GÜNDEM - 05 Aralık 2017 Salı 16:23

Kadın haklarını kullanmada gerileme yaşadık

A
A
A
Kadın haklarını kullanmada gerileme yaşadık

Atatürk Devrimleri’nin en önemlilerinden biri olan 5 Aralık 1934’te kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınmasının önemi ile ilgili düzenlenen panelde konuşan Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İpek Altınbaşak Farina, “Türkiye'de 1934 tarihinde dünyanın üst sıralarında yer alan kadının temsil edilme oranı, karar verme mekanizmaları ve kadın hakları kullanımında gerileme yaşıyoruz” dedi.

Türkiye de kadına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin üzerinde seksen üç yıl geçti. Bu kapsamda Bahçeşehir Üniversitesi’nde “Atatürk ve Kadın” başlıklı bir söyleşi düzenlendi. Bu anlamlı günün yalnızca bir gün değil her zaman hatırlanması gerektiğine değinen Prof. Dr. İpek Altınbaşak Farina, “Atatürk ve Kadın” başlıklı söyleşinin açılış konuşmasını yaptı. Söyleşiye aynı zamanda konuşmacı olarak Yazar Henri Benazus, Gazeteci Hıfzi Topuz, BAU Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşe Nuhoğlu ve İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Gönül Bakay katıldı.

"1934, Atatürk'ün kadına verdiği önemi gösteriyor"

Atatürk ve Kadın söyleşisini hem o günkü genç Türkiye Cumhuriyeti’ni tartışmak, hatırlamak, hem de bugünkü kadınların şartlarından bahsetmek için düzenlediklerini belirten İpek Altınbaşak Farina, "5 Aralık 1934 çok önemli bir tarihtir. Seksen üç yıl önce Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, kadınların seçme ve seçilme hakkını tanıyan anayasa maddesinde değişiklik yaparak böylesi bir hakkı Türk kadınlarına verdi. 1934 yılına baktığımızda kadınlara seçme ve seçilme hakkı veren 28 ülke vardı. Bunlarında yalnızca on yedisinde bu hak kullanılıyordu. Oysa Türkiye'de o tarihte yapılan kanun değişikliğiyle on sekiz kadın milletvekili olarak TBMM'ye girdi. Böylece en çok kadın milletvekiline sahip olan ülke olarak dünyada yerimizi aldık. 5 Aralık 1934 Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün kadına verdiği önemi ve inancını gösteriyor. Avrupa ülkeleri ve gelişmiş ülkelerden önce böyle bir değişikliği ülkemizde yapıldı. Dolayısıyla bugün her zaman hatırlanması gereken bir gündür "dedi.

“Geçmişte bizden on yıl geride olan ülkeler daha yüksek sıralara çıktı”

Türkiye'nin kadınlara seçme ve seçilme hakkının gelişmiş ülkelerden çok daha önce verilmesine rağmen bugün kadınların haklarını kullanmalarında bir gerileme olduğuna değinen İpek Altınbaşak Farina son olarak da şu açıklamalarda bulundu: "Türkiye'de 1934 tarihinde dünyanın üst sıralarında yer alan kadının temsil edilme oranı ve karar verme mekanizmalarında bugün gerileme var. Geçmişte bizden on yıl geride olan ülkeler hem eğitimde hem de karar alma mekanizmalarında daha yüksek sıralılara çıktı. Biz kadınlar olarak haklarımızı bilmeliyiz. Bu durum yalnızca kadınlar değil toplumda ki her bireyin görevidir. Bir toplum ancak kadın ve erkeğiyle aynı anlayış çerçevesinde bir yerlere gelebilir. Kadınların gelişimine onların eğitimine ve donanımlarını arttırmalarına devlet olarak destek vermeliyiz. Bu noktada çalışmalara hiç durmadan devam etmek durumundayız. Kadın hakkı erkek hakkı diye bir ayrımın olmaması lazım. Her birimiz toplumun birer parçasıyız ve her gün insan hakkı günü olarak düşünülmeli. Bunun bilinciyle önümüzde daha güzel günlerin olacağına inanıyorum."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Bakan Özhaseki: “Depremden bu zamana kadar 76 bin kadar konutu teslim ettik” Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, deprem sonrası 76 bin konutun teslim edildiğini belirterek, "Önümüzdeki aydan itibaren her ay 10 bin, 15 bin ve 20 bin civarında bitirebildiğimiz evlerin kuralarını çekip, onları da hak sahiplerine teslim edeceğiz. Bu yılsonunda 200 bini bulmuş olacağız" dedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, çeşitli temaslarda bulunmak üzere Hatay’a geldi. İlk olarak Antakya ilçesi EXPO yerleşkesinde bulunan Hatay Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret eden Bakan Özhaseki, şehrin farklı noktalarındaki şantiye alanlarını da ziyaret etti. Çalışmalar hakkında bilgi alan Bakan Özhaseki, ardından Mustafa Kemal Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Hatay İl Koordinasyon Toplantısı’na katıldı. Türkiye genelinde bin 240 şantiye alanının olduğunu belirten Bakan Özhaseki, bu zamana kadar yapımı tamamlanan 76 bin konutun da teslim edildiğini söyledi. “Depremden doğrudan ve dolaylı olarak 14 milyon insan etkilendi” Türkiye’nin 15 ay önce büyük bir felaketle karşı karşıya geldiğini hatırlatan Bakan Özhaseki, Hatay’da 9 saat arayla uzun süren iki tane şiddetli deprem olduğuna değinerek, “Bundan dolaylı veya doğrudan etkilenen insan sayısı 14 milyonu buldu. 18 tane şehrimizde de hasar var. Yapılan tespitlerde ara ara bu sayılar düşebilir ama ortalama 850 bin bağımsız birimin zarar gördüğünü biz de tescil etmiş olduk. Ülke olarak çok şükür büyük bir milletiz. Böyle bir milletin ferdi olmak ve üyesi olmak hepimiz için şereftir” dedi. “Türkiye genelinde bin 240 yerde şantiye alanımız var” Türkiye genelinde bin 240 yerde şantiye olduğunu ifade eden Bakan Özhaseki, AFAD’ın deprem bölgelerinde bildirmiş olduğu hak sahipliği sayısının 400 bin civarında konut ve 40 bin civarında da iş yeri olduğunu belirterek, “Mahkemelik durumlar nedeniyle arada sayılar değişiyor veya süreler uzatılıp yeni müracaatlar alınıyor. Bu sayının 500 bine doğru yaklaşacağını kabul ediyoruz. Biz bakanlık olarak 500 bin civarında konut ve iş yeri yapma planlamalarımızı sürdürüyoruz. Ülke genelinde şu anda bin 240 yerde şantiyemiz var. 110 bin kişilik bir çalışan ordusuyla bu işleri sürdürmeye gayret ediyoruz. Genel olarak bin 240 yerde şantiyemiz var. Hatay merkezde bugün arkadaşlarımız 68 yerde şantiyemizin olduğunu söylediler" diye konuştu. “Depremden bu zamana kadar 76 bin kadar konutu teslim ettik” Köylerde de hasar olduğunu dile getiren Bakan Özhaseki, “Bu köylerde önce normal inşaatlarımız devam ederken, deprem konusundaki uzman hocalarımızın tavsiyesiyle çelik evlere başladık. O çelik evlerimiz de çok hızlı bir şekilde devam ediyor. Şu ana kadar 76 bin kadar konut teslim ettik. Önümüzdeki aydan itibaren her ay 10 bin, 15 bin ve 20 bin civarında bitirebildiğimiz evlerin kuralarını çekip, onları da hak sahiplerine teslim edeceğiz. Bu yılsonunda 200 bini bulmuş olacağız. 400 bin civarında hak sahibinin 395 bin konut için bir ay içerisinde ihalesini yapacağız. Bunlara da en fazla bir yıl gibi bir süre veriyoruz. Ufak tefek aksamalar olabilir ama büyük ihtimalle gelecek sene ortası veya güz ayları gibi bütün konut ve iş yerleri için hak sahiplerinin tamamının haklarını inşallah bitirmiş ve teslim etmiş olacağız” ifadelerini kullandı.
İstanbul Eyüpsultan’da okul müdürünü silahla öldüren zanlı çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklanarak cezaevine gönderildi Eyüpsultan’da okuldan atılmasından sorumlu tuttuğu okul müdürünü silahla vurup hayatını kaybetmesine neden olan Y.K. çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklanarak cezaevine gönderildi.Eyüpsultan’da 7 Mayıs’ta meydana gelen olayda iddiaya göre yabancı uyruklu öğrenci Y.K. (17), okuduğu özel liseden atılmasından sorumlu tuttuğu ve aralarında geçen tartışma dolayısıyla husumet beslediği okul müdürü İbrahim Oktugan’ı odasında silahla vurarak ağır yaralamıştı. Hastaneye kaldırılan Oktugan hayatını kaybederken, olayın ardından yakalanan Y.K. gözaltına alınmıştı.TutuklandıEmniyetteki işlemleri tamamlanan suça sürüklenen çocuk Y.K., Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi. Burada Savcılığa ifade veren Y.K., daha sonra çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe ‘kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.Hayati vücut bölgesine hedef alarak 2 el ateş ettiği belirtildiOlaya ilişkin detaylar ise Savcılığın sevk yazısında ortaya çıktı. Sevk yazısında, öldürülen Oktugan ile suça sürüklenen çocuk Y.K. arasında okulda ilişiğin kesilmesi ve aralarında geçen tartışma dolayısıyla husumet beslediğinin anlaşıldığı, 2023 Aralık ayında gerçekleşen olay sonrasında suça sürüklenen çocuğun ulaştığı ruhi sükûnete rağmen fiilini planladığı şekilde icra ettiği, böylece Y.K.’nın eğitimci Oktugan’ı silahla hayati vücut bölgesine hedef alarak 2 el ateş ettiği ve hayatını kaybetmesine neden olduğu belirtildi."Bu olaydan dolayı yaşananları kendime yediremedim’’Öte yandan suça sürüklenen çocuk Y.K.’nın Savcılıkta verdiği ifadesi ortaya çıktı. Y.K.’nın ifadesinde, ‘’2023’ün ilk döneminin ortalarında başka bir okuldan bu özel liseye kayıt oldum. Burada çeşitli sebeplerde hakkımda disiplin cezaları yazıldı, ben imzalamak istemedim. Aralık ayında sınıfımdayken disiplin cezalarından dolayı annemin geldiğini öğrendim. Müdür İbrahim Oktugan’ın odasına gittim, annemle oturuyorlardı. Anneme Arapça bir şeyler söylemek istediğim sırada müdür, ‘’Burası Türkiye, benim okulumda kimse bu şekilde başka dil konuşamaz’ dedi. Aramızda sözlü bir tartışma yaşandı. Annemin üzerine yürümesi üzerine polisi de aradık, daha sonra okulu terk ettik ve olaydan sonra bir daha okula dönmedim. Bizden aldıkları parayı da geri vermediler. Bu olaydan dolayı yaşananları kendime yediremedim’’ dedi.‘’Sabah anneme börek alacağımı söyleyerek çıktım, okula gideceğimden kimsenin haberi yoktu’’Olaydan 1 gün önce aynı okulda okuyan birini gördüğünü ve Aralık ayında yaşadığı olayın aklına geldiğini söyleyen Y.K. ifadesinin devamında, ‘’Tekrar sinir oldum. Müdürün hala okulda olup olmadığını sordum. Hala orada çalıştığını söyleyince 4 Mayıs günü 10 bin lira karşılığında aldığım tabanca ile okula gitmeye karar verdim. Sabah anneme börek alacağımı söyleyerek çıktım, okula gideceğimden kimsenin haberi yoktu. Kapıya geldiğimde selam verdim, bir anda kapı açıldı. Kimseye bir şey söylemeden hızlı bir şekilde müdürün odasına geçtim. Masada oturuyordu, beni görünce ayağa kalktı. Amacım ayaklarından vurmaktı ama bir anda kolunu havaya kaldırınca bana vuracağını düşünerek koluna doğru ateş ettim. 2 mermim vardı, ikisi de karnına geldi. Bana saldıracağını düşünerek ateş ettim. Sonrasında hızlıca odadan çıkıp geldiğim kapıya yöneldim ve silahı yere doğru tutarak ‘peşimden gelmeyin’ dedim. Kapıya koşup kapıyı zorladım, açılmayınca birinden açmasını rica ettim. Bir çocuk da kapıyı açtı. Benim amacım öldürmek değildi, dövmekti. Eve geçtim ve börek götürdüm. Üzerimi değiştirdim. Bir süre sonra da silahı ve telefonumu Alibeyköy Barajı’na attım’’ ifadelerini kullandı.