GÜNDEM - 02 Nisan 2020 Perşembe 11:05

İtfaiyecilerin kullandığı cihazlar korona virüs için solunum cihazı oldu

A
A
A
İtfaiyecilerin kullandığı cihazlar korona virüs için solunum cihazı oldu

Korona virüsle mücadelede hayati önemi olan solunum cihazlarına yönelik alternatif arayışlar hız kazandı. Türk Doktor Turhan Alçelik bu kapsamda itfaiyecilerin gaz ve solunum cihazlarını korona virüsle mücadelede hastaların tedavisinde kullanılması için modifiye etti.

Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve tüm dünyayı etkisi altına alan, Mart ayından itibaren Türkiye’de de etkili olan korona virüs gün geçtikçe daha fazla can almaya devam ediyor. Hala daha kesin bir tedavisi olmayan korona virüs (Covid-19) hastalığının sebep olduğu en önemli rahatsızlıklar ise solunum sıkıntısı ve akciğer yetmezliği olarak biliniyor. Bu nedenle virüsün enfekte olduğu hastaların solunum zorluğunu rahatlatmak ve yeterli oksijenizasyonu sağlamak için birçok ilaç ve bazı solunum destek cihazları kullanılıyor. Bu amaçla bilim insanları da her gün virüse karşı birçok yeni çalışma yaparken başarılı Türk doktorlardan Turhan Alçelik de itfaiyecilerin kullandığı solunum cihazını geliştirerek korona virüsün tedavisinde kullanılmak üzere yeni bir solunum cihazı geliştirdi. Geliştirilen cihaz ile birlikte Dr. Turhan Alçelik hem KOAH hastalarında hem de Covid-19'a bağlı solunum yetmezliklerinde, mevcut tedavi uygulamalarına ek olarak, solunum yollarını hızlı biçimde açmayı, solunum yollarında ve akciğerlerde biriken yapışkan sekresyonları ve tıkayıcı mukusu uzaklaştırmaya yardımcı olmayı hedefliyor.

“Her türlü desteğe hazırız”

“Patentli Solunum cihazımızın ve destekleyici tedavi yöntemimizin uygulanması ile ilgili olarak, eğer uygun bulunursa, başta Sağlık Bakanlığımız ve korona virüs Bilim Kurulumuz olmak üzere, ilgili tüm kurum ve kuruluşlara gerekli bilgileri vermek ve sunum yapmak için hazır olduğumuzu belirtmek isterim” diyerek cihaz hakkında bilgilendirmelerde bulunan Dr. Alçelik;
“Bu solunum cihazı, özellikle itfaiyecilerin kullandığı gaz ve solunum cihazlarından modifiye edilerek geliştirilmiştir. Tamamen kapalı devre bir solunum sistemi oluşturulan cihazla; hasta solunumu dış ortamdan tamamen izole edilmekte, dış ortamdan hastaya hiçbir enfeksiyon bulaşma riski olmadığı gibi, hastanın dış ortama ve temas halinde olduğu insanlara da herhangi bir hastalık bulaştırma riski ortadan kalkmaktadır.

“Hastaların tedavi süreci kısalabilecek”

"Cihaz, halen kullanımda olan solunum cihazlarının tüm fonksiyonlarını sağlayabildiği gibi, solunum yollarının genişletilmesi ve solunum yollarında biriken iltihabi sıvıların akciğerlerden ve solunum yollarından uzaklaştırılmasında çok önemli avantajlar sağlamaktadır. Solunum yetmezliği tedavisinde, cihazın kullanımı sırasında hastanın ihtiyaç duyduğu her türlü ilacın kullanılmasında hiçbir sakınca ve engelleyici durum söz konusu değildir. Böylece hastanın oksijen ihtiyacı çok daha hızlı ve kolay biçimde karşılanabilmekte, hastanın tedavi süreci kısalabilmektedir” dedi. 

İstanbul’da Geleneksel Tamamlayıcı Tıp alanlarında faaliyet gösteren klinikleri olan Dr. Alçelik son olarak da, “Solunum cihazımızın kullanımı, şu aşamada sadece hastane ve klinik ortamlarında ilgili uzman doktorların kontrolünde gerçekleşecektir. Daha sonraki süreçlerde, kişisel kullanımlar da söz konusu olabilir” diyerek sözlerini tamamladı.

Şeyda Ceylan Görgenç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Öğretmenin öğrencisinin ağzını kapatarak çenesini sıkması öğretmen anneyi isyan ettirdi Antalya’da özel bir okulda görevli sınıf öğretmeninin sınıfta sosyal medyaya video çekerken konuşmak isteyen öğrencisinin ağzını kapatarak çenesini sıktığı iddia edildi. Öğrencinin “Çenem acıyor’’ demesi üzerine Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni anne Merve Durmaz harekete geçti. Okul yönetiminin olayın üzerine gitmediğini belirten anne, öğretmen hakkında suç duyurusunda bulunup şikayetçi oldu. Olay, 14 Mart günü Muratpaşa ilçesi Çallı bölgesinde yer alan bir özel okulda meydana geldi. Birinci sınıf öğrencisi A.D. (7), sabah sınıftan içeri girdiği sırada arkadaşları sınıfın kapısını üzerine kapattı. Bir süre sonra A.D., kendi imkanları ile kapıyı ittirerek açtı. A.D, yaşadığı bu durumu derste öğretmenine anlatmak istedi. İddiaya göre sınıf öğretmeni A.G., o sırada video çektiği için videoda sesi çıkmaması için A.D.’nin ağzını kapatarak çenesini sıktı. A.D.’nin akşam evde “Çenem acıyor’’ demesi üzerine öğretmen anne Merve Durmaz harekete geçti. Çocuğu ile birlikte İl Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube’ye giden anne, öğretmenden şikayetçi oldu. “’Elmacık kemiklerim ve dişlerim acıdı’ dedi” Oğlunun yaşadığı şiddet olayını detaylarıyla anlatan Durmaz, “Benim çocuğum her zaman uyumadan önce gün içerisinde yaşadıklarını anlatır. Bana dedi ki ‘Anneciğim seninle üzücü bir olay hakkında konuşalım mı?’ O an anladım, farklı bir şey var. Anlatmasını istedim. Anne ‘İkindi yemeği öncesi öğretmenim sınıf videosu çekiyordu. Instagram videosunu böldüğüm için eliyle ağzımı kapattı. Elmacık kemiklerimi sıktı. Elmacık kemiklerim ve dişlerim acıdı’ dedi. Söylediği şeyden sonra ben yıkıldım. Çocuğuma eliyle sus işareti yapsa zaten susardı. Ardından ben rehberlik öğretmenine çok düzgün bir dille bu olayın yaşandığını mesaj yoluyla bildirdim. Müdür yardımcısını aradım. Bana ‘Öğretmenimizden hiç şikayet almadık, herkes çok memnun’ dedi. Buna karşılık ben de ilk şikayetçi olanın ben olduğumu söyledim” dedi. “Her şey yok sayıldı” Okul yönetimini olayın üzerine gitmediği için eleştiren Durmaz, ”Sabah okula gittiğimde olayın hiç konuşulmadığını gördüm. Öğretmenle daha görüşmemişler. Nasıl görüşmezler? Görüşmek zorundayız. Rehberlik bölümü benimle tutanak tutmalıydı. Yaşananlar beyan altına alınmalıdır. Her şey yok sayıldı. Onun için zaten ilk başta çok endişelendim. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne iletilmesi gereken bilgi yazısı dahi gönderilmemiş. Ben gerekeni yapmak zorunda kaldım. Polise giderek şikayette bulunduk. Olay yok sayılmaya, kapatılmaya çalışılması beni endişe ettiren taraf oldu” sözlerine yer verdi. “Okul yönetimi bana istersem çocuğumun kaydını alabileceğimi söyledi” Okulun eğitiminden memnun olduğunu belirten Durmaz, “Kasadaki bir tane çürük elma diğerlerine bağlamaz. Ben okuldan çok memnunum. Yaşananların ardından genel müdürlükten de arandım. Gereken süreci başlatacaklarını söylediler. Kendilerine güveniyorum. Okul yönetimi bana istersem çocuğumun kaydını alabileceğimi söylediler. Ben de bunu reddettim. Ben diğer çocuklar adına endişeliyim. Ve onların hakkını da sonuna kadar savunacağım. Asla şikayetimi geri çekmiyorum” diye konuştu. “Video çekecek zamanı nereden bulabiliyorsunuz” Son zamanlarda öğretmenler tarafından sosyal medyada paylaşmak üzere sınıflarda videodalar çekilmesi hakkında da konuşan Durmaz, “Biz işimizi yaparız. Ben sınıfta su içemediğimi fark ediyorum. Bazen şahsi ihtiyaçlarımı teneffüsle bile karşılayamıyorum. Bizim vazifemiz sınıfta durup işimizi yapmaktır. Vazifemiz gereği teneffüste bile ben sorumluyum o sınıftan. Benim artık gözlerim öğrenci takip etmekten şaşıya dönmüşken bu kadar yani video çekecek zamanı nereden bulabiliyorsunuz? Ben çok merak ediyorum” diyerek tepki gösterdi.
Muş Muş’ta öğrencilere gıda güvenliği eğitimi verildi Muş’ta öğrencilere yönelik Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yürütülen gıda güvenliği eğitimi verildi. Muş Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ekipleri, okullarda “Gıda Güvenliği, Gıda Kayıpları ve İsraf Eğitimi” düzenledi. Öğrencilerin, sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmeleri ve bilinçli gıda tüketicileri olmaları hedeflenerek düzenlenen eğitimler, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ile Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğinde yapılacak. Eğitimlerde; gıda güvenilirliği, beslenme alışkanlıkları, israfın önlenmesi, kişisel hijyen ve gıda etiket bilgileri gibi konular ayrıntılı bir şekilde ele alınarak, günlük hayatta karşılaşabilecekleri gıda güvenliği sorunlarına nasıl müdahale edecekleri konusunda da bilgiler veriliyor. Eğitimlerle ilgili Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, “Bakanlığımız 2018-2023 Stratejik Planı’nda yer alan "Okullarda gıda güvenilirliğine yönelik uygulamaları geliştirmek" hedefi doğrultusunda 2018 yılından bu yana bakanlığımızca il ve ilçe müdürlükleri tarafından eğitimler yürütülmekte olup yeni planda da 2024 yılı sonuna kadar eğitimlere devam edilecektir. Bu kapsamda ilimizde ilköğretim/ortaöğretimde öğrenim gören öğrencilere yönelik “Gıda Güvenilirliği ve Gıdanı Koru" temalı eğitimlerimiz il ve ilçe milli eğitim müdürlüğü ile koordineli bir şekilde devam ediyor. Öğrencilerin de aktif katılımıyla gerçekleştirilen eğitimlerde, bilinçli gıda tüketicisi olmanın sorumluluk ve farkındalıkları anlatılarak, gıda maddeleri satın alırken dikkat edilmesi gereken hususlar, beslenme alışkanlıkları, israf, kişisel temizlik, el yıkama şekli, tüketilen ürünlerinin etiket bilgileri gibi konuların üzerinde duruldu. Ayrıca Alo 174 Gıda Hattı’nın ne işe yaradığı, nasıl kullanılması gerektiği ve gıda güvenliği için önemi konusunda bilgiler verildi” denildi.
Ankara Kızılay’dan, Ankara’da her gün 3 bin aileye sıcak yemek Ankara’da Kızılay’a bağlı Dr. Naki Akkerman Aşevi’nde Ramazan ayında günlük 3 bin 500 kişilik yemek hazırlanarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırılıyor. Türkiye genelinde 42 aşevi ile hizmet veren Kızılay, yıl boyunca ihtiyaç sahiplerine sıcak yemek dağıtmaya devam ediyor. Ankara’da ise 1919 yılında kurularak 105 yıldır ihtiyaç sahiplerine hizmet eden Dr. Naki Akkerman Aşevi’nde ise Ramazan ayında günlük 3 bin 500 kişilik yemek hazırlıyor. Hazırlanan yemekler, aşevinde, Ankara’nın 3 farklı dağıtım noktasına ulaştırılıyor. Yemeklerin bir kısmı paketlenerek vatandaşlara sunulurken dağıtım noktalarına gelemeyecek durumda olan ihtiyaç sahiplerinin evlerine de ulaştırılıyor. Ayrıca ilk kez Kızılay Ankara Dr. Naki Akkerman Aşevi’nde uygulanmaya başlanan otomasyon sistemi ile aşevine gelenlerin bilgilerine hızlıca erişiliyor. Yeni kimlik kartı veya Kızılay tarafından verilen akıllı kart ile aşevine gelen ihtiyaç sahipleri, otomasyona kimliklerini okuttuklarında kaç kişilik ihtiyaç olduğunu görülebiliyor. Aşevlerinde kartlı otomasyon sistemleri uygulanmaya başlanacak Yemeklerin hazırlandığı aşevinde açıklamalarda bulunan Türk Kızılay Genel Müdürü Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, aşevlerinde yemek dağıtımı için bir aşevi otomasyon programı geliştirdiklerini belirterek, “Bu aşevimizde Ankara Ulucanlar aşevinde de pilot uygulaması mevcut. Bu otomasyon programı, ihtiyaç sahiplerinin sosyal incelemesi yapıldıktan sonra kimlik kartlarına kaç kişi olduklarını ve ihtiyaçlarının miktarını tanımlamış oluyor. Bu şekilde arkada gördüğünüz turnikelerden geçiş sağlanıyor. Kart okunduğu zaman hem burada hem içeride dağıtım yapan aşçılarımızın görecekleri şekilde kaç kişi olduklarının bilgisi oluyor. Ve biz bu şekilde aslında ne gereğinden fazla verip bir israfa neden olmuş oluyoruz. Ne de gereğinden az verip ihtiyaç sahiplerini yarım bırakmış oluyoruz. Dolayısıyla bu otomasyon projemiz özellikle yerinden dağıtım yapılan bütün aşevlerimizde uygulanmaya başlanacak” ifadelerini kullandı. Yılmaz, açıklamasının ardından pişen yemekleri saklama kaplarına koyarak ihtiyaç sahiplerine dağıttı.