SAĞLIK - 30 Mart 2020 Pazartesi 11:05

Kayseri Şehir Hastanesi’nde yoğun bakım yatak sayısı Avrupa’daki bir hastanenin yatak sayısından daha fazla

A
A
A
Kayseri Şehir Hastanesi’nde yoğun bakım yatak sayısı Avrupa’daki bir hastanenin yatak sayısından daha fazla

Kayseri Şehir hastanesi Başhekim Yardımcısı Uzman Doktor Abdulah Gür, “Kayseri Şehir Hastanesi’nde, pandemi durumunda sadece yoğun bakım yatak sayımız Avrupa’da bir hastanenin toplamından fazla” dedi.

Şehir hastanelerinin eleştirilere rağmen gerekliliğini bu salgınla beraber kanıtladığını söyleyen Kayseri Şehir Hastanesi Başhekim Yardımcısı Uzman Doktor Abdullah Gür, “İçinde bulunduğumuz küresel salgında şehir hastanelerinin önemi, çok açık bir şekilde öne çıkmış oldu. Şehir hastaneleri ilk yapıldığı dönemde çok eleştiri aldı bu kadar büyük yapılara ne gerek var gibi. Aslında yaşamış olduğumuz küresel pandemi durumunda da, şehir hastaneleri kendisinin gerekliliğini ortaya koymuş oldu. Bizler şehir hastaneleri olarak çok geniş kapasiteye sahibiz. Kayseri Şehir Hastanesi bin 603 yatak kapasiteli ve bunların içerisinde de 263 yoğun bakım yatağımız mevcut. Küresel salgında önemli olan insanlara sağlık hizmeti verebilmek ve birçoğunun yoğun bakım ihtiyacı olduğunda bunları yoğun bakıma yatırıp tedavi edebilmek. Bugün Avrupa ülkelerini görüyoruz hastane, yatak ve yoğun bakım yatağı sayısında yetersizlikten dolayı birçok sıkıntı yaşadılar. Oysa bizim ülkemizde özelikle şehir hastanelerinin sağlık sektörüne katılması ile yoğun bakım kapasitelerinde çok büyük yol kat ettik. Sadece Kayseri Şehir Hastanesinde bulunan yoğun bakım yatak kapasitemiz, Avrupa’nın bir şehrindeki hastanenin yatak sayısına eşit. Örneğin Fransa’da bir hastanenin toplam yatağı 300 adettir ama bizim sadece yoğun bakım yatak kapasitemiz 300 adettir. Normalde yatırabileceğimiz hasta sayısı bin 610 civarında ama pandemi durumunda ola ki zor durumda kaldık, biz bu sayıyı çok daha arttırabiliriz. Aynı anda insanlara pandemi halinde verdiğimiz hizmetin boyutu hakikaten tahmin edilebilenin de ötesinde. 263 yatak kapasitesi istenilirse çok rahat genişletilebilir çünkü biz bir odamızda bir kişi yatırıyoruz. Birçok ülkede bir odada 5 kişiye kadar arena tipi dediğimiz odalarda daha fazla sayıda hastalar yatabiliyor. Gerekirse biz bu kapasitemizi 450’ye kadar çıkarabiliriz. Biz pandemi sürecinde iyi ki şehir hastaneleri yapılmış diyoruz” dedi.

Kayseri Şehir Hastanesi’nde yoğun bakım yatak sayısı Avrupa’daki bir hastanenin yatak sayısından daha fazla

"Olası bir durumda farklı planlarımız da var"

Türkiye’nin yatak sayısında dünyanın önde olan ülkelerinden biri olduğunu belirten Abdullah Gür, “Diyelim ki biz hastanemizin son rakamına ulaştık, bizim B planımız da, C planımız da mevcut. Bugün aşırı sayıda pandemiden etkilenmiş olan insanlara hizmet verilmekte. İtalya’nın, Fransa’nın durumunu hepimiz görüyoruz ama biz umut ve tahmin ediyoruz ki biz o duruma düşmeyeceğiz. Şehir hastanelerinin hem teknolojik donanımları, hem fiziki yapıları, hem personel sayısı olarak düşünün sadece biz Kayseri Şehir Hastanesi olarak 6 bin çalışanız. Yani küçük bir ilçenin nüfusu kadar ve bunun sadece 2 bini hekim hemşire kadrosu. Geriye kalan diğer personellerimiz ki bunlar çok önemli personellerimiz ile burada hizmet veriyoruz. Bizim 1 yılda hizmet verdiğimiz hasta insan sayısı 3 buçuk milyon. 1 yılda ameliyat yaptığımız hasta sayısı basit rakamlarla 90 bin ve 1 yılda yoğun bakımda tedavi ettiğimiz insan sayısı da 90 bin. Şunu da belirtmekte fayda var, diğer ülkelere kıyasladığımızda Çin’in 100 bin kişiye düşen yoğun bakım yatak sayısı 4 yataktır, İtalya’da bu 13 yataktır, Fransa’da 12, Almanya’da 29, Amerika’da 35’dir ama Türkiye’de 40’dır. Genel anlamda hastane yatak sayılarında ise dünyada en önde olan ülkelerden biriyiz” ifadelerini kullandı.

"Virüs çıktığı ilk anından beri takip ediliyor"

Abdullah Gür, korona virüsün çıktığı günden beri takip edilerek pandemi planı hazırlandığını söyleyerek, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Çin’de ilk vaka çıktıktan sonra bilim insanlarımız bunu takip etmeye başladı. Bunun küresel bir salgın haline dönüşeceğini anladığımız an, Sağlık Bakanlığımız hızlı bir refleks ile bütün tedbirlerini aldı ve bizlere de bu konuda gerekeni yapmamız için talimatları gönderdi. Biz hastanemize bu salgın geldiğinde nasıl karşılayacağız, nerede muayene edeceğiz, diğer insanlara bulaşmasını nasıl engelleyeceğiz, ne şekilde tedbirler alacağız gibi hastalar için farklı bir güzergah çizildi. Biz Ocak ayından beri bu çalışmaların içerisindeyiz. Ayrıca tıbbi ekipmanlar ve malzemeler konusunda ne eksiklikler yaşarız diye düşündük ve bunların hepsi ile ilgili gerekli hazırlıklarımızı yaptık. Personel hazırlığı konusunda da personeli yormadan kimi nerede çalıştırabiliriz diye bunların planlarını yaptık. Buna pandemi planı diyoruz. Normal şartlarda sağlıkçılar buna hep hazırdır ama biz de bazı eklemelerle buna hazır duruma geldik.”

Kayseri Şehir Hastanesi’nde yoğun bakım yatak sayısı Avrupa’daki bir hastanenin yatak sayısından daha fazla

Yurt dışından gelen ameliyat taleplerinin Kayseri Şehir Hastanesi’nde başarılı bir şekilde yapıldığını belirten Gür, “Sağlık Turizmi denilen bir olay var ve ben yurtdışı için konuşmak istiyorum burada. Şehir hastanelerinin yapılmasındaki bir amaç da sağlık turizminde tam anlamıyla hizmet verebilmek. Elbette ki şehir hastanelerine yurtdışından birçok alanda başvuru oldu. Özellikle plastik cerrahi, özelleşmiş göz ameliyatlarında olsun o kadar çok rağbet var ki bu konuda, şehir hastaneleri açıldıktan sonra bu sayı artmış durumda. Bunun dışında sayamayacağımız birçok tedavi modelleri var ve bunlar için hizmet almaya yurtdışından gelen insanlarımız var. Yurtiçinde de etkisi şöyle oldu, şehir hastanelerinin perifer hastanelere göre hem özelleşmiş tıbbi hizmetleri, hem donanımları hem de konforlarıyla cazibe merkezi haline geldi. Tabii ki yurtiçinde de bundan dolayı çok fazla talep var. Çok fazla sayıda başvuru bulunmakta ve biz bu ameliyatları Kayseri şehir Hastanesi olarak başarıyla gerçekleştiriyoruz” dedi.

Eren Kan
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.