ASAYİŞ - 03 Mayıs 2016 Salı 10:04

Kimlik fotokopisi hayatını kararttı

A
A
A
Kimlik fotokopisi hayatını kararttı

Mersin’de 6 yıl önce yeğeni tarafından nüfus cüzdanının fotokopisi çektirilerek, kendisinden habersiz GSM operatörleri ve uydu kanallarına abone yaptırılan Gönül Apaydın, binlerce liralık borcun altında icralık oldu. Kredi borcu nedeniyle emekli maaşına da bloke konulan 60 yaşındaki kadın, gözyaşlarıyla yetkililerden yardım istedi.

Mersin’in merkez Akdeniz ilçesi Hamidiye Mahallesi’nde, vasisi olduğu 17 yaşındaki torunu ile birlikte yaşayan Bağ-Kur emeklisi Gönül Apaydın’ın hayatı, 2010 yılında küçük kız kardeşinin oğlu olan yeğeni O.E.’nin İstanbul’dan Mersin’e gelerek kendisine sığınmasıyla karardı. Emekli maaşı ve Mersin’deki yeğeninin havlu dükkanında ara sıra çalışarak kazandığı parayla hem geçimini sağlayan hem de torununu okutan Apaydın, aradan geçen 6 yılda yeğeninin, kimlik bilgilerini kullanarak kendisini dolandırdığını iddia etti.

Yeğeni yüzünden binlerce liralık borcun altına girdiğini, emekli maaşının bile bloke olduğunu öne süren 60 yaşındaki kadın, yaşadıklarını gözyaşları içinde İHA muhabirine anlattı. 2010 yılında 3 ay yanında kalan yeğeni 35 yaşındaki O.E.’nin, kendisinden habersiz nüfus cüzdanının fotokopisini çektirerek adına birçok işlem yaptığını, yıllar sonra Şişli 7. İcra Dairesi’nden evine gelen icra kağıtlarıyla öğrendiğini söyleyen Apaydın, “Öz yeğenim O.E.’nin 2010 yılında benim kimlik bilgilerimi kullanarak adıma iki ayrı cep telefonu hattı çıkarması nedeniyle icralık oldum. Söz konusu GSM operatörünün avukatı ile telefonla yaptığım görüşmede, hatlar benim adıma kayıtlı olduğu için borcu benim ödemem gerektiğini söyledi. Toplam bin 150 lira ödedim. Ardından başka bir GSM operatörüne daha abone olduğumu öğrendim. Daha sonra da Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundum. Bununla ilgili dava halen devam ediyor” dedi.

2014 yılında bir uydu kanalı firmasının yetkililerinin kendisini telefonla arayarak, İstanbul’da kendi adına abonelik yapıldığını ve 583 lira borcu olduğunu söylediklerini aktaran Apaydın, Mersin 7. İcra Müdürlüğü kanalıyla bu borca da itiraz ettiğini anlattı. Ancak, adına kayıtlı olduğu için bu borcu da bin 100 lira olarak ödediğini dile getiren Apaydın, 2016’nın Şubat ayında bir bankaya kredi çekmek için gittiğinde ise emekli maaşına bloke konduğunu öğrendiği söyledi. Mağdur olduğu için Mağazalar Karakolu’na giderek, İstanbul Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dosyasına istinaden, bilgisi ve izni dışında adına hat çıkarılması ve uydu kanalı aboneliğiyle ilgili ifade verdiğini kaydeden Apaydın, daha sonra Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek, hem yeğeni O.E.’den hem de kendi izni olmadan bu işlemlere onay veren uydu kanalı firmasından şikayetçi olduğunu belirtti.

“ÇOK MAĞDURUM, YETKİLİLERDEN YARDIM BEKLİYORUM”
Bütün bunlar yetmezmiş gibi bu yılın nisan ayında bu kez başka bir uydu kanalı firmasından adına İstanbul’da iki ayrı abonelik yapıldığını ve yine icralık olduğunu ifade eden Apaydın, “Ben 1989 yılında İstanbul’dan Mersin’e taşındım ve o zamandan bu yana burada yaşıyorum. İki çocuklu dul bir kadınım. Kızlarım evli ama 17 yaşındaki torunumun vasisi benim ve ben bakıyorum. Evim kira. Sadece emekli maaşım var. Benim bir tek telefon hattım var, onun dışında başka hattım yok. Ayrıca bugüne kadar hiçbir uydu kanalına da abone olmadım. Ama öz yeğenim, kimlik fotokopimle adıma hatlar alarak, uydu kanallarına abone yaptırarak beni dolandırıyor. Çok mağdurum. Emekli maaşıma bile bloke koymuşlar.

Zaten maaşım bin 170 lira. Son maaşımdan sadece 18 lira geçti elime. Evimin kirasını ödeyemiyorum. Sürekli kredi çektim. Şu anda 30 bin lira borcum var benim. Torunum genç bir kız. Hiçbir ihtiyacını karşılayamaz oldum ve okuldan alarak açık liseye yazdırmak zorunda kaldım. Hem şeker hem tiroit hastasıyım. Artık dayanacak gücüm kalmadı. Yaşamak istemiyorum artık ama torunumu düşünüyorum. Yeğenim O.E.’ye hiçbir şekilde ulaşamıyorum. Artık bıktım. Yasal yollara da başvurdum ama para olmadan biz nasıl yaşayacağız? Devlet sesimi duysun. Yetkililerden mağduriyetimin bir an önce giderilmesini istiyorum. Ne olur bana yardım etsinler” diye konuştu. 

KIYMET GÖKÇE

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.