GÜNDEM - 17 Kasım 2019 Pazar 03:36

'İstanbul Sözlesmesi tartışılmalı'

A
A
A
'İstanbul Sözlesmesi tartışılmalı'

Kamu dışında yer alan şikâyetlere yönelik özel raporlama yetkileri olduğunu söyleyen Malkoç “İstanbul Sözleşmesi konusunda bize müracaat geldiği takdirde incelemeye alırız. Milyonları etkileyen bir durum ama yeterince tartışılmadı. Acıları ve sıkıntıları ortaya çıkınca konuşur olduk” dedi.

Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) Başdenetçisi Şeref Malkoç, Türk aile yapısını bozduğu gerekçesiyle eleştirilen İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden ele alınması gerektiğini söyledi. Malkoç, “Aileyi, çoluk çocuğu yani milyonları etkiliyor. Bulgaristan, Macaristan gibi ülkeler imzalamadı. Biz acıları ve sıkıntıları ortaya çıkınca konuşur olduk” dedi.
Gazetemizi ziyaret eden Şeref Malkoç, KDK’nın çalışmalarıyla ilgili sorularımızı cevapladı. “Türkiye bu kurumu yeni tanıyor, tanıdıkça seviyor” ifadesini kullanan Başdenetçi Malkoç, “Şikâyetim var” diyen herkesin talebini değerlendirdiklerine belirtti; harç parası, bilirkişi veya tanık parası gibi bir işlem ücreti almadıklarını söyledi. Malkoç’un açıklamaları şöyle:

KALİTEYİ ARTIRIYORUZ
∂ KDK’nin görevi nedir? İsteyen herkes başvurabilir mi?
Halkın idareyle ilgili sıkıntılarını dinleyen ve mahkemeye gitmeden çözüm arayan bir kurumuz. Her alanda ve her kesimden bize başvuru geliyor. FETÖ soruşturmalarında ismi geçen bin 200 kişi bize başvurdu. Bunlar genellikle ihraç veya açığa alınan isimler. OHAL komisyonuna yönlendirdik. Hedefimiz, gayemiz kamu hizmetlerinin kalitesinin arttırılması. Toplam 250 kişilik bir ekibimiz var. Başarılı bütün işleri bu kadroyla yapıyoruz. Başvurularda bir öncelik yok. Kayıt sırasına göre bakıyoruz.

∂ Size müracaat etmek isteyen bir kişi neler yapmalı?
KDK’ya başvurmak çok kolay... “Şikâyetim var” diyen herkesin talebini işleme alıyoruz. Başvuruda kurum ve kuruluş isminin yazılması da isteğe bağlı... Biz harç parası, pul parası, bilirkişi parası veya tanık parası almayız. Yapılan bir başvuru en geç 6 ay içerisinde sonuçlanıyor. Gelen şikâyet başvurularına baktığımızda üç alanda çok talep var. Bunlar: Kamu personeli, eğitim alanı ve sosyal güvenlikle ilgili sıkıntılar.

∂ CİMER’den sizi ayıran fark nedir?
Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) vatandaşın şikâyetini ilgili kuruma iletiyor. Burada bir ikâz etme söz konusu. KDK ise kurumlara yönelik şikâyetleri alıp daha detaylı inceliyor. Araştırıyor ve bir karar veriyor.

∂ Vatandaşlar aslında KDK’yi çok tanımıyor. Bu konuda neler yapıyorsunuz?
KDK’nın yeterince tanınması için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Türkiye bu kurumu yeni tanıyor, tanıdıkça seviyor. Türkiye’deki şikâyetlere gelince çok üst düzeyde değil. Mesela Avrupa ülkeleriyle mukayese edildiğinde oradaki nüfusu oranladığında orada şikâyetler çok daha yüksek. Türkiye bu kurumu yeni tanıyor, tanıdıkça seviyor, sevdikçe de şikâyet artıyor, şikâyet arttıkça da bizim kamu hizmetlerinin kalitesine katkımız çoğalıyor.

∂ Kamuya şikâyet dışında size bir başvuru geldiği zaman nasıl bir süreç işliyor?
Kamu dışında boşanma ve evlilik gibi sorunlarda bize başvuranlar da oluyor. Direkt alanımıza girmese de çözüm için gerekli alanlara yönlendiriyoruz. Ombudsmanlığın özel rapor hazırlama yetkisi var. Bazı konularda bu yetkiyi kullanıyoruz. Mesela nafaka olayında makul bir çözüm önerisini bakanlığa sunduk. Nafakayı konuştuğumuz kadar aile birliğini de konuşmalıyız. Aile ara buluculuğunun kurulmasını önerdik. İlgili kurumlar üzerinde çalışıyor. Aile Danışma Merkezi gelmeli. Aile konusunu yeniden ele almak gerekir.

ŞİKÂYET GELİRSE ADIM ATARIZ
Toplumda hangi sıkıntılar varsa biz de ister istemez alakadar oluyoruz. İstanbul Sözleşmesi konusunda bize müracaat geldiği takdirde incelemeye alırız. Resen inceleme yetkimiz yok ama vatandaş istediğinde müdahil oluyoruz. Çok konuşuldu ama bize başvuru gelmedi. Bir değişiklik yapılması gerekirse partilere ve TBMM’ye öneride bulunabiliriz. İstanbul Sözleşmesi netice itibarıyla bir sözleşmedir. Buradaki problem sözleşme imzalanırken veya bununla ilgili yasa düzenlenirken toplumda yeterince tartışılmaması. Meclisin gündemine geldi ve geçti. O dönem TBMM’de bile yeterince konuşulmadı. Aileyi, çoluk çocuğu yani milyonları etkiliyor. Bulgaristan, Macaristan gibi ülkeler imzalamadı. İyice tartışıp mahkemelere bile gittiler. Biz bunları yapmadığımız için acıları ve sıkıntıları ortaya çıkınca konuşur olduk. Sağlıklı bir tartışma ortamı da hâlen yok. ‘Uluslararası bir sözleşmedir tartışılmaz’ deniliyor. Tamam da bu toplumun yararına mı, değil mi? Bunu irdelememiz lazım. Evet, yeniden ele alınması gerekir mi? Gerekir... 50-100 şikâyet geldiği takdirde gerekli çalıştayları yaparız. Bu konuda ciddi bir raporlama bile yok. Sözlü kültüre sahibiz ama bunu yazıyla aktarmamamız lazım.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR?
İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddeti önlemek hedefiyle 2011 yılında kabul edildi. “Toplumsal cinsiyet” kavramını tanımlayan ilk belge olan bu Avrupa Konseyi sözleşmesi 2014 yılında yürürlüğe girdi. Sözleşme doğrudan adını koymasa da LGBT gibi aile yapısını bozan, İslamiyet’e ters durumları koruma altına alıyor. Sözleşmenin orijinalinde aile kavramı geçmiyor. Ailenin çatısı olan erkek yok sayılıyor. Eşlerin yanında “partner” ifadesi kullanılıyor.

6,5 YILDA 76 BİN 715 BAŞVURU
Şeref Malkoç:  2019 yılında kurumumuza yapılan başvuru sayısı 17 bin 148... Bu yıl içinde verdiğimiz karar sayısı 18 bin 405. Yani yapılan müracaattan daha fazla karar vermişiz. 6 ay kuralına oldukça bağlıyız. Bugüne kadar yapılan toplam başvuru 76 bin 715. Kararlarımızın hepsi tavsiye kararı değil tabii. Şikâyetleri karara bağlamada iyi noktadayız. Verdiğimiz karara uymayan ilgili kurumu TBMM Dilekçe ve İnsan Hakları Komisyonunda sorgulatıyoruz.

Türkiye Gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kahramanmaraş Başkan Görgel: “Yangının büyük bölümü kontrol altına alınmış durumda” Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel, ahşap ve mobilya imalatı üzerine faaliyet gösteren fabrikada çıkan yangınla ilgili olarak “Yangının büyük bölümü kontrol altına alınmış durumda. Allah’tan yangın can kaybına yol açmadı, herhangi bir kaza ve sıkıntıya yol açmadan yangını söndüreceğiz” dedi. Kahramanmaraş’ta ahşap ve mobilya imalatı üzerine faaliyet gösteren fabrikadaki alanda incelemede bulunan Başkan Görgel, yetkililerden bilgi alıp fabrika sahiplerine ve yakınlarına geçmiş olsun dileklerini iletti. Yangının büyük bir bölümünün kontrol altına alındığını ifade eden Başkan Görgel, “Burası büyük bir mobilya fabrikası, bize gelen ihbarın ardından kısa sürede gelip yangını söndürmeye çalışıyoruz. Yangının büyük bölümü kontrol altına alınmış durumda. Kimyasal maddelerin de olduğu için yangının söndürmek kolay değil. Gerçekten arkadaşlarımız büyük bir özveri ile çalışıyor. Biraz önce kum ocağı atölyemizde kaza meydana geldi, bir kardeşimiz canımız vefat etti. Ne yazık ki zor bir gece geçiriyoruz. Allah’tan yangın can kaybına yol açmadı, herhangi bir kaza ve sıkıntıya yol açmadan yangını söndüreceğiz” dedi. Başkan Görgel, yangın söndürme çalışmalarına itfaiye daire başkanlığının ekiplerinin yanı sıra orman bölge ve emniyet teşkilatının da destek verdiğini ifade etti.
İstanbul Akademisyenin kızını sözlü taciz ettiği ileri sürülen kadına adli işlem başlatıldı Türk-Alman Üniversitesi Akademisyeni ve Akşam Gazetesi yazarı Tacettin Kutay’ın 6 yaşındaki kızını sözlü taciz ettiği ileri sürülen kadın hakkında "Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama-Hakaret" suçlarından adli işlem başlatıldı. Kutay, olaya ilişkin sosyal medya hesabından videolu bir paylaşım yaparak şunları kaydetti: “6 yaşındaki kızım Fulya ile Göztepe’de yürüyorduk. İlahi söylemek istedi ve ’Ey aşıkı dildade’ okumaya başladı. ’Lailahe illallah Muhammedurrasulullah’ derken videodaki kadın yanımızdan geçiyordu. Durdu ve Fulya’ya ’Bunları size nerede öğretiyorlar anaokulunda mı?’ diye sordu. ’Ben öğretiyorum’ dedim. ’El kadar çocukların beynini bu saçmalıklarla yıkıyorsunuz. Ben üniversite hocasıyım, siz ne cahil insanlarsınız’ dedi. Bu gemi azıya almışlık, şuursuzluk sokak ortasında altı yaşında çocukları sözlü taciz etmeye kadar vardı. Varın gerisini siz hesap edin.” Edinilen bilgilere göre, Kutay’ın polisi araması üzerine M.G. (73) isimli şüpheli işlemler için karakola götürülürken her iki taraf da birbirinden şikayetçi oldu. Emekli hemşire olduğu öğrenilen M.G. hakkında "Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama- Hakaret" suçlarından, Kutay hakkında ise "Hakaret" suçundan adli işlem başlatıldı. Dosyaları ikmalen adliyeye gönderilen şahıslar adli makamlarca karakoldan serbest bırakıldı.
Bursa “Mahzen-32” operasyonunda yakalanan 27 şüphelinin tamamı tutuklandı Bursa İl Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğü ile Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan çalışmalar sonucu Bursa merkezli 7 ilde eş zamanlı düzenlenen “Mahzen-32” operasyonunda elebaşının da içerisinde bulunduğu organize suç örgütü üyesi 27 kişi, kıskıvrak yakalandı. Hakim karşısına çıkarılan şüphelilerin tamamı tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bursa merkezli İstanbul, Ankara, Trabzon, Sakarya, Yalova ve Diyarbakır’da düzenlenen “Mahzen-32” operasyonları ile elebaşılığını cezaevinde olan Ümit Saral’ın kardeşi Hakkı Saral’ın yaptığı suç örgütü çökertildi. Organize suç örgütü üyesi şüphelilerin, Bursa merkez ve İnegöl’de vadeli araç alım satım faaliyetlerinde bulunarak vatandaşlardan silah zoruyla yüksek miktarlarda para tahsilatı yaptıkları tespit edildi. Bunun yani sıra Bursa’ya il dışından getirdikleri yaşları 17 ile 25 arasında tetikçiler vasıtasıyla para vermeyi kabul etmeyen kişilere ve bu kişilerin iş yerlerine yönelik silahlı saldırı düzenledikleri öğrenildi. Sıkı takibin ardından çete çökertildi Bursa’ya farklı illerden gelerek vadeli araç alımı yapanların adreslerini tespit ettikleri ve bu kişileri hürriyetlerinden yoksun bırakarak darp ettikleri, araç alım satımı nedeniyle kişiler arasında meydana gelen alacak-verecek konularına müdahil oldukları ve sözde mahkemeler kurarak haksız menfaat sağladıkları, silahla ölüm tehdidinde bulundukları kişilerin iş yerlerine ve araçlarına zorla el koydukları ve bu malları örgüt üyelerinin üzerine geçirdikleri, silah ve tehdit zoru ile el konulan araçları hediye adı altında örgütün elebaşına verdikleri ve suç faaliyetleri esnasında, güvenlik güçlerine yönelik silahlı saldırıda bulundukları tespit edildi. Operasyon için düğmeye basan polis, çeteyi çökertti. Operasyonlarda çetenin elebaşını Hakkı Saral’ın da arasında bulunduğu organize suç örgütü üyesi 27 şüpheli yapılan operasyon ile kıskıvrak yakalandı. Operasyonlar sonucu 10 iş yeri ile 34 evde yapılan aramalarda 16 adet tabanca, 56 milyon 434 bin TL değerinde 53 adet çek ve senet, bin 272 adet farklı çaplarda fişek, 430 bin 400 TL nakit para, 123 bin 800 dolar, 20 bin 800 euro ve 2 tane lüks araç ele geçirildi. İnegöl’de çetenin faaliyetlerini başlatan kişinin ise 41 yaşındaki iş kadını D.T. olduğu öğrenildi. Çetenin elebaşının da aralarında bulunduğu 27 kişi adliyeye sevk edildi. Çıkarıldığı mahkemece 27 şüphelinin tamamı tutuklanıp cezaevine gönderildi.