GÜNDEM - 08 Şubat 2018 Perşembe 01:30

Kıbrıs’da tapu, sağlık vergi ve araç kayıt hizmetleri Blokzinciri'ne bağlanabilir

A
A
A
Kıbrıs’da tapu, sağlık vergi ve araç kayıt hizmetleri Blokzinciri'ne bağlanabilir

Kıbrıs'da kullanılması hedeflenen ve e-devlet projesine entegre edilebilecek olan blokzinciri (Blockchain) tabanlı dijital kimlik hakkında açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Arif Sarı, bu uygulamanın tapu hizmetleri, vergi sistemi, ülke giriş-çıkışları ve araç kayıt sistemleri gibi birçok alanı kapsadığını belirtti.

Blokzinciri teknolojisinin 2017 yılında; sağlık, vatandaşlık, tapu hizmetleri gibi alanlarda geliştirilen uygulmaların yaygınlaşmasının birçok kolaylığı da beraberinde getirdiğini ifade eden Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) İşletme Fakültesi, Yönetim Bilişim Sistemleri Bölüm Başkanı Doç. Dr. Arif Sarı, dünya çapında gerçekleşen suç olaylarının artışına dikkat çekti. Bu bağlamda gerek turist, gerekse öğrenci veya çalışan statüsü ile ülkeye yapılan giriş çıkışların kontrol altına alınmasının gerekliliğine değinen Doç. Dr. Sarı, "Pasaport kontrol noktalarında dijital kimlik ile giriş yapıldığında birçok güvenlik soruşturması çeşitli yapay zekâ algoritmaları kullanılarak tasarlanmış sistemler tarafından anlık olarak gerçekleştiriliyor. Bu sayede ülkeye giriş çıkışlarda, giriş yapmak isteyen kişiler ile ilgili olarak kimlik-pasaport ibrazına ihtiyaç kalmıyor. Kişi hakkında adli sicil ve kriminal suç kaydı, ekonomik duruma ait bilgiler, kişinin iş hayatı ve geçmişi hakkında anlık bilgi sahibi olunabiliyor" dedi

"Öncelikle biyometrik veriler dijitalleşmeli"

Dijital kimlik projesinin hayata geçirilebilmesi için; retina, DNA, damar yapısı ve parmak izi gibi temel biyometrik verilerin dijitalleşmesi gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Sarı, "Kişilerin ekonomik durumları, iş hayatı, adli sicili ve sosyal hayatılarına yönelik yüzlerce hatta binlerce bilginin dijitalleştirilip güvenli bir ortamda depolanması gerekiyor. Bu verilerin çalınması, üzerinde değişiklik veya manipülasyon yapılmasını engelleyecek mekanzimalar ile korunmalı Fakat ilgili merciler tarafından bu bilgiler her an paylaşılabilir hale getirilmelidir" yorumlarında bulundu.

"Blokzinciri ile vatandaşlar devletin şeffaflığını hissedecek"

Blokzinciri teknolojisi ile özellikle KKTC'de yaşanan tapu hizmetlerindeki karışıklıkların önüne geçilebileceğine değinen Doç. Dr. Sarı, "Ülkedeki giriş-çıkışların kontrol altına alınması, sağlık hizmetlerinin kontrolü, araç-kayıt sistemlerinin yenilenmesi ve kayıtların şeffaf şekilde tutulması, vergi sistemlerinin reforme edilmesi ve vergide şeffaflığın getirilmesi bakımından blokzinciri teknolojisi çok büyük kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bağlamda yapılacak olan bu değişiklikler, devletin şeffaflığını, adalet ve eşitlik ilkesini Kıbrıs Türk toplumuna daha çok hissettireceğini ve vatandaşın devletine yönelik güvenini tazeleyeceği düşüncesindeyim" dedi.

"Blokzinciri sistemlerine karşı quantum bilgisayarlarına dikkat!"

Devletlerin güvenlik alanında kullanma yönünde öngörüde bulunmuş olduğu blokzinciri yönteminin, gelecekte daha da yaygınlaşacağını ifade eden Doç. Dr. Sarı, "Veri transferi, işlemlerin işleyiş hızı, yedekleme ve ölçeklendirilebilme konuları halen çözülebilmiş görülmemektedir. Buna paralel olarak güvenli olarak nitelendirdiğimiz blokzinciri sistemlerine karşı quantum bilgisayarların da geliştirildiğini dikkate almamız gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca bu teknolojide kullanılan “akıllı sözleşmeler” (smart contracts), çeşitli programlama dilleri kullanılarak yazılan kodlardan oluşmaktadır. Günümüzde yazılım sektöründe kod tabanlı zafiyetlerden meydana gelen birçok saldırı, işlem ve veri kaybı örneği bulunmaktadır. Bu kod satırları yazılırken içerisinde kodlayıcıdan kaynaklı oluşabilecek herhangi bir hata veya zafiyet, yapılan “akıllı sözleşmeler” için ciddi bir güvenlik zafiyet içerebilir. Bunun yanında, sistemleri otomasyonlara bağlayan blokzinciri teknolojisinin de oluşturacağı işsizlik problemi dikkate alınması gerekmektedir" açıklamalarında bulundu.

"Türkiye blokzinciri teknolojisi için uygun bir ülke"

Blokzincirinin Türkiye'de ki kamu ve özel sektörün çeşitli alanlarında kullanımımın daha hızlı entegre edilebileceğini söyleyen Doç. Dr. Sarı, Ülkelerin altyapısı incelendiği zaman, Türkiye’nin blokzinciri teknolojisi için gerek yatırımcı gerekse teknolojik altayapı dinamikleri bakımından daha uygundur. Bunun yanı sıra KKTC'nin nüfusun daha az olması ve mevcut altyapısı da göz önüne alındığında blokzinciri teknolojisinin kullanımı ve kamu veya özel sektörün çeşitli alanlarında uygulanması çok daha kolay olacaktır.

Son olarak Dünya Ekonomi Forumunda geçtiğimiz günlerde gündeme gelen, pasaportsuz yolculuk projesi konusuna da değimnen Doç. Dr. Sarı, " Pasaportsuz yolculuk projesi 2020 yılında hayata geçirilecektir. Dolayısıyla bu projeye geçiş dijital kimlik uygulamasına geçilmesi vasıtası ile gerçekleşecek. Bu bağlamda dijital kimlik projesinde saklanan veriler blokzinciri (blokchain) teknolojisi kullanılarak değişiklik veya manipülasyona karşı korunur vaziyette tutulacaktır" diyerek sözlerini sonlandırdı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türkiye’nin anneleri araştırmasının çarpıcı sonuçları Türkiye’nin annelerini yakından tanımak üzere yapılan araştırma Türkiye’de yaşanan ekonomik ve toplumsal dönüşümler sonucunda Türk aile yapısının nasıl bir değişimden geçtiğini ve en önemlisi annelerin rollerinin nasıl farklılaştığını ortaya koydu. Raporun en dikkat çekici verilerinden biri boşanma sayısının artmasıyla ’Bekar anne’ diye tanımlanan yeni bir anne modelinin sayısının artması oldu ‘Türkiye’nin Anneleri’ araştırması Türkiye’de yaşanan ekonomik ve toplumsal dönüşümler sonucunda Türk aile yapısının nasıl bir değişimden geçtiğini ve en önemlisi annelerin rollerinin nasıl farklılaştığını ortaya koydu. Araştırmada evlenme ve aile kurma dinamiklerinden boşanmalara, kadının istihdamdaki konumundan cinsiyet rollerindeki değişimlere kadar pek çok konuda dikkat çekici sonuçlar verdi. Türkiye’nin anne profillerini belirlemek için 267 binden fazla kullanıcıya ait sosyal medya yorumu, blog gönderileri, forum tartışmaları ve diğer sosyal medya etkileşimleri, yapay zeka yardımıyla işlenip yorumlandı. Buna olarak, 1-6 ve 7-15 yaş aralıklarında çocukları olan B ve C1 sosyo-ekomik gruplarına mensup 25-45 yaş arası bekar annelerle yüz yüze görüşme yapıldı. Üç anne profili Araştırmaya göre, Türkiye’de güncel üç anne modeli bulunuyor; Çocuğu Hiç Büyümeyenler (yüzde 42), Eseriyle Övünenler (yüzde 34) ve Birlikte Öğrenenler (yüzde 24). Anne modelleri geleneksel-modern eksenindeki sosyo-kültürel ayrımlara göre tasnif edildiği gibi, çocukları ile kurdukları ilişkilerin biçimi ve niteliğine göre de belirlenmiş. Çocuğu Hiç Büyümeyenler anneler daha çok kırsal kesimde yoğunlaşmış bir anne profili. Çocuklarını geleneksel değerlere göre, büyütüyorlar ve onlara kabul görmüş genel toplumsal cinsiyet rollerini aktarıyorlar. Bu anneler, çocuk yetiştirme konusunda devrim yapmak peşinde değiller kesinlikle, daha çok önceki kuşağın öğretileri ışığında ilerlemeyi tercih ediyorlar. Eseriyle Övünen anneler mutlu bir hayat için başarıyı ön koşul olarak görüyorlar. Eğitime çok önem veren, çocuklarını çok yönlü yetiştirebilmek için onları sanatla, sporla ve şehrin sunduğu diğer modern imkanlarla destekleyen bu anneler, daha çok metropollerde yaşıyorlar. Birlikte Öğrenen anneler ise, kendilerini ve çocuklarını çok zorlamayan, ebeveynlik sürecini doğal akışında yaşamayı tercih eden annelerden oluşuyor. Bu anneler, çocuk yetiştirmek konusundaki popüler öğretilere, sürekli güncellenen altın kurallara biraz kulak tıkayan bir profil sergiliyorlar. 2022’de boşanma sayısı rekor kırdı Araştırma raporunda en çok dikkat çeken ve Türkiye sosyolojisindeki ağırlığı gün geçtikçe artan profil ise, bekar anneler. Araştırmaya temel teşkil eden TÜİK verilere göre, Türkiye’de boşanma oranları sürekli bir artış sergiliyor. Rakamlara yakından bakıldığında, 2002 yılında 95 bin olan toplam boşanma sayısı, 2012’de 123 bine, 2022’de rekor kırarak 182 bine ulaştı. 2023 yılında gerçekleşen boşanma sayısı ise 172 bine varıyor. Artan boşanmaların sonucu olarak tek ebeveynli hanelerin sayısı da artıyor. Buna göre, Türkiye’de bekar annelerin çocukları ile birlikte paylaştıkları hane sayısı toplamda 1,8 milyona ulaşmış durumda. Bu rakamın yakın gelecekte 3 milyonu bulacağı tahmin ediliyor. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre, boşanmak erkeklerin hayatında büyük bir yük oluşturmazken, kadınlar dul olarak yaftalanarak ağır bir sosyal ve duygusal yükün altına sokuluyor. Araştırma kapsamında görüşülen bekar anneler, bu yargılama ve etiketlemelerin en çok hemcinsleri tarafından yapıldığını ifade ediyorlar. Sosyal medya üzerinden kendi medyalarını şekillendiriyorlar Araştırmaya göre, sayıları gittikçe artan bekar annelerin veya tek ebeveynli hanelerin markalar ve medya tarafından henüz yeterince muhatap alınmıyor bu durumda da bekar anneler özellikle sosyal medya üzerinden kendi medyalarını kendileri şekillendiriyor. Kadın değersiz anne kutsal ikilemi Araştırmayı yapan FutureBright Group’un Kurucu Ortağı Başak Abdula, sonuçlar ile ilgili şunları söyledi: “Türkiye’nin Anneleri raporu, hem kültürümüzle ilgili çok şey söyleyen bir memleket panoraması hem de dönüşen toplumsal dinamiklerin net bir aynası. Annelerin çocuk yetiştirme tarzlarına göre üç ana segmente ayrıldığı araştırmamızın en dikkat çeken bulgusu, bekar annelerin dünyası oldu. Kadınlığın değersiz, anneliğin ise kutsal sayıldığı bir toplumda bu ikili durumun en büyük yükü bekar annelerin omuzlarında. Bekar anneler, çocukları ve kendileri için istikrarlı, kontrollü ve güvenli bir dünya inşa etmek için bireysel seviyede büyük bir mücadele verirken, kendilerini destekleyecek makro regülasyonların eksikliğinden yakınıyorlar”.
Bursa BUMKAL ekibinden uluslararası proje başarısı Yürüttüğü çalışmalarla çok sayıda akademik ve bilimsel anlamda önemli çıktılar elde eden Bursa Uludağ Üniversitesi Moleküler Kanser Araştırma Laboratuvarı (BUMKAL), uluslararası bir proje başarısına daha imza attı. BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Moleküler Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferda Arı ve Kragujevac Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü’nden Dr. Nenad Jankovic’in yürütücü olarak yer aldığı ’Synthesis, Characterization and Anticancer Potential of Selected Biginelli Hybrids and Nanocomposites’ adlı proje önerisi destek almaya hak kazandı. Proje, 2559-Sırbistan Cumhuriyeti Bilim, Teknolojik Gelişme ve Yenilik Bakanlığı (NITRA) ile İkili İşbirliği Destek Programı çerçevesinde 76 proje başvurusu arasından kabul edilen 10 projeden biri olarak ilan edildi. Çalışmada Biyoloji Bölümü Moleküler Biyoloji Anabilim Dalı Doktora sonrası Araştırmacı Dr. Oğuzhan Akgün, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’ndan Doç. Dr. Elif Ertürk ve Danışman olarak Prof. Dr. Engin Ulukaya’nın yanı sıra, Kragujevac Üniversitesi Fen Fakültesi, Kimya Bölümü’nden Dr. Jelena Petronijevic, Dr. Nenad Joksimovic ve Onkoloji ve Radyoloji Enstitüsü Deneysel Onkoloji Bölümü’nden Dr. Tatjana Stanojkovicaraştırmacı olarak yer alacak. Projenin Türkiye’deki ayağı Bursa Uludağ Üniversitesi Moleküler Kanser Araştırma Laboratuvarı’nda (BUMKAL) gerçekleştirilecek.