ASAYİŞ - 16 Eylül 2020 Çarşamba 12:35

Kadir Şeker’e 12 yıl hapis talebi

A
A
A
Kadir Şeker’e 12 yıl hapis talebi

Konya’da parkta şiddet gördüğünü düşündüğü bir kadına yardım etmek isterken kadının sevgilisinin ölümüne neden olmaktan yargılanan Kadir Şeker’in, haksız tahrik altında kasten öldürme suçundan cezalandırılarak alt sınır olan 12 yıl hapis cezası istendi.

20 yaşındaki Kadir Şeker’in Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmasına devam edildi. Sanık genç tutuklu bulunduğu Konya E Tipi Kapalı Cezaevinden SEGBİS bağlantısı ile duruşmaya katılırken avukatları ve yakınları mahkeme salonunda yer aldı. Mahkeme heyeti dinlenen tanıklar, alınan ifadeler ve adli tıp raporları doğrultusunda Cumhuriyet Savcısından Mütalaasını istedi. İddia Makamı, sanığın haksız tahrik altında kasten öldürme suçu sübuta erdiğinden eylemine uyan Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 3 ve 61 maddesi gözetilerek, 12 yıl ila 18 yıl arasında cezalandırılmasına, haksız tahrik dolayısıyla azami oranda ceza indirilerek asgari hadden ceza tayin edilmesini istedi. Sanık avukatları mütalaayı kabul etmeyerek ayrıntılı savunma yapmak için süre talep ederken duruşma 14 Ekim’e ertelendi.

“Kadir bir cani değildir”

Kadir Şeker’in avukatı Konya Baro Başkanı Mustafa Aladağ, müvekkilinin asla birini öldürme gayesiyle hareket etmediğini söyledi. Duruşma sonunda Konya Adliyesi önünde açıklamada bulunan Avukat Aladağ, “Savcılık makamı mütalaasını vermiştir. Mütalaa aynen iddianamede olduğu üzeredir. İlk söz olarak kabul etmediğimizi beyan ettik. Mütalaa, kasten adam öldürme. Ancak ağır haksız tahrik hükümleri altında işlendiği hususlarda cezalandırma talep edilmiştir. Biz de tabii ki, kabul etmediğimiz mütalaa için süre talep ettik. Savunmamızı hazırlayacağız. Kadir Şeker kimdir? Özel dosya içinde bulunduğu durum nedir? Kadir hangi haleti ruh içerisinde eyleme karışmıştır? Bunu anlatmaya çalıştık. Buradan bir kez daha ifade ediyorum, Kadir bir cani değildir. Kadir bir katil değildir. Kadir asla ve asla birini öldürme gayesi amacıyla hareket edecek bir evladımız değildir. Bunu Kadir’i her geçen gün yakinen tanıyan biri olarak ifade etmek istiyorum. Kadir’in, en kutsalı, annesine, babasına yönelik çok ağır sinkaflı küfürlere rağmen bunu duruşmada ifade edemeyecek kadar yeterli aile terbiyesini almış ahlaklı, yarınlara ümitle bakan bir çocuğumuzdur. Kadir’in taraflarla yakından uzaktan bir bağı ve bağlantısı yoktur. Kadir, ağlayan bir kadın sesine kulak kabartmıştır. Olay böyle cereyan etmiştir. Hiç kimse istemezdi ki, neticesinde bir insan hayatını kaybetsin. Üzüntümüzü dile getirdik. Baş sağlığı dileklerimizi ilettik. Geri getirmemiz mümkün değil. Keşke yaşanmasaydı. Kadir de bu üzüntüyü ifade ediyor. Ama bir kez daha söylemek istiyorum. Kadir Şeker kasten birini öldürecek bir karaktere, yapıya sahip değildir” dedi.

"Adalet istiyoruz”

Kadir Şeker’in babası Cengiz Şeker, oğlu için adalet istediğini söyledi. Baba Şeker şöyle konuştu:
"Adalet ne derse o olur. Kanunun kestiği parmak acımaz. Kanun ne derse o. Oğlum üniversite sınavına hazırlanamadı. Geçen sene 100 bindeydi, bu sene 173 bine düştü. Bu pandemiden dolayı hastaneye gitti geldi, karantinaya alındı, hücrede yattı 15 gün. Mahkemeye geldi, 15 gün bir daha hücrede yattı. Şartlar uygun olmadığı için sınava hazırlanamadı. Hayırlısı olsun. Elbette adalet istiyoruz biz. Çocuklarımızın cezaevlerinde çürümesini istemeyiz tabi ki. Çocuklarımızın okula gitmesi lazım. Parkların güvenliğe alınması lazım. İnsanların parklarda böyle tiyatro, film çevirmemesi lazım. Bizim emeklerimize yazık.”
Ağabey Fatih Şeker ise ölen Özgür Duran’ın yakınları tarafından tehdit edildiklerini iddia etti. Ağabey Şeker, “Yüce mahkeme huzurunda maktulün kardeşi bizi alenen tehdit etmiştir. Bu konuda söylemek istediğim de kimseden korkumuz yok. Bunu bir kere bilmeliler. Ancak biz saygılı ve bu toplumun değerlerini bilen insanlar olarak böyle şeylere cevap vermedik asla. Maktulün geçmişi hakkında da kesinlikle sosyal medyada ve herhangi bir platformda açıklama yapmadık. Bu konuda da Kadir’in de herhangi bir beyanı olmamıştır. Bu olay sadece kendi özelinde değerlendirilmektedir” diye konuştu.

Olayın geçmişi

Olay, 5 Şubat 2020 Çarşamba günü saat 21.30 sıralarında merkez Selçuklu ilçesi Kosova Mahallesi Yeni İstanbul Caddesi üzerindeki Piri Reis Parkı'nda meydana geldi. Akşehir Fen Lisesinden mezun olan Kadir Şeker, üniversiteye girmek için yeterli puanının olmaması nedeniyle Konya'ya gelerek dershaneye kayıt oldu. Teyzesinin yanında kalmaya başlayan Kadir Şeker, dershane dönüşünde Piri Reis Parkı'ndan evine giderken Özgür Duran'ın (32) Ayşe D'ye (35) şiddet uyguladığını fark etti. Kadir Şeker, müdahale etmek istediğinde Özgür Duran'ın tepkisiyle karşılaştı. Yaşanan boğuşma sırasında cebinden bıçağını çıkaran Kadir Şeker, yere düştükleri sırada Özgür Duran'ın kalbinden bıçaklanarak ölümüne neden oldu. Olaydan sonra gittiği teyzesinin evinde gözaltına alınan Kadir Şeker, tutuklanarak cezaevine gönderildi.

H. İbrahim Parlak - Enver Furkan Çelebioğlu
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van İranlı turizmciler Akdamar Adası’na hayran kaldı VAN (İHA) – Van’daki turizm acenteleri tarafından düzenlenen bilgilendirme programı çerçevesinde Van’a gelen İranlı turizmciler, Akdamar Adası’na hayran kaldı. Turizm acenteleri, seçim sürecinde yaşanan olaylardan dolayı tedirginlik yaşayan İranlı acentelere yönelik bilgilendirme programı düzenledi. 3 günlük info çerçevesinde Van’a davet edilen İranlı acente ve tur operatörlerine kentin tarihi güzellikleri tanıtıldı. Van Kalesi, Van Müzesi ve Akdamar Adası başta olmak üzere birçok tarihi yeri ziyaret eden İranlı acente temsilcileri, ayrıca şehir merkezi ve otellerini de gezdi. İnfo ile ilgili açıklamada bulunan turizmci Ebubekir Zirek, “Özellikle son zamanlarda Van’da yaşanan olumsuz olaylardan dolayı ilimize gelen turist sayısında azalma oldu ve bu pazar payının başka illere yöneldiğini gördük. Bizde bu kapsamda bir hafta arayla ikinci infomuzu yaptık. Bu infoda İran’ın bütün şehirlerinden gelen acenteleri buraya getirip, Van’ın ören yerlerini, otellerini ve Van’ın güzellilerini tekrar anlattık. Burada herhangi bir olayın olmadığını ve turizmin çok güzel geçtiğini göstermek için böyle bir çalışma yaptık” dedi. Üç gün boyunca Van’ı gezen İranlı acente yetkilileri ise özellikle ilk defa gördükleri Akdamar Adası’na hayran kaldıklarını belirttiler. Akdamar Adası’nın ismini duyduklarını ancak bu kadar güzel olduğunu bilmediklerini belirten İranlı acente temsilcileri, iki ülke arasında turizmin daha da gelişmesi için gerekli çalışmaların yapılacağını söylediler.
Denizli Tapusuz köyde 57 yıl sonra gelen mülkiyet sevinci Denizli’nin Buldan ilçesinde 1967 yılında baraj yapılacağı gerekçesiyle taşınan 400 nüfuslu 90 haneli Derbent Mahallesi sakinleri, aradan geçen 57 yıl sonra tapularına kavuşmanın sevincini yaşadı. 1967 yılında dönemin Adalet Partisi (AP) iktidarında Derbent köyüne sulama barajı yapılması kararı alındı. Baraj yapılacak olmasından dolayı Derbent Mahallesi baraj alanı içerisinde yani su altında kaldı. Dönemin bakanlar kurulu kararı ile mahallenin baraj alanı dışına taşınması kararı alındı ve uygulandı. Mahalle alınan kararla birlikte baraj alanının yaklaşık 10 kilometre dışından yeniden kuruldu. Mahalle, Fatıma Bağcı isimli şahıstan alınan 46 dönüm arazi üzerine yeniden kuruldu. Fakat farklı gerekçelerden tapunun devir teslim işlemi gerçekleşmedi ve arazi sahibi Bağcı İzmir’e taşındı. Aradan geçen süre içerisinde Bağcı ve eşi vefat edince belli bir süre sonra da arazi hak sahibi olmadığı için hazine arazisi olarak tapulandırıldı. Aradan seneler geçmesine rağmen mahalledeki 90 yapı ve tarım arazilerinin tapuları çıkarılamadı. 2020 yılında yıllardır devam eden tapu sorununu kamuoyu gündemine getiren dönemin mahalle muhtarı Yaşar Öz, “Devir etmek isteyen vatandaşlarımız var. Devir teslim işlemlerini tapu olmadığı için yapamıyorlar. Bu mağduriyetin bir an evvel çözülmesini devlet büyüklerimizden talep ediyorum. Köyümüzde camimiz, sağlık ocağımız, okulumuz hepsi var. Devlet kurumu olarak kurumlarımız var ama bir türlü tapumuz yok. Köyün tapusunu bir an evvel alınmasını talep ediyorum” derken; köyün eski yerleşim yerinden bu yana olan süreci anlatan Mustafa Akten ise “Bu derbent köyümüz 1967 yılında inşaatı biten derbent barajı sonrasında köyümüz buraya geldi. Köyümüz buraya gelmeden önce köy muhtarlığı aracılığıyla üzerinde bulunduğumuz tarla köy muhtarlığı tarafından Buldan’da ki bir şahıstan alındı. Tarlanın tapu işlemleri çeşitli gerekçelerden alınamadı. Daha sonraki yıllar içerisinde diğer muhtarlarda bu sorunu çözemediler. Ancak köyümüzde gerekli olan tüm devlet hizmetleri müracaatlar sonucu olarak geld. Köyümüz var olduğu halde seçimlerde de oy kullandığımız, vergilerimizi de verdiğimiz halde bir türlü köyümüzün tapusu verilmedi. Şu anda da yeni muhtarımız tapuların alınması için gerekli müracaatlarını yapıyor. Bu işlemlerin bir an önce bitirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. 53 yıldır köyümüzdeki insanlar mağdur durumdadır. Tapular 53 yıldır alınamadı. Bir türlü köyümüzün tapuları verilmedi. Hazineye geçirildi. Geçmiş dönem muhtarlara kolaylık olur diye ‘hazineye geçsin’ demişler. Tüm ilgililerin bu konuyu göz önünde bulundurarak köyümüzün mağduriyetini gidermek için tapuları bir an öncesi vermeleri gerekmektedir diye düşünüyoruz” ifadelerini kullanmıştı. Tapu sorunu 57 yıl sonra çözüldü Yaklaşık 400 kişinin yaşadığı, oy kullanılan, vergi verilen hatta okul, sağlık ocağı ve cami gibi devlet kurumlarının bulunduğu köydeki tapu sorunu nihayet mutlu sonla noktalandı. Yaklaşık 88 hak sahibi vatandaş, 57 yıldır yaşadıkları sorunun çözüme kavuşturulmasının ardından tapularını almaya hak kazandı. Buldan Belediye Başkanı Mehmet Ali Orpak, Buldan Tapu Müdürlüğünde hak sahibi vatandaşların tapularını almalarının sevincine ortak oldu. Yıllardan bu yana çekilen sıkıntıların sona ermesinden dolayı büyük sevinç yaşadığını dile getiren Başkan Orpak, “Yılların tapu sorunu artık çözüme kavuşmuştur. Bende vatandaşlarımız gibi bu sorununun çözülmesinden dolayı mutluyum. Artık vatandaşımız kendi evinde barkında, daha mutlu ve daha refah içinde yaşayacaktır. Tapularımız Buldan’ımıza ve Derbent Mahallemize hayırlı uğurlu olsun” dedi.
Siirt Siirt’te yapılıyor, İstanbul, İzmir, Mersin’de yoğun talep görüyor Siirt’te peynir sezonunun başlamasıyla birlikte yayla peynirine talep arttı. Vatandaşlar kilolarca koyun peynirini alarak kış hazırlığı yapmaya başladı. Siirt’te yapılan yayla peynirinin İstanbul, İzmir ve Mersin’de yoğun talep gördüğü belirtildi. Her yıl ilkbahar mevsimiyle birlikte göçerler tarafından yaylalarda üretilen Siirt’in yöresel peyniri, bu yıl da tezgahlardaki yerini aldı. Peynir sezonunun başlamasıyla birlikte satışların arttığını belirten peynirci Ahmet Toprakçı, "Peynir göçer peyniridir. Kışlık peyniri burada satıyoruz ve herkes kış için peynir alıyor. Kimi 50, 100, 150, 200 kilogram peynir alıyor. Bizim Siirt peyniri meşhurdur. Hepsi koyun peyniridir, göçerlerindir. Çemikari Pervari tarafından geliyor. Tabi şimdi havalar daha sıcak olmamış ama 20 gün 1 aya kadar bütün peynir satılıp biter" dedi. "İl dışından çok yoğun talep var" İl dışından da peynire yoğun talep olduğunu söyleyen Toprakçı, "İzmir’e, İstanbul’a, Ankara’ya, Mersin’e her yere gidiyor bu peynir. Bizim peynir bir numara çok kalitelidir. Kışlık herkes alıyor bunu. Biz de burada satıyoruz. Yayladan gelen peyniri biz buradan satıyoruz. Kışlık peyniri bazıları yer altına koyuyorlar, bazıları ise soğuk hava deposuna koyuyorlar. Şu anda kilosu 130 TL ama yaz ilerledikçe 200 TL’ye kadar da çıkabilir’’ şeklinde konuştu. Peynir almaya gelen Yasin Toprak, "Peyniri her sene alıyoruz. Market peyniri yenmiyor. Yazın alıp kışın yiyoruz. Fiyatı da 130 TL uygundur. Bu taze peynirdir. 20 veya 25 kilo alıyoruz. Yazın alıyoruz, kışın tüketiyoruz’’ diye konuştu.