MAGAZİN - 10 Aralık 2016 Cumartesi 22:40

Koray Avcı'dan sevenlerine müjde!

A
A
A
Koray Avcı'dan sevenlerine müjde!

Sokak şarkıcılığından kazandığı parayla 4 ev satın almasıyla gündeme gelen Koray Avcı “Sokakta çalmayı çok özlüyorum. Yeniden geleceğim” diyor.

Ünlü sanatçı Koray Avcı, Türkiye Gazetesi'nden Çağla TÜRK'e samimi açıklamalarda bulundu.

İŞTE O RÖPORTAJ;

‘Sesi gülen adam’ derler aslında ama ben ‘Şarkılarla konuşan adam’ demek istiyorum. Neredeyse her soruma şarkılarla, sözlerle, şiirlerle cevap veren bir adam... Sert görünüşünün arkasındaki yumuşaklığı ile güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Sanatçı kendini ise şöyle tanımladı; aksi, kinci ve yumuşak...

Koray Avcı kimdir? Nasıl biridir?
Kendi halinde, herkes gibi biriyim. Konserlerden vakit buldukça enstrüman çalışıyorum, resim yapıyorum. Duygusal, aksi, dediğim dedik, merhametli, ama duygusal olduğu için negatif yönlerini bastıran biri ve kinci biri.

Tanındıktan sonra hayatınızda neler değişti?
Sokağa çıkamıyoruz, belirli yerlerde gezemiyoruz. Dışarda yemek yemekte zorlanıyorum. Sürekli hayranlarımla fotoğraf çekiliyorum.

Sürekli fotoğraf çekilmek sıkıyordur bir süre sonra…
Hayır sıkmıyor. Sadece prenses gibi gözüküp bir süre sonra ‘Gül biraz, neden gülmüyorsun’ diye azarlayanlar oluyor (gülüyor). Bundan sıkılırsam zaten bu işi yapmamın da bir manası kalmaz.

Koray Avcı'dan sevenlerine müjde!

SOKAĞA SIĞAMAZ OLDUK

Sokak sanatçılığından buralara gelmek nasıl oldu? Kimlerden destek aldınız?
Sokaklara sığmamaya başladık. Emniyet mensupları, zabıtalar dostlarımız olmasına rağmen artık olmayacağını söylüyorlardı. Çünkü yol kapanıyordu, trafik, dükkanlar, engelliler yolu kapanıyor. Bir süre sonra başa çıkamamaya başladık. Biz de kendi akustik konserlerimizi yapmaya başladık.
İstanbul Beyoğlu’nda bir konser yaptık. Tabii o zaman akustik videolarımız da 90 milyon izleniyordu. Konsere bin kişi kadar geldi. Dokuz sekiz müzikten aradılar. Ahmet Çelenk’le görüşeceğimi söylediklerinle çok heyecanlandım. Tabii ben şişman kel bir adam gelecek diye bekliyorum. Karşılaştık ve ben şaşkınlık içindeyken gelip bana sarıldı. ‘N’aber evlat’ dedi. Stüdyoya gittiğimizde ‘Ben sizden hiçbir şey istemiyorum, bana aile lazım olur musunuz?’ dedim. ‘Bana da bir erkek evlat lazımdı’ cevabını aldıktan sonra hep birlikte çalıştık. Asansör misalı bulutlara kadar çıkıyoruz.

Sokakta çalarken de bu kadar çok hayran kitleniz var mıydı?
Tabii. 7-8 yıldır hayatım böyle.

Bu denli aşk şarkıları yazan bir adamın hayatında aşk nerede?
Şarkılarımda…

Bir sahnenizde duymuştum, unutamadığınız biri olduğunu…
İnsan hayatına birini sokup unutamayacak duruma geliyorsa o aşk değildir. Ya eğleniyordur, ya muhabbet ediyordur. Ama unutamıyorsa o aşktır zaten. Şöyle ki… Aşk unutulmadığı zaman aşk… Aşk yaşandığı zaman aşk…
Nazım’ın bir hikayesiyle cevap vermek isterim; Senin adını kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım Piraye" diyen Nazım'ın saatinde, verâ yazıyordu…

DOĞRU İNSANI BULSAYDIM EVLİ MUTLU ÇOCUKLU OLURDUM

Doğru insanı bulabileceğinize inanıyor musunuz?
Doğru insanı bulmuş olsaydım, iç mimar olup, evden işe, işten eve gider, çocuklarımla ilgilenirdim ama ben artık ‘Şarkı dinlemek değil şarkı söylemek istiyorum’

Şarkıları yazarken ilham kaynağınız ne oluyor, nerelerde yazıyorsunuz?
Gitarcım Köksal, genelde tuvalette, Köksal’ın odasında, yolda, bazen bir gece yarısı uyanıp şarkı yazdığımda oluyor…

Kendi yazdığınız ve en çok içinize sinen eseriniz hangisi?

Hasret…

Bu nasıl yazıldı?
Bir pansiyonda Köksal yazdık. Küflenmiş peynirimiz ile hasretle, özlemle dilimizden döküldü.

Hasret kokar buram buram
Her gece seni ararım
Yokluğuna sarılarak,
Seni sayıklar ağlarım
Yosun tuttu ah yüreğim
Güzelliğine kanarım
Gelsen bir dert
Gelmesen bir
Dert olsun aşkın kederi

Bu parçamız da 25 milyon olmuş konserlerde okumamama rağmen… Kendi bestelerimi okumaktan utanıyorum sanırım sahnede…

Aileniz bağınız nasıl?
İyidir. Annem ve kardeşim çok kıymetlidir.

Ailenize sorsak Koray Avcı nasıldır diye?
Haylaz, hiperaktif, dediğim dedik, ben neysem onlarda aynısı söyler…

Annem beni çok sever, öyle severdi ki ‘Günaydın’ demezdi ‘Zıkkım’ diye uyandırırdı beni…

‘Küfür sevmezdim ben ama babam öğretti sayıp savurmayı, o da sevmezdi zaten hayırsız olmasaydı evladı’

Sert görünüşünüzün altında yumuşak bir tarafınızın olduğunuzu söylüyorsunuz. Duruşunuz mu öyle yoksa hayata karşı böyle olmak zorunda mı hissediyorsunuz?

Sert değilim mizacım öyle. Şekilden şekle giren bir adamım. Tiyatro eğitimi de aldım. Aynaya baktığımda bazen ben de kendimden ürperiyorum ama aslında öyle değilim.

*Aslında güzel yüzüm vardır benim. Bakmayın saçlı sakallı olduğuma. Kesince ortaya çıkıyor yalnızlığım… Bıyık bıraksam babam geliyor aklıma! Saçımı kessem geçmişim… Aslında güzel yüzüm vardır benim. Sadece biraz tembelim. Tembel değil de işte, Ne bileyim ben, değişik biriyim…(!) Öyle kolay değil zaten bir şeyleri değiştirmek. Hatıra gerek saklamak için, hatırda kalmak gerek mesela… Aslında güzel yüzüm vardır benim. Boşverin saçı sakalı da; Var mı hikayeniz sizin? En azından bir hikayem var benim…

ALBÜMÜM 5 AYDA 100 BİNE ULAŞTI

Bundan sonraki hedefiniz nedir?
Müzik… Yeni çıkan albümüm Sonra Dersin ki… çok değerli ustalarımızın eserlerini seslendirdim. Benim için çok değerli. Ne mutludur ki dostlarım albüme sahip çıktı ve 5 ayda 100 bine ulaştı. Senede en baba benim diyen albüm 150 bin satıyor. Güzel bir sayıya ulaştık. Çekimlerimiz devam ediyor. 3. Albüm çalışmamı kış döneminin sonunda, bahara gelirken yapacağım
Yılın en iyi erkek solisti Radyo Aydın’dan aldım. Ama en büyük ödülümü halktan aldım.

Albümünüzü çıkarırken 100 bine ulaşabileceğini düşündünüz mü?
Arz talep mevzusu. İnternette en çok tıklanan parçaları koyduğumuz için onlar istedi. Hayranların istediği şarkılar… Kıvırcık Ali’nin yanımda sen olmayınca parçasını koymak istedim sadece.

Sokakta çalmayı özlüyor musunuz?

Çok özlüyorum

Sokakta çalarken 5 ev aldığınızı duyduk? Nasıl başardınız?

Küçük, mütevazi 4 ev aldım. 15 yıldır çalışan bir insanım ve çok çalıştım, emek verdim, aldım.

AVCI’DAN HAYRANLARINA BÜYÜK SÜRPRİZ

Tekrardan sokakta çalmayı düşünüyor musunuz?
Evet. Bir sürprizimiz olacak. Geleceğim, başlıyoruz diyeceğim ve çıkıp gideceğim. Tabii nasıl gideceğim o konuda tereddütlerim var (gülüyor) Gitmek konusunda sıkıntım yok ama çıkmak konusu sıkıntılı.

Beste isteyen oldu mu?
Ben bir yorumcuyum. Beste isteyen olursa veririm, alırım, paylaşmayı severim. Burnum havalarda bir adam değilim. Ben bestelerimi hediye ederim. Hakan Altun bana Hain geceler parçasını hediye etti. Albümümün nazar boncuğudur o.

Koray Avcı, Volkan Konak ile hakkında çıkan haberlere sert cevap verdi!

VOLKAN KONAK’LA KIYASLANAMAM

Volkan Konak ölmeden Koray Avcı’nın ünlü olması ne kadar acımasız gibi sözler dolanıyor internette.. Aslında sizi sevenlerin yanlış betimlemesi de diyebiliriz…

*Volkan Konak benim abimdir. Birinin ölüp birinin ünlü olması kadar acımasız bir şey olamaz. Biz ölen sanatçıları toprağa verdikten sonra yaşatmaya devam ederken, birisinin ölümünü bekleyip ünlü olmak kadar saçma bir düşünce yok. Ağzı olan konuşuyor.

Volkan Konak’ı her zaman arar, hal hatır sorarım. Benim için çok önemli ve dünyada var olması gereken bir ustadır. Kendi tarzında bir ozandır. Mizacı, sahne anlayışı kabaredir. Benim de kabaredir. Ben de tiyatral bir sahne yapıyorum. Bunu Volkan abi de ben de başkası da yapabilir. Benzerlik değil böyle bir şey de mümkün değil. Benim müzik anlayışım farklı, yaşam tarzımız farklı, hepimizin farklı. Ortak paydamız var; özgün, muhabbet, yöresel ağız. O Karadeniz ben İç Anadolu. Unutmayın arkadaşlar ben 1.5 senelik adamım Volkan Konak ise 30 yıllık bir sanatçı. Onunla benim kıyaslanmam bile çok büyük bir hadsizlik.

Herkes sizi dinlerken efkarlanıyor, üzülüyor, seviniyor değişik duygulara giriyorlar. İnsanlara bunu hissettirmek nasıl bir duygu?

Ben de efkarlanıyorum. Ben ağlak bir adam değilimdir ama sahnede çok ağlarım. İnsanların hayatlarında var olmak ne güzel. Bir buçuk senede bu kadar insana ulaşmak ve sevilmek ne güzel bir duygudur. Ve bu sevgiyi başımın üzerinde taşıyorum. Mutluyum, kafamı yastığa koyduğumda huzurla koyuyorum. Sağıma soluma döndüğümde beni koruyan gözler görüyorum beni koruyan ben seven…

Genç müzisyenlere tavsiyeniz nedir?
Sadece şarkı söylesinler. Ne zaman şöhreti düşünürlerse o zaman hiçbir şey başaramazlar. Ben para kazanmayı hiç düşünmedim sadece şarkı söyledim. O yüzden vicdanım rahat.

Okuyucularımıza iletmek istediğiniz bir mesaj var mıdır?
Türkiye’m, bayrağım, halkım kıymetlidir. Müzikli özgür, sevgiyle, hakkıyla bir dünya, bir hayat diliyorum. Kimse huzurunu kaçırmasın, zorlukları da onların güzelliğidir lokmasıdır, kolaylığı da onların lokmasıdır. Mutluluklar diliyorum, aşk ile diliyorum. Sevgiyle kalın.

Sevdiğiniz 3 şarkı var mıdır?
Ustaların şarkılarını seçmem. Şarkılar çok kıymetli, bunları bestelemek çok zor, bunu başarabilmek ne büyük mutluluk o yüzden seçemem 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Tavuk eti ihracatına sınırlama Ticaret Bakanlığı tarafından, bütün ve parça dahil olmak üzere, tavuk eti ihracatının 1 Mayıs 2024 tarihinden 31 Aralık 2024 tarihine kadar, aylık bazda azami 10 bin ton, toplamda ise bu yıl sonuna kadar 80 bin ton olacak şekilde sınırlandırılmasına karar verildi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, kümes hayvancılığı ve beyaz et sektöründe dünyanın en önemli üretici ve ihracatçı ülkeleri arasında yer alan Türkiye’de, yıllardır süregelen üretim ve ihracattaki doğru politikalar ile mevcut üretim hacmine ulaşıldığı, sektörün uzun yıllardır iç talep ile yurt dışı talebi bir arada karşılayabilecek kabiliyeti muhafaza ettiği belirtildi. Son yıllarda yaşanan bölgesel ve küresel risklerin, küresel gıda fiyat endeksi üzerinde yukarı yönlü bir eğilim oluşturduğu ve özellikle temel tarım ürünlerinde ülkelerin iç piyasa arzını koruma faaliyetlerini ortaya çıkardığına dikkat çekilerek muhtelif ürünler ile birlikte Türkiye’de tüketim açısından en önemli hayvansal protein aracı olan kümes hayvancılığı ürünlerinin de 2023 yılının Mayıs ayında ’İhracı Kayda Bağlı Mallar Listesi’ne alındığı hatırlatıldı. Açıklamada, "Bununla beraber, 2024 yılının ilk aylarında tavuk eti fiyatlarındaki artış hızının genel enflasyonun, yem ve enerji gibi maliyet kalemleri ile döviz kurundaki aylık fiyat değişimlerinin çok üzerine çıktığı gözlemlenmiştir. Bu durum, söz konusu ürün grubunda olağan piyasa şartlarının dışına çıkıldığını ve olağan fiyatlama davranışlarının bozulduğunu göstermiştir. Fiyat oluşumları izlenirken üretim ve ihracat gelişimleri analiz edilmiş, iç ve dış talepte muhtemel senaryolar titizlikle tetkik edilmiş, ilgili kamu kurumları ve sektörel kuruluşlar ile istişareler gerçekleştirilerek, üretim, tüketim, dış ticaret ve fiyat oluşumları kapsamında detaylı bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Tüketim alışkanlıklarındaki ve iç talepte yaşanan değişimlerin, spekülatif fiyat yükselişlerini beraberinde getirdiği görülmüştür. Yapılan analizler iç piyasada tüketici refahının korunabilmesi için arz yönlü sıkıntılara mahal verilmemesini teminen, söz konusu ürün ihracatına yönelik bir takım düzenlemeler yapılması gerekliliğini ispat etmiştir" ifadeleri yer aldı. Açıklamada, sektörde ölçek ekonomisinin sürdürülebilmesi, iç talepte yaşanabilecek dalgalanmaların üretim kaybına sebebiyet vermemesi ve yoğun çabalar ile kazanılan ihracat pazarlarının korunabilmesinin de Türkiye’nin ekonomik menfaatleri açısından önemli olduğunun değerlendirildiğine dikkati çekilerek, "Ticaret Bakanlığımız tarafından, başta Tarım ve Orman Bakanlığı, ilgili resmi ve sektörel kuruluşlar ile yapılan istişareler ve çalışmalar sonucunda, bütün ve parça dahil olmak üzere, tavuk eti ihracatının 1 Mayıs 2024 tarihinden 31 Aralık 2024 tarihine kadar, aylık bazda azami 10 bin ton, toplamda ise bu yıl sonuna kadar 80 bin ton olacak şekilde sınırlandırılmasına karar verilmiştir" dendi. Denetlenen firmaların yarısına idari para cezası verildi Öte yandan, tavuk eti ürünleri satışlarındaki fiyat artışlarına ilişkin 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında inceleme yapıldığı belirtilerek şöyle denildi: "1.10.2022-31.10.2023 tarihleri dönemini kapsayacak şekilde 16 üretici firmaya Ticaret Bakanlığımız müfettişlerince denetimler gerçekleştirilmiştir. Söz konusu denetimler sonucunda Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu tarafından aykırılık yaptığı tespit edilen 8 firma hakkında idari para cezaları verilmiştir. Ancak, son dönemde tavukçuluk sektöründe fahiş fiyat artışı yapıldığına ilişkin şikayet başvuruları sebebiyle, tavukçuluk sektöründe faaliyet gösteren 16 firma hakkında Ticaret Bakanlığımız müfettişlerince denetimlere geçtiğimiz günlerde yeniden başlanmıştır. Ayrıca, Rekabet Kurumu tarafından da 04.01.2024 tarihinde beyaz et sektöründe faaliyet gösteren bazı firmalar hakkında açılan soruşturmanın gerekli idari para cezaları ile sonuçlandırıldığı ve ilgili firmalara 26.4.2024 tarihinde tebliğ edildiği öğrenilmiştir. Bu çerçevede, Tarım ve Orman Bakanlığımız başta olmak üzere ilgili resmi kuruluşlar ve sektörel kuruluşlar ile koordinasyon halinde çalışarak, ülkemizin tarım ürünleri politikaları ve muhtelif gıda ürünlerinin iç ve dış ticaretinde yapılan düzenlemelerin temel amaçları; dünyada ortaya çıkan yeni eğilimler de dikkate alınarak, yurt içi üretim ve tüketim dengesinin korunması; önceliğimiz olarak yurt içi tüketimin vatandaşlarımız için makul fiyatlarla karşılanması, gıda arz güvenliğinin önündeki tehditlerin bertaraf edilerek ülkemizde sürdürülebilir gıda arzının sağlanmasıdır." Açıklamada, "Önümüzdeki dönemde de, Ticaret Bakanlığımızca, başta Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere, ilgili devlet kuruluşları ve ilgili özel sektör kuruluşları ile güçlü bir işbirliği yapılarak, gıda arzının ve güvenliğinin korunması, halkımızın gıdaya makul fiyatlarla ulaşımının kolaylaştırılması ve gıda piyasalarında oluşabilecek spekülasyonların önlenmesine yönelik olarak görev ve yetki alanımızda bulunan bütün politika ve denetim araçlarına kararlılıkla başvurulacaktır" ifadeleri yer aldı.
İstanbul Doç. Dr. Gülçin Taşkıran: “Kadınların yüzde 30,8’i kayıt dışı istihdam ediliyor” Her yıl olduğu gibi, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın gelmesiyle birlikte, Türkiye’deki işçi sınıfının hakları ve emek mücadelesi gündemin en önemli konularından biri haline geliyor. Ancak bu yıl, özellikle de "Emeğin Kadın Suretleri" adlı derleme kitabının yayınlanmasıyla, sadece işçilerin değil, özellikle kadın işçilerin yaşadığı eşitsizliği ve hak ihlallerini gözler önüne serdi. Altınbaş Üniversitesi Yayınları tarafından 2024 yılında basılan ve İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Doçent Doktor Gülçin Taşkıran editörlüğünde hazırlanan "Emeğin Kadın Suretleri", Türkiye’de kadın emeğinin durumunu çok yönlü bir şekilde ele alıyor. Kitap, 9 kadın akademisyenin kaleme aldığı 8 makaleden oluşuyor ve kadın emeğinin toplumsal cinsiyet rolleri, işgücü piyasasındaki ayrımcılık, yoksulluk, güvencesizlik ve daha pek çok konuyu içeriyor. Kitaptan elde edilen verilere göre, Türkiye’de işgücüne katılım oranı her ne kadar artsa da, kadınların işgücündeki payı AB ve OECD ülkelerinin ortalamasının çok altında. Kadınlar, genellikle düşük ücretli ve güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Üstelik ev içi bakım hizmetlerinin kadının asli görevi olarak görülmesi, kadınların işe girişlerini engelliyor ve ekonomik bağımsızlıklarını sınırlıyor. Kitapta ele alınan diğer önemli konular arasında eğitimde ve sağlık alanında cinsiyet eşitsizliği ve kadın yoksulluğu konusu. Özellikle, kadınların eğitim seviyesinin yüksek olmasına rağmen, işgücüne katılımdaki eşitsizlik ve ücret farklılıkları dikkat çekiyor. Ancak "Emeğin Kadın Suretleri" sadece sorunları dile getirmekle kalmıyor, aynı zamanda çözüm önerileri de sunuyor. Kadınların işgücüne katılımını artırmak için evde bakım hizmetlerinin kamusal hizmet olarak sunulması, kadınlar için güvencesiz ve yarı zamanlı işler değil, tam zamanlı ve güvenceli işler sağlanması ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için politika değişikliklerinin gerekliliği vurgulanıyor. Kadın emeğinde yaşanan eşitsizlikler kitaptan alınan veriler ışığında şu şekilde ele alınıyor: -Türkiye’de işgücüne katılım oranı yüzde 54,3 iken, bu oranın sadece yüzde 34,5’ini kadınlar oluşturuyor -Türkiye’de dar tanımlı kadın işsizliği yüzde 11,3 olarak açıklansa da, işe ihtiyacı olduğu halde iş aramaktan vazgeçmiş, iş bulma ümidini yitirmiş ve zamana bağlı eksik istihdam edilmiş kadınların da dahil edildiği geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 32,9 -Kadınlar, erkeklere göre yüzde 15 daha düşük ücretlerde çalışıyor -Kadınlar yoğun işgücü gerektiren ve vasıfsız işlerde daha fazla yer alıyorlar -Ev işleri ve evde bakım hizmetleri, kadınların işgücüne katılımlarını ve iş yaşamındaki ilerleyişlerini olumsuz etkiliyor -Eğitim seviyeleri erkeklere göre daha yüksek olmasına rağmen, bu durum her zaman iş bulmalarını ve daha yüksek ücret almalarını garantilemiyor Kadın emeği görünmez ve değersiz kılınıyor Kitapta ayrıca kadınların emeğinin genellikle görünmez ve değersiz kılındığı, kadınların hem ücretli hem de ücretsiz emek sömürüsüne maruz kaldığı, işgücüne katılımlarının önündeki engellerin kaldırılması için politikalar geliştirilmesi gerektiği ve toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlikle mücadele edilmesi gibi önemli konuların da altı çiziliyor. Kayıt dışı kadın istihdam oranı yüzde 30,8 Kayıt dışı istihdamın hala daha kanayan bir yara olduğu Türkiye’de kadınların daha fazla kayıt dışı istihdamda yer aldığı gerçeği de kitapla birlikte okuyucuya sunuluyor. Paylaşılan kayıt dışı istihdam verileri şu şekilde: “Türkiye’de 2023 verilerine göre kadınların yüzde 30,8’i kayıt dışı istihdam ediliyor. Kayıt dışı istihdam edilme emeğin çok önemli hak kayıplarına uğramasına neden olmaktadır. Kayıt dışılık sebebiyle sigortasız, doğal olarak da iş güvencesiz, düşük ücretli, örgütlenme şansı çok düşük, iş güvenliği önlemleri alınmayan işlerde çalıştırılan kadınlar, kadın olarak yaşadıkları dezavantajı ve yoksulluk riskini, emekli gelirinden mahrum kalarak yaşlılıkta da dezavantaj olarak derinden hissetmek durumunda kalmaktadır.” İstihdamda cinsiyete dayalı ücret açığı Kadınların erkeklerden daha düşük ücretle çalıştırılması eğilimi kapitalizmin ilk dönemlerinde kendini göstermesine rağmen günümüzde hala devam etmektedir. Kitapta da OECD verilerine göre 2021 yılında OECD ülkelerinde ücrete dayalı cinsiyet açığı yüzde 12, Türkiye’de ise yüzde 15,6 düzeyinde olduğu bilgisine yer verilerek şöyle devam edildi: “İstihdamda cinsiyete dayalı ücret açığı, erkek ve kadın çalışanlar arasındaki ücret farkını ve genellikle kadınların erkeklere göre daha düşük ücret almalarını ifade etmek için kullanılır. Bu ücret açığının birçok sebebi vardır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadın emeğinin ikincil görülmesi en temel sebeplerdir. Kadını özel alana/evine uygun gören bakış açısıyla kadının evlenme, işten ayrılma, analık ve çocuk bakımı gibi sebeplerle yasal izin kullanma ihtimalinin yüksek görülmesi de işverenlerin düşük ücret politikasını açıklamak için öne sürdükleri gerekçeler arasında yer almaktadır. Bunlara ek olarak kadınların ev ve hane üzerinden cinsiyet rollerinin tanımlanması sebebiyle eğitimden uzak tutulması ya da erken koparılması, kadınların genel itibariyle vasıfsız ya da düşük vasıflı işlere yönelmesine neden olmaktadır. Ancak kadının eğitim düzeyi erkek emeğinin eğitim düzeyiyle eşit hatta daha yüksek olduğu durumlarda da kadının işgücü piyasasında erkeğin ücret gücünü elinde bulundurduğu görülmektedir.” “Birlikte hareket edilmeli” Doç. Dr. Gülçin Taşkıran kitapla ilgili yaptığı değerlendirmede ise sorunların üstesinden gelmek için birlikte hareket edilmesi gerektiğine vurgu yaparak şunları söyledi: “Bu sorunların üstesinden gelmek ve kadınların işgücüne katılımını artırmak için politika yapıcıların ve toplumun birlikte hareket etmesi gerekiyor. Kadınların işgücüne katılımını artırmak için evde bakım hizmetleri kamusal hizmet olarak sunulmalıdır. Ayrıca kadınlara güvenceli, kayıtlı ve tam zamanlı iş imkanları sağlanmalı, ücret adaletsizliği ve kayıt dışı istihdam gibi sorunlar çözüme kavuşturulmalıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için cinsiyet ayrımcılığının her seviyede reddedilmesi gerekmektedir. Bu adımların atılması, kadınların ekonomik ve sosyal olarak güçlenmesine ve toplumun genel refahına katkı sağlayacaktır.”