ASAYİŞ - 16 Eylül 2018 Pazar 06:41

'Karabağ çözülmeden sınırlarımızı açmayız'

A
A
A
'Karabağ çözülmeden sınırlarımızı açmayız'

Türkiye ile diyalog kurmak isteyen Ermenistan'a Karabağ'ı hatırlatan Cumhurbaşkanı, "Kardeşimizin topraklarının yüzde 20’sini işgal edenler, bizden sınırlarımızı açmamızı beklemesin" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Azerbaycan'ı ilk tanıyan devletin Türkiye Cumhuriyeti olması asla tesadüf değil kemik kardeşliğimizin tabii sonucudur" dedi.

Azadlık Meydanı'nda, Kafkas İslam Ordusu'nun teşkilinin ve Bakü'nün kurtuluşunun 100. yıl dönümü törenlerine katılarak bir konuşma yapan, Azerbaycan'ın bağımsızlığı için toprağa düşen tüm şehitlere Allah'tan rahmet diledi.

Bu şehitlerin fedakarlıkları ve cesaretleriyle geride nesilden nesile gururla anlatılacak şanlı bir destan bırakarak Türkiye ve Azerbaycan'ın ebedi kardeşliğinin nişanesi olduklarını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bizler dünyanın 34 farklı ülkesinde 78 ayrı şehitliği olan bir ülkeyiz. Bin 132 şehit mezarıyla Azerbaycan, Türkiye'den sonra en fazla şehitliğimizin ve şehit mezarımızın bulunduğu ülkedir. Burada koyun koyuna yatan şehitlerimiz aynı zamanda ülkelerimiz arasındaki kader ortaklığının da timsalidir. Türkiye ve Azerbaycan geçmişi bir, kültürü bir, dili bir, dini bir iki kardeş ülkedir."

Erdoğan, "Bugün sadece Kafkas İslam Ordusu ve Azerbaycanlı kardeşlerimizin destansı mücadelesiyle Bakü'nün zulümden kurtuluşunun 100. yıl dönümünü kutlamıyoruz. Bizler aynı zamanda aziz şehitlerimizin bizlere emaneti olan, 'iki devlet bir millet' diyerek sembolleştirdiğimiz kemik kardeşliğimizi de idrak ediyoruz. Bugün, 15 Eylül 1918 tarihinde kazanılan bu büyük zaferi küçük, önemsiz göstermeye çalışan bazı çevreler olduğunu biliyoruz. Buna teşebbüs edenler o dönemde aldıkları ağır yenilginin utancını hala unutamayanlardır." dedi.

Erdoğan, Azerbaycan'ın en büyük sıkıntı kaynağı Yukarı Karabağ'ın Türkiye için de aynı derecede sıkıntı kaynağı olduğunu söyledi. Türkiye olarak problemin çözümü için Azerbaycan'ın ortaya koyduğu çabaları sonuna kadar desteklemeyi sürdüreceklerine işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Yıllardır vatan hasretiyle hayatlarını sürdüren 1 milyondan fazla kardeşimizin artık gözyaşları dinsin istiyoruz. Kardeşimizin topraklarının yüzde 20'sini işgal altında tutanların, 1 milyondan fazla kardeşimizi öz yurduna dönmekten alıkoyanların bizden sınırlarımızı açmamızı beklemeleri boşunadır, beyhudedir. Türkiye'nin bu konuda tavrı bellidir, nettir, kesindir.

Yukarı Karabağ meselesinde öncelikle adım atması gerekenler işgalciler ve 1 milyon kişinin yüreğini memleket özlemiyle yakanlardır. Elbette biz bütün komşularımızla iyi ilişkiler kurmayı ve sürdürmeyi istiyoruz ancak Yukarı Karabağ sorununun çözülmesi, Ermenistan ile ilişkilerimizin düzelmesinin olmazsa olmaz şartıdır, bu böyle bilinmelidir. Bundan sadece 25 yıl önce Hocalı'da yaşananların, Yukarı Karabağ'da katledilenlerin hesabını vermeyenlerin, katilleri kahraman ilan edenlerin bize verebilecekleri hiçbir tarih dersi yoktur."

125 bin Azerbaycanlı ülkemizde tahsil gördü
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin Azerbaycan'ın sadece siyasi ve askerî değil aynı zamanda ticari, ekonomik, kültürel ve diğer bütün alanlarda en önemli ortağı konumunda olduğunu vurguladı. Bağımsızlıktan bu yana Türkiye'de eğitim almış Azerbaycanlıların sayısının 125 binin üzerinde olduğunu belirten Erdoğan, hala 15 binden fazla Azerbaycanlı öğrencinin Türk üniversitelerinde tahsil gördüğünü ifade etti.
Erdoğan, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu ve Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) gibi müştereken hayata geçirdikleri projelerin tüm bölgeye damgasını vurduğunu söyledi. Türkiye'nin Azerbaycan'daki en büyük yatırımcılardan biri olduğunu vurgulayan Erdoğan, "İnşallah Azerbaycan da çok yakında Türkiye'de aynı konuma gelecektir" dedi. İki ülkenin askerlerinin ortak tatbikatlar gerçekleştirirken Afganistan gibi dünyanın değişik bölgelerinde birlikte faaliyet gösterdiğini aktaran Erdoğan, "Hiç şüphesiz bu başarılarda, Ümummilli Lider Haydar Aliyev'in vefatına kadar sergilediği dirayetli liderlikle aziz kardeşim İlham Aliyev'in gayretlerinin çok büyük bir payı vardır" diye konuştu.

Türkiye Gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Canpolat: “Yeni anayasa için siyasi partilere değil, millete kulak verin” Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat yeni anayasa çalışmaları hakkında açıklama yaparak yeni anayasa için siyasi partilere değil, millete kulak verilmesi gerektiğini belirtti. Son günlerde siyasi partilerin ana gündemi olan yeni anayasa çalışmaları hakkında açıklamalarda bulunan Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat, çalışmalarda nelere dikkat edilmesi gerektiğine dair yazılı bir açıklama yayımladı. Canpolat, siyasi partilerin isteklerinden daha çok milletin ne istediğine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. “Yeni anayasa için siyasi partilere değil, millete kulak verin” Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat, baskıcı rejimlerin yaptığı anayasa ile milleti kendi kültüründen ve örfünden uzak bir şekilde yaşatmanın millete yapılmış büyük zulüm olduğunu belirterek, “Önümüzde yeni anayasa hazırlığı olduğunu görüyoruz. Bu yeni anayasa hazırlığı birkaç siyasi parti genel başkanının istek ve arzularıyla değil, milletin istek ve arzularına göre şekillenmelidir. Yeni anayasa için siyasi partilere değil, millete kulak verin” açıklamasında bulundu. Ata koruma kanununun daha da genişletilmesi gerektiğini belirten Başkan Canpolat, “Milletimiz toplumun tamamını kucaklayan, ülkemizde yaşayan her etnik kimliği kapsayan, herkesin değerlerine saygı duyan, herkesi kucaklayan, barış ve kardeşlik içerinde bir ve bütün yaşama şartı ve standartları sunan bir anayasa beklemektedir. Bu yüzden yeni anayasa siyasi hedefleri ve amaçları başkalarının elinde olan siyasi parti liderlerinin istek ve talepleri doğrultusunda olmamalıdır. Yeni anayasa değişikliğinin milletimizin ortak değerlerine, örf ve ananesiyle barışık aynı zamanda çağımızın olağan akışına uygun olabilmesi için milletimiz tarafından oluşturulması esas olmalıdır” ifadelerini kullandı. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk anayasada milletinin dinine saygı duyarak anayasada ‘İslam’ ibaresini kullandığını vurgulayan Kadir Canpolat, “Farklı dinlere ve farklı etnik kimlere tabi ki saygı duyma zorunluluğumuz vardır çünkü bizim kültürümüzde bu temel esastır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni oluşturan milletin büyük bir bölümünün dini İslam olduğu için devletin dini İslam olmalıdır. Diğer din ve etnik kimliklere göre de laikliği bir kenara atılmamalıdır. Laikliğin tanımı İslamiyet’le kavga etmek değildir. Bu anlamda Laikliğin tanımı yeniden yapılmalı, din ve devlet işleri birbirinden ayrı ve milli kontrol altında olmalıdır. Farklı din mensupları vatandaşlarımıza eşit muamele kavramı getirilmelidir. Değerlerimiz üzerinden Türk toplumunun uzlaşısı, kardeşliği, birlik ve bütünlüğü esas olmalıdır. Devletimizin çıkar ve menfaatlerinin, milletimizin çıkar ve menfaatleri ile örtüşmesi mutlak bir netice olmalıdır. Birbiri ile barışık bir toplum güçlü bir devlet doğurur. Barışık bir anayasa ile işte o zaman ekonomide, hukukta, sanayi ve teknolojide hatta kültür ve aile yapımız da yeni ve büyük bir çağ açmak hedeflenmelidir. Birtakım ittifakların istek ve arzuları değil, toplumun tamamının ittifak yaptığı yeni bir anayasa hepimizin hakkıdır. Bu hak ülkemizde yaşayan her neferi kapsamalıdır” ifadelerine yer verdi.