GÜNDEM - 14 Ocak 2018 Pazar 09:15

İstanbul’da kar alarmı

A
A
A
İstanbul’da kar alarmı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün İstanbul için yaptığı kar uyarısının ardından buzlanmaya karşı İBB Yol Bakım ve Altyapı Koordinasyon Daire Başkanlığı, bünyesindeki 235 bin ton ham tuzla alarm durumuna karşı hazırlıklarını tamamladı. Bu kapsamda Kartal’da bulunan 80 bin tonluk dev tuz dağı havadan görüntülenirken tuzların sevkiyat çalışmalarının aralıksız olarak devam ettiği görüldü.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün İstanbul için yaptığı kar uyarısının ardından yollarda trafik oluşmaması ve kar yağışının etkisiyle meydana gelen buzlanmanın önüne geçebilmek amacıyla yollara dağıtılmak üzere ham tuzlar hazır hale getirildi. Kentte kar alarmının verilmesiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yol Bakım ve Altyapı Koordinasyon Daire Başkanlığı bünyesindeki 235 bin ton ham tuz, bin 378 araç ve iş makinesi ile 6 bin 992 çalışanıyla acil duruma karşı hazır bekliyor. Bu kapsamda buzlanmaya karşı bünyesinde 80 bin ton ham tuz bulunduran Kartal'daki tuz deposu havadan drone ile görüntülendi. Görüntülerde kar yağışının etkisiyle İstanbul’un ana ve ara arterlerinde buzlanmaya karşı kullanılacak olan ham tuzun dozerler ile alınarak makinelerde işlendiği görülüyor. Sevkiyat çalışmalarının hız kazandığı depoda işlenen tuzlar dağıtılmak üzere kamyonlara yükleniyor. Kamyonlara yüklenen tuzlar ana caddelerde, sokaklarda, kaldırımlarda buzlanmaya karşı kullanılmak için İstanbul’un dört bir yanına ulaştırılıyor. Alanda bir yandan ham tuzlar dağıtıma hazır hale getirilerek araçlara yüklenirken bir yandan depoya yeni tuzlar getiriliyor. Depoda ayrıca yollardaki buz oluşumuna karşı çok sayıda tankla solüsyon üretimi yapılarak yoğun kar yağışının olduğu noktalara ekipler tarafından ulaştırılması sağlanıyor. 

Depoda ayrıca birçok bölge kameralarla izlenerek acil müdahale gereken noktalara ekiplerin hızlı bir şekilde ulaştırılması sağlanıyor. Bu sene ilk defa belirli noktalarda ve güzergahlarda ekiplerin yetersiz kalabileceği olası durumlara karşı vatandaşlara pratik çözüm sunabilmek için kutu olarak hazırlanan ham tuzlar bırakılıyor. 

Ahmet Faruk Sarıkoç - Hasibe Karadağ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.