgınlık ve öfke buna iter. Ailelerini anlayabilirlerse ailesinin onu anlamasını beklemeden hayatlarına devam edebilirler.”