SAĞLIK - 25 Eylül 2020 Cuma 11:01

'Kaşıntının altından diyabet çıkabilir'

A
A
A
'Kaşıntının altından diyabet çıkabilir'

Uzm. Dr. Tayfun Garip “Diyabet çok su içme, sık idrara çıkma, çok yemek yeme veya iştahsızlık, halsizlik, çabuk yorulma, ağız kuruluğu ve gece idrara çıkma olup daha nadir olanları bulanık görme, açıklanamayan kilo kaybı, inatçı enfeksiyonlar, tekrarlayan mantar enfeksiyonları ve kaşıntı şeklinde ortaya çıkabilir. Ancak akılda tutulması gereken bir önemli nokta da diyabet hastalığı gelişmiş olmasına karşın hiçbir belirti veya bulgunun olmayabileceğidir” dedi.

Pendik Medipol Üniversitesi HastanesiEndokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümünden Uzm. Dr. Tayfun Garip, ülkemizde sıkça görülen diyabet yani şeker hastalığına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Garip diyabetin, insülin eksikliği ya da insülinin etkisindeki kusur nedeniyle organizmanın karbonhidrat, yağ ve proteinlerden yeterince yararlanamadığı, kronik süreçli olan en sık metabolizma bozukluğu olduğunu belirterek, “Düzenli olarak tıbbi bakım ve tedavi gerektiren bir bozukluktur. Hastalığın, akut ve uzun dönem kronik (göz, böbrek, nöral, kalpve damar) komplikasyon riskini azaltmak için hastaların sürekli eğitimi ve takipleri gerekir” dedi.

“Belirtileri ciddiye alın’’
Diyabetin birden çok belirtisi olabileceğine değinen Dr. Garip, şöyle devam etti: Sıklıkla çok su içme, sık idrara çıkma, çok yemek yeme veya iştahsızlık, halsizlik, çabuk yorulma, ağız kuruluğu ve gece idrara çıkma olup daha nadir olanları bulanık görme, açıklanamayan kilo kaybı, inatçı enfeksiyonlar, tekrarlayan mantar enfeksiyonları ve kaşıntı belirtiler arasında olabilir. Ancak akılda tutulması gereken bir önemli noktada diyabet hastalığı gelişmiş olmasına karşın hiçbir belirti veya bulgunun olmayabileceğidir. Hastaların yaklaşık yarısının tanı anında şikayetleri yoktur. Bundan dolayı diyabet riski olan bireylerin belli aralıklarla taranması hastalığın daha erken tanı almasına ve tedavi süreçlerinin başlatılmasını sağlayacak olup ileride gelişebilecek komplikasyonlardan korunmasını sağlayacaktır’’.

“Risk grubundakiler düzenli taranmalı’’
Dr. Garip, diyabet riski yüksek bireyleri şu şekilde sıraladı: “Ülkemizde 40 yaş üzeri toplumun yüzde10’dan fazlasında diyabet bulunduğu için kilosu ne olursa olsun, 40 yaşından itibaren 3 yılda bir, açlık kan şekeri kontrolü yapılarak diyabet açısından taranmalıdır.Beden Kitle İndeksi 25 kg/m2 ve üstü olan kişilerde şunlardan birinin varlığında yılda 1 kez diyabet yönünden taranmaları gerekir. Birinci ve ikinci derece yakınlarında diyabet bulunanlar, diyabet prevalansı yüksek etnik gruplara mensup kişiler, doğum tartısı 4.5 kilogram veya üzerinde bebek doğuran veya daha önce gebelik diyabet tanısı almış kadınlar, hipertansiyonu ya da kolesterolü olanlar, polikistikover sendromu olan kadınlar, insülin direnci ile ilgili klinik hastalığı veya bulguları bulunan kişiler yılda 1 kez taranmalıdır. Ayrıca kalp damar hastalığı, periferik veya serebralvasküler (beyin damarlarının) hastalığı bulunanlar, düşük doğum tartılı doğan kişiler, hareketsiz yaşam süren veya fizik aktivitesi düşük olan kişiler, doymuş yağlardan zengin ve posa miktarı düşük beslenme alışkanlıkları olanlar, şizofreni hastaları ve atipikantipsikotik ilaç kullanan kişiler, solid organ (özellikle böbrek) transplantasyonu yapılmış hastalar, uzun süreli kortikosteroid ya da antiretroviral ilaç kullanan hastalar da risk altında olduklarını bilerek taramalarını geciktirmemeli’’.

“Diyabetin 4 tipi bulunuyor’’
Diyabetin genel anlamda 4 tipi olduğunu belirten Dr. Garip, “Tip 1 Diyabet mutlak insülin eksikliği ile birlikte olup tedavisi bireyin ihtiyaçlarını karşılayacak dozlarda insülinler ile sağlanır.Tip 2 Diyabet ise insülin direnci zemininde ilerleyici insülin salgılanma kusuru ile karakterizedir. Bu diyabet türünde bireyin ihtiyacına ve kan şeker düzeyine göre oral anti diyabetikler (şeker hapları), şeker düşürücü enjektabl ilaçlar ve insülinler kullanılabilir. Gestasyonel diyabet; gebelik sırasında ortaya çıkan ve genellikle doğumla birlikte düzelen diyabet formudur. Gebelik diyabetinin tedavisinde diğer diyabet türlerinde olduğu gibi tıbbi beslenme tedavisi önerilir, tıbbi beslenme tedavisi ile kan şekeri ideal aralığa çekilemediği durumlarda gebelik döneminde kullanılabilen insülinler tedaviye eklenir. Spesifik Diyabet Tipleri de B-hücre fonksiyonlarının genetik defekti (monogenik diyabet formları), insülinin etkisindeki genetik defektler, pankreasın ekzokrin doku hastalıkları, endokrinopatiler, ilaç veya kimyasal maddeler, immunaracılıklı nadir diyabet formları, diyabetle ilişkili genetik sendromlar, enfeksiyonlar alt başlıklarından oluşmaktadır’’.

“Düzensiz beslenme riski artırıyor’’
Dr. Garip, tedavinin temelinin bireyin diyabet hastalığı konusundaki eğitimi ve bilgilendirilmesi ile başladığına dikkati çekerek şu değerlendirmede bulundu: “Beslenme tedavisi kişiye özel olup kişinin yaşı, bedensel aktivitesi, kilosu gibi pek çok faktör göz önüne alınarak hazırlanılır. Gebe bir şeker hastası ile gelişme çağında olan bir şeker hastasının beslenme programları elbette aynı değildir. Ayrıca bu programlar kişinin aldığı yol doğrultusunda (hastalığının seyrine göre) gözden geçirilmeli gereğinde kalori miktarı ve içeriği yeniden düzenlenmelidir. Yaşam alışkanlıkları ve beslenme tedavileri düzene konulmadan kullanılacak ilaçlardan beklenen faydanın sağlanması oldukça zordur. Düzensiz beslenen hastalarda hipoglisemi (düşük şeker) ve hiperglisemi (yüksek şeker) riskleri artmaktadır. Her iki durumun ileri safhasında hastaneye yatışlar ve hatta yaşamı tehdit eden durumlar görülebilmektedir. Hastaların tedavileri diyabet tipine ve özel durumlarına göre değişkenlik gösterir. Günümüzde en sık görülen diyabet tip 2 diyabet olup, tedavisinde oral anti diyabetik (hap), iğne şeklinde uygulanan şeker düzenleyici ilaçlar ve insülinler kullanılabilmektedir. Tedavi sürecinde tedavinin şeklini belirleyen en önemli faktör kan şekerinin seviyesidir. Ancak tedavi seçiminde var olan alt hastalıklar (kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği veya gebelik gibi) da göz ardı edilmez. Hastaların tedavilerine uymaları ve düzenli takiplerinin yapılması halinde uzun dönemde kan şeker düzeni ve metabolik kontrolleri sağlanacak olup ileri yaşamlarını daha sağlıklı geçirmelerine olanak sağlayacaktır’’.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hakkari Engelli çift, inşaatını bitiremedikleri evleri için destek bekliyor Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan Çiğdem ve Orhan Dağdeviren çifti, temelini geçen sene attıkları evlerini tamamlamak için yetkililerden ve duyarlı vatandaşlardan destek bekliyor. Yüksekova’ya bağlı Çevreli Küme Evleri’nde yaşayan Çiğdem ve Orhan Dağdeviren çifti, 2022 yılında dünya evine girdi. Bedensel engelli olan ve tekerlekli sandalyeye mahkum bir hayat süren çift, kendilerine bir ev inşa etmek istedi. Geçen sene arsalarının üzerine temel atan çift, maddi imkansızlıklar yüzünden evlerini tamamlayamadı. En büyük hayallerinin evlerine yerleşmek olduğunu kaydeden Dağdeviren çifti, yetkililerden ve duyarlı vatandaşlardan destek bekliyor. Evlendikten sonra Yüksekova’da kaldıklarını kaydeden Çiğdem Dağdeviren, “Kaldığımız dairede hem kiramız arttı hem de giriş çıkışları bizim için sıkıntılıydı. Köye geldik, kaynımın evinde kalıyoruz. Onların evinin giriş çıkışı da bizim için rahatsız edici. Biz geldik bir temel attık. Malzemelerin bir kısmını borçla aldık, bir kısmı için de hayırseverler yardımcı oldu. Temeli attık ama geçen seneden beri bu temel böyle. İkimizin de engelli maaşı çok düşük. Valimiz olsun, vatandaşlar olsun, destek bekliyoruz kendilerinden. Biz de evimize girmek istiyoruz. Rahat etmek istiyoruz” şeklinde konuştu. Attıkları temelin ikinci yıla gireceğini ve temelde kullandığı inşaat malzemelerinin büyük kısmını borçla aldığını söyleyen Orhan Dağdeviren ise, “Zor durumdayız, sıkıntıdayız. İmkanlarımız yok. Tek gelirimiz engelli maaşımız. Onunla da bir şey yapılmıyor. Geçen seneden beri abimin evindeyiz. İçeri girmek, dışarı çıkmak bizim için çok sıkıntılı. Gelip gidemiyoruz. Kendimize göre ev yapmak için temel attık ama tamamlayamadık. Milletimiz bize destek olursa çok seviniriz” şeklinde konuştu.
Samsun Yabancı uyruklu kadın insan ticaretinden tutuklandı Samsun’da polis ekipleri tarafından yabancı uyruklu kadınları zorla çalıştırıp fuhşa sürükleyenlere yönelik yapılan operasyonda Kırgız uyruklu kadın ile birlikte 3 kişi yakalandı. Adliyeye sevk edilen yabancı uyruklu kadın tutuklanırken, 2 şahıs serbest bırakıldı. Edinilen bilgiye göre, Samsun Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğü ekipleri, alınan istihbari bilgiler doğrultusunda yaptıkları çalışma sonucu Kırgız uyruklu M.A. adlı kadının, Özbekistan ve Azerbaycan’dan yasal yollardan kadın getirdiği, Türkiye’de kalış süresi dolan kadınları hasta bakıcılık işinde çalıştırdığı, bu kadınlardan komisyon adı altında para aldığı ve yine söz konusu kadınlara fuhuş yaptırdığını tespit etti. Göçmen polisi, H.G. adlı şahsın M.A. adlı kadının getirdiği kadınlara fuhuş yaptırdığını ve E.Y. adlı şahsın da M.A. ile birlikte kadınları zorla çalıştırdığını ortaya çıkardı. Polis yaptığı operasyon sonucu Kırgız uyruklu M.A. ile Türk vatandaşı E.Y. ve H.G.’yi yakalayarak gözaltına aldı. Polisin operasyonunda 6 kadın kurtarıldı. Kurtarılan 6 mağdur kadının da sınır dışı edilmesi için çalışma başlatıldı. Samsun Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğünde sorguları tamamlanan M.A. adlı kadın ile E.Y. ve H.G. bugün Samsun Adliyesine sevk edildi. E.Y. ve H.G. savcıya ifade verdikten sonra serbest bırakılırken, nöbetçi mahkemeye ifade veren M.A. adlı kadın mahkemece "insan ticareti" suçundan tutuklanarak Samsun T Tipi Kapalı Cezaevine gönderildi.