GÜNDEM - 23 Ekim 2014 Perşembe 18:08

Kayıp-kaçak elektrik paraları geri alınabilecek mi?

A
A
A
Kayıp-kaçak elektrik paraları geri alınabilecek mi?

Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Beşir Fatih Doğan, Yargıtay’ın kayıp-kaçak elektrik parasının tüketicinin faturasına yansıtılmaması kararına ilişkin, 'Bu karar nihai değildir. Henüz adli süreç sona ermemiştir' dedi.

Yargıtay, kayıp-kaçak elektrik parasının kayıp ve kaçaklarla hiçbir ilgisi olmayan tüketicilerin faturasına yansıtılmasını hukuka aykırı buldu. Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Beşir Fatih Doğan, Yargıtay’ın almış olduğu kararı değerlendirdi.

“2011 YILINDA ELEKTRİK FATURALARINDA KAYIP, KAÇAK BEDELİNİ AYRI BİR KALEM OLARAK GÖSTERİLMESİYLE BAŞLADI”

Kayıp, kaçak bedeli elektrik faturalarında var olduğu, yeni bir bedelmiş gibi yansıtılmasının doğru olmadığını belirten Doğan, şunları söyledi:

“Tüketiciler faturalarında bir kayıp kaçak bedeli ödedikleri gerekçesiyle ve bunun hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle Tüketici Hâkim Heyetlerine, Tüketici Mahkemelerine başvurarak bu kayıp kaçak bedelinin iptal edilmesini talep etmektedirler. Olayın birkaç boyutu var. Bu boyutları değerlendirerek onunun sıhhatli bir şekilde değerlendirebileceğini düşünüyorum. Kayıp, kaçak bedeli dediğimiz bir maliyet unsurudur. Nasıl ki pazardan bir ürün aldığımız zaman çürük çıkan ürünün bedeline yansıtılıyorsa burada da kayıp, kaçak bedeli bir maliyet unsuru olarak faturalarımıza yansıtılmaktadır. Kayıp, kaçak bedeli elektrik faturaları var olduğu sürece vardı. Bu yeni bir bedelmiş gibi yansıtılması çok doğru değil. Bunun yeni bir bedelmiş gibi yansıtılmasının nedeni 2011 yılında elektrik faturalarında kayıp, kaçak bedelini ayrı bir kalem olarak gösterilmesiyle başladı. Bunun sebebi ise, Avrupa Birliği direktifleri gereğince şeffaflaşma adına faturada yer alan unsurların ayrı ayrı gösterilmesi gerektiğinden hareketle Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu bu konuda bir karar alarak ayrı ayrı gösterilmesini düzenledi. Bu gösterilmeye başlandıktan sonra da konu kamuoyunun gündemine getirildi.”

“TAHSİL EDİP ETMEME KONUSUNDA PERAKENDE SATIŞ ŞİRKETLERİNİN HİÇ BİR İNİSİYATİFİ BULUNMAMAKTADIR”

Perakende satış şirketleri kayıp, kaçak bedelinin tahsil etmek zorunda olduğunu ifade eden Doğan, şunları aktardı:

“Perakende satış şirketleri düzenlemeye tabi bir piyasada faaliyet göstermektedirler. Düzenlemeye tabi faaliyet göstermek, bu piyasada faaliyet gösteren şirketlerin hem gelir hem de giderlerinin düzenleyici otorite tarafından düzenlenmesi demektir. Bunun sonucu olarak da Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), perakende satış şirketlerine kayıp, kaçak bedelini tahsil etme konusunda bir yükümlülük yüklemektedir. Perakende satış şirketleri bakımından kayıp kaçak bedelinin tahsili mevzuattan kaynaklanan yükümlülüktür. Bunu tahsil etmek zorundadırlar. Tahsil edip etmeme konusunda perakende satış şirketlerinin hiç bir İnisiyatifi bulunmamaktadır. EPDK, bu düzenlemeyi kanuna dayalımı yapmaktadır. Tabi ki EPDK’nın piyasayı düzenleme yetkisi kanuna dayanmaktadır. Bunu düzenleme yetkisi kapsamında elektriğin birim fiyatına faturalarına yansıtılacak bedelleri düzenleme yetkisi EPDK’ya aittir. EPDK bir maliyet unsuru olarak kayıp kaçak bedelini faturalara yansıtmaktadır.”

“KARAR NİHAİ BİR KARAR DEĞİLDİR. HENÜZ ADLİ SÜREÇ SONA ERMEMİŞTİR”

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na karar düzeltme talebinde bulunulduğunu söyleyen Doğan, Şöyle devam etti:

“Bu olayın bir adli yargı boyutu birde idari yargı boyutu var. İdari yargı boyutunda kayıp kaçak bedelinin tahsil edilmesi konusunda ilişkin kurul kararlarının iptali için Danıştay’da hali hazırda birçok dava bulunmaktadır. Bu davalar esastan incelenmektedir. Henüz bir karar verilmemiştir. Dolayısıyla idari yargı boyutu beklemektedir. Adli yargı boyutu ise, Yargıtay’ın bazı daireleri farklı yönlerde kararlar vermişlerdir. Bazı daireleri kayıp, kaçak bedellerinin alınamayacağını, bazı daireler ise alınması gerektiğine karar verdi. Bu farklı görüşler neticesinde konu Hukuk Genel Kurulu’na intikal etmiştir. Hukuk Genel Kurulu, çoğunlukla aldığı kararla kayıp kaçak bedelinin tüketicilerden alınamayacağına karar vermiştir. Bu karar nihai bir karar değildir. Henüz adli süreç sona ermemiştir. Bu aşamada karar düzetme talebinde bulunulmuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bu karar düzeltme talebi konusunda bir karar verecektir. Tüketiciler başvurdukları takdirde kayıp, kaçak bedellerini geri alabilirler demek tüketicileri yanıltıcı bir ifadedir. Adli yargının kararı henüz nihai aşamaya gelmemiştir. Tüketiciler bir dava açarlar ise, akabinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu karar düzeltme aşamasında görüşünü değiştirir ve tam tersine bir karar verir ise, mahkemelere başvuran tüketiciler mahkeme masraflarını ödemek zorunda kalırlar ve mağdur olurlar. Tüketicilerin, hali hazırda Yargıtay’ın kararını nihayete ermesini beklemesinde fayda vardır.”

Adli yargının konuda yetkili olmadığını ifade eden Doğan, şunları kaydetti:

“Bu piyasa düzenleme tabi piyasadır. Bu piyasanın bir düzenleyicisi bir otoriteri vardır. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kanunu kendisine verdiği yetkiyle bu düzenlemeyi yapmıştır. Perakende satış şirketleri de gereğinde kayıp, kaçak bedellerini tahsil etmektedir. Bu noktada yetki idari yargıdadır. Adli yargının bu konuda yetkili olmadığı kanaatindeyim.”

ÖMER ÇETİN

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla BBP Genel Başkanı Destici: "Terör örgütünün atadığı şahıslar gibi belediye yönetirlerse devlet gereğini yapar” Büyük Birlik Partisi’nin Muğla il binasının açılışına katılan BBP Genel Başkan Mustafa Destici, "Eskiden olduğu gibi seçilmiş belediye başkanları değil de örgütün, PKK’nın atadığı şahıslar gibi belediyeyi yönetmeye kalkarlarsa, Mardin’de olduğu gibi, İstiklal Marşımızı okutmazlar ise, Diyarbakır’da olduğu gibi ay-yıldızlı al bayrağımızı Belediye Meclisinden çıkartırlarsa, teröristlerin heykelini dikip, resmi açılışlar yaparlarsa, elbette devlet bunu seyretmez ve gereğini yapacaktır" dedi. Büyük Birlik Partisi’nin Muğla il binasının açılışında konuşan İl Başkanı Melih Aydoğan, “Bu açılış, sadece Muğla için değil, tüm Türkiye için bir umut ve bir başlangıçtır. Bu başlangıçta Muğla ilimizin güzelliklerini, kültürel zenginliklerini ve en önemlisi insan kaynağını en iyi şekilde değerlendirme arzusu içindeyiz. Her zaman halkımızın yanında yer alarak, onların sesi ve nefesi olmaya devam edeceğiz. Bugün burada açılışını gerçekleştireceğimiz Muğla İl Başkanlığımız da, bu büyük yürüyüşün bir parçası olacaktır” dedi. “Cumhur ittifakı olarak gereken muhasebeyi yapacağız” BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, 31 Mart yerel seçimlerine değinirken, “Bir seçimi daha geride bıraktık. Tabi Cumhur ittifakının bir parçasıyız. Seçimlere de bu hassasiyetle ve işbirliği içerisinde katıldık. Büyük Birlik Partisi olarak müstakil girdiğimiz yerlerde bir il, 15 ilçe ve 10’a yakın belde Belediye Başkanlığı kazanarak çıktık. Ama milletin takdirine razıyız. Milletimizin tercihinin başımızın üstünde yeri var. Elbette ki hem Büyük Birlik Partisi olarak, hem de Cumhur ittifakı olarak gereken muhasebeyi yapacağız. Ödevimize, dersimize iyi çalışacağız ve önümüzdeki genel seçimlerde bunu telafi edecek ve yine seçimlerden birinci olarak çıkacağız. Büyük Birlik Partisi bir Türkiye partisidir. Türk milletinin ta kendisidir. Son yerel seçim sonuçları da bunu ortaya koymuştur. Büyük Birlik Partisi Şırnak’ta da ilçe belediyesi kaz anmıştır, Karadeniz’de de kazanmıştır, Doğu Anadolu Bölgesinde de kazanmıştır, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde de kazanmıştır, İç Anadolu Bölgesinde de kazanmıştır, Marmara Bölgesinde de kazanmıştır, Akdeniz Bölgesinde de kazanmıştır. Biz birlik olduğumuzda, beraber olduğumuzda bu yürüyüşümüzü de kimse durduramayacaktır, durdurmasına da asla müsaade etmedik ve etmeyeceğiz” dedi “Devlet gereğini yapacaktır” Destici, “Batıda ayrı konuşup, Doğu’da ayrı konuşanlardan değiliz. Burada ne söylüyorsak, orada da aynısı söyledik. O bölgede seçilen belediye başkanları ile ilgili de aynısı söyledik. Bakın seçildiniz, devletin anayasasına, yasalarına uyarsanız, bu saydığım ilkeleri, bayrağımızı, marşımızı tanırsanız, terör ile aranıza mesafe koyarsanız, hiçbir problem yok, görevinize devam edersiniz. Ama yok, eskiden olduğu gibi seçilmiş belediye başkanları değil de örgütün, PKK’nın atadığı şahıslar gibi belediyeyi yönetmeye kalkarlarsa, Mardin’de olduğu gibi, İstiklal Marşımızı okutmazlar ise, Diyarbakır’da olduğu gibi Ay-Yıldızlı al bayrağımızı Belediye Meclisinden çıkartırlarsa, teröristlerin heykelini dikip, resmi açılışlar yaparlarsa, elbette devlet bunu seyretmez ve gereğini yapacaktır. Kararı kendileri verecek. Ama uyarlarsa problem yok. Görevlerini yapmaya devam ederler” dedi. Sokak köpekleri Sokak köpekleriyle ilgili seçim öncesi ne dediler ise, şimdi de aynı düşünceye sahip olduklarını belirten Destici, "Kocaeli’de sayın Valimiz Seddar Yavuz, başıboş saldırgan sokak köpeklerinin toplanması ve sokakların bu köpeklerden temizlenmesi ile ilgili bir açıklama yapmış. Ben kendisine teşekkür ediyorum. Biz de hem seçim öncesi, hem seçim sonrası bu meseleyi hep gündemde tuttuk ve milletimize de söz erdik. Büyük Birlik Partisi kazandığı belediyelerde mutlaka ve mutlaka bu sokakları saldırgan köpeklerden temizleyecek diye. Daha dün Adana Kozan’da bir yaşlı teyzemiz sokak köpeklerinin saldırısı sonrası hayatını kaybetti. Şimdi biz bunu söylediğimizde sözde hayvan sever dernekleri bize hücum ediyorlar. Kardeşim biz hayvanları sizden daha az sevmiyoruz. Biz sokakları köpeklerden temizleyelim diyoruz. Saldıran köpeklerden. Avrupa’ya gidiyoruz, Amerika’ya gidiyoruz, başka ülkelere gidiyoruz. Allah aşkına hangi ülkede bu kadar başıboş saldırgan köpek var? Belediyelerimiz bunları mutlaka toplamalı, bunlarla ilgili barınaklar yapmalı, gerekirse orman içinde bu tür tesisler yapılmalı ve kısırlaştırılmalı” dedi. BBP Muğla İl Binasının açılışına AK Parti MKYK Üyesi Yelda Erol Gökcan, AK Parti İl Başkanı Gültekin Akça, MHP İl Başkanı Oğuz Akarfırat, ses sanatçısı Müşerref Akay ve partililer katıldı.
İstanbul Ecmel Faik Sarıalioğlu: “TFF yönetiminin bir an önce görevden alınması lazım” İstanbulspor Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu, mevcut TFF yönetiminin bazı 2. ve 3. Lig kulüplerine imza vermemeleri için para ödediklerini belirterek, mevcut yönetimin bir an önce görevden alınması gerektiğini söyledi. İstanbul ekibinin başkan yardımcısı Bayram Saral ise olağanüstü kongre çağrısıyla verilen imza sayısının 136 olduğunu duyurdu. Trendyol Süper Lig ekiplerinden İstanbulspor’da kulüp başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu ile başkan yardımcısı Bayram Saral, Türkiye Futbol Federasyonu’na (TFF) olağanüstü kongre çağrısıyla başlatılan imza süreci ve TFF’nin konuyla ilgili açıklamaları hakkında basın toplantısı düzenledi. İstanbul’da bir otelde yapılan basın toplantısında ilk olarak söz alan İstanbulspor Başkan Yardımcısı Bayram Saral, şu ana kadar toplanan noter onaylı imza sayısının 136 olduğunu duyurdu. Yakın zamanda imza sayısının 150-200’e ulaşacağını aktaran Saral, “Bugün itibarıyla imza sayımız 136’yı bulmuş durumda. Bu imzaların hepsi noter tarafından gönderilmiştir. Dolayısıyla statünün 29. maddesinde düzenlenen olağanüstü genel kurul için yeterli sayı şu an aşılmış durumdadır. Mehmet Büyükekşi’nin kamuoyunu yanıltmak için yaptığı açıklamalar mesnetsizdir. Bu sayılar devamlı da artmaktadır ve yakın zamanda 150-200’ü bulacaktır. Olağanüstü genel kurulun 60 günde önce olamayacağı iddiası da doğru değil. 29. maddede yönetim kurulu tarafından en geç 30 gün içinde toplantı yapılır ibaresinde, 30 günü en geç süre olarak belirlemiştir. Bu konu emredici bir hukuk kuralı değildir. 15 günlük süre bir genel kurul yapılması için yeterlidir. Haziran ayının ilk haftası bu seçim yapılır. İyi niyetli bir federasyon ve yönetim kurulu, bu seçimi yetiştirebilir” diye konuştu. “TFF’nin görevi bırakması noktasında tüm kulüpler ittifak halinde” Çoğu kulübün TFF yönetiminin görevi bırakması konusunda ortak düşüncede oluğunun altını çizen Bayram Saral, “Biz azınlık değiliz. Kulüplerin bu imza süreci içerisinde aldığı tavra gelirsek, Süper Lig Kulüpler Birliği çatısındaki hemen hemen bütün kulüplerin ittifakıyla biz bu yola girdik. Burada federasyonun, olağanüstü genel kurulla görevi bırakması noktasında tüm kulüpler ittifak halinde. Sadece mesele, bazı kulüp başkanlarımız haklı gerekçelerle imza veremeyeceklerini söylediler. Biz kendilerine teşekkür ettik. Bazı kulüpler de 18 Temmuz tarihini yeterli görerek imza vermekten imtina etmişlerdir. Çok büyük çoğunluk ise alınan tarihin samimi olmadığı düşüncesiyle imza sürecine devam etti” diye konuştu. Saral, ayrıca mevcut yönetimle alakalalı olarak, “Siz Türk futbol tarihinin hiçbir döneminde bu kadar başarısız bir federasyon gördünüz mü? Cevabı ben vereyim, hayır. Siz, futbol tarihinin hiçbir döneminde 4 büyük kulüp dahil futbolun bütün bileşenlerinin aynı fikir altında toplandığı başka bir dönem gördünüz mü? Hayır” dedi. “Galatasaray da federasyonun gitmesini istiyor” Açıklamasında Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’un imza sürecine dair yaklaşımlarına da yer veren Bayram Saral, “İmza sürecinde Fenerbahçe ve Beşiktaş, imzalarını 7 delege bazında verdiler. Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan, ilk günden beri federasyonun gitmesi gerektiğini bildirmişti. O da 18 Temmuz tarihini uygun bir tarih görerek imza vermekten imtina etmiştir. Kendisine saygı duyuyorum. Galatasaray da bu süreci başlatanlardan. Onlar da federasyonun gitmesini istiyor. Son dönemeçte bize gerekli desteği vermedi. Bundan sonraki süreçte bize destek olacaklarını düşünüyorum. Diğer kulüpler de bize bu süreçte destek verdi. İmza vermeyenlere de en ufak bir sitemimiz yok. Onlar da federasyonun gitmesini istiyor. Federasyonun gitmesini istemeyen tek bir kulüp bile yok” ifadelerini kullandı. TFF bünyesindeki bazı yönetim kurulu üyelerinin alt liglerdeki kulüplere baskı yaptığı yönünde çıkan haberlerle ilgili olarak ise Saral, “Bu iddialar bizim kulağımıza geliyor. Sadece federasyonun aşağı liglerdeki takımların mevcut durumunu kullanarak kulüplere baskı yaptığı yönünde gelen duyumlar var. Teyide muhtaç bilgiler tabii ki. Doğru olup olmadığını biliyoruz. Bunun yolu, baskı yapılan kulüplerin cesurca bunu açıklamasıdır” şeklinde konuştu. Sarıalioğlu: “Bu durumun tek sebebi Mehmet Büyükekşi’dir” Mevcut TFF yönetiminin görevden ayrılması için elinden geleni yapacağını söyleyen İstanbulspor Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaşanan bu süreci konuşmadığını belirtti. Mehmet Büyükekşi ve yönetimini eleştiren Sarıalioğlu, “Cumhurbaşkanımızın işi bitmiş de bunlarla mı uğraşacak. Yeteri kadar yoğunluğu var zaten. Futbolun bu kadar kötü olmasının en çok kendisine kaybı var. 5-6 takımın ilk 11’ini bize çok iyi saydığını bildiğimiz bir Cumhurbaşkanımız var. Daha ne kadar futbol dibe vurabilir ki? Onun ismini kullanarak çok yanlış şeyler ifade eden insanlar var. Bu işin bu duruma düşmesini kendisi asla istemez. Bu duruma düşmesinin tek sebebi Mehmet Büyükekşi’dir. 14-15 yönetim kurulu üyesi var, her biri yöneticilik yapmış insanlar. Bir tanesinde bile bir şeyin sorumluluğu yok. Tek kişiyle bu iş olmaz. 15-20 tane danışman almış, bir tanesinin bile futbolla alakası yok. Federasyonun en iyi hukukçularını işten çıkarmış. 80 kişiyi işten çıkarıp 120 kişiyi işe almış. Bir saltanat kurmuşlar ve bunun peşine takılmış gidiyorlar” açıklamasını yaptı. “TFF yönetiminin bir an önce görevden alınması lazım” TFF yönetiminin bazı 2. ve 3. Lig kulüplerine imza vermemeleri için para ödediklerini belirten Sarıalioğlu, “9 tane 2. ve 3. Lig kulüplerine imza vermemeleri için para vermişler. 2. Lig kulüplerine 500 bin, 3. Lig kulüplerine 400 bin TL para vermişler. Baskı yaptıkları çok kulüp var, ben biliyorum ama kulüplerin izni olmadan bunları paylaşamam. Bunların görevden bir an önce alınması lazım. Bunlar 18 Temmuz’daki seçimi de yapmayacaklar. Asla pişman olacağım bir şey söylemiyorum. Sonuna kadar da ne gerekiyorsa yapacağım, neye mal olursa olsun. Bunlar buradan gidecekler. Yatacaklar, kalkacaklar beni rüyalarında görecekler” ifadelerini kullandı. “İmzalar sahte ise noterlerimiz de sahte demektir” Başkan Sarıalioğlu, TFF’nin şu ana kadar toplanan geçerli 94 imza olduğunu açıklaması üzerine ise, “136 delege bizzat imza verdi. İmzalar sahte ise noterlerimiz de sahte demektir. Bu kadar basit. O çıkıyor bunun altından. Öyle bir şey olabilir mi? Adam kimliğiyle gidiyor, imza atıyor. Biz sadece geri çeken 1-2 kulübün adını duyduk. Aradım kendilerini, ‘İmzanızı geri mi çektiniz?’ dedim. ‘Benim haberim yok, genel sekreterime sorayım, ben herhangi bir evraka imza atmadım’ dedi. Diyelim ki 136 imzanın hepsi imzasını geri çekti. Ne fark eder, bunları ben mi yolladım? İnsanlara zorla bir şey mi yaptırdık, kafalarına silah mı dayadık?” diye konuştu.