ASAYİŞ - 16 Mayıs 2022 Pazartesi 10:21

'Konu hassas, mağduriyetimiz çok'

A
A
A
'Konu hassas, mağduriyetimiz çok'

İzmir’de, 19 yaşındayken 14 yaşındaki Gülşeref Ö.’yü kaçırdığı suçlamasıyla çocuğun annesi tarafından şikayet edilen ancak sonra şikayetten vazgeçilen Halil Ö., olaydan 8 yıl sonra cezaevine girdi.

18 yaşında resmi olarak evlendiği Halil Ö. ile bir kızları olan Gülşeref Ö., “Evden kaçtıktan sonra aileler barıştı ve şikayetten vazgeçildi. Eşimle 4 yıl nişanlı kaldık ve bu süre zarfında ailemle yaşayıp liseyi bitirdim. Evlendikten 4 yıl sonra eşim cezaevine girdi. Bu hassas bir konu. Biz bunu savunmuyoruz. Bizim istediğimiz şey herkese uygulansın demiyoruz ama bu yanlıştan bir an evvel dönülmesini istiyoruz. Benim eşim istismarcı biri değil. Madem istismarcıydı, neden bize aile cüzdanı verildi?” dedi.

İzmir’in Tire ilçesinde yaşayan Gülşeref Ö., 2012 yılında henüz 14 yaşındayken 19 yaşındaki Halil Ö. ile tanıştı. Ailesine Halil Ö. ile nişanlanmak istediğini söylediğini ancak yaşının küçük olması sebebiyle ret cevabı aldığını öne süren Gülşeref Ö., Halil Ö. ile “evden kaçtıklarını” kaydetti. Olayın ardından büyük üzüntü ve korku yaşayan anne Suna Ö. ise Halil Ö.’den çocuğunu kaçırdığı suçlamasıyla şikayetçi oldu.

Ailelerin tepkisi üzerine Gülşeref ve Halil, iki aileyi barıştırdı ve anne Suna Ö. şikayetten vazgeçti. Gülşeref ve Halil ise 4 yıl nişanlı kaldı, 2016 yılında da düğün yaparak resmi nikahla dünya evine girdi. Gülşeref-Halil çiftinin evlendikten sonra bir kız çocukları da oldu.

'Konu hassas, mağduriyetimiz çok'

Daha sonra vazgeçilen şikayetin üzerinden 8 yıl geçtikten sonra ise Halil Ö.’ye 11 yıl 5 ay ceza verildi. Eşinin 2020 yılından bu yana cezaevinde olduğunu, kendisine ve kızına da ailesinin baktığını ifade eden Gülşeref Ö., "Bu hassas bir konu. Biz bunu savunmuyoruz. Benim de bir kızım var. Biz, yaşım geldiğinde resmi olarak evlendik, düğün yaptık. Bizimki istisnai bir durum oldu. Bizim istediğimiz şey herkese uygulansın demiyoruz ama bu yanlıştan bir an evvel dönülmesini istiyoruz.

Benim eşim istismarcı biri değil. Madem istismarcıydı, bize neden aile cüzdanı verildi? Arada bir çelişki var. Biz evden kaçarak hata yaptık ama sonra ailemin yanına döndüm ve liseyi bitirdim. 4 yıl nişanlı kalıp sonra evlendik. Bu süre zarfında eşimle aynı evde yaşamadık” diye konuştu.

'Konu hassas, mağduriyetimiz çok'

“Şikayetten vazgeçilmesi işe yaramadı”

Gülşeref Ö., “2012 yılında ben 14 yaşındaydım, eşim de 19 yaşındaydı. Ben Halil ile nişanlanmak istedim, ailem ise küçük olduğum için nişanlanmamı kabul etmedi. Biz de evden kaçtık. Annem ise eşim hakkında şikayetçi oldu. Ardından ailelerimizi tanıştırıp barıştırdık. 18 yaşına geldiğimde düğün yapmak için sözleştik. Bu süre zarfında annem şikayetinden vazgeçti. 4 yıl boyunca nişanlı kaldık, ben de evlenene kadar ailemle kaldım. 18 yaşına geldiğimde de düğün yapıp resmi olarak evlendik. Ardından kızımız dünyaya geldi. Ancak annemin şikayetinden vazgeçmesi bir işe yaramadı. Kamu davası açıldığı için olaydan 8 yıl sonra eşime 11 yıl 5 ay ceza verildi. Eşim 2 yıldır cezaevinde. Kızımla bir başıma kaldım. Eşim mobilyacıydı. Ben şimdi hem eşime bakmaya çalışıyorum hem de ayakta kalmaya çalışıyorum. Ailemden destek alıyorum. Eşim bir an önce cezaevinden çıkmak istiyor. Çalmadığımız kapı kalmadı ama sonuç alamadık" ifadelerini kullandı.

“Eşim istismarcı değil”

Kızına eşi için “Çalışıyor” dediğini kaydeden Gülşeref Ö., sözlerini şöyle sürdürdü: “Eve polisler geldiğinde eşimin kaza yaptığını düşünmüştüm. Sebebi öğrendiğimde dünyam başıma yıkıldı. Bir günde hayatım değişti. Bu ceza ile kızım babasız büyümeye mahkum oldu. Çocuğum her ‘Baba’ diye ağlayınca benim yüreğim parçalanıyor. Geçmişte yaptığımız bir hata üzerine 8 yıl sonra bu ceza gelmemeliydi. Kızım ‘Herkesin babası eve geliyor, benimki neden gelmiyor? Babam neden uzakta çalışıyor?’ diye soruyor. İlk başlarda Covid sebebiyle olduğunu söylüyordum ama artık büyümeye başladı. Ben de eşimi çok özledim. Haftada bir telefonla görüşebiliyoruz. Eşimin istismarcı değil de bir aile babası olduğunu söylemek istiyorum. Bu durumun düzeltilmesi gerekiyor.”

'Konu hassas, mağduriyetimiz çok'

“Hepimiz mağdur olduk”

Gülşeref Ö.’ün annesi Suna Ö. ise “Biz şikayetçi olduk ama konunun bu noktaya geleceğini tahmin etmemiştik. O anki psikoloji ile şikayetçi olduk. Sonra şikayeti geri çektik ama olay buralara geldi. Kızım zaten nişanlılık süresince 4 yıl bizimle kaldı. Damadım bu süre zarfında oğlum gibi oldu. Düğün yaptık, çocukları oldu. Damadım işinde gücünde bir adam. Yanlış bir insan değil. Sonra bu olay yaşandı. Şu anda hepimiz mağdur durumdayız. Bu olayın çözülmesi lazım. Bizim gibi birçok aile var. Bayram oluyor, doğum günü oluyor ama çocuklar babasız. Bu insanlar yuvalarında mutlu olsun” dedi.

Ceren Atmaca - Sinan Yeniçeri
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tekirdağ Teleferikte ailesiyle mahsur kalan makine teknisyeni: "Kazadan 10 dakika önce arayıp uyarmıştım" Antalya’da yaşanan teleferik kazasında ailesiyle birlikte mahsur kalan ve Çorlu ilçesinde yaşayan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Henüz olay yaşanmamıştı, ben arayıp uyardım ama maalesef 10 dakika sonra kaza meydana geldi. Çok üzücü bir olay fakat önüne geçilebilirdi” dedi. 12 Nisan tarihinde Antalya’nın Konyaaltı ilçesindeki Sarısu-Tünektepe teleferik hattında bulunan bir teleferik direği devrilip seyir halindeki bir kabine çarptı. Kabinin parçalanması sonucu Avukat Memiş Gümüş hayatını kaybederken, 17 kişi de yaralanmıştı. Kaza sonrası tamamen duran teleferik kabinlerinde mahsur kalan 174 kişi, yaklaşık 1 gün süren çalışmalardan sonra tahliye edildi. Çorlu ilçesinde yaşayan Cezmi Türkyılmaz, üniversitede okuyan kızını ziyaret için gittiği Antalya’da yolculuk için bindiği teleferikte, kabinlerde mahsur kalan 174 kişi arasında yer aldı. Türkyılmaz ve ailesiyle yaklaşık 7 saat sonra helikopter vasıtasıyla mahsur kaldığı kabinden kurtarıldı. Olayla ilgili konuşan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Gezi amaçlı teleferiğe bindik ve geziyi tamamladıktan sonra dönüş için teleferiğe bindik. Bu sırada direklerden bizim kabinin üzerine kıvılcım sıçradı. Bunu kızım fark etti ve bana da söyledi. Ben de bu konulara karşı bilgisi olan bir makine teknisyeniyim. Kafamı kaldırıp baktığımda direğin üzerinde makaralar kilitlenmiş dönmüyordu. Hemen kabinde yazan irtibat numarasını arayarak, görevlilere ulaştım ve kazaya sebebiyet verilmesin diye teleferiği durdurmalarını ifade ettim. Arayıp, ‘direğin üzerindeki makaralar dönmüyor. Bu yüzden çelik halat kıvılcım çıkarıyor, teleferiği hemen durdurun’ dedim. Telefonu kapattılar 5 dakika sürdü, herhangi bir durdurma olmadı. 5 dakika sonra tekrar aradım ve ‘sakın yolcu almayın, teleferiği hemen durdurun, kıvılcım ve duman çıkıyor’ dedim. 3-4 dakika sonra teleferik tekrar start alınca bir baktım arkaya etrafı toz bulutu kapladı. Telefon kayıtlarına bakılabilir muhtemelen ilk ben arayıp uyardım. Benim aradığımda stop edilip bırakılsaydı bu olay yaşanmazdı” diye konuştu.
Antalya Deniz kaplumbağaları ilk yuvayı yaptı Antalya’nın Manavgat ilçesi Sorgun-Side sahilinde ilk yetişkin deniz kaplumbağası yuvası tespit edildi. Manavgat’ta nesli tükenme tehlikesi altındaki deniz kaplumbağalarının yuvalama alanlarından Sorgun- Side sahilinde, yeni sezonun ilk kaplumbağa yuvası tespit edildi. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan aldığı araştırma izinleriyle izleme faaliyetlerini yürüten DEKAFOK Kıyı Koruma Derneği tarafından belirlenen kaplumbağa yuvası, korumaya alındı. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve genelgelerle nesli koruma altına alınan deniz kaplumbağalarının yuvalama alanları, her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli uyarı ve tedbirlerle korunacak. Bunların başında yuvalama alanlarından motorlu araçların geçmesi, sahilde ateş yakılması, yavruların deniz yönüne gitmesini engelleyebilecek yapay ışıklar, havai fişekler ve çöpler gibi faktörlerin yasaklanması geliyor. İlk yuva, geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildi DEKAFOK Kurucu Başkanı Seher Akyol, bu yıl beşinci koruma ve izleme sezonuna hazırlandıklarını belirterek, "2020 yılında bu işe başladığımızda bize ’Burada caretta mı olur?’ demişlerdi. İlk yıl burada carettaların olduğunu, ikinci yıl ise deniz analarının en büyük avcısı carettaların aslında buradaki en büyük çalışma alanı olan turizm için ne kadar önemli olduğunu gösterdik. Üçüncü yıldan itibaren ise çevreye duyarlı halkımızın muhteşem çabalarıyla daha da güçlendik. Bu yıl beşinci sezonumuza hazırlanırken çok daha müsterihiz çünkü vicdani duyguları son derece gelişmiş olan halkımız artık ne yapması ve yapmaması gerektiğini çok iyi biliyor. Geçmiş dönemlere bakarak duyarlılığıyla beni çok etkileyen off-road sürücülerimiz ekim ayının ortalarına kadar sahillerimizde araçla geçmemesi gerektiğini, kampçılarımız ateşin deniz kaplumbağalarına ne gibi zararlar verdiğini çok iyi biliyor. Bölgedeki otellerimiz bu konuda tam destekçimiz ve bu dönemde onlarla ve duyarlı personelleriyle muhteşem bir uyum yakalıyoruz" dedi. DEKAFOK tarafından yapılan açıklamada; ilk yuvanın geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildiği belirtilirken, yetişkin deniz kaplumbağalarının ağustos ortalarına kadar yuvalamaya devam etmesinin beklendiği, yavruların ise ilk yuvadan yaklaşık 50 gün sonra çıkmaya başlayacağı ve geçen yıl olduğu gibi ekim ayının ortalarına kadar çıkışlarını sürdüreceği kaydedildi.
Hatay Küçük Barış Manço takma saçı, bıyığı ve sahne performansıyla beğeni topladı Depremin vurduğu Hatay’da açılan Barış Manço temalı kütüphane hizmete açıldı. Kütüphanenin açılışında Barış Manço’ya benzemek için takma saç ve bıyık takan küçük çocuk, sahne performansıyla beğeni topladı. Asrın felaketinin ilk saatlerinden itibaren bölgeye yardıma koşan Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli 38 yaşındaki Acil Tıp Teknisyeni Havva Aydanur Ertuğrul, afetzede vatandaşlara umut olmaya devam ediyor. Hatay’da bir çok projeye imza atan Ertuğrul, kurucusu olduğu Ülkem Okuyor Derneği öncülüğünde 21. Kütüphanesinin açılışını gerçekleştirdi. Antakya ilçesinde bulunan Katar - 4 konteyner kentte açılan Barış Manço temalı kütüphane vatandaşlara hizmet etmeye başladı. Barış Manço severler ve Ülkem Okuyor Derneği işbirliğinde açılan kütüphanenin açılışı renkli görüntülere sahne oldu. Barış Manço’ya benzemek için peruk ve bıyık takan ilkokul 2. sınıf öğrencisi Ayaz Nalçak, açılışa katılanlardan büyük beğeni topladı. Lale Manço, kütüphanenin eşinin ismini taşıyacak olmasından dolayı mutlu olduğunu belirterek, “Havva hanım önderliğinde bu gün Ülkem Okuyor Derneği’nin 21 kütüphanesini açıyoruz. Bu kütüphane Barış Manço’ya ithaf edildi. Tabii bizim buraya katkımız da var. İzmanço ve Barış severler katkıda bulundu. Burası Havva hanımın emekleriyle bizim eserimiz oldu. Kütüphanemiz Barış Manço adıyla anılacak ve gerçekten mutlu oldum. Depremzede çocukların Barış Manço’yu tanıyabilecekleri bir ortam oluşturmaya çalıştıklarını belirten Ertuğrul, “Depremin ilk gününden beri sahadayım. Ancak sağlıkçı olarak değil deprem bölgesine kitap yığan kadın olarak biliniyorum. Ülkem Okuyor Derneği olarak 21. Kütüphanemizi açtık. Derneğimiz açtığı kütüphanelerde artık iş birlikleri yapıyor. Lale hanım ve Barış severler olarak 21. Kütüphanemizi birlikte açmak istediklerini söylediler. Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan konteyner kente Barış Manço temalı bir kütüphane kazandırdık. Çocukların girdiklerinde Barış Manço’yu hatırlayabilecekleri bir ortam oluşturmaya çalıştı” şeklinde konuştu.