POLİTİKA - 23 Ekim 2014 Perşembe 16:38

Kılıçdaroğlu: Kürt sorunu güvenlik yöntemleriyle çözülmez

A
A
A
Kılıçdaroğlu: Kürt sorunu güvenlik yöntemleriyle çözülmez

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Kürt sorunu güvenlik yöntemleriyle çözülemeyeceğini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Kürt sorunu güvenlik yöntemleriyle çözülmez. 30 yıllık deneyim bize bunu gösterdi. Dedik ki, bu sorunun çözümü siyasi birliktelikten ve toplumsal mutabakattan geçer. Gelin bu sorunun çözümü için elimizi taşın altına koyalım” dedi. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bilkent Politik Düşünce Kulübü’nün düzenlediği “Muhalefetin Çözüm Sürecine Bakışı” konferansına katılarak öğrencilerin sorularını cevapladı.

Konuşmasına Kürt sorununun çözümüyle başlayan Kılıçdaroğlu, “Düşüncenin özgürce ifade edildiği bir üniversitede sizlerle buluşmakta benim için ayrı bir keyif. Türkiye’nin 30 - 35 yıldır çözemediği bir sorunu tartışıyoruz aslında. Keşke bu tartışmaları sorunun doğduğu dönemde yapabilseydik. Bir araya gelip rahatlıkla konuşabilseydik. Ama bu gerçekleşmedi. Pek çok insanımız hayatını kaybetti ve şimdi bizler bu sorunu çözmeye çalışıyoruz” diye konuştu.

“BİZİM GÖRÜŞÜMÜZ ŞU; BU SORUN GÜVENLİK YÖNTEMLERİYLE ÇÖZÜLMEZ”

CHP olarak düşüncelerini ifade eden Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Şimdi değerli arkadaşlar, bu sorun nasıl çözülür? İlk soracağımız soru bu. Bizim görüşümüz şu; bu sorun güvenlik yöntemleriyle çözülmez. 30 yıllık deneyim bize bunu gösterdi. İlk kez çıktık dedik ki bu sorunu bir siyasal parti olarak bu sorunun çözümü ancak siyasi birliktelikten geçer. Toplumsal mutabakattan geçer. Gelin bu sorunun çözümü için elimizi taşın altına koyalım ve bu sorunu çözelim. Peki ikinci soru; sorun nerede çözülür? Onu da söyledik. Bu sorun kapalı kapılar ardında çözülmez. Bu sorunun çözüm yeri TBMM’dir. Yani milli iradenin tecelli ettiği yerde bu sorunu oturup tartışmamız lazım. Soru üç; peki nasıl çözeceğiz ve nasıl bir araya geleceğiz? Onun da yanıtını hazırladık. Dedik ki, bu sorunu çözmek için parlamentoda bir araya geleceğiz. Siyasi partilerden eşit ağırlıkta milletvekillerinin oluşturduğu bir uzlaşma komisyonu kuralım. Tıpkı anayasa uzlaşma komisyonunda olduğu gibi. Her siyasi parti, grubu olan 4 siyasi parti var ve o partilerden örneğin ikişer kişi, üçer kişi bir araya gelsinler, eşit sayıda olsun ve bu sorunu nasıl çözeriz diye oturup tartışsınlar. Bu yeter mi? Hayır. Dedik ki aynı zamanda parlamentodaki uzlaşma komisyonuna paralel olarak bir de parlamento dışında yine eşit sayıda grupların temsil edildiği akil adamlar heyeti olsun. Bunlar eşzamanlı ve eşgüdümlü çalışsınlar. Bize bazen soruyorlar neden akil adamlara ihtiyaç duyuyorsunuz diye. Bizim görüşümüz şu; bir sorunu meşru zeminde çözmek zorundasınız. Meşru zeminde bir sorun çözülür. Parlamentoda çözmek zorundasınız. Toplumsal mutabakatı sağlamak zorundasınız. Çünkü sorun bir partinin sorunu olmaktan çıktı ve daha tehlikeli olanı bizim önerimiz kabul edilmedi ve biz o dönem dikkatini çektik. Eğer bu sorunu Türkiye kendi özgür iradesiyle çözmezse sorun uluslararası boyut alabilir ve çözümü daha zor olur. Bugün geldiğimiz nokta budur.”

“SİYASİ PARTİ OLARAK BENİM GİZLİ KİŞİSEL BİR AJANDAM OLURSA BU SORUNU ÇÖZEMEZSİNİZ DEDİK”

Bir Genel Başkan olarak Parti Meclisinde sorunun çözümüyle ilgili olarak 4 temel noktaya vurgu yaptım ve bu 4 temel noktada dönemin Başbakanın dikkatini çektiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, “4 temel nokta neydi arkadaşlar? Bir; sorunun çözümünde samimi ve dürüst olacaksınız. Devlet kandıran organ konumunda olmaz. Devlet doğruları söyler, hükümette dolayısıyla doğruları söyler. Çünkü devleti yöneten siyasi otoritedir. Yani iktidardır. Samimi ve dürüst olacaksınız. Neyi yapacağınızı ve neyi yapamayacağınızı çok net ortaya koyacaksınız. İki; gizli kişisel bir ajandanız olmayacak. Siyasi parti olarak benim gizli kişisel bir ajandam olursa bu sorunu çözemezsiniz dedik. Üç; millete izah edemeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz dedik. Madem sorunu ben tek başıma çözerim diyorsun millete izah edemeyeceğin angajmanlara girmeyeceksin. Çünkü o zaman hem samimi olmadığın çıkar, hem halka karşı zor durumda kalırsın. Dört; başta ana muhalefet ve muhalefet partilerine bilgi vereceksin. Bunu açtık, eğer bunları yapıyorsan sana kredi açıyoruz buyur sorunu çöz dedik. Yine dönemin Başbakanı ertesi gün ne kredisi kardeşim senin kredine falan ihtiyacımız yok biz bu sorunu çözeriz dedi. Buyurun çözün dedik” şeklinde konuştu.

“DEVLET MEŞRU ZEMİNİN DIŞINA ÇIKARSA SAYGINLIĞINI YİTİRİR. SADECE ÜLKEDE DEĞİL DÜNYADA DA SAYGINLIĞINI YİTİRİR”

Şimdi bilinmeyen bir olayı tartıştıklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Yani bilinmeyen bir süreci tartışıyoruz. Konu belli, görüşmeler yapılıyor. Ama ne olduğunu kimse bilmiyor. Ben bilmiyorum. Açıklandı Genelkurmay’da bilmiyor. Bakanlar bilmiyor. Bunun önemli bir aktörü olması gereken HDP’de bir milletvekili dedi ki, bizde bilmiyoruz. Kim biliyor? Parlamento? Hiçbir milletvekili bilmiyor. Parlamentonun da bilgisi yok. Bakın ben size daha konuşmamın başında bu sorunun çözümünde meşru zeminin dışına çıkmamaya özen göstermemiz gerektiğini söylemiştim. Meşru zemin dışına çıkılmaması lazım. Devlet meşru zeminin dışına çıkarsa saygınlığını yitirir. Sadece ülkede değil dünyada da saygınlığını yitirir. Meşru zemin nedir? Bizim gösterdiğimiz yoldur. Parlamentoda ben bu sorunu çözeceğim diyeceksiniz. Şimdi sorun Abdullah Öcalan’la dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki bir görüşmeydi. Şimdi Davutoğlu’yla Öcalan arasında görüşmeler yapılıyor. Ne görüşüyorlar kimse bilmiyor. Ne vaatlerde bulunuyorlar kimse bilmiyor. Biz akil adamlar heyetini şunun için istemiştik. Devlet meşru olan insanlarla görüşür. Meşru insanlarla görüşür. Devlet elbette ki gizli görüşmeler yapar. Ama gizli görüşmeler kamuoyuna yansımaz. Yansıdığı andan itibaren devlet onu tanımaz” ifadelerini kullandı.

“YÜZDE 10 SEÇİM BARAJININ KALKMASI LAZIM. BİRİNCİ ÖNERİMİZ BU”

“Devlettin elbette ki gizli operasyonları olabilir. Ama bunu toplumun önünde yapamazsınız” diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“O zaman saygınlığınızı yitirirsiniz. Eğer parlamentoda olsaydı akil adamlar gidip herkesle görüşebilirlerdi akil adamlar. Bizim zaten akil adam önerimiz buydu. Toplumun her kesimiyle görüşmek, çözümle ilgili gelen her türlü görüşmeyi almak, parlamentoya taşımak ve milletvekillerinin tartışmasına zemin hazırlamaktı. Bunu yapmaktı. Ama bu olmadı. Biz bunun ötesinde düşüncelerimizi ifade ettik. Yeterli mi bu düşünceler? Hayır. Biz bu sorunun çözümünün demokrasi ve özgürlükten geçtiğine inanan bir partiyiz. Demokrasi ve özgürlüğün kısıtlandığı bir yerde bu sorun çözülmez arkadaşlar. Bize dediler ki, hangi demokrasi, hangi özgürlükten söz ediyorsunuz? Size bilgi vereyim o konularda. Birincisi şu; eğer siz 12 Eylül askeri darbesinin yasalarıyla bu ülkeyi yönetirseniz yönetemezsiniz. Yüzde 10 seçim barajı. Yüzde 10 seçim barajının kalkması lazım. Birinci önerimiz bu. Ben A partisine oy veriyorum milletvekilini B partisi çıkarıyor. Olmaz böyle bir şey. Hangi dönemde çıktı bu? Askeri dönemde çıktı. Dünyada böyle bir uygulama var mı? Dünyada böyle bir uygulama yok. Demokrasi istiyorsanız milletin oyunun sandığa tam yansımasını istiyorsanız yüzde 10 seçim barajının kalkması lazım. Makul bir düzey olabilir. Biz bunu söylediğimizde dediler ki siz samimi değilsiniz. Bizde samimi olduğumuzu kanıtlamak için götürdük kanun teklifimizi verdik. Buyurun kim samimi kim değil. Biz yüzde 10 seçim barajının kalkmasını istiyoruz. \%1 oy bile alan bir partinin en azından Genel Başkanı parlamentoya gelebilmeli. Temsil edilebilmeli. Neden dışarıda kalsın parlamentonun dışında? Çünkü bir siyasi oluşumu halktan destek bulan veya yüzde 10 veya yüzde 5, yüzde 2, yüzde 1 oy alan bir siyasi organizasyonu parlamentonun dışına ittiğiniz zaman sesini nerede çıkaracak? Sokaklarda. Oysa parlamento zeminini hazırlamamız lazım.”

“12 EYLÜL DÖNEMİNDE ÇIKAN BU YASALARIN ORTADAN KALKMASI LAZIM. TÜRKİYE’NİN BİRİNCİ SINIF DEMOKRASİYE İHTİYACI VAR”

Milletvekillerini seçenlerin siyasi partilerin Genel Başkanları olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “ Onlar sizin önünüze bir liste koyuyorlar bunlara oy verin diyorlar. Bu mu demokrasi? Neden vatandaş kendi milletvekilini doğrudan seçmiyor? Bunun yolu var. Uygulayan ülkelerde var. Ama biz bunu yapmıyoruz. Bunun da değişmesini istedik. Bunun da yasa teklifini verdik. Samimiyiz. 12 Eylül döneminde çıkan bu yasaların ortadan kalkması lazım. Türkiye’nin birinci sınıf demokrasiye ihtiyacı var. Biz üçüncü sınıf ülke değiliz. Üçüncü sınıf demokrasiye ihtiyaç duymuyoruz. Batının birinci sınıf demokrasisinin koşullarının aynen Türkiye’de olmasını istiyoruz. Toplantı, gösteri yürüyüşleri. Poşu takan çocuğa 18 yıl hapis veriyorsunuz arkadaşlar. Bu olmaz. Yürüyüş yapan öğrencilerin üzerine veya eylem yapan öğrencilerin üzerine TOMAlarla, biber gazlarıyla müdahale ediyorsunuz. Onlara baskı uyguluyorsunuz. Bu doğru değildir. Ama ben bunları savunurken asla şiddeti savunmuyorum. Öğrenciler veya yurttaşlar demokratik tepkilerini gösterirler şiddet uygulamaksızın. Buna çok dikkat edeceğiz. Şiddeti uygulayan kim? Hükümetin talimatıyla emniyet güçleri. Şiddeti uygulayanlar onlar. Bunu kabul etmeyiz. Demokrasilerde anayasada bir kural var. Bakın, anayasanın ilgili maddesi derki silahsız ve saldırısız önceden izin alınmaksızın herkes toplantı ve gösteri yürüyüşünde bulunabilir. Anayasanın kuralı budur. Bu kurala uyuyor muyuz? Uymuyoruz. Siyasi iktidar bu kurala uymuyor. Bu kurala uyulması lazım” diye konuştu.  

İLKER TURAK

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sultangazili öğrenciler İstanbul’un en güzel liselerini geziyor Sultangazi Belediyesi Eğitime Destek Akademisi (SEDA), LGS’ye hazırlanan öğrencilerini motive etmek için lise tanıtım gezileri düzenliyor. Gezilerle birlikte 8. sınıf öğrencileri İstanbul’un en önemli liselerini görme fırsatı buluyor. Öğrencileri lise ve üniversite sınavlarına ücretsiz olarak hazırlayan Sultangazi Belediyesi Eğitime Destek Akademisi (SEDA), verdiği kaliteli eğitimin yanı sıra düzenlediği programlarla da öğrencilerin motivasyonunu yüksek tutuyor. Lise sınavlarına hazırlanan 8. sınıf öğrencilerinin hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olmak adına İstanbul’un en başarılı liselerine gezi programları düzenleniyor. Bu sayede öğrenciler hayallerindeki liseleri yakından görme fırsatı bulurken, ders çalışmak için de motive oluyor. 8. sınıf öğrencilerine, Galatasaray, Kabataş, Vefa ve Şehremini Lisesi, Beşiktaş Anadolu Lisesi, Çapa Fen Lisesi, Mehmet Emin Saraç Anadolu İmam Hatip Lisesi, Suat Terimer Anadolu Lisesi, Hüseyin Bürge Havaalanı Meslek Lisesi gezdiriliyor. "Hedeflerine ulaşmak için gezi programı çok önemli" Sultangazi Belediye Başkanı Abdurrahman Dursun, "Sultangazi Belediyesi Eğitime Destek Akademimiz verdiği eğitimle dikkatleri üzerine çekmeyi sürdürüyor. Öğrencileri sınava hazırlamak kadar önemli bir şey varsa o da onların motive olmasını sağlamak. Düzenlediğimiz gezi programlarımızla gençlerimizin hedeflerini belirlemesinde ve hedefine ulaşmak için daha çok çabalamasına yardımcı oluyoruz. Her şey gençlerimiz için" dedi.
Gaziantep Yılın ilk buğdayı GTB’de işlem gördü Hasat sezonunun ilk mahsul buğdayı Gaziantep Ticaret Borsası’nda (GTB) işlem gördü. Adana’nın Yumurtalık ilçesine bağlı Deveciuşağı kırsal mahallesinde hasadı yapıldıktan sonra Gaziantep’e getirilen 2024 yılının ilk ürün ekmeklik buğdayı kilogramı 10 lira 30 kuruştan alıcı buldu. Türkiye’de tarımsal üretimin bel kemiğini oluşturan buğdayda yeni sezonun ilk hasadı gerçekleştirildi. Adana’nın Yumurtalık ilçesine bağlı Deveciuşağı kırsal mahallesinde çiftçi Salih Güler tarafından yetiştirilen ve tüccar Erol Benli tarafından Gaziantep’e sevk edilen ilk mahsul ekmeklik buğday, GTB hububat-bakliyat satış salonlarında satışa sunuldu. GTB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Enver Çokay, Yönetim Kurulu Üyeleri Ali Alagöz ve Orhan Özdemir’in de hazır bulunduğu sabah seansı satışında Güneşoğlu Gıda Sanayi Ltd. Şti tarafından piyasaya sürülen ilk mahsul buğday Özmercan Un Fabrikası tarafından kilogramı 10 lira 30 kuruştan satın alındı. “Hasat sezonu hayırlı olsun” Yılın ilk mahsul buğdayının satışının gerçekleştirildiğini kaydeden GTB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı, yaptığı konuşmada çiftçi Salih Güler’i ilk buğday hasadından dolayı tebrik ederek, yeni sezonun bereketli ve bol kazançlı geçmesi temennisinde bulundu. Mevsim şartları ve sıcaklıkların buğdayın oluşumu ve hasadı üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu belirten Akıncı, bu nedenle ilk buğday hasadının genellikle daha sıcak bir iklime sahip olan Adana’da gerçekleştirildiğini söyledi. Türkiye’nin bulunduğu coğrafi konumu ve iklim şartlarından dolayı tarımsal alanda büyük bir potansiyele sahip olduğunu aktaran Akıncı, stratejik öneme sahip olan buğdayın tarımsal üretimin bel kemiğini oluşturduğunu dile getirdi. Akıncı, Türkiye’de en fazla üretilen ve tüketilen tarım ürünlerinin başında gelen buğdayda bu sezon olumsuz bir durum yaşanmaması halinde geçen yılın rekoltesine yakın bir rekolte beklenildiğini sözlerine ekledi. GTB Yönetim Kurulu Üyesi Ali Alagöz de Gaziantep ve ilçelerinde sulu tarım yapılmayan kıraç alanlarda haziran ayının ilk haftasından itibaren, sulu tarım yapılan arazilerde ise haziran ayının 15’i veya 20’sinden sonra biçerdöverlerin buğday tarlalarına girmesini beklediklerini açıkladı. Sıcak bir kış yaşanmasına rağmen bahar yağmurlarının ekim alanlarına can suyu kattığına dikkat çeken Alagöz, olağanüstü bir durum olmaması halinde Gaziantep’te bu sene tarım arazilerinde verimli bir hasat beklediklerini ifade etti. Alagöz, konuşmasında ayrıca geçen yıl sezonun ilk buğdayının mayıs ayının 17’sinde bu sene ise 2’sinde piyasaya sürüldüğü bilgisini de paylaştı. Gaziantep’te son 5-6 yıldır ilk hasat buğdayın kendileri tarafından satışa sunulduğunu hatırlatan Güneşoğlu Gıda Sanayi Yetkilisi Ahmet Güneş ise yaptığı değerlendirmede Adana’da ilk mahsul buğdayın hasadının genellikle mayıs ayı ortalarında yapıldığını, bu sene hava şartlarından dolayı hasat takviminde birkaç haftalık bir öne gelmenin söz konusu olduğunu söyledi. Güneş, yılın ilk buğdayının 10 lira 30 kuruştan alıcı bulduğunu belirterek, bereketli bir sezon yaşanması temennisinde bulundu.
Çanakkale ÇOMÜ’lü öğrenciler, anaokullu miniklere hem hasarrufu hem geri dönüşümü anlattı Çanakkale Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Halkla İlişkiler ve Tanıtım Programı öğrencileri, sosyal sorumluluk dersi kapsamında anaokulunda eğitim gören miniklere hem çevre bilinci ve geri dönüşümü hem de tasarrufun önemini anlattıkları bir proje gerçekleştirdi. Çanakkale Zübeyde Hanım Anaokulu’ndaki miniklere geri dönüşümün önemini anlatan üniversiteliler, anaokulu öğrencisi miniklerle birlikte atık malzemelerden kumbaralar yaptı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Çanakkale Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Pazarlama ve Reklamcılık Bölümü Halkla İlişkiler ve Tanıtım Programı öğrencileri Selen Kunt, Emirhan Türkmen ve Yaşam Nil Erdal sosyal sorumluluk dersi kapsamında, Çanakkale Zübeyde Hanım Anaokulu’ndaki çocuklara yönelik "Küçük Birikimler" projesini hayata geçirdi. Çocukların erken yaşlarda çevre ve geri dönüşümün öneminin yanı sıra finansal bilinç ve sorumluluk duygusunu kazanmalarına odaklanan üniversiteliler, minik öğrencilerle atık kartonlardan kumbaralar yaptı. Zübeyde Hanım Anaokulu 5-6 yaş aralığındaki 25 öğrenci, kendi el işi saatlerinde hem eğlendi hem de atık kartonlardan kendi kumbaralarını yaptı. Yaptıkları kumbaraları boyayan öğrencilerden proje sözcüsü Selen Kunt, etkinliğin amacının, çocuklara para ve kaynak yönetimi konusunda temel beceriler kazandırmanın yanı sıra geri dönüş ve atıklar ile ilgili bilgi vermek olduğunu ifade etti. ÇOMÜ öğrencilerine hem çevreye hem de duyarlılıklarından dolayı teşekkür eden Çanakkale Zübeyde Hanım Anaokulu Müdürü Bircan Böyükmedar, "Çocukların erken yaşlarda para yönetimi konusunda sağlam temeller atmaları son derece önemli. Küçük Birikimler projesi, çocuklarımızın erken yaşlarda bu konuda bilinçlenmelerinin yanında bunu atık kartonlarla yapıyor olmaları ve atıkların üzerinde de durulması son derece değerliydi. Aynı zamanda, el işi saatlerinde kendi emeklerini görmek ve bunun karşılığında biriktirdikleri parayı kullanma fırsatıyla sorumluluk duygularını da güçlendirecektir" dedi. Sosyal sorumluluk projesi Halkla İlişkiler öğrencilerinden Emirhan Türkmen; minik öğrencilere, geri dönüşüm ve atıklarla ilgili bilgi verdi. Atıkların geri dönüşümü ve kumbaraların yapımının nasıl gerçekleştirileceğini anlatan üniversiteliler, minik öğrencilerle kumbaraları hazırladıktan sonra boyadı. Etkinlik sonunda minikler, proje sponsorlarından Juss meyve sularının ikram ettiği meyve suyu ve kek ile devam etti. El işi yapmanın keyfini yaşayan öğrenciler, farklı bir etkinlikle eğlenceli ve keyifli dakikalar yaşandı. Etkinlik sonrası proje sözcüsü Selen Kunt, Zübeyde Hanım Anaokulu Müdürü Bircan Böyükmedar ve Sınıf Öğretmeni Özlem Yücel’e teşekkür belgesi taktim etti.
Burdur Devrilen LNG yüklü çekicideki gaz, 13 saatlik çalışmayla tahliye edilebildi Burdur-Antalya kara yolunda gece saatlerinde sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu LNG yüklü çekici şarampole devrildi. Patlama tehlikesi nedeniyle çift yönlü trafiğe kapatılan yol, yaklaşık 13 saat süren kurtarma çalışmaları sonrasında tekrar trafiğe açıldı. Kaza, saat 00.15 sıralarında Burdur-Antalya kara yolunun 17’nci kilometresinde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, İzmir Aliağa’dan yola çıkıp Burdur’dan Antalya istikametine seyir halinde olan Mustafa Irkıçatal (57) idaresindeki 07 DDL 41 plakalı LNG yüklü tanker, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu şarampole devrildi. Kaza nedeniyle sürücü yaralanırken delinen tankerde gaz sızıntısı oluştu. Çevredekilerin 112 Acil Çağrı Merkezine yaptığı ihbar üzerine olay yerine çok sayıda itfaiye, sağlık, polis ve jandarma ekibi sevk edildi. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından yaralı sürücü ambulans ile Burdur Devlet Hastanesi’ne kaldırılırken jandarma ve polis ekipleri Burdur-Antalya kara yolunu patlama riskine karşı çift taraflı trafiğe kapattı. Güvenlik önleminin ardından itfaiye ekipleri tarafından gaz tahliye işlemlerine başlandı. Sabah saatlerinde Antalya’dan gelen özel ekiplerin desteğiyle kaza yapan tankerde kalan LNG gazı başka bir tankere dolduruldu. Vinç yardımıyla tankerin çekiciye yüklenmesinin ardından yaklaşık 13 saatin ardından Burdur-Antalya kara yolu tekrar trafiğe açıldı. Meydana gelen kaza hakkında açıklamada bulunan Burdur İtfaiye Müdürü Mehmet Ali Ballak, "Gece saat 00.15 sıralarında LNG yüklü tanker İnsuyu mevkiinde kaza yapmış. Biz olay yerine geldiğimizde yoğun bir şekilde gaz sızıntısı vardı ve yol güvenliği sağlanamamıştı daha. Bizim ilk hedefimiz yol güvenliğini sağlamaktı. Çünkü sürekli hava akımının yön değiştirmesinden dolayı gaz yer değiştiriyordu. Yol güvenliğini sağladıktan sonra çöküntü gazlara ekiplerimiz müdahale etti. Sabah kadar sürdü bu müdahalemiz. Çünkü çok titiz bir çalışma yapmamız gerekiyordu. Amacımız gazın alev almaması, kıvılcım çıkarabilecek her türlü etkeni ortadan kaldırmaktı. Bunu başardık. Saat 10.30’a doğru gaz tahliye oldu. Çünkü gazın kendiliğinden tahliye olmasını bekliyorduk. Tankın zarar gören tarafının alt tarafta kalması bizim çalışmalarımız bu kadar uzun sürmesine neden oldu. Çünkü hiçbir şekilde o alanı kapatma imkanımız yoktu. Ortam güvenliğini sağlayarak gazın tahliyesi bitti. Şu anda vinç ve kurtarıcılar yardımıyla araçlar kaldırıldı. Burada büyük bir faciayı en ucuz bir şekilde atlattığımızı söylemek isterim" dedi. Vinç yardımıyla tankerin çekiciye yüklenmesi sonrasında yaklaşık 13 saatin ardından Burdur-Antalya kara yolu tekrar trafiğe açıldı.